Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Rahip

@dunyadanmarsa355

13 ekim 2140

Ekip toplantı odasında genel düzende oturan ekibime göz gezdirdim Arthur en baştaki koltuğun sağında oturuyordu yanın da ise Jessica onun karşısında Diana, Diana’ nın yanında ise Marcus oturuyordu içeri adım atığım anda beni fark eden ekibe üyeleri ayaklanacağı vakit elimle oturmalarını işaret etim

En baştaki koltuğa doğru ağır adımlarla yaklaştım “hiç ayağa kalkmayın millet, konuyu biliyorsunuz bu yüzden üsten bir özet geçicem”

“Evet şef sizi dinliyoruz” marchus’ u onaylarcasına diğer üyelerden de onay dölü cümleler dökülmüş, elimi havaya kaldırarak susturdum “bildiğiniz gibi 5 ay önce yapılan siber saldırılar ve soygunların ardında ki kişi olan kedicik lakaplı suçlu intihar eti…”

“kesinlikle delinin tekiydi o kadın”

“Arthur! Bölme beni bir daha”

Arthur aniden panikle ayağa kalkıp elini şakağına yaslayarak “özür dilerim şef hata etim” diyince elimle oturmasını işaret etiğimde rahatlamış olacak ki derin nefes alıp vererek kendini az önce oturduğu koltuğa bıraktı

“kedicik intihar etmiş olmasına rağmen çalınan siyasi bilgiler ve tüm dünyanın paraları hala kayıp…”

“deli meli ama bu kadar büyük vurgun yapa bilen tek canlı helal olsun” kendi kendine mırıldanan Diana ya tersten bakışlarımı yoladım dalgınlıktan bunu bile fark etmemiş olan ajanım yanındaki meslektaşı tarafından uyarı alınca “afetin şef sesli düşündüğümün farkında değildim sizi bölme gibi bir niyetim yoktu” bu durumun üstünde fazla durmamaya karar verince oturduğum koltuktan kalkıp elerimi masaya yaslayarak konuşmama devam etim “SİES’ ten bir teklif aldık bu teklif büyük sorunlar yaratacağı kadar büyük bir derten kurtara bilir bizi…”

“tanrım SİES mi dediniz şef bu kadar büyük bir şirketen bir teklif mi inanamıyorum” ekibin süs bebeği, Barbie si olan Jessica dan yükselen şaşkınlık nidalarına diana ve marchus’tan da şaşkınlık nidaları da katıldı

“evet bu beklenmedik bir gelişmeydi EFBI için de, şimdi şöyle ki bizim için zorlu bir süreç başlıyor beyler bayanlar…”

Alex ve ekibi için başlayan zorlu süreç yaa dünya çapında bir çığır açacaktı yada bir son olacaktı.

Uzun bir toplantının ardından herkez bir bir çıkarken koltuğuma daha çok gömülerek önümdeki saydam ekrandan önceki görev bilgilerini düzenliyor bir plan kurmaya çalışıyordum işime kendimi okadar kaptırmıştım ki yanımdaki kadını o öksürene kadar fark etmemiştim “Alex. Şey iyimisin yani şey için soruyorum biraz garip davranıyorsun”

Mavi gözlerimi onun koyu siyah gözlerine çevirdim, her baktığımda garip bir şekilde içinde kaybolduğum kara gözlü kadınımdı o benim “iyim ben Diana “ kaba nasırlı elerim göründüğünden daha yumuşak olan ince ve kaslı beline sararak tekte kucağıma oturtup başımı boynuna gömdüm o da fazla duraksamadan silah tutmaktan nasırlaşmış elerini saçımın arasına daldırmıştı tek dokunuşuna canımı feda edebileceğim bu eler benim huzurum du “Alex,kendini yada ekibi kandırabilirsin ama beni asla “ doğru kendimi bile kandırabilirim ama bu kadını asla, zamanında o iyi iyi olacak diye kandırmasaydım belki o zaman farklı olurdu…

Annemle babamın yaptıklarını öğrendiğimde ondan uzaklaşırsam iyi olur sandığım da kendimi kandırmasaydım yada aptal davranmasaydım ne böyle birşeye kalkışırdı ne de intahar ederdi

“abi abiiii oyun oynayayım mı?...”, ”abiiğğğ kokuyoyum senlen uyiyim noğğluuğğğ”, ”ab bak çeni çijdim”, “abi kedicik kaçmış ühüüüü”

