@druilebicici
|
### Bölüm 12: Açık Konuşmalar
Kael, Elenara ve Thalion’un arasındaki gerginliği sona erdirmek için bir araya gelmelerini sağlamak üzere grubun diğer üyelerini de davet etti. Akşamüstü, kamptaki büyük ateşin etrafında toplanan herkes, yüzlerindeki endişe ve merakla Kael’i dinliyordu.
“Arkadaşlar,” dedi Kael, sesi kararlı ama yumuşaktı. “Bugün burada toplanmamızın nedeni, aramızdaki dostluk ve güveni yeniden inşa etmek. Lirael’in eylemleri hepimizi etkiledi ama bu durumu düzeltmek bizim elimizde.”
Thalion, bu konuşmanın önemli olduğunu biliyordu ama Elenara’nın yanındaki sessizlik onu rahatsız ediyordu. Elenara, gözlerini ateşe dikmiş, derin düşüncelere dalmıştı. Kael, sözlerine devam etti: “Elenara ve Thalion’un arasındaki mesele, bir şeylerin açıkça konuşulmasıyla çözülmeli.”
Elenara, Kael’in bakışlarını hissetti ve içindeki çatışmalarla yüzleşmek zorunda olduğunu anladı. “Thalion,” diye başladı, sesi titrekti. “Biliyorum, bu durumun ikimiz için de zor olduğunu. Ama Lirael’in yaptıkları beni çok etkiledi. Sana karşı hissettiklerimi sorgulamaktan kendimi alamıyorum.”
Thalion, Elenara’nın bu sözleriyle bir umut ışığı gördü. “Elenara, Lirael’in davranışları beni de yaraladı. Ama seninle aramdaki şeyin bununla hiçbir ilgisi yok. Seni sevdiğimi biliyorsun,” dedi, gözleri Elenara’nın gözleriyle buluştu. Fakat, Lirael’in çocukluk arkadaşı olması ve onunla geçmişteki anıları aklında canlandıkça, içindeki başka bir his de belirdi. “Ama... Lirael’e karşı hislerim olduğundan korkuyorum,” diye ekledi, sesinde bir tereddüt vardı.
Elenara, bu sözlerle sarsıldı. Gözlerinde bir şok ifadesi belirdi. “Ne demek istiyorsun?” dedi, kalbi hızla çarpıyordu. İçinde bir kıyamet gibi bir his yükselmeye başladı.
“Bazen onun yanında kendimi farklı hissediyorum,” Thalion itiraf etti. “Ama bu, senin yerini almıyor. Seni sevdiğimi biliyorsun, ama Lirael’le olan anılarımız beni kararsızlaştırıyor.”
Elenara, öfke ve hayal kırıklığı içinde kıvranırken, gözleri doldu. “Yani, Lirael’e karşı bir zaafın var mı?” dedi, sesi titrek ama sertti. “Beni o kadar kolayca unuttuğunu düşünmek bile istemiyorum.”
Thalion, Elenara’nın acı dolu bakışlarıyla karşılaşınca kendini kötü hissetti. “Hayır, bunu istemiyorum! Ama Lirael ile olan geçmişim...”
“Geçmiş?” diye bağırdı Elenara. “O geçmişin, benimle hiçbir alakası yok mu? Lirael’in yaptıklarını görmüyor musun? Beni yaraladı, dostluğumuzu sorgulattı! Seninle aramıza girmesine neden izin veriyorsun?”
Thalion, Elenara’nın öfkesini görünce sustu. “Elenara, durumu böyle değerlendirmek istemiyorum. Ama duygularım karmaşıklaştı.”
Kael, bu sırada duruma el koydu. “Elenara, belki de Thalion’un hissettiklerini anlaman gerek. Ama bu durum aranızdaki bağı daha da zayıflatacak. İkinizin de açıkça konuşması gerekiyor.”
Elenara, Kael’in sözlerine kulak verdi ama içinde büyüyen kin duygusu onu ele geçiriyordu. “Bu durumu düzeltmeye çalışmayı bile istemiyorum,” dedi, sesindeki soğuklukla. “Lirael’in yaptıkları beni derinden yaraladı ve senin onun yanında olmanı asla affedemem.”
Thalion, Elenara’nın gözlerinden akan yaşları gördüğünde, ne kadar derin bir yara açtığını anladı. “Elenara, ben seni seviyorum. Ama Lirael’in etkisinden çıkmam zor. Onu anlamaya çalışmak zorundayım.”
Elenara, başını salladı. “Benim için bu artık imkansız,” dedi. “Beni bir kenara itip, onun peşinden koşmanı asla affedemem. Lirael’e karşı içimde büyük bir kin var.”
Ateşin etrafında bir sessizlik hakim oldu. Kael, iki dost arasındaki bu çatışmanın Eldoria’nın kaderini daha da karmaşıklaştıracağını düşündü. Karanlık, her zaman gölgelerinin peşinde dolaşıyordu ve bu çatışma, onları bekleyen daha büyük bir tehlikenin habercisiydi. |
0% |