Oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar, seviliyorsunuz 🫶🏻
Bölüm şarkısı ; Berkay Altunyay-olmazlara inat,
***
Bugün içim biraz tuhaftı, üzgün gibiydim. Bunun nedeni de Ömer'in bu hafta bana not göndermemesiydi. Normalde on beş günde bir not gönderiyordu. Ama bugün beklememe rağmen göndermedi.
Acaba benden sıkıldı mı diye düşünüyordum. Eğer öyleyse adam haklıydı. İtirafının üzerinden yedi ay geçmişti neredeyse ve ilk defa not göndermedi. Herkes bir süre sonra bıkarmış, o da bıkmıştır belki.4
Hoşuma gidiyordu onun ilgisi ne yalan söyleyeyim. Bana notlar göndermesi, beni izlemesi, her nereye dönersem döneyim onu etrafımda görmem, onun gülümsemesine... alışmıştım.
Belki de kendi korkularım yüzünden adamı boş yere geri çevirmiştim. Belki de tahmin ettiğim şeyler olmazdı. Ben çok kuruntu yapıyordum, bilmiyorum.1
Ben düşüncelerime dalmışken odanın kapısı açılıp içeriye annem girdi.
"Kızım hazırsın?" Annemin sorusu ile aynadaki yansımama bakmayı kesip kapıda bana bakan anneme döndüm.
"Meryem de hazırdır?" diye sordu bu sefer de.
"Hazırladım onu da anne." dedim. Kendimden de önce hazırlamıştım. Annem de başını 'anladım' anlamında sallayarak odadan çıktı.
Bugün köyden birinin düğünü vardı. Bizi de davet ettikleri için biz de gidiyorduk.
Üzerime yeşil bileklerimin hemen üzerinde biten bir elbise giymiştim, saçlarımı da hafif bir şekil verip açık bırakmıştım. Genel olarak sıradan giyinmiştim. Ki buradakiler de genel olarak böyle giyiniyorlar zaten.
Odadan çıkıp salona geçtiğimde Eren abim de hazır bir şekilde bekliyordu. Babam önden Ali abimle gittiği için biz arkadan gidiyorduk.
Eren abimin abartılı övgüleriyle sadece gülümseyip "Teşekkür ederim abicim. Sen de çok yakışıklısın." dedim.
"Benim her zamanki halim abicim. Sen ayrı olmuşsun." dedi. Ardından da "Kızardı bu hemen ya." diyerek beni kolları arasına aldı. Hemen kızarmam benim hiç işime yaramıyordu ne yazık ki.
"Biliyorsun beni abi." dedim huysuzca.
"Bilmez miyim" dedi ve bana sıkı sıkı sarılınca ben de karşılık verip güldüm hemen.
Bir süre sonra hep beraber evden çıkıp düğünün olduğu sokağa geçtik. Yaklaştıkça meydandaki kalabalık ve çalgı sesleri yükseliyordu.
Biz de abimlerle, Meryem ve annemlerle boş bir yere geçip oturduk. Bizi gören Ali abim ve babam da yanımıza geçip oturmuştu.
Bir süre sonra Ali abimin nişanlısı olan Fulya yenge geldi. Abimle neredeyse bir yıldır nişanlılardı. Bu sene bir şey olmazsa düğünleri olacaktı.
"Merhaba daye" diyerek annemin elini öpüp sıkıca sarıldı Fulya yengem.
"Sağol kızım, geç otur." diyerek yanımdaki boş yeri gösterdi annem de. Fulya da başını sallayıp yanıma gelip oturdu.
"Napiyon kız?" Fulya yengemin sorusuyla yönümü kendisine çevirdim.
"İyi yenge, seni sormalı. Nasıl hazırlıklar falan?" dedim.
"Çoğu bitti aslında, fazla bir şey kalmadı çok şükür." Fulya yenge konuşurken çok mutluydu. Abimle birbirlerini çok seviyorlardı. Gözlerinden anlıyordum. Onların mutluluğu beni de mutlu ediyordu.
"Desene o zaman düğün yakındır." dedim ben de.
Fulya yenge de gülümseyerek "İnşallah." dedi dua eder gibi ellerini açıp yüzüne sürerek.
*
Bir süre daha oturup gelenlere bakınıyorduk. Fulya yengemle kim ne giymiş, yakışmış mı yakışmamış mı diye analizler yapıyorduk. Düğünde yapılacak en iyi aktivite. Arada halaylara girmiştik, oyunlar oynamıştık.
Ben biraz sıkılınca Fulya yengeme ve anneme haber verip düğünün olduğu sokaktan çıkıp biraz etrafta dolaştım. Aklıma Ömer'in gelmesi ve bu kalabalık düğün ortamı beni sıkmıştı. Biraz uzaklaşmak istedim.
Hemen düğünün olduğu sokağın alt sokağında bir park vardı. Orada boş bulduğum bir banka geçip oturdum. Hâlâ düğün seslerinin biraz gelmesine rağmen gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime ve biraz gözlerim kapalı durdum.
Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum ama yanıma birisinin oturduğunu hissedince hemen panikle gözlerimi açıp yanıma baktım. Gördüğüm kişiyle gözlerim olabildiğince açıldı. Çünkü hiç beklemiyordum bir anda karşımda gördüğüm kişiyi. Yanımda oturan Ömer Ağaydı.
"Başkasını mı bekliyordun?" Ömer'in konuşmasıyla gözlerimi kaçırıp toparlandım.
"Yok beklemiyorum." dedim ve boğazımı temizledim.
"Anladım." diyerek başını salladı.
Bir süre öylece bir şey konuşmadan birbirimize baktık. İçimdeki hisleri söylemek istiyordum ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.
Bir anda mı söylesem acaba diye düşünmeden edemedim. Hem böylece rahatlamış olurdum ben de. Tam ağzımı, içimdekileri pat diye söylemek için açacaktım ki benden önce Ömer davrandı.
"Bugün benden not beklediğini biliyorum." dedi. Söylediği ile gözlerim açılmıştı.Nerden anlamıştı ki? Belli oluyor muydu ki? "Aslında bugün kendim vermek istedim. Gözlerine bakarak, senden bir cevap alma umuduyla. Sana geldim, bizim için." diyerek konuşmasına devam etti.
Son söylediği ile kalbim ağzımda atıyordu. Ne demişti o "Sana geldim, bizim için." evet böyle demişti değil mi? Bir ağa nasıl böyle güzel şeyler söyleyebilir aklım almıyordu.
Önce boğazımı temizledim daha sonra kısık sesle "Evet." dedim. Sesim içime kaçmıştı resmen. Kızardığıma da emindim. Kesinlikle emindim hem de.
Konuşmam ile önce gülümsedi daha sonra boğazını temizleyip gözlerimin içine baktı "Bugün bana bir cevap verirsin artık değil mi? Ben artık seni uzaktan izlemek istemiyorum. Sana bir yabancı gibi dokunamamak zor geliyor. Her sabah uyandığımda seni görmek, evimde senin dolaştığını, sadece bana bakarak gülümsemeni istiyorum. Sadece bana özel, sadece benim ol istiyorum. İstemezsen anlamam seni çünkü ben anlamıyorum. Sensizliği sen nasıl anlayacaksın ki? Tek anladığım sensiz olamayacağım. Beklemek elbette ki zor ama seni beklerim. Yeter ki sen bana bir ışık yak. Bana bu hayatta tutunabilecek bir sebep ver." diyerek beni benden aldı.
Öyle güzel konuştu ki. Öyle anlamlı ve özel cümleler kurdu ki zaten istesem de hayır diyemezdim ki. Hem ben de bir şeyler hissediyordum ona karşı. Bu belliydi. Böyleyken ne onu ne de kendi hislerimi geri çeviremezdim.
Önce boğazımı temizledim ardından yönümü tamamen Ömer'e çevirdim. Kendimi hazır hissedince konuşmaya başladım.
"Bekleme artık." diyerek duraksadım. Karşımdaki adam söylediğim ile kaşları çatıldı.
"Anladım" diyerek tam kalkacakken elinden tutup durdurdum. Bakışları ellerimize kaydı, şaşkınlıkla bu sefer de bana baktı.
"Yanlış anladın. Bekleme çünkü ben de istiyorum artık." dedim ve Ömer'in tepkilerini izlemeye başladım. Gözlerindeki parıltıya anlık olarak şahit oldum.5
Dediklerimi anlayınca üzerindeki şaşkınlıktan kurtulup dudakları kıvrıldı. Daha sonra gülümsemesi büyük bir kahkahaya dönüştü. Onun bu tepkisine ben de güldüm.
Kahkahasını sonlandırınca bana döndü, gözlerime baktı. "Sen ciddisin?" diye sordu. Başımla sorusunu onayladım.
"Hiç olmadığım kadar hem de." diyerek sesli bir şekilde de konuştum.
Konuşmamın bitmesiyle ben daha ne olduğunu anlamadan sıkıca bana sarıldı. "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim." dedi. Sesi bana sarıldığından dolayı biraz da boğuk çıkıyordu.
Şaşırsam da ben de ellerimi sırtına koydum ve sarılmasına karşılık verdim.
Daha sonra birbirimizden ayrılıp yan yana oturduk. Ellerimiz birleşikti. Bilmiyorum çekmek istememiştim. Onun elindeki güven hissi elimi çekmeme engel oluyordu.
Ne kadar öyle durduk bilmiyorum ama aklıma düğün gelince hemen toparlanıp ayaklandım. Bu halime şaşıran Ömer "Ne oldu?" diye sordu.
"Düğüne gitmem gerek. Annemler şimdi fark etmiştir." dedim. Söylediğim ile Ömer de ayaklandı. Ellerimi sıkıca tuttu.
