Işıl'ın gözünden...

Güneşin tenime vuran berraklığı beni uyandırdı. Pencereyi açtım ve derin bir nefes aldım.

İlk uyandırma girişimimde Pelin uykulu bir halde cevap verdi.

Pelin, "Anne biraz daha uyuyayım. Yatağı sonra düzeltirim."

Işıl, "Kızım güneş çoktan doğdu, kalk hadi."

Pelin biraz kıpırdandı. Kelimeleri yutarak kısık bir sesle yanıt verdi.

Pelin, "Anne bugün cumartesi, izin ver de biraz daha uyuyayım."

Örtüyü biraz daha üstüne çekerek arkasını döndü.

Işıl, "Tamam kızım, bende alışverişe sensiz giderim artık."

Pelin birden yer yatağından fırladı.

Pelin, "Anne! Bensiz gidemezsin."

Şaşkın bir yüz ifadesiyle bakarken ben ise onun karşısında gülüyordum.

Işıl, "Az kalsın alışverişe gidemiyordun kızım."

Pelin şaşkınlığını üstünden attıktan sonra, "Anneciğim beni kaldırdığına göre kahvaltıyı hazırlamış olmalısın. Sonuçta alışverişe gidiyordun, bensiz!"

Işıl, "Tamam Pelin. Sakin ol. Birazcık eğlendik sadece. Ayrıca bugün cumartesi değil."

Pelin, "Cumartesi değil derken?"

Işıl, "Hadi yatağını toplayalım. Anneni bekletme, sonra sensiz gider belki."

Pelin, "Hey konuyu değiştirmeye çalışma, bugün günlerden ne?"

Işıl, "Sen daha ayılamamışsın. Hadi aşağı gel de kahvaltı yapalım. Yetişmeniz gereken bir okul var."

Pelin, "Nasıl, ne? Dur bir dakika. Hafta sonuna girdik sanıyordum."

Pelin'in haline tebessüm etmekle yetindim. Yer yataklarını topladık. Kahvaltı yapmak için aşağıya indik. Yiyecekleri masaya taşıdıktan sonra sandalyelerimize geçiyoruz.

Çayımı yudumlarken bir yandan peynir yiyordum. Pelin'de haşlanmış yumurtanın kabuklarıyla mücadele ediyordu.

Pelin, "Işıl dün gece çok ilginç bir rüya gördüm. Rüyamda sen de vardın."

Işıl, "Demek rüyanda beni gördün. Evet, herkes olabilir ama beni görmen gerçekten ilginçmiş."

Pelin, "Dalga geçmesene. Rüyamı pek net hatırlıyamıyorum zaten."

Işıl, "... ama beni hatırlıyorsun."

Pelin bana aldırmadan konuşmasına devam etti.

Pelin, "Sana yaklaşmak istedikçe uzaklaşıyordun. Sonra garip sözler sarf ettin. Unutmamamı istedin."

Işıl, "Dur, tahmin edeyim. Unuttun..."

Gülmeye başladım.

Pelin, "Dalga geçmesene."

Işıl, "Rüyanı öyle bir şevkle anlatıyorsun ki sanki az sonra rüyanda ne söylediğimi soracakmışsın gibi hissettim."

Pelin, "İstersen anlatmayabilirim."

Modu biraz düştü.

Işıl, "Hadi devam et, dinliyorum."

Morali biraz düzelir gibi oldu.

Pelin, "Sonra sen gittin. Yalnız hissettiğim sırada annem bir ağacın arkasından çıktı. Güneşin doğduğunu, kalkmam gerektiğini söyledi."

İmalı bir şekilde konuşmaya devam ettim.

Işıl, "Giderek ilginçleşiyor."

Pelin, "Dur bir. Ne kadar da tez canlısın. Daha anlatmayı bitirmedim."

Işıl, "Tamam, susuyorum."

Zafer kazanmışçasına anlatmaya devam etti.

Pelin, "Sonrasında annem, gözlerimi açıp gerçeğe odaklanmam gerektiğini söyledi."

Işıl, "Sonra...?"

Pelin, "Hangi gerçek olduğunu sorgularken uyandım."

Işıl, "Neden yargılar gözlerle bana bakıyorsun?"

Pelin, "Rüyanın devamını merak ediyorum."

Işıl, "Bu konuda yardım edemem. Konuşmaya daldık, atıştır bir şeyler."

Bir taraftan tostumun son parçasını ağzıma atarken bir yandan da çayı içtikten sonra ufaktan toplamaya başladım sofrayı. Pelin'de yetişti arkamdan, hızlıca mutfağa taşıdık eşyaları. Formalarımızı giyip çantaları kaptığımız gibi yola koyuluyoruz.

Pelin, "Bu sene formaların değiştiği iyi oldu."

Işıl, "Ne demezsin."

Esra, "Işıl, Pelin."

Gonca, "Sizde mi bizim gibi ucu ucuna yetişenlerdensiniz."

Toplu gülmeye başladık. Adımlarımızı bir tık hızlandırarak yolumuza devam ediyoruz.

Esra, "Formalardan mı bahsediyorsunuz?"

Pelin, "Evet."

Gonca, "Bence iyi oldu. Kızlar erkekler tek renkti."

Esra, "Beni bu durum biraz şaşırttı. Okul nasıl kabul etti bu işi anlamadım."

Işıl, "Oylamada üstünlük sağlanamadı."

Pelin, "Işıl, az yavaşlasana bu ne enerji."

Işıl, "İlk ders sözlü var ve öncesinde biraz çalışmak istiyorum."

Gonca, "O sözlü öğleden sonraki ilk ders."

Aniden Gonca'ya dönerek duraksadım.

Işıl, "Ne?"

Pelin, "Şu an bir fotoğraf çekmek isterdim."

Gonca, "Sana durum güncellemesi geldiğine göre biraz daha yavaş yürüyebiliriz."

Işıl, "Sözlü var diye bir saat erken kalktım. Uykusuzum."

Pelin, "Uykusuz ama enerjiksin."

Esra, "Işıl geçenlerde bir okuldan bahsediyordun, kayıtları başlamış diye duydum."

Işıl, "Bahsediyordum değil mi? Hâlâ 1 yılımız olduğu gerçeği..."

Esra, "Pelin senin baban o okulda profesördü değil mi?"

Pelin, "Evet."

Gonca, "Okul nasıl?"

Pelin, "Okul 2 bloktan oluşuyor. Futbol sahasından tutun da hemen hemen birçok sporun aktif yapılabileceği spor alanları mevcut. Geniş ve çiçeklerle donatılmış bir bahçesi var. Bahçenin ortasında bir nehir ve nehrin ortasında 2 bloğa dışarıdan geçiş sağlayan bir köprü var."

Esra, "Anlata anlata bitiremedin."

Gonca, "O okul tercih listemde artık ilk 5'te.

Işıl, "Kızlar siz sınıfa geçin ben kantinden bir şeyler alacağım."