Yeni Üyelik
3.
Bölüm

bitmeyen ızdırap

@dunyadanmarsa355

kalbimde aklımda inanmıyordu gözlerimin önünde bir ayna yansımasında cocukluğum geri yansıdı,kalbim durucak sanki gerçekmi bu yaşadıklarım yada yılar evel gördüğüm çocuk anaannemlerin ve piskiyatristin dediğinin aksine gerçekmiydi ben bu zamana kadar yaşadıklarıma hayatımın şoku dediğim için özür dilerim kendim...

 

Magnus Millas Austın

Benim hayatımda iki başlangıç oldu ilki annemi dünyaya gelirken öldürmüş olam. İkincisi beni bu koca görkemli saraydaki izdiraptan birden hayatıma girerek neşe katan. huzur katan.nefes katan zümrüt gözlü küçügümdü...

bu saray sadece kin, öfke, haz, nefret ihtiras savaş benimsedi burda yaşam yktu burası savaş meydanıydı kazanan yaşardı kaybeden sonsuz ölüme mahkumdu. Ben daha doğmarken kaybetim annemi kaybeterek oysa bende kazanmak isterdim annemin göğsüne kafamı yaslayark hüznümü kederimi sevincimi alatarak...

babam ir imparatordu AUSTİN topraklarının imparatoru GABRİEL AUSTİN , bu halkın tanrısı ve benim gadar babam ... ben bunca insanın içinde kimsesizdim öksüzdüm .Babamın üç eşi vardı ve bir metresi, annem üçüncü eşti ben ise ikinci çocuk ilk cocuk Rampel Dean Austin,ikinci Magnus Millas Austin,üçüncü ise Leonard Rain Austin ve en küçüğümüz en masumumuz olan Alisa Dina Austin ... Bu hükümdarlıkta veliahtlara melek ismi vermek bir gelenekti ama ben bir katil olarak görülürdüm ve bana bahşedilmedi magnus ismi hiç görmediğim annemin bana bahşetiği en büyük veli nimeti

burası bir izdıraptı ve burdan nefret ediyordum bu insanlar tek huzurumu bile benden almış insanlar nasıl sevebilirim sırf huzurumu geri kazana bilmek için bir dünya yokedebilirim ve bir ömür harcarım yeterki huzurumm ban dönsün...

bei bu kuytu düşüncelerimden kurtaran imparatorun sesiydi , yemek masasında olduğumuzu da nun öfkeyle masaya vurduğunu da düşüncelerimden sıyrılınca fark etim "HADSİZ SEN NE CÜRETLE BEİ ĞÖRMEZDEN GELİRSİN ,SEN KENDİNİ NE SANARSINDA BENİ GÖRMEZDEN GELİSİN ."

Göz devirdim bu abartılı tepkisine sadece düşüncelere dalmıştım neden bukadar abartırki bir insan ,önümdeki az pişmiş bifteği ilimledim ve bir dilimini çatalıma alarak ağzıma atığımda,dilimde peydah olan aşırı baharatlı e tuzlu tad ile yüzümburuştu gözlerim kenarda bekleyen hizmetçilere çartı biliyordum bunu onlar yaptı bana bu tür şeyleri çok yapardı sonuçta ben bu kralıkta melek adı almamış tek pirenstim bu yaptıklarının sorun olmadıklarını düşünüyorlardır derin bir nefes alarak çatalı bıraktım dirseklerimi masaya dayadım elerimi birleştirerek başıı imparatora çevirdim bu adama baba demek bir kaır gibi." bukadar kızmanıza gerek yok lütfen oturun ve sakinleşin ,biraz dalmıştım sadece şimdi ne dediğiniz tekrarlarmısınız?"

onümdeki çay fincannını elime alaray bir yudum aldığım da duyduğum sözlerle boğazımda kalmıştı, " Cıt çıt çıt ne arsız bir evlat ,karşı kıralık olantarshusun pirensesiyle evliliğin planlanıyor en kısa sürede.O yüzden magnus sakın Yüzümü kara çıkarma yoksa senin anneni öldürdüğün gibi bende bunca yıldan sonra seni öldürürüm "

evlilik evllilik dedi olamaz herşeyi yapardım savaşa giderdim komplo kurardım,hersey yapardım ama zümrüdümden başkasını nasıl düşünürüm başkasıyla nasıl evlenirim ben naparım ,elimdeki fincan kayıp yere çarparak tuzla buz oldu kalbım duracak gibiydi ölmedim ama uçurumdan itilmiştim ben yeşil bir uçurumdan karanlığa itilmiştim sanki

