@druilebicici
|
### Bölüm 15: Kin
Thalion, Elenara ve Kael’in konuşmalarını duyduğunda, içindeki karmaşanın daha da derinleştiğini hissetti. Elenara’nın yaşadığı acıyı görmek, onu derinden etkiliyordu. Ama daha da fazlası vardı; kendi içsel savaşlarıyla yüzleşmek zorundaydı. Lirael’e karşı hissettiği belirsizlik, onu bir çıkmaza sokmuştu.
Bir akşam, kamp ateşinin etrafında otururken, zihninde düşünceler birbirine karıştı. Lirael’in gülümsemesi, Elenara’nın gözlerindeki acı, tüm bu hisler onu yavaş yavaş tüketiyordu. “Neden bu kadar zayıfım?” diye düşündü. “Neden iki kadın arasında sıkışıp kaldım? Elenara’nın yanında olmak istiyorum ama Lirael’in etkisi beni boğuyor.”
Gecenin karanlığında, yalnız bir köşeye çekildi. Kendi kendine mırıldandı: “Belki de Elenara’ya daha fazla acı veriyorum. Onun güvenini kırdım, kalbini kırdım. Bu yüzden kendimden nefret ediyorum.”
Duyduğu derin bir boşluk, yüreğini sarmıştı. “Gerçekten beni seviyor mu?” diye düşündü. “Yoksa sadece benimle arkadaşlık mı yapıyor? Lirael’in gölgesinde nasıl böyle hissetmeye başladım? Onun yanında olmak bile benim için bir ihanet gibi.”
Kendini böyle hissetmek, Thalion’u daha da kötü bir ruh haline soktu. Kendi zaafları ve içsel çatışmaları, onu yıpratıyordu. “Neden herkesin yanında güçlü görünmek zorundayım?” diye düşündü. “Oysa içimdeki bu çatışma, beni yiyip bitiriyor.”
Ertesi gün, Kael, Thalion’un ruh halinin kötüleştiğini fark etti. “Thalion, iyi misin?” diye sordu, endişeli bir ifade ile. “Bir şeyler seni rahatsız ediyor gibi görünüyor.”
Thalion, başını eğdi ve gözlerini Kael’den kaçırdı. “Bilmiyorum, Kael. Kendimden nefret ediyorum,” dedi, sesi hüzün doluydu. “Elenara’yı incittim ve Lirael’e karşı hislerim var. Ama bu durum beni daha da derin bir boşluğa itiyor.”
“Bunu aşman gerek,” dedi Kael, destekleyici bir şekilde. “Hislerini anlamak zorundasın. Lirael ile olan geçmişin seni etkilememeli. Elenara’ya karşı hissettiğin gerçek duyguları sorgulamalısın.”
Thalion, bu sözleri duyduğunda içindeki öfkenin tekrar alevlendiğini hissetti. “Ama ben ne yapabilirim? İkisi arasında kalmışken, ne doğru, ne yanlış bilemiyorum. Kendimle barışık değilim,” dedi, gözleri dolarak.
Kael, derin bir nefes aldı. “Kendine karşı dürüst olmalısın. Duygularını bastırmak, seni daha da zayıflatacak. Elenara’ya olan hislerin, Lirael’in etkisinden bağımsız olmalı.”
Thalion, içindeki çatışmanın ne denli derin olduğunu düşündü. “Ama ben Lirael ile geçmişte yaşadıklarımı unutmuyorum. Bu hislerimi yok saymak, ona olan bağımı zayıflatmak gibi geliyor.”
“Geçmişini reddetmek zorunda değilsin, ama onu bir yük olarak taşımamalısın,” dedi Kael. “Bunları aşmak, senin elinde. Kendini affetmek, başlamak için atacağın ilk adım olmalı.”
Thalion, Kael’in sözlerini düşündü. “Belki de kendimle yüzleşmem gerekiyor. Ama bu, Elenara’yı daha da fazla incitmekten korkuyorum,” diye yanıtladı.
Kael, Thalion’a destek vermeye devam etti. “Elenara ile açık bir konuşma yapmalısın. Duygularını ona anlat, kendini ifade et. Kendinle barışmayı öğrenmek, senin için bir yol açacaktır.”
Thalion, Kael’in söylediklerini dinlerken, içindeki savaşın bir gün sona ermesini umuyordu. Ama bu süreçte, kendisiyle barışmanın en zor yolculuğu olduğunu biliyordu. Karanlık düşünceler, onu yavaşça boğmaya çalışırken, Thalion’un kalbinde bir umut ışığı yanmaya başlamıştı; belki de kendini affetmek için gereken cesareti bulabilirdi. |
0% |