Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm: Komplo

@duslerkutuphanem

 

3. kişi anlatımıyla...

 

4 yıl öncesi...

 

Fırat yorgun argın eve dönmüştü. Eşyalarını kapının önünde bırakıp sofraya geçti. Masada aile üyelerine göz gezdirdiği sırada küçük oğluyla gözleri buluştu. Yüzüne sevecen bir gülümseme yayıldığında oğluda aynı neşeli gülümsemeyle babasını karşıladı. Fırat'ın gözleri büyük oğluna döndü. Babasının kendisine baktığını fark eden Acar gözlerini kaçırdı. Fırat derin bir iç çekti.

 

Fırat, "Bir sorun mu var oğlum?"

 

Acar, sevecenlikten yoksun bir sesle sordu.

 

Acar, "Bugün evde kalacak mısın?"

 

Fırat, "Gece vardiyası var. Biraz dinlenip yola çıkacağım."

 

Babasının cevabından sonra tek bir kelime söylemeden sessizce yemeğini yemeğe devam etti.

 

Fırat, "Acar."

 

Aniden ayağa kalktı.

 

Acar, "Ben odama çıkıyorum. Aras'a oyun sözüm vardı."

 

Dicle, "Oğlum hasta mısın? İştahın mı yok?"

 

Odasına yöneldiği sırada annesine cevap verdi.

 

Acar, "Sürekli aynı soruları soruyorsun anne, iyiyim. Ben odama çıkıyorum."

 

Acar odasına geçtikten sonra Dicle söze girdi.

 

Dicle, "Sana çaktırmıyor ama bugün eve pek bir hevesli geldi. Hocalarıyla ilk saha görevlerine çıkmışlar. Bir nevi gözlem amaçlı."

 

Fırat, "Demek ilk saha görevine çıktı, aslan parçası."

 

Dicle, "Anlayacağın bugün her zamanki gibi senin çalışma odana boş gözlerle bakıyordu."

***

 

Acar odasında bilgisayarın başına geçti. Online oyun platformuna giriş yaptıktan sonra klavyeden Aras'ın oyuncu ismini arattı.

 

- Kılıcın Kalkanı - oyuna giriş yaptı.

 

Kılıcın Kalkanı size davet isteği gönderdi.

 

< Ay'ın Yansıması > davet isteğinizi kabul etti.

 

Kılıcın Kalkanı, "Hazır mısın?"

 

Ay'ın Yansıması, "Hazırım."

 

Takım oluşturuluyor.

 

Birkaç tur oyundan sonra...

 

Kılıcın Kalkanı, "Güzel oyundu. Yarın Yavuz'u da ekleyelim."

 

Ay'ın Yansıması, "Olur. Bende Caner'i getiririm."

 

- Kılıcın Kalkanı - çevrim dışı oldu.

***

 

Saatler gece 2'yi gösterdiğinde Acar'ın odasının ışığı söneli çok olmamıştı.

 

Fırat göreve gitmeden önce son kez oğlunun odasına uğradı. Oğlunun yanına geldi, saçını okşadı.

 

Fırat içinden, "Yine uyuyor numarası yapıyor ama bu benim içinde iyi."

 

Fırat, "Afferin oğluma."

 

Oğlunun derse ilgisi onu memnun etmişti.

 

Fırat, "Sen iyi bir Kızıl Karga olacaksın."

 

Pasif bir Kızıl Karga üyesi olan Fırat, oğlunu bu oluşumdan uzak tutmak istiyordu. Kan bağı ön koşul olmadan zamanı geldiğinde Acar kendi seçimini yapmalıydı. Fırat odadan ayrıldığında Acar yatağında doğruldu.

 

Acar, "Bu ne demekti?"

 

Acar gecenin ilerleyen saatlerinde susadığı için mutfağa yöneldi. Mutfaktan çıktığı sırada annesinin ayakta olduğunu fark etti. Annesine seslendi. Ancak yanıt alamadı. Arkası dönük annesine yaklaştı.

 

Acar, "Anne bir şey mi oldu?"

 

"Hanımefendi!" telefondan cılız bir ses yükseliyordu.

 

Annesini hafifçe sarstı.

 

Dicle Acar'ın kolunu tuttu.

 

Dicle, "Baban..."

 

"Alo, hanımefendi."

 

Acar, annesinden telefonu alıp kulağına dayadı.

 

"Hanımefendi şu an eşiniz en yakın hastaneye götürülüyor."

 

Acar bir an duraksadı.

 

Acar, "Ben oğluyum. Babam iyi mi?"

 

"Lütfen yakın zamanda belirtilen hastaneye gelin."

 

Dicle ile apar topar evden çıktılar. Çağırdıkları taksiyle hastaneye vardılar. Hastaneye girdiklerinde danışmanın olduğu yere yöneldiler.

 

Acar, "Fırat Ak, babam hakkında bilgi alabilir miyim?"

 

"Kontrol ediyorum. Şu an ameliyatta gözüküyor."

 

Acar, "Ameliyatta mı?"

 

Nefes nefese soluklanırken babası hakkındaki soruları peş peşe sıraladı.

