Yeni Üyelik
24.
Bölüm

23. Bölüm

@duslerkutuphanem

Pelin'in gözünden...

Aradan geçen 15 dakikadan sonra karda ilerlemeye devam ediyoruz. Işıl'ın beni bu kulübede bulabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Buraya gelene kadar ne sorunlar yaşadı bilemiyorum. Sormak istiyorum ama her zamanki gibi konuşmamı engelliyor. Yürümekte zorlandığının farkındayım. Çektiği acıdan ötürü nefes alışverişleri hızlanıyor. Şu durumda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. İnsanları koruduğu sürece kendisinin çekeceği sıkıntıları arka planına itiyor. Bu onun en önemli özelliği aynı zamanda bir zaafı.

Pelin, "Işıl bir dakika. En azından bir dakika dinlenelim."

Işıl, "Şimdi dinlenmenin sırası değil. Eğer beklersek yakalanabiliriz. Biraz daha ilerlemek zorundayız."

Pelin, "Peki, biraz daha ilerlediğimizde dinlenebilecek miyiz?"

Işıl, "Başını biraz dikleştirip bana dönüyor. Yüz hali bana yardım et dese bile sarf ettiği sözler yüz ifadesiyle tam bir çelişki halinde.

Işıl, "Biraz daha ilerlersek dinlenebileceksin."

Sözünün devamı gelmese de anlıyorum. "Dinlenebileceğim." Çünkü onun ilerleyebilecek takati kalmayacak. Ancak ona o zaman, ben yardım edeceğim.

İlerlemeye devam ediyoruz. Işıl'la konuşmamızın üzerinden bir 10 dakika daha geçmiş olmasına rağmen ikimiz de sessizliği seçiyoruz. Bu sayede enerjimizi daha hızlı kaybetmemiş oluyoruz. Buna rağmen aradan geçen 5 dakika boyunca Işıl'ın yürüyüşü giderek yavaşlıyor. Işıl'ın düşeceğini fark etmemle onu tutman bir oluyor. Bir ağaca yaslanmasına yardım ediyorum. Güçlükle çıkan sesinde endişeninde tesiri var.

Işıl, "Pelin ellerimi ve ayaklarımı hissetmiyorum."

Işıl'a montumu veriyorum. Donuk gözlerle bana bakıyor.

Işıl, "Her şey için çok mu geç? Başaramadım mı?"

Aklıma gördüğüm rüya geliyor. Bu kadar hızlı kendini kaybetmesini beklemiyordum. Hayır hayır. Düşündüğümden daha fazla dışarıda kalmış olmalı.

Pelin, "Işıl bana odaklan. Şimdi sana verdiğim mont seni ısıtacak. Saçma olduğunu biliyorum ama buranın sıcak bir yer olduğunu hayal etmeye çalış."

Işıl, "Peki sen ne yapacaksın?"

Pelin, "Sen ısınana kadar dayanacağım. Bünyenin düşmesi normal. Beni bulana kadar kim bilir kaç saattir dışarılarda geziyorsun?

Kısık bir ses tonuyla Işıl bana cevap veriyor.

Işıl, "Saatlerdir ama artık bir önemi yok."

Işıl'ın gözleri kapanıyor.

Pelin, "Işıl uyama, Işıl!"

Aradan yarım saat bile geçmemesine rağmen onun ayak sesleri bize yetişiyor. Arkamı döndüğüm an göz göze geliyoruz.

Loading...
0%