"Bugünü hiç unutmayacağım. Çünkü bugün senin tamamen benim olduğun gündür." dedi ve alnıma derin bir öpücük bırakıp geri çekildi. Bu hareketiyle gözlerim kapanmıştı ve anın tadını çıkardım.
Kızardım ama yine de çekinmeden gözlerinin içine bakıp gülümsedim. Ardından gitmek için hiç istemesem de ellerimi ellerinin içinden çektim.
Tam arkamı dönüp gidiyordum ki kolumdan tutup beni durdurdu. Kendisine döndüğümde elinde beyaz bir kağıtla gülümseyerek bana bakıyordu.
Ben de elindeki kağıdı gülümseyerek aldım ve arkamı dönüp düğün yerine geçtim. İçimde çok büyük bir heyecan vardı. Kalbim çok hızlı atıyordu, sesi dışarıdan duyuluyor gibiydi. Nefesimi düzgün alamıyor gibi hissediyordum.
Masaya geçip oturunca annem bana döndü. "Neredeydin kızım? Kayboldun sandım, aramaya çıkacaktık artık." dedi.
"Yok anne, biraz başım ağrıyordu da dolaştım öyle." dedim ben de.
"Çok ağrıyorsa eve git abinle." diye bir öneride bulundu bu sefer de.
Çok iyi olurdu aslında. "Olur" dedim ben de.
Böylece ben ve Eren abim eve geçtik. Annemler de düğün yerinde kaldı.
Odama geçip üzerimdeki elbiseyi çıkarıp köşeye bıraktım ve üstüme gecelik tarzı bi tişört ve pijama altı giydim. Daha sonra aklıma gelen Ömer'in verdiği kağıt gelince hemen çantamdan çıkarıp yatağımın üzerine oturdum ve kağıdı açmaya başladım.
"Gülleri sarı severim; toprağı ıslak, Türküleri yanık, şiirleri hoyrat. Havayı nemsiz, çayı demsiz.
Bir seni olduğun gibi, Bir seni her şeye rağmen, Bir seni hâlâ..."
Yazdığı satırları her okuduğumda kalbimin hızı artıyor, sesi fazlalaşıyordu.
"Bir seni bekledim bunca zaman, bir sana böyle sabırlı, sana böyle ayrıyım. Gönül isterdi ki bunları gözlerinin içine bakarak, ellerini tutarak sana söylemek ama şimdi böyle değiliz. Ama elbet bir gün. Elbet o gün gelecek. O zaman ne sen beni durabilirsin ne de ben kendimi. Bekliyorum, hep de bekliyor olacağım ama bu adam artık zorlanıyor be kadın! Beni daha fazla yalnız bırakma. Çünkü bu adam yoruldu be güzelim, beklemekten değil. Tek başına olmaktan, sensiz olmaktan..."4
Son yazdıkları ile kalbim güm güm atıyordu. Her ne kadar istese de tek başına çok zorlanmış. Beni bekliyordu hiç bıkmadan hem de. Kalbine hayran kaldım bir kez daha. Elimdeki nota bakıp iç geçirdim. Daha sonra ayaklanıp elimdeki notu Ömer'in daha önce verdiği notları koyduğum kutuya koydum. Yedi ay boyunca gönderdiği notlar, fazlasıyla birikmişti. İlk günden beri atmak istememiştim, hep saklamak istemiştim.
Yatağa geçecekken telefonumdan ses gelince elime alıp baktım. Tanımadığım bir numara mesaj atmıştı.
"Eve vardın mı?" tekrar bir mesaj gelince onu da okudum. "Benim Ömer, bu benim numaram." telefon numaramı nerden bulduğunu düşünecekken aklıma ağa olduğu ve istediği her şeye ulaşabildiği gelince bu soruyu es geçtim.
"Evet vardım da sen nerden biliyordun ki?" diye sordum.
"Ben de düğüne davetliydim, oradaydım. Senin gittiğini görünce eve gittiğini düşündüm." diyerek cevapladı. Aslında düğünde görmemiştim kendisini. Bilmiyorum belki de yeni gelmişti, kafam dolu olduğu için dikkat etmemiştim.
O gece gözlerim kapanana kadar konuşmuştuk. İlk defa biriyle böyle uzun bir konuşma yaşıyordum. Farklı duygular içerisindeydim.
Ben yeni yeni bu duygulara şahit oluyordum. Peki ya Ömer. O nasıl dayanmıştı bu kadar beklemeye? Beklemek çok ağırdı, bekletilmek daha da ağırdı. İçimde bir pişmanlık oluştu. O da o kadar zaman boyunca bekletmemdi. Hakkım yoktu. Beni bu kadar severek isteyen birine bu kadar acı çektirmeye hakkım yoktu. Kim bilir ben bir şey demediğim zamanlarda ne yapmıştı...2
Okur Yorumları | Yorum Ekle |