 

Acar, "Kaçıncı katta?"

 

"2. kata çıkabilirsiniz."

 

2. kata çıktıklarında ameliyathanenin önünde orta yaşlarda hafif kilolu bir adam sandalyede ellerini kavuşturmuş bir şekilde oturuyordu. Acar'ı gördüğü gibi ayaklandı.

 

Yılmaz, "Fırat'ın oğlu musunuz?"

 

Acar, "Evet, babam nasıl? Doktorlar bir şeyler dedi mi?"

 

Yılmaz, "Durumu kritikmiş. Kana ihtiyacı olursa diye yakınlarından birinin kan vermesi gerekiyor."

 

Acar, "Anne sen burada bekle. Ben kan verip geleceğim."

 

Annesi cevap veremeden Acar gözden kayboldu. Döndüğünde annesi bir köşede sessizce ağlıyordu. Annesini teselli etti.

 

Yılmaz, "İsminiz neydi?"

 

Sesin sahibine yöneldi.

 

Acar, "Acar."

 

Yılmaz, "Sizinle konuşmam gereken önemli bir konu var. Başka bir köşeye geçebilir miyiz?"

 

Acar, "Peki."

 

Yılmaz, "Fırat size Kızıl Kargalar'dan bahsetti mi bilmiyorum. Bu oluşum için çalışmıyor olsa bile çalıştığı organizasyondaki üst düzey yetkililer organizasyon içindeki Kızıl Kargalar'la bağlantısı olan kişilerin kaldırılması yönünde karar almış vaziyette. Benimde Fırat'la durumum aynı. Pasif bir üyeyim. Deşifre olmadan önce Baykuşlar'dan ayrılmam gerekiyor."

 

Acar, "Siz ne dediğinizin farkında mısınız?"

 

Yılmaz, "Fırat bunu gizli tuttuysa kabullenmeniz biraz zaman alabilir. Fırat'ın vurulma emrini Baykuşlar'ın üst yetkilileri verdi. Alp adında birinin bu görevi üstlendiğini duydum. Organizasyondaki tüm pasif Kızıl Kargalar'ı temizlemek istiyorlar. Sizinde acilen okuldan ayrılmanız gerekiyor. Ancak ayrılmadan önce yapmanız gereken bir şey var."

 

Acar konuşacağı sırada doktor ameliyathaneden çıktı.

 

Doktor Engin, "Hasta yakınları siz misiniz?"

 

Acar, "Ben oğluyum."

 

Doktor Engin, "Ameliyat başarılı geçti. Ameliyat sonrası bazı komplikasyonlar görülebilir. Bir süre yoğun bakım servisinde bekleyecek." dedikten sonra doktor oradan ayrıldı.

***

 

Doktorların sayısının azaldığı, hasta yakınlarının alt katlara dağıldığı saatlerde Yılmaz yoğun bakımhanenin önünde belirdi. Etrafı kolaçan ettikten sonra elindeki doktora ait kartı cihaza okuttu. Onun için ardına kadar açılan kapıdan içeri sızdı. Fırat'ın olduğu yatağın başına gittiğinde, makineye bağlı olduğunu gördü.

 

Yılmaz, "İşini acısız bitirmediğim için üzgünüm. Oğluna çok iyi bakacağım."

 

Fişi çekti ve odayı terk etti. Oradan ayrıldığı sırada odaya hemşireler peşi sıra giriyordu.

***

 

Ertesi gün Acar doktorun yanına bilgi almaya gitti.

 

Acar, "Doktor, babamın durumu nasıl?"

 

Doktor Engin, "Dün gece çalışanlardan biri solunum cihazının bağlı olduğu fişi çekmiş. Durum fark edildiği gibi tekrar cihaz çalıştırıldı. Ancak o aradaki birkaç dakika beyne oksijen gidişini engellediği için çok üzgünüm ama babanız şu an komada ve ne zaman uyanır bilemiyoruz."

 

Acar yıkık bir şekilde odadan çıktı. Dışarıda Yılmaz'la karşılaştı. Acar'ın halini gördüğünde, yüzüne karşıdan fark edilemeyecek bir sırıtış yayıldı. Sonra mahzun bir ifade takındı.

 

Yılmaz, "Fırat'ın durumu nasıl?"

 

Donuk bir ifadeyle sorusuna karşılık verdi.

 

Acar, "Babam komada..."

 

Sarsılmış hissediyordu.

 

Yılmaz, "Nasıl? Dün doktor ameliyatının başarılı geçtiğini söylüyordu."

 

Acar, "Bir çalışan solunum cihazının fişini çekmiş."

 

Cümlenin sonuna doğru ses tonu düştü. Acı içinde tırnaklarını avucunun içine geçirerek elini sıkıyordu.

 

Yılmaz Acar'ın omzunu sıvazlarken söze girdi.

 

Yılmaz, "Bu ihmalin çalışanlardan kaynaklı olduğunu düşünmüyorum. Demek istediğimi anlıyorsun değil mi?"

 

Acar'ın gözleri kararmıştı. Baykuşlar'a karşı derin bir öfke duyuyordu.

 

Loading...
0%