@durumgomencigkofte
|
1. Bölüm
Ayayaya çok heyecanlıyım ilk kitabım lütfen anlayışlı olun Oy ve yorum yaparsanız sevinirimmm😽😽😽😽🎀🎀🎀🎀🎀💗💗💗
1 Haziran bu günden gerçekten nefret ediyordum. Bu gün ben doğarak annemi öldürmüştüm. Bu gün parka gitmek için inat ederek arabayla parka yol alırken takla atmamızla babamı öldürmüştüm. Bunları yaparak abimin nefretinide kazanmıştım.
Ben bunları düşünürken Eslem kantinden kahveleri alıp gelmişti bile “Teşekkür ederim” diyip kahveden bir yudum aldım. Eslem konuşmaya başladı “Narin Emre’ye bir şans versen başımın etini yedi en azından bir konuş”.
Yine aynı konuydu Emre fakülteden bir çocuktu ne kadar beni sevdiğini dile getirsede bunun sevgiden çok takıntı olduğunu biliyordum. Bu konuyu kuzenim olan Mehmet abiye anlatmıştım beni rahatsız ettiği için Emre’yi güzelce uyarmıştı.
Esleme doğru dönüp” Onun beni sevmediğini sende biliyorsun sadece bir takıntı “ dedim. Ders zilinin çalmasıyla elimdeki kahve bardağından son bir yudum alıp atık kutusuna attım. Masanın üstündeki çantamı alıp biyoloji sınıfına doğru çıktım. Sınıfın kapısıdan girdiğim sırada arka sıranın boş olduğunu görünce hızlıca ilerleyip oturdum. Kafamı sıraya gömüp dersin bitmesini ve konağa gitmeyi bekledim
.....
Önümde oturan Sevgi’nin beni dürtmesiyle gözlerimi zorlukla da olsa açtım. Etrafa bakındığımda kimse yoktu. Çantamı omzuma taktım Sevgi’ye teşekkür edip okuldan çıktım.
Fakülte ile konak arsında yarım saatlik bir mesafe vardı. Eve gittiğimde ne yapacağımı düşünürken bir elin koluma sarılmasıyla arkamı döndüm. Karşımda Emre’yi görünce kaşlarım çatıldı ardından“Ne yaptığını zannediyorsun?” diyip kolumu çekmeye çalıştım ama olmadı “Lütfen sadece beş dakika konuşalım” dedi.
Kolumu hâlâ bırakmamıştı ve bu gittikçe sabrımı zorluyor, sinirlenmeme sebep oluyordu.”Hadi gel ” diyip kolumu çekiştirince sinirle çıkıştım”Emre bırak kolumu” dememi aldırmayıp yine beni çekiştirecekken yanımızda siyah bir Mercedes durdu. Kapının bir hışımla açılması ile oraya döndüm. İçinden uzun boylu,üstünde karın kaslarını ve kol kaslarını belli eden kolları kıvrılmış bir adet gömlek ile altında siyah pantolon olan bir adam indi. İri bir cüssesi vardı. Saçları düzgün bir şekilde dağınık,hafif kemerli burnu, kirpiklerinin ardında insanları büyüleyecek derecede bal rengi gözleri vardı.
Hızlı adımlarla yanımıza gelip aramıza girmesi ile Emre’nin boğazına sarılması bir oldu. Ben şaşkınlıkla kalakalırken konuşmaya başladı” Eğer bir daha ona dokunursan ona dokunan o eli kırarım” diyerek Emre’nin boğazını sıkmayı bırakıp yakasını tutmaya başladı. Emre derin nefeslerinin arasında”Kimsin lan sen? Neyi oluyorsun Narin’in”dedi.Ben hala şaşkınlıkla izlerken sinirlendiğini belli eden bir kahkaha attı. Çok güzel gülüyordu, her iki yanağında gamzesi vardı. Sağ yanağındaki gamze, diğer gamzesi kadar belli olmasada belli oluyordu. Ben gülüşüne takılırken ciddi bir ifadeye büründü ve Emre’nin sorusuna yanıt verdi.
“ Haftaya kocası” diyip Emre’ye kafa atmasıyla ağzımdan küçük bir çığlık koptu.