" si-siz ne dediğinizin farkında mısınız katiyen olmaz ben elenmiyorum eğer ir anlaşma istiyorsanız Rampel yada leonardı evlendirin ama ben kimseyle evlenmiyorum " sözlerimdeki öfkeyi masadan çıkarmak istercesine elimi çarparak kalktım masada oturan herkezin bana şaşkınlıkla baktığını görebiliyordum sesiz ucube iren ilkez itiraz eti sonuçta şaşırmaları gayet normal arkamdaki sandalyeyi bir hiç itiğimde etrafta yere capma sesi yankılandı arkamı döenerek görkemli yemek solonunun kapısına ilerledim arkamdan gelen bağırışlar hakaretler bimiyordu kolumun tutulup çekilmemle dönüp baltım Rampeldi " seni ucube sen kendini ne halt sanıyorsun da babama itiraz ediyorsun" yüzlerimizi yaklaştırarak sonsuz ızdırabbımdan biri olan herkezden her dk duyduğum ama artık anlamı kalmamış sözlerine devam eti "sen sadece bir katilsin , bu sarayda söz hakın var mı sanıyorsun güldürme beni sen ucube bir katilden başka bişi değilsin, şimdi defol git ve bilki bu düğün olacak istesende istemesende " kolumu savurarak beni tmesiyle sendeledim ama geri kalmadım "eğer bir düğün olacaksa bu benim olmiycak, doğru ben bi katilim ama siz bir canavarsınız sizin mutluluunuz için kendimi feda etmiycem" sözlerimi tasdikler gibi tüm yaşamımdaki öfkemle yüzüne yumruğu indirdim onun yere savrulan bedenine burnundan akan kana bakarak yere tükürdüm " siktir git sen evlen amk evladı" ihtişamlı ağır kapıya tek elimle itim ve ordan çıktım..

içim kanıyordu ama ilacım yoktu,burası ise sadece yarmdı zümrüt gözlüm ilacım ise nerdeydine haldeydi bilmezdim ağlamak istemiyordum bunu bunca insanın arasında yapamazdım bu yüzden hızla en kutu kşede kalan odama girdim ve tu hırsımda çarparak kapatım kapıyı

içimdeki ateşin sönmeyeceğini bile bile kafamı kaldırara camdaki dolunaya bakıp cığlık atım elime geçni etrafa savuruyordum etraf cam parçaları dolmuştu yorgunluk ve kalbimdeki acıyla yatağımın dibine yere çöktüm gözlerim duvardaki nnemin antika aynasına çatı beni küçüğümle tanıştıran o aynaya kafamıçevirerek gök yüzüne bakıp brukça gülümsedim kendi kendime mırıldandım " özledim küçüğüm seni çok özledim benim çektiğim onca şeye rağmen sırf senin için yaralı ayaklarla odama koşuşumu seninle oynamayı özledim ,ben seni ömrümdeki huzurumu özledim "

onunla ilk karşılaşmamı hatırladım da sadece 11 yaşındaydım..

 

"seni aşağlık varlık ne cüretle kılıcımı alırsın,sen kendini ne sanıyorsun sen sadece ucube bir katilsin.." rampelin bitmek bilmeyen hakaretlerini başım eğik yerdeki çakıl taşlarını sayarak bitmesini bekledim. Klıç antremanı için antrenan salonuna gelmiştim kııç ustamın bana gösterdiği hareketleri yaparken elimdeki tahta kılıç diğer 22 kılıç gibi fazla güç uygulamamile kırılmıştı ve antrenman hocamın Nigel Owen, rampelin kılıcını bana vermişti ,ilk istemesemde beni zorlaması ile antrenmana onunla devam etmiştim bu sırada gelen raphel beni onun kılıcıyla antrenman yaptığımı görünce kıyamet koparmıştı... hocamın açıklama çabaları ifadeszidi bu hengabeyi duyan birinci raliçe dibimde bitmiş beni ite kaka af diletirmişti " seni soysuz piç ne cüretle benim raphelimin kılıcına dokunursun,annen tanrı bilir seni kimden peydanladı ıyy " eğer tek kelime edersem tm hafta ac kalırdım antrenmanlara bile katılamazdım oysa neler demek istiyrdum nlara ben katil değilim,piç te değilim anneme hakaret edemezsin asıl sen bir piç doğurdun bunu herkez biliyor ama kanıtlayamıyorlar demek istedim ama sustum ..

