Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14. Bölüm

@duslerkutuphanem

Işıl'ın gözünden...

Fırtınada, gitmem gereken yoldan çok uzaklaşmış olmalıyım. Bu koruluktan çıkabilmek için nerede olduğumu anlamalıyım. Bir ağaca çıkıyorum. Yüksek bir konumdan bulunduğum alanı daha iyi gözlemleyebilirim.

Ayağımın birini ağaca dik bir şekilde konumlandırıyorum ve sağ elimle en alttaki dala tutunarak kendimi yukarı çekiyorum. Sol elimle bir üstteki dala uzanıyorum. Yukarı çıktıkça etrafımı daha net gözlemleyebiliyorum. Fırtına dinmiş olsa da şimdi önümde yeni bir engel var. Bu koruluktan çıkmak istiyorsam öncelikle bulunduğum ağacın az ilerisinde olan derenin karşısına geçmem gerekiyor. Biraz daha yükseğe çıkabilirsem belki koruluğun sonunu daha rahat görebilirim.

Yukarılara çıktıkça dalların sıklığı azalıyor. Sağ elimle bir üstteki dala tutunduğum sırada ayağımın altındaki dalın kırılması bir oluyor. Havada asılı kalıyorum. Elim yavaş yavaş kayıyor.

Sakin ol, sakin ol. Ayağımı koyabileceğim bir çıkıntı bulabilirsem...

Aşağıya bakmam durumumu daha da kötüleştiriyor. Orta düzeyde bir yükseklik fobim var.

"Elim kayıyor."

Zorlanarak çıkan sesim durumumun sesli ifadesi adeta. Güçsüz hissediyorum ve bu hissi yaşadığım an piskolojik olarak savaşımı kaybettiğimin farkındayım. Dala tutunabilmek için çok fazla efor sarf ediyorum. Bu yükseklikten düşmek istemiyorum.

Madem bir çıkıntı bulamıyorum. Sol elimden destek alayım diye düşündüğüm halde çabalarım sonuçsuz kalıyor. Aşağıya baktığımda düşündüğümden daha yükseğe tırmandığımı fark ediyorum. Yakınımda bir tane dal bile olmaması ise acı bir gülümsemeye neden oluyor benim için. Elimdeki bu güçsüzlük hissiyatı dalı tutmamı güçleştiriyor. Elim yavaş yavaş tutunduğum daldan kayıyor ve sonunda istemsizce tutunduğum dalı bırakıyorum.

Kendimi boşlukta bulduğum sırada sertçe çakılacağımın endişesini yaşarken gözlerimi sıkıca yumuyorum.

Ve ilk darbeyi aldığım an, hissettiğim geri tepki beni şaşırtıyor. Çünkü ardı arkası kesilmiyor.

Düşerken çarptığım dallar düşüşümü yavaşlatıyor. En sonunda kendimi karın üstünde buluyorum. Sıkıca yumduğum gözlerimi yavaşça aralıyorum. Nefes alışverişlerimi sesizce, bu beyazlığın içinde dinliyorum.

Yaşıyorum...

Kendimi zorlayarak düştüğüm ağaca yaslanıyorum. Ayağa kalkmaya çalışıyorum ama ayağımın acısı nedeniyle yere basmakta zorlanıyorum. Ayağımı incitmiş olabilirim. Daha kötüsünü düşünmek bile istemiyorum. Şimdi nasıl yola devam edeceğim?

Çantamda birkaç ilkyardım malzemesi vardı. Çantamdan çıkardığım bandajla ayağımı sarıyorum.

Biraz dinlendikten sonra ağaca dayanarak yeniden ayağa kalkmaya çalışıyorum. Evet, şu anda ayakta durabiliyorum. Ayağımı hafifçe yere vuruyorum. Ayağımın acısı hafifledi.

Anlaşılan Bu bandaj beni bir süre idare edecek. Şimdi ise geçmem gereken dereyi bulmalıyım.

Ben dereyi bulduğumda hava kararıyordu. Dereden geçmeye çalışırken kaygan taşlar beni çok zorladı. Son taşın üzerinden geçerken az kalsın dereye düşüyordum.

Saatler içinde yeniden başlayan fırtına ilerlememi engelliyor. Bileğimdeki bandaj, acısını artık gizleyemiyor. Yalpalamaya başlıyorum. Çevremde tutunabileceğim bir şeyler arar oluyor gözlerim. Başım dönüyor.

Elimle başımı tutuyorum. Bir an gözlerim kararır gibi oluyor. Dengemi kaybediyorum. Yüz üstü karların üstüne düşüyorum. Çok soğuk olduğunu düşündüğüm bu beyazlığı neredeyse hissedemez oldum. Zaman geçtikçe göz kapaklarım ağırlaşmaya başlıyor. Gözlerim kapanmadan önce kafamda yankılanan son ses onun sesi.

"Kızı ve profesörü bulacağım."

Sonunda dayanamıyorum ve bu beyazlığın içinde uykuya dalıyorum...

Loading...
0%