Emre’nin yere düşmesiyle birlikte üstüne çıkıp yumruklamaya başlarken hızlıca yanına gidip onu durdurmaya çalıştım”Bırak artık! Yeter” dememle bana döndü. Gözlerini benden çekmezken yavaşça Emre’nin üstünden kalktı zaten kalktığı gibi Emre arkasına bile bakmadan topuklamıştı. Üstünü silkeleyip bana doğru yaklaştı. Tam konuşacaktı ki o konuşmadan ben söze daldım “Bu kadar ileri gitmenize gerek yoktu ama yine de teşekkür ederim ” diyip sözüme devam ettim ve ”Söylediğiniz yalan gerçekten garipti ama inanmış olmalı ki topukladı” dedim. Kaşları çatılmış ne dediğimi anlamamış gibi bakıyordu
“Ne yalanı?”
“Haftaya kocası falan dediniz ya onu kastediyorum ”
Beni anladını düşünürken rahatladım ama neden sırıtıyordu onu anlamamıştım. Gür bir kahkaha atınca şaşkın bir şekilde bakmaya başladım. Neydi bu adam deli mi?Ben neden kahkaha attığını düşünürken konuşmaya başladı
“ Sen onu diyorsun”
“Evet onu kastettim ”
“Yalan değil gerçekler. Haftaya evleniyoruz karıcım ”
”Ne?!”kaşlarım çatık bir şekilde ne dediğini anlamaya çalışıyordum”Şaka yapıyorsun değil mi? Bu mümkün olamaz. Olmaz yani, olmasın lütfen” Derken gözlerim dolmuştu bile ağzımı açıp ‘babam izin vermez’ diyecekken aklımda şimşekler çaktı.
Benim babam ölmüştü.
Babamı ben öldürmüştüm.
Yüzüme vuran gerçekler canımı acıtırken. Ağzımdan küçük bir hıçkırık firar etti. Hıçkırmam ile gözyaşlarım durmaksızın akmaya başladı. Nefes alamıyordum. Aldığım nefes canımı acıtıyor beni daha zor bir duruma sürüklüyordu.
Dengemi kaybettiğim sırada elim refleks olarak bir yere tutunmaya çalışıyorken bir el belime sarıldı. Son anda düşmezken burnuma dolan vanilya kokusu mayışmamı sağlıyordu. Ben başım omzuna yatmış ona yaslanmış bir vaziyetteyken onun ise elleri belime sarılıydı. Tehlikeli sularda yüzdüğümü hissediyordum. Kalbim duyabileceğim bir şekilde atıyordu umarım o duymuyordur. Ben duymaması için dua ederken korktuğum başıma geldi. O”Kalbin çok hızlı atıyor ” Derken nefesini kulağımda hissediyordum.
Dediği şeyin utancıyla omuzlarından itip ondan ayrıldım. Gözlerimi kaçırırken oyalanmak için yüzümü sildiğim sırada cebimdeki telefonumun zil sesi çalıyordu. Elimi cebime atıp telefonu çıkardım ekrana baktığımda yengemin aradığını gördüm. Yengemi bekletmemek için telefonu açarken o hala beni izliyordu. Yengemin ağlamaklı gelen sesiyle telefona odaklanıp ona bakmayı bıraktım.”Kınalı kuzum. Ne ettiler sana”
Ne ettiler bana? Neler çektirdiler bana kimse sormadı ki “ Yenge n’oluyo burda bir adam var evlenicez falan diyor. Yenge hiç birşey anlamıyorum ben” derken sesim titriyordu ”Abin” diyen yengemle telaşla”Abim mi? Noldu abime bi şey mi oldu?” diye sordum. “Abin...abin Karahanlı Aşiretinden kız kaçırdı” nasıl yani abim beni yok sayıp kız mı kaçırdı? Kalbim hançerlenmiş gibi hissediyordum. İnanmıyordum tamam,benden nefret ediyor olabilirdi ama bunuda yapmazdı.
”Yenge ne saçmalıyorsun. Olmadı böyle bir şey değil mi”dedim. “Engellemeye çalıştım, yapmayın dedim ama dinleyen olmadı ki be yavrum” olmaz olamazdı başka bir çözüm yolu olmalıydı “Yenge başka bir çözüm yolu yok mu illa berdel mi” dedim.
“Var. ”
“Tamam işte varmış evlenmeme gerek yok.”
“Ama...”
“Ama ne!”
“Ama berdel olmazsa abin ve Karahanlılar’ın kızı öldürülücek”
“Ne! Nasıl yani? Eğer ben evlenmezsem, abim ölücek mi?”
