7. Bölüm

7•

Derya
dreamdey

Hellooooo

 

Herkese yeni bölümden selam 🫡

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım efendim.

 

Keyifli okumalar

 

 

 

 

 

***

 

 

 

 

 

Bugün hasta olduğum için annemlerle tarlaya gitmedim. Annemler Meryem'i komşuya, arkadaşına bırakıp gittikten sonra ben de evi topladım ardından da ağrı kesicimi içip tekrar yatağıma geçtim.

 

Ne kadar süre uyudum bilmiyorum ama dış kapının sert bir şekilde çalınmasından dolayı uykulu halimle yataktan fırladım resmen. Üstüme de ince bir hırka geçirip koşarak kapıyı açtım. Yeni uyandığım için kapının önündeki kişiye gözlerimi kısıp baktığımda Ömer'in olduğunu görünce gözlerim kocaman açıldı. Biri gördü mü diye etrafa bakındığımda kimseyi göremeyince Ömer'i kolundan tuttuğum gibi içeri aldım ve kapıyı kapattım.

 

"Ne işin var burada? Biri görecek şimdi."dedim. Ben daha ne olduğunu anlamadan Ömer bana sıkıca sarıldı, bu tepkisine anlam veremesem de "Ne oldu" diye sordum. Bana sıkıca sarılmış saçlarımı okşuyor ve derin derin nefes alıyordu.

 

"Kaç kere aradım seni, bir kere bile cevap vermeyince başına bir şey geldi sandım." diyerek bana açıklamada bulundu ve geri çekildi böylece göz göze geldik. Açıkçası yatmadan önce kimse rahatsız etmesin diye telefonu sessize alırım genelde. Bugün de öyle yapmıştım.

 

"Sessizdeydi, duymamışım." dedim

 

"Bir daha olmasın. Seni tarlada göremeyince kaç kere aradım cevap vermiyorsun. Aklım çıktı buraya gelene kadar!" diye bana hafif sitem yapıyordu. Ben ise benim için endişelenmiş olmasına takılmıştım. İstemsizce mutlu olmuştum bu hareketine, benim için endişelenmesine.

 

Kapının önünden çıkıp beraber salona geçtik. Ömer oturunca ben de yanına oturmak için hareketlenmiştim ki Ömer beni bileğimden tutup kucağına oturtması bir anda oldu. Düşmemek için kollarına tutundum. Gözlerim iricene açılmış bir şekilde Ömer'e baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu.2

 

Önce boğazımı temizledim ardından yutkunup "N- Ne yapıyorsun?" diye sordum.

 

"Ne yapmışım?" diye soruyordu bir de.

 

"Niye kucağına çekiyorsun beni, yanına oturacaktım zaten." dedim afallamış gözler ile.

 

"Böyle daha iyi" diyerek söylediğimi umursamadan saçlarımla oynamaya başladı. "Hem sen niye bugün tarlaya gelmedin?" diye sordu bu sefer de.

 

"Biraz hastayım." dedim.

 

Hastaydım çünkü, regl olmuştum ve ilk günüm olduğu için ağrım biraz fazla oluyordu. Bacaklarımın ve kasıklarımın ağrısı beni zorluyordu ve ben de bu durumda tarlaya gidemezdim.

 

"Neyin var? Önemli bir şey değil demi? Hastaneye gidelim mi?" Ömer'in ard arda sorduğu sorular ile düşüncelerimden sıyrılıp kendisine odaklandım.

 

"Yok o kadar da önemli değil. İlaç içersem geçer." dedim. Regl olduğumu söylemek istemiyordum, utanıyordum.

 

Gerçi şu an durduğumuz pozisyon beni ayrıca utandırıyordu orası da ayrı.

 

"Emin misin."

 

"Ne? Neye emin miyim?" diye sordum ve anlamayarak Ömer'e baktım.

 

"İlaç içince geçeceğine emin misin?"

 

Başımla onayladım "Evet eminin." diyerek sesli bir şekilde de onayladım.

 

"Peki öyle olsun"

 

Şu an hâlâ Ömer'in kucağında oturmam dikkatimi dağıtıyordu. Kalkmak için hareketlenince Ömer belimden tutup kalkmamı engelledi.

 

"Nereye?" diye sordu.

 

"Şey mutfağa. Bir şey ister misin?" diye sordum ve tekrar kalkmak için hareketlendim.

 

"İhtiyacım burada, başka bir şeye gerek yok." diyerek belimdeki ellerini sıkılaştırdı. Şu an yanaklarıma ısı hücum ediyordu, alev alev yandığımı hissediyordum.

 

"Kırmızı yanak mı? En sevdiğim." diyerek yanağımdan makas aldı. İyice utanıp gözlerimi kaçırdım. "Bir şey mi arıyorsun?" sorusuna başımı sallayarak 'hayır' anlamında cevap verdim. "O zaman neden etrafı bir şey arıyor muşsun gibi inceliyorsun?"

 

Utandığım gayet de belli oluyordu aslında. Neden zorluyordu beni?

 

Cesaretimi toplayıp gözlerine baktım. Boğazım kurumuştu, yutkunup "Öylesine bakınıyordum, bir şey aramıyorum." dedim.

 

"Olmaz. Öylesine bir şey için gözlerini gözlerimden ayırma." dedi. "Anlaştık mı?" sorusu ile başımı aşağı yukarı sallayıp onayladım.

 

"Utandırmazsan kaçırmam." dedim ben de.

 

"Utanınca da ayırma gözlerini." dedi gülümseyerek. Derin bir nefes alıp "Bu günlerin hayalini ne zamandandır kuruyorum bir bilsen. Şu an yanımdasın, benimlesin ya. Daha da bir şey istemez bu adam." dedi. Bu sefer de bir eli yanağımı buldu. Gözlerimin içine bakıyordu.

 

Çok güzel bakıyordu vesselam.

 

Bana kendimi değerli hissettiriyordu.

 

Yavaş yavaş yaklaştı ve yüzlerimizin arasında çok az bir mesafe kalınca durup gözlerime baktı. Gözlerim ve dudaklarım arasında mekik dokuyordu. O kadar heyecanlanmıştım ki kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi hissettim bir an. Bana biraz daha yaklaştı. Dudaklarımız ilk önce bir birine hafifçe temas etti, gözlerim kapandı bu hareketi ile. Bu küçücük temastan bile eriyip gidebilirdim. Daha sonra Ömer üst dudağımı emmeye başladı. Kalbimin yerinden çıkacacığını söylemiş miydim? Çünkü her an çıkabilir. Ne yapmam gerektiğini bilmediğim için öylece hareket etmeden duruyordum.

 

Ömer benden ayrılmadan dudaklarımız hâlâ birbirine değerken "Karşılık ver" diye konuştu ve bu sefer de alt dudağıma yöneldi.

 

Ben de bir elimi Ömer'in ensesine koyarak saçlarını okşamaya başladım ardından da onun yaptığı gibi üst dudağını emmeye başladım. Bu hareketim ile Ömer'in dudağının kıvrıldığını hissettim. Ne yapacağımı bilmediğimden tamamen iç güdüsel olarak davranıyordum. Şu an çok derin duygular içerisindeydim. Tabiki başlı sebebi şu an Ömer'in kucağında oturmam ve öpüşüyor oluşumuz. Kalbimde gerçekten bir kelebek ordusu hareket ediyordu.

 

Biz bulunduğumuz pozisyondayken bir anda kapı çaldı. Ömer'in kucağından kalkıp ayağa fırladım resmen. "Basıldık." diyerek Ömer'e baktım. Hiç umrunda değilmiş gibi gülümsüyordu. "Ömer sana diyorum." Kollarını umursamazca kaldırıp indirdi.

 

"Olabilir." dedi öz güven ile.

 

Ömer'in bu rahat tavrı karşısında panikle kolundan çekiştirip odama götürdüm. "Buradan çıkma sakın." diyerek bir şey söylemesini beklemeden odaya sokup kapıyı kapattım. Unutmadan ayakkabılarını da götürüp odama koydum. Etraf düzenli mi, bir şey var mı diye kontrol ettikten sonra emin olunca kapıya gittim. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

 

"Kızım nerdesin sen!" diyerek Eren abim içeri girdi. "Hem sen niye böyle nefes nefese kalmış ve kızarmışsın?" diye sordu. Aklıma az önce yaşadıklarım gelince midemde bir hareketlilik hissettim.

 

"Yatıyordum abi o yüzdendir." dedim ve arkasından ilerledim. "Hem ne oldu? Sen neden geldin ki?" diye sordum.

 

"Babam telefonunu unutmuş da o yüzden. Odasında her halde sen bir getir ben de lavaboya gideceğim iki dakika." diyerek yanımdan ayrıldı. Ben de böylece hızlı bir şekilde annemlerin odasına gidip telefonu aldım ve hemen koridorda abimi bekledim. Şu an kalbim korkudan çok hızlı atıyordu.

 

Abim bir beş dakika kadar sonra çıkınca yanıma geldi. Telefonu eline verdim. "Başka bir şey lazım mı?" diye sordum.

 

"Yok başka bir şey lazım değil." dedi ve kapıya doğru ilerledi. Ayakkabısını giyip evden çıkınca derin bir nefes aldım. Bir an yakalanacağız sandım. Özellikle o haldeyken. Allah'tan anahtarı yoktu Eren abimin yanında.

