@drevac
|
Kadın veya erkek farketmiyor aslında, hepimiz hayat tarafından hırpalanıyoruz. Herkese mutlaka bir şekilde çelme takıyor. Bazılarımız düşüyoruz, düştüğümüz yerden de kalkıyoruz ama o kalkış var ya... Bir sonraki çelmeye kadar ayakta kalabiliyoruz sadece.
Mesela bugün bir arkadaşımın doğum gününü kutladık, o kadar sevindi ki... O sevindi diye biz de sevindik mesela. Yedik içtik, hayattan çaldığımız çok güzel bir yarım saatti o bizim için. Küçük kutlamamız bittiğinde çok da rahatlamış durumdaydım ben mesela, çünkü biraz zor zamanlardan geçiyoruz hepimiz ve o yarım saatlik mola hepimize bir kere daha ayağa kalkıp devam etmemiz için moral olmuştu. Yarım saat sonrasına kadar...
Biz hayata karşı nanik yapıp "yıkılmadım ki yıkılmadım ki" derken hayat bize bi çelme daha takip bu sefer nah çekti resmen! Yarım saatlik mutluluğumuz o anda kaldı , devamı gelmedi. İnsan böyle zamanlarda hep aynı şeyi sorguluyor; ben hiç gülemeyecek miyim? Hiç mutlu olamayacak mıyım? Neden hep bana oluyor bu tür şeyler?
Ama unutuyoruz, mutluluk da mutsuzluk da geliyor ve bir süre sonra gidiyor. İkisi de daimi değil fakat ikisi de bir kısır döngü içinde hep. Bunu kabul edince bir tık daha ferahlıyoruz. Biliyoruz ki bugün gelen mutsuzluk hep kalmayacak, bugünkü haliyle hiç kalmayacak. Günün birinde yerini mutluluğa bırakacak, başka bir gün tekrar devralmak için. O yüzden kabul edelim. Günün ve gecenin devam ettiği gibi devam etmek gerektiğini... |
0% |