“Karahanlılar kızlarının ölmesini istemediler. Berdel istediler Mardin’in en büyük aşireti oldukları için kimse birşey diyemedi”
“Tamam Yenge geliyorum ben” derken sesim ne kadar sakin çıksa da içimde her yeri darma duman eden, ardında külden başka hiç bir şey bırakmayan bir yangın vardı. İzin vermişti amcam.Karşı çıkmamıştı. “Narin” irkilerek düşüncelerimden ayrıldım ve ona doğru döndüm. Bir şey demediğini görünce telefonu cebime koyup konağa doğru ilerleyeceğim sırada kolumu tutup”Nereye?” diye sordu.
Anlamıyorum niye soruyorlardı bu halde başka nereye gidebilirdim ki , gözlerinden soru işareti çıkmak üzere olduğu için “Konağa!” diye cevap verdim.Arkamı dönüp gitmeye çalışsamda kolumu bırakmıyordu. “Bıraksana kolumu” diye sinirlenirken konuşmaya başladı” Bin arabaya. Bende konağa gidicem”diyip kafası ile arabayı işaret etti.
Ama binmicektim tek başıma gidebilirdim o arabaya binmemi beklerken kolumu elinden kurtarıp “Gerek yok ben giderim “ dedim ve konuşmasına izin vermeden arkamı dönüp yürüdüm. Kıvrımlı elleri yeniden bileğimi sararken, sinirden kasılan yüzüyle karşı karşıya kaldım. Gözlerinden alevler çıkarken “ Bin dediysem bin.”diye bağırdı. Bağırarak söylediği kelimeler sinirimi bozuyordu kimsenin zoruyla birşey yapmazdım.
Bağırmasına yönelik “Binmicem”diyerek çıkıştım. Her hecesinin üstüne bastırarak söylediğim kelimenin ardından henüz ne olduğunu bile anlamamışken kendimi sırtıyla bakışırken buldum.Aptal herif beni omzuna atmıştı.
“ Ne yaptığını zannediyorsun! İndir beni”derken bir yandan sırtını yumrukluyordum. Fayda etmediğini anlayınca yumruklamayı bırakıp yüksek bir sesle “İndir beni!” diye bağırdım.
Karşılık almam çok uzun sürmedi “Ne bağırıyorsun çatlak karı”
Karı?
Hemde çatlak olanından.
Bana?Bana?
Çatlak karı dedi.
“Ne yapmamı bekliyorsun. Ayrıca çatlak karı ne ya hödük,hayvan,ayı,ukala. “ diyerek Sinirlenip çıkıştım. Aptal herif bana resmen çatlak karı demişti.
“Gömseydin ya az oldu” diye konuştu.
“Yakında o da olur”
“Daha çok beklersin çıtırımda bir gencim”
Tamam genç olmasa bile tam bir çıtırdı ve yakışıklıydı ama bunu ona söylemicektim tabi ki de.
“Sen mi? Saçlarının beyazı çıkmış Bir ayağın toprağa bakıyor” diye abartarak konuştum.
Eli saçına gidince kendimi tutamayarak gür bir kahkaha patlattım. Ben hala durmadan gülmeye devam ederken konuşmaya başladı.
“Ne var neye gülüyorsun? Atayım mı seni yere! “ Diyince gülmemi durdurmaya çalıştım. Yoksa bu deli beni gerçekten atardı.
“Tamam sustum ama lütfen indir beni. Her an kusabilirim midem bulanıyor. “dememle birlikte beni bir bebekmiş misali belimden tutarak yavaşça indirdi.
Ayaklarımın yere değmesinin verdiği mutluluğu yaşarken yüzüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırmasıyla ne kadar da yakın olduğumuz farkettim.
Yakın olmamızın verdiği his neydi bilmiyorum ama güzel hissettiriyordu. Kalbimin daha hızlı atmasına neden oluyordu. Çok uzun olduğu için ona alttan bakarken “İyi misin?” diye sorunca başımı salladım.
Belime varla yok arası dokunan eli ile hafifçe ittirirken başıyla arabayı işaret etti. Ben arabaya doğru ilerlerken önüme geçip benim için arabanın kapısını açtı.
Bu yaptığına karşılık teşekkür edip arabaya bindim. O da arabaya binince başımı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım.
Bölümle ilgili yorumlarınızı bekliyorum
Görüşürüzzz😽😽😽😽😽😽 |
0% |