Kafamda durmadan dönen sesler hep ona ayitti,onu bir cehenneme hapseden ailem di ben ise onu orada terk edip gidendim oysa bir suçlu olmak yerine dünyaı sarsabilen buluşlar yapan bir bilim adamı olabilecek bir kapasitesi olan küçüğümü kendi elerim ile suçlu yapmış tutuklamak için emir bile almıştım “Alex Alex beni duyuyormusun kendine gel” yanağıma inen hafif tokatlar beni biraz bile olsa kendime getirmişti dudağımın kenarından ağzıma giren tuzlu tat ile o güzel nazik dokunuşları ile elini yanağıma götürmüş ne zaman aktığını fark etmediğim yaşları usulca silmişti

“Kendini suçlama Alex ,o kendisi seçti bu yolu sen durdurmak için elinden geleni yaptın”

“yapmadım Diana eğer gerçekten abisi olarak yanında dursaydım elimden geleni yapmış olurdum “

“Alex böyle deme sen de yeni yeni olayların akışından haberdar olmuştun ve kendi hayalerin için çabalamaya çalışıyordun”

Diana güzel sevgilim benim, beni teseli etmek için çabalıyordu kendimi suçlamamı istemiyordu anlıyordum ama bu bencil olduğum gerçeğini değiştirmez di hele ki bundan sonra yapacaklarımın gerçeğini hiç değiştirmezdi, dudaklarımdaki baskı ile gözlerimi yumup o taptığım dudakalrın etkisine kendimi biraktım bu dokunuşlar benim tek huzurum du “alex geçmişi değiştiremeyiz ahlar vahlar ederek o kızın yaşadıklarını değiştiremeyiz yada tüm dünyadaki zenginlerin paralarını çaldığı gerçeğini yada tüm ülkelerin siyasi önemli kara ve belgelerini çaldığı gerçeğini de… geçmişte yaşananlar bukadar büyük bir kumara girmesi için bir neden değildi bunu o istedi senin suçun değildi.”

Benim suçum değilmiydi ciden? Benim güzel sevgilim işte burda yanılmıştı benim suçumdu beni yaslanılabilecek bir ağaç gibi gösterdim küçük kediciğe sonra ihtiyaç guguğu anda dalarımı kırarak onun devrilmesine izin verip defolup gitmek benim suçumdu ona yanlı ile doğru arasındaki farkı öretmemek ya da onu yalnızlığa sürmek…

13 eylül 1467

Bu zamanda gözlerimi açışımın üstünden 10 gün geçmişti bazı rahibeler gelir yaralarıma dikat ederek yedirir içirir arada bir bedennimi yıkar giderlerdi sarışın rahip ise gün içerisinde en fazla iki kez gelir ( çoğunlukla uyuduğum zamana denk getiriyor ibine) ve kulağımın dibinde 2 saat incil okuyup gidiyordu yalnız ben b işkencenin üç mislini iyileşince sana yapmaz mıyım rahip bey!

Sinirlerim çok bozulmuştu kendimi 21 yy ın en görkemli hırsızı yaptığım anda başka bir zaman diliminde bulmuştum ölmüş olmam gerekiyordu zamanda geriye gitmiş olmam değil şükredeyim ki taş devrine gelmemişi…aslında orta çağ taş devrinden beter yaaa taş devrine gitseydim daha iyi olurdu sanki malum kızıl saçlıyız bir kez kazık yedik birde yakılsak tam olcak he

Dilimde sıkıntıdan dolayı dolanan şarkıya nakaratlar katarak söylemeye devam ediyordum bir yandan

Seni sildim telefon defterimden
Adının üstünü hep karaladım
Yüzünü görmekten çok sıkıldım
Nereye gitsem peşimdesin sen

Başımı ritmik bir tonda yastığımın üstünde salayarak 2000 lerde ki bir gurubun şarkısını mırıldanmaya devam etim kendi zamanımın şarkıları garipti sadece dijitap müziklere eklenmiş saçma iki sözdü saçma sapan kadın bedeni üstüne söylenmiş şarkıları pek sevmiyordum gelip te bu tam şu durumun moduna uygun denilen şarkılar tercihimdi, kendimi fazla zorlayınca yaralarım acıyordu bu yüzden hareketsiz kalmam gerekliydi aaaa bu da benim yapabileceğim son şeydi sonuçta ben haylaz bir kediciktim…

“Yüreğimde saltanat olsan”, yataktan kıvrana kıvrana çıkıp ayağa kalktım


“Uçuyorken tek kanat olsan
Ateş olsan cürmüne tutsak
Ne sağıma ne soluma alış hadi bu duruma “
karnımı tutarak klişenin bulunduğum odasının tahta camına yaklaşarak tahtaları iki yandan itip odaya güneş girmesini sağlayınca gülümsedim


