Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@duruarslanca

2.Bölüm

Müdür odasına herkes gitmekten korkardı. Ama bizim müdürümüzse daha fazla korkardı. Ayça neredeyse ağlayacak gibiydi. Sonra ise müdürümüz Çağlar Yılmaz Beyin sesi duyuldu.

”Arel Kaya’nın isteği üzerine kamera kayıtlarına baktık ve sonuç…”

Ayça aniden yere yığıldı, bayılmamıştı fakat nefes alamıyordu. Bunu müdürün ve antrenörümüz Bertuğ Kılıç’ın dikkatini dağılması için yaptığına emindim. Fakat bizim hocalarımız buna kanacak kişiler değillerdi. Yeniden müdürün sesi duyuldu.

“Ayça Aslan’ın yalan söylediği ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Ayça Aslan’ın okuluna dilekçe gönderilmiştir.” Ayça artık kendini tutmuyordu kulakları sağar edercesine ağlıyordu. Ayça’nın neden ağladığını az çok tahmin edebiliyordum. Ailesi çok baskıcıydı özelliklede babası. Sınavlardan hep 100 almak zorundaydı bu yüzden de okulun en çalışkan öğrencisiydi. Fakat Ayça için okula dilekçe gönderilmesi bir kabustu. Üstelik dilekçe gönderildiği eninde sonunda ailesine ulaşacaktı. Ayça az çok kendine geldi. Bertuğ Hoca, ben ve Ayça hep birlikte havuza indik. Bertuğ Hoca Ayça’ya havuza girmesini işaret etti. Tam bende girecektim ki Bertuğ Hoca bana “Arel bir dakika benimle gelebilir misin?”dedi. “Tabiki Hocam!” dedim. Neden beni çağırmıştı ki? Yoksa bir hata mı yapmıştım? Hocanın yanına gidene kadar kafamı negatif düşüncelerle doldurmuştum bile. Fakat Bertuğ Hoca’dan hiç beklenmeyen bir söz çıktı “Özür dilerim Arel, sana inanmalıydım.” İçimden “40 yıl düşünsem Bertuğ Hoca gibi birinin benden özür dileyeceği aklımın ucundan bile geçmezdi” dedim. Fakat bu dışarıdan kocaman bir gülümseme ile gözükmüştü. Bertuğ Hoca neden boşu boşuna güldüğümü anlamaması için “Hiç önemli değil Hocam. Hem zaten burada siz suçlu değilsiniz ki.”diyerek kendimi toparladım. “Peki o halde havuza girebilirsin.” Hızlı bir şekilde havuza girdim. Herkes Ayça ile bana bakıyordu. Ayça’nın ağladığı her halinden belliydi herkes Ayça’ya neden ağladığını soruyordu fakat Ayça asla cevap vermiyordu. Bertuğ Hoca’nın tekrar sesi duyuldu. “Arkadaşlar 200 metre kelebekleme*yapıyoruz haydi bakalım.” 200 metre kelebekleme nihayet bitmişti. Herkes acayip bir şekilde yorgun görünüyordu. Ben de buna dahildim artık hiçbir yerimi hissetmiyordum. Bide bu yorgunluğun üstüne okula gidecektim! Hoca herkesi yorgun görünce erken çıkarmaya karar verdi. Hızlıca soyunma odasına giderek okul kıyafetlerimi giydim. Montumu ve botlarımı alarak dışarı çıktım. Arabaya bindiğimde arabayı buz kesmişti. Hemen klimaları açtım. Araba az da olsa ısınınca okuluma doğru yola çıktım. Yolda en yakın arkadaşım Lavin’in beni antrenmanda aradığını gördüm. Kırmızı ışık yanınca telefonumu arabaya bağlayıp Lavin’i aradım. Lavin telefonu anında kapattı. Büyük ihtimalle meşguldü. Telefonumun ana ekranı aydınlandı “Bir yeni mesaj” hemen telefonumu aldım. Lavin yazmıştı.

 

Lavinn 🧚🏻‍♀️: Arel bugün Matematik dersi boşmuşşş. Derse Buket Hoca gireceği için kantin de veya bahçede iki ders boyunca vakit geçirebilirmişizzzz.

 

Ben: Ayyy süperrr bende yoldayım en fazla 5 dakikaya orada olurummm.

 

Yeşil ışık yandığı anda bende diğer arabalar gibi hızla hareket ettim. Çok mutluydum çünkü boş dersimize beden hocamız girmişti. Yaklaşık üç dakika sonra okuldaydım. Arabayı park edip hızlıca okulun merdivenlerinden çıktım. Sınıfa girdiğimde Lavin’in gözlerinin içi gülüyordu. Lavin bana gülümseyince mutlu olup bende ona gülümsedim. Lavin en yakın arkadaşım olduğundan dolayı sıralarımız yan yanaydı. Aniden sınıfa Berk girdi. Evet kurstaki Berk ile aynı sınıftaydık.

“Öğretmenler odasından Papatya Hocanın istediği fotokopileri alırken okul balosu olabileceğini duydum!” Lavin bana bakarak “Geliyorsun değil mi?”dedi. Ne diyeceğimi bilemedim çünkü annem asla böyle şeylere katılmama izin vermezdi. Fakat bu sefer Lavin için anneme soracaktım. “Net olarak bir şey söyleyemem ama anneme soracağım.” Lavin annemi bildiği için anlayışla karşıladı. İlk dersimiz İngilizceydi. Papatya Hoca sınıfa girer girmez herkes ayağa kalktı. Hocamız yarı İngiliz yarı Türk’tü.

Annesi İngiliz babası ise Türk olduğundan dolayı ismini Papatya koymuşlardı. Papatya Teacher* herkese İngilizce günaydın dedikten sonra masasına oturdu ve dersimiz başladı. Dersimiz biter bitmez herkes kantine indi. Ben ve Lavin hariç çünkü kantinde satılan yiyecek veya içecekler bir yüzücü için yenilmemesi gereken besinlerdi. Lavin benim en yakın arkadaşlarım olduğundan dolayı o da kantine inmiyordu. Sınıf öğretmenimiz Melike Öğretmen kapıdan içeri girdi. “Arel, Lavin benimle gelebilir misiniz?”

 

* İngilizcede öğretmen demektir.

Loading...
0%