 

Odamın kapısını açıp içeri girdiğimde yatağımda bir doksan uzanmış olan Ömer'i görmeyi beklemiyordum. Şaşkınlıkla yanına gidip başında durdum. "Maşallah çok rahatsınız." dedim hafif kinayeli bir şekilde.

 

"Bana mesafeli konuşma." dedi. Ben ne diyorum Ömer ne anlıyor. Doğrulup yatakta oturur pozisyona geldi. Ben de yanına geçip oturdum. "Kucağım daha rahattı ya." diyerek bana sataşıyordu. Bugün zaten iyice kızarmıştım.

 

Halbuki ben çok utangaç bir insandım az önce Ömer ile yaşadıklarımı nasıl yaşadım hala aklım almıyor. Dengelerimi bozmuştu bu adam.

 

"Ben ne diyorum sen ne diyorsun. Hem yakalanıyorduk az önce farkında mısın?" dedim.

 

"Yakalanalım. Ne olacak?" diyerek omuzlarını silkti. Çok rahattı. "Hem sen onu boş ver de biz daha yeni bir şey yapıyorduk. Yarım kaldık. İstersen onu tamamlayalım." diyerek gözlerim ve dudaklarım arasında gidip geliyordu.

 

"Olmaz!" diyerek karşı çıktım. Ya şimdi yine birisi gelirse. Bu sefer de yakalanmayı göze alamazdım.

 

"Niye olmazmış pardon?" dedi Ömer kaşlarını çatmış bir şekilde.

 

"Ya yine birisi gelirse? Olmaz." dedim.

 

"İyi bu seferlik böyle olsun bakalım." dedi 'öyle olsun' dercesine. Bu seferlik derken? Hep böyle mi yapacaktı?

 

Boğazımı temizleyip ayağa kalktım. "Hadi sen de biri gelmeden git." dedim.

 

"Giderim de gitmesine bu gidiş yarım oldu haberin olsun." dedi. Bana trip mi atıyordu şu an?

 

Dediğine aldırmadım zira biri gelebilirdi ve bu gelenlerden biri Ali abim ve babam olursa yanarım ben.

 

Ömer'i zorla da olsa evden çıkarınca saate baktığımda annemlerin gelmesine iki saat kalmıştı. Ben de kollarımı sıvayıp yemek hazırladım. Daha sonra komşuya gidip Meryem'i aldım.

 

"Bebeğim ne yaptın bugün bakalım?" diye sordum Meryem'e.

 

"Bi şey yapmadık. Oyun oynadık Elif ile. Ama biraz kabimi kırdı." dedi.

 

"Neden ne oldu ki?" diyerek Meryem'i kucağıma alarak göz göze gelmemizi sağladım.

 

"Onun arkadaşı geldi ama ben tanımıyom işte Elif onu görünce beni sattı. Sonra arkadaşı gidince tekrar yanıma geldi. Ben de ona kızdım."

dedi. 

 

"Oyy öyle mi olmuş kuzuma. Kıyamam ben. Küstünüz mü?"

 

"Evet küstük ama o benden özür diledi ben de affettim." diyerek gülümsedi.

 

Çocukluk işte iki dakika önce bir olaya sinirlenip küsüyorsun iki dakika sonra da tekrar barışıyordunuz. Keşke büyükler de bazı önemsiz konularda böyle olsa.

 

Bir süre sonra da babamlar gelince ben de sofrayı hazırlayıp kurdum. Böylelikle beraber yemeğe başladık.

 

"Kızım iyi oldun mu biraz daha?" babamın sorusu ile bakışlarım babamı buldu.

 

"İyiyim baba çok şükür." dedim.

 

"İyi olur tabi baba ben eve geldiğimde hanımefendi yeni kalkıyordu. Uyumaktan ağzı, yüzü şişmiş, kıpkırmızı olmuştu resmen." Eren abimin söylenmesi ile yediğim ekmek boğazımda kaldı. Öksürük krizine girince annem su uzatınca iki yudum içip bıraktım.

 

"Gözün mü kaldı kızın uykusunda?" diyerek Ali abim Eren abimin ensesine vurdu.

 

"Gözüm kalır tabi abi. Sabahın köründe tarlaya gidiyorum. Benim gözüm kalmasın da kimlerin ki kalsın." dedi Eren abim.

 

"Kız hasta farkındaysan yatacak tabi." dedi Ali abim ve Eren abime ters ters bakış attı.

 

Babam "Tamam yemekteyiz susun hele!" diyerek herkesi susturdu.