“Aşkın benden uzak

Kaderimde koptu kıyamet
Sona geldik biz de nihayet
Sana sabrım kalmadı bak heyhat
Sanma ki ben çekerim”

Ben buydum işte ne yaşarsam yaşayayım gülerek atlatırdım acı göz yaşlarım yoktu acı gülüşlerim vardı şarkı ve müzikler ise bir paravandı benim için zaman değişse de yaşantılar ve acılar değişmezdi birileri günah işler diğerleri bedelini öder bu kanun milyon yıl geçse değişmezdi

Gözlerim ilkin berak gökyüzünde dolandı 2140’ta ki gökyüzü ile alakası olmayan mavilikler beni istem dışı gülümseti. Gözlerimi kapayarak derin bir nefes aldım başımı eğdim göz kapaklarım mavi gözlerimin üstünden kalktığı anda bakış açıma giren yüz sinirlerimi 10 gündür bozan ama buradaki her rahibenin ağzının suyunu akıtan sarışın rahipti iyi hoş yardım etin eyvallah da neden amına koduğumun her boş vaktinde gelip kulağımı sikiyorsun amk herifi bak hatırladıkça sinirlerim bozuldu.

Karşısında demirlerin içine bürünmüş gereksiz kıyafetlerin onu koruduğunu sanan bir şövalyeyle konuşmaya dalmış cidi bir ifade ile konuşuyordu merakla öne doğru eğilip kolarımı pervaza yaslayarak kendime destek olup onları izlemeye başladım dilimde yeni bir şarkı sözleri dolanmasına mani olmayarak

 

Haklı olsaydın konuşmazdım
Haksızsın diye geldim, bunu küpe gibi tak
İnsan değil miyiz? Aşk olsun
Hadi eyvallah, bu da kapak olsun

Bro, microphone'u pass, bi' de ses ver
Aksın sokaklara Mercedes Benz'ler
Düşmesin karambolde exes'e gençler
Kes tozu, nefesini kesmeden neşter

Defto da İzza, Hammcity, Berlin
Kreuzberg kanak, sound cam gibi keskin
Bur'da bi' defa artistlik edersin
Atarla gelirsin, takarlar, gidersin

Sanki izlendiğini hisetmiş gibi başını çevirip bana bakması ile iç güdülerinin bu kadar iyi çalıştığı için kaşlarım hayretle havalanmıştı, şaşkınlığımı fazla beli etmemek için ona gülümseyerek elimi havaya kaldırıp selam verdim karşılık olarak ikisi birden başını salayarak selam verdiler şövalyenin kaskından yüz ifadesi beli olamazken rahibin geniş etkileyici gülümsemesi çok açıktı o kadar ortadaydı ki bahçede iş yapan bazı rahibeler işlerini bırakmış adama ağızlarının sularını akıtarak bakıp iç çekiyorlardı bazı şövalyeler bu sahneye sinirlenmiş gibiydiler o ise bu durumla hiç etkilenmemiş gibi önüne dönüp adamla konuşmaya devam etmişti bende fazla üstünde durmayıp bakışlarımı 2140 takilerin hasretini çektiği daha insanların zulmüne uğramamış berak maviliklerdeydi sanırım hiç bukadar huzurlu hisetmemiştim kendimi.

“İnsan biraz olsun akıllanmaz mı?
Büyümez mi er geç?
Yanardağ gibi için için
Sönmez mi bu sinsi ateş?

Vay, yine mi keder?
Ama artık yeter
Yine kapıda kara geceler

Vay, çileli başım
Ortasında kışın
İyice beter”

 

Sanki insanların aptalığını yansıtır gibiydi aklımda dönüp duran sözler sanki kendi eleri ile öldürdükleri bu dünya için yazılmıştı sezan aksu’ nun vay şarkısındaki bu kıtaları.

Günler birbirini kovalıyor beni zır deli etmek için rahip denilen ( benimle ilgilenen rahibelerden adamın adının Cedric olduğunu öğrenmiştim) herif arada gelip bok gibi konuşup gidiyordu bundan bıkmıştım artık buna bir son verme vaktiydi kızıl saçlı haylaz bir kediciktim 2140 ta 1467 de ise sanırım kızıl saçlı haylaz cadı kedicik falan olacaktım. Sesiz kalıp yatağımda uyku modumu bozmadan gelmesini bekledim beyfendinin

Kapının açılma sesini takip eden sakin ritmik topuk sesleri yatağımın etrafında dolanıp yan taraftaki taburenin yanında son bulumuştu,aklımı günlerdir sorgulayan soru şuydu beni niye iyileştirdiler yada neden cadı diyip yakmadılar sonuçta bu dönemlerde kızıl saçlı olduğu için binlerce kadına kıyılmıştı tamam doğal kızıl değilim ama şu anda saçlarım kızıl bu yüzden yakmak yada ölüme terk etmek yrine tedavi edip sabah akşam kulağımı sikercesine incil okumasının sebebini merak ediyordum doğal olarak.

İncilden okuduğu ayetin son satırını da bitirip kitabı kapatığını işitim de buna birde taburenin yere sürtünme sesi eklenmişti harekete geçmek için her duadan sonra yaptığı o hareketi bekledim ve beni fazla bekletmeden “amen tanrı günahlarını bağışlasın…” alnıma yaslamış olan avucu ile dua etmeye niyetlenen adamı bileğini tutup tek hamlede yatağa çekip üstüne çıkmam ile bertaraf olmuştu, kulağına eğilip tahrik edici bir tonda konuşmaktan geri durmadım “kusura bakma rahipçim ama benim günahlarımı silmek okadar kolay değil”

“sen sen napıyorsun kalk üstümden deli kadın kalk”bu abartılı tepkisine göz devirerek -, gereksiz debelenmelerini durdurmak için kasıklarımı karın kaslarına bstırarak sürtündüm “ahh se-sen çıldırmışsın “

“evet bunu sık duyarım, ama şimdiki konumuz benim deliliğim değil konumuz kızıl saçlarıma rağmen neden beni ölüme terk etmek yerine iyileştirmeyi seçtin”

“ben tanrının elçisiyim kızıl yada sarışın fark etmez insanlara doğru yolu göstermektir görevim”ona bayık boş bakışlarımla bakındım, ciden benim alnımda enayi falan mı yazıyordu acaba

“peri masalını atla gülüm” uyarıcı bir tonda sürtündümazcumdaki bileklerini demire bastırdım diğer elim ile boynunu sıktım tehditkar bir tonda ( sanki erotik film sahnesi çekiyor gibii hisetim ama neysem)

“ahh kes şunu bu yaptığın günah be kadın, ahh sür-sürtünmeyi kes…” iniltileri neden zevkli gelmeye başladı bana öhm kendine gel Asena kendine gel kızım, AMACINI UNUTMA ,ama çok güzel inliyor ibine

“cevap ver bana beni iyileştirme amacınız nedir ?“

“bir sebebi yok biz tanrının elçileriyiz kim olursan ol elbet yardım edeceğiz” bunu Cennetten arsa satmaya kalkan üçkağıtçılardan birimi dedi lan yoksa ay gülerim yaaa neyse bu durumu üstelemek iyi olmaz gibi niyetleri çabuk beli olur kesin

Ona şüpheli gözlerle bakındım bunu fark edince başını yutkunarak yana çevirdiğinde kızarmış kulakları ve boynu belirmişti (bu görüntü fena iştah açıcıydı)dudaklarımın arasından kaçan kıkırtıya eşlik eden bir neşe ile üstüne daha fazla eğilnce göğsüm yapılı göğsüne denk gelmişti -eğer isteseydi benden rahatça kurtulabilirdi ama bunun yerine oynuma dahil olmak isteyen arsız rahip oyuncağım olmak istiyor gibiydi- göğsümü hisedince derince yutkunmuş boğuk ve tahrik olmuş bir sesle ” buna devam etme artık istediğin soruya cevap verdimde hem”

“eğer gerçekten kalkmamı isteseydin beni kaldırabilirdin sonuçta cidi yaraları olan haylaz bir kadınım sadece”

 

Berak mavilikleri duvardan yüzüme döndüğünde gözünün etrafındaki beyazlıklara kadar kıpkırmızı olduğunu görünce kıkırdayara boynuna dudaklarımı dayayarak ufak bir ısırdım ilkin sonra dilimle hafif yalayarak sertçe emmeye başladım morarıp iz bırakana kadar geri çekilerek kendi eserim olan lekeye bakıp kıkırdadım bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde neşem daha da büyüdü.Gözleri zevkten kapanmış kafası geriye aslanmış boynu genişçe açık beyaz ten

İnde bariz kzarıklık ve son olarak tahrik olduğunun kanıtı olan inleyişleri ve az önce dudaklarımla işkence ederek iz bıraktığım boynu…

.......................................................................................................................................................................

birdahaki bölüm daha uzun olacak :)

oy ve voteleriniz eksik olmasın

okuduğunuz tarih yorumlarda bekliyorum

Loading...
0%