 

yanagımda hisetiğim el ile küçük bedenim yere serildi kıraliçeydi bana vuran ve raphel ondan güç alarak karnıma tekeler indirmeye başadı. "sakın birdaha benim kılıçlarıma dounma ucube aman tanrı korusun uğursuzluğun bulaşır falan ıyyy" hocam beni zar zor onlardan kurtarmıştı beni önüne oturtarak yüzümdeki yaraları silmeye başlayınca burukça gülümseyip elini iterek kalkmıştım ve saraya girdim beni görenler ya iğrenerek yada acıyarak bakıyordu kuytudaki odama ilerledim aslında burası annemin odasıydı onun gidişiyle benim olmuştu galiba bu saraydaki tek sevdiğim yerdi burası annemden hatıra herşeyi severdim ya. Odama girince elimi yüzümü yıkadım sonra yara melheimi alıp annemin hatırası olan antika aynanın önne geçerek yaralara sürdüm yansımadan gözüm ardımdaki camdan batmak üzere olan ve yerini dolunaya bırakan ğök yüzüne kaydı,bu gün dolunaydı ve benim doğum günümdü gülümsedim ve annemin ölüm yıl dönümü teşke ben doğmasaydım da sen yaşasaydın anne dedim gülümsemem yerini göz yaşlarına bıraktı "neden anne beni neden tek bıraktın bu cehennemde nedenn" gözlerim kapanmış ağlarken birden etraf bir işikla aydınlandı gözlerimi kör edecek türden bir ışıkla...

 

ışık kaybolmadan önce etrafta küçük bir kız sesinin kahkahaları sardı gözlerimiusul usul açtığımda gözlerim aynanın yansımasındaki minik zmrüt gözlü kızdaydı bu nasıl olur bu kızın orda ne işi vardı ki?dilimden tek bir nakarat çıktı "zümrüt özlü küçük kız" benim bunu dememle oyunu bırakıp bana dönmütü onun üçük gözleri sonuna kadar açıldı ve bana baltı "senin orda neişin var gök gözlü çoçuk" gözlerimi mi beğendi o kalbim deli gibi atı ilkez biri benimle konuşuyordu ve üstelik bu kız çok tatlıydı...

 

o benim hayatıma böyle girmişti ve ansızın çıkmıştı hatıraların verdiği acıyla gözlerimi yumdum "bana gel ahsenim özledim seni,geri istiyorum zümrüt gözlü küçüğüm seni" diyerek mırıldandım saki bedenim bunu ister gibi kalktı ve antika aynanın önünde durdum

kendi yansımama bakarak saatler ğeçirdim ve sounda tek kelime edecek csaret buldum "ahsenim kader aynam"

yutkundum ve devam etim "geri gel bana "

her bir kelimenin ağırlıı altında ezile ezile konuşmaya devam etim gözlerim kapalı"ahsen lütfen gel beni kurtar "

"kurtar beni bu ızdıraptan" beni kör edecek türden bir işik kapladı odayı aynı o gün gibi sonra onun sesini iitim inanamadım

"Suuusss suuss kimsin sen sus artık yeter susss"

"Ah-en eşim" kalbim duracak gibiydi ağzımdan çıkan kelimelerin fakında bile değildim artık

"Bana b-ak a- shen kaldır kafanı"
o muydu ciden benim zümrüt gözlümüydü gözlerini görmeden emin olamazdı

"İstemiyorum istemiyorum git git burdan"

"Bana b-ak" yalvardım 17 yılık ızdırap bitsin diye yavardım...

ben Magnus Millas Austin ömrüm ızdırapla geçti ama asla yalvarmadım yakarmadım kimseye benim hasretimde özlemimde olan küçük kız ve annem dışında kimseye yalvarmadım ...

 

........................


Ahsen Akay

Yaş 25

Magnus Millas Austin

yaş 28

Loading...
0%