 

Ali abimin yeri bende ayrıydı. Her ne kadar Eren abimle daha çok konuşup şakalaşsak da Ali abimin yeri ayrı oluyordu. Bana çok değer veriyor, her şeyden çok beni önemsiyor, her zaman ilk beni düşünür. Eren abim de öyle ama bilmiyorum Ali abimin yeri ister istemez farklı oluyor. Bir de bu sene evlenip evden ayrılacak olması beni bir tık üzüyordu.

 

Yemekten sonra ailecek oturup çay içtik, sohbet falan ettik. Herkes çok yorgun olduğu için yatma hazırlığına girişince ben de Meryem'i yatırmak için odama götürdüm. Önce üzerine pijamalarını giydirdim ardından da yatağa yatırdım ve kitap okumak için yanına uzandım. Hanımefendi akşamları masal dinleyemeden yatamıyor.

 

Meryem'in uyuduğuna emin olduktan sonra elimdeki kitabı kenara bırakıp yataktan kalktım. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp pijamalarımı giydim. Pijama dediğim de kısa kollu tişört ve bol bir eşofman altı. Daha sonra yatağıma geçip oturdum. Sırtıma kadar uzanan ve hemen kalçamın üzerinde biten saçlarımı taramaya başladım. Günde en az bir kere taramasam çok uzun olduğu için karışıyordu.

 

İşim bitince yatağıma geçmek için hareketlendim ama odamdaki cam tıklanınca o tarafa yöneldim. Bu saatte kim camıma vurur ki diye düşündüm. Perdeyi açtığımda karşımda Ömer'i görmeyi beklemediğinden şaşırmıştım. Evimiz tek katlı normal bir köy evi olduğu için hemen karşımdaydı.

 

Telaşla "Ne işin var burada?" diye sordum camı açar açmaz.

 

"Hiç, seni görmeye geldim." dedi normal bir şekilde.

 

"Sabah gördün ya beni." dedim. Şu an biri görecek diye etrafa da bakınıyordum. Biri görürse adımı çıkarması kaçınılmaz bir durumdu.

 

"Sabahki yarım kalmıştı. Tam göremedim." dedi ve çapkınca gülümsemeye başladı.

 

Gülüşü karşısında bir tık erimiştim.

 

Ama bu halimi es geçtim zira Ömer'i birisi görmeden gitmesi gerekiyordu. O yüzden toparlanıp kendime geldim.

 

"Tamam gördün beni işte. Hadi birisi gelmeden git." dedim.

 

"Ne yani tamamlamak istemiyor musun beni?" sorduğu soru ile afallamıştım. Ne tepki vereceğimi bilemedim. "Neyse tamam tamam kızarma hemen. Başka sefere tamamlanırız artık." diyerek kurnazca gülümseyip elindeki yeni fark ettiğim poşeti bana uzattı.

 

"Bu ne ki?" diye sordum.

 

"Al sen, içeride bakarsın." diyerek uzatmaya devam edince elinden aldım.

 

"Teşekkür ederim." dedim.

 

"Önemli değil." diyerek gülümseyince ben de gülümsedim. İçeri geçmek için hareketlenince "Dur bir dakika!" deyince tekrar Ömer'e döndüm.

 

Ben ne olduğunu anlamadan dudaklarıma konan öpücük ile afallamıştım. "Neyse şimdilik idare ederim." diyerek göz kırpıp arkasını dönüp gitti. Ben de öylece bir elim pencerede bir elimde poşet pencerede kala kalmıştım.1

 

Kendime gelince pencereyi kapatıp içeriye geçtim ve yatağıma oturdum. Poşeti açıp baktığımda içinde çeşit çeşit çikolata vardı. Gülümsemeden edemedim. İçerisine dikkatli bakınca beyaz bir kağıt gördüm. "Umarım iyi gelir. Ne sevdiğini bilmiyorum şimdilik. O yüzden karışık aldım. Afiyet olsun." yazdığı şey ile gülümsemem iyice büyümüştü. Aslında hastalığımın ne olduğunu söylememiştim ama anlamıştı bu da biraz utanmama sebep olmuştu.2

 

Telefonumu elime alıp Ömer'e "Teşekkür ederim getirdiklerin için." diye mesaj attım.

 

Hemen aynı dakika içerisinde mesaj gelince hala açık olan ekranıma baktım "Afiyet olsun. Görevim." diyerek mesaj atmıştı Ömer de.1

 

Elimdekileri dolaba koyup yatağa geçtim. Bugün yaşananları düşündüm. Elimi istemsizce dudaklarıma götürdüm, gülümsedim. Her ne kadar utangaç biri olsam da Ömer'in yanında öyle değil gibiydim. Nasıl oluyor bilmiyorum ama öyle oluyordu.

 

Ama her şeye rağmen iyi ki dedim bir kez daha. İyi ki Ömer karşıma çıkmış.

 

 

 

Bölüm : 08.12.2024 19:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...