@duslerkutuphanem
|
Işıl'ın gözünden... Bugün okul gezisi var. Odanın içinde oradan oraya koşturuyorum ve benim diğer odaya geçişimi engelleyen bir arkadaşa sahibim şu anda. Pelin, "Işıl odadan odaya koşturmayı bırak artık. Ne zaman kendini bu kadar kaptırsan başına bir şey geliyor. Dikkat et de geziden olma." Hafif sinsi bir gülüş seziyorum. Işıl, "Sende anca gül. Bu arada çantamı gördün mü?" Pelin, "Şimdi de çantanı mı kaybettin? İstersen sen biraz daha oyalan. Zaten yetişmemiz gereken bir araç yok. Ders zili çaldıktan 10 dakika sonra araçlar kalkacak." Işıl, "Sen nasıl bir arkadaşsın yardım edeceğine lafı uzatıyorsun." Pelin, "İyi misin Işıl? Kendini kötü hissediyorsan gitmeyebiliriz. Bu kadar kötüysen bende katılmam geziye ve arkadaşlığımı sorgulamana gerek kalmaz." Tuhaf tuhaf Pelin'e baktım. Işıl, "Konuyu nereye bağladın? Neyden bahsediyorsun tam olarak?" Pelin, "Boşuna arkadaşlığımı sorguluyorsun. Gerçekten bir sorunun olsa ilk koşacak kişilerden biriyim. Ancak gözünün önündeki kırk defa kontrol ettiğin çantayı arıyorsun, ben ne yapabilirim." Bir an gözüm masanın üstündeki çantaya kaydı. Işıl, "Demek çantam buradaymış." Pelin "Sonunda bulabildin, tebrik ederim. Hâdi çantayla bakışman bittiyse çıkalım artık." Işıl, "Bugün bir tık farklı mı davranıyorsun, bana mı öyle geliyor?" Pelin, "Sanki sen benden farklıymışsın gibi konuşuyorsun, Işıl." Çantamı alıyorum ve Pelin'in peşine takılıyorum. Okula vardığımızda öğrenciler sıraya geçmiş müdürün konuşmasını dinliyordu. Biz de geç kalmamışız gibi sıraya geçiyoruz. 10 dakika sonra birer ikişer araçlara bindik. Okula vardığımızda broşürden daha canlı bir atmosferle karşılaşıyorum. Okulun girişindeki görevliler kimlik kontrolünden sonra bizi okulun konferans solonuna götürüyor. Orta koltuklardan birine geçtik. Bir yanımıza Esra diğer yanımıza Gonca oturdu. Esra, "Okulu gezeceğimizi sanıyorduk ama bu konferans solonuna tıkıldık." Gonca, "Aynen gelen giden yok. 2 saat oldu." Pelin'in gözü konferans salonunun kapısına takılıyor. Işıl, "Ne oldu Pelin?" Pelin, "Babamı gördüğümü sandımda. Yanıldım herhalde. Bugün okulda onun dersi yoktu." Hoparlörden yankılanan mikrofonun sesiyle gözümüz sahneye kaydı. Gonca, "Yarım saattir kapıdan bir görevli girecek derken müdür ne ara sahneye çıktı." Esra, "Kapıyı gözetlemeye bu kadar odaklanmayacaktın." Müdür konuşmaya başladı. Müdür, "Bu sene aramıza katılan yeni öğrencileri kutluyorum. İyi bir sene geçirmenizi umuyorum. Okul tanıtımı için gelen misafir öğrencilerimize de hoş geldiniz diyorum. Muhtemelen niçin 2 saat beklediğinizi merak ediyorsunuzdur. Doğu bloğuna bir öğrencimizin sızma girişiminden ötürü güvenliği arttırmamız ve durumu şahsen kontrol etmem gerekiyordu. Ancak şu an sorun çözümlenmiş ve karşınızda bulunmaktayım. Lafı fazla uzatmayacağım. Şimdi doğu ve batı bloğunun temsilcileri size okulu tanıtacak." Uzun bir tanıtımdan sonra okulu gezmemize izin verdiler. Esra, "Doğu bloğuna niçin giremiyoruz bu arada?" Gonca, "Anlatım sırasında sen neredeydin acaba?" Esra, "Tabi ki Işıl'ın yanında oturuyordum." Gonca, "Sana açıklama yapmamın zaman kaybı olacağını hissediyorum." Esra, "Olsun. Benim zamanım var, dinlerim." Gonca Esra'nın omzuna elini koydu. Gonca, "Sen eskiden böyle değildin." Gonca ve Esra'nın konuşmasının arasında Pelin, yüz hali bir tık kızgın bir şekilde, hepimizin duyabileceği bir ses tonuyla konuşmanın arasına girdi. Pelin, "Bir öğrenci yüzünden mi 2 saat bekledik." Gonca ve Esra'nın bu inişli çıkışlı hallerine fazla takılmayıp hayatıma devam ediyorum. Bu durumda biraz Pelin'in etkisi olabilir. Işıl, "Ne diye izin verilmeyen bir yere gizlice sızmaya çalışıyor ki?" Pelin, "Dikkat et, senin yön duygun zayıf. Senin gizlice sızmana bile gerek kalmaz. Sen direk bu koca okulun içinde kaybolursun." Işıl, "Sen anca arkadaşınla dalga geç." Gonca, "Onu bunu bırakında doğu bloğunun temsilcisi çok az konuşmadı mı sizce?" Esra, "Çok gizemli bir havası vardı. Sanki kelimelerini özenle seçiyordu." Koridorda ilerlerken kırmızı kurdeleli bir bariyerle karşılaşıyoruz. Muhtemelen 2 bloğun ayrıldığı yere yakınız. Gonca oraya doğru ilerliyor. Işıl, "Gonca nereye gidiyorsun?" Gonca umursamazca cevaplıyor sorumu. Gonca, "Lavaboya gidiyorum." Pelin gülmekten kırılıyor. Gonca neyi ima ettiğimi anlamış olmalı ki... Gonca, "Bende bariyerin ardına gitmek isterdim ama bunun yanlış olduğunun farkındayım. Endişeleneceğin bir şey yok." Bu sırada bayan bir görevli yanımıza geldi. Görevli, "Nereye gidiyorsunuz? Orayı geçmeniz yasak." Gonca durumu açıklamaya çalışırken Pelin bir taraftan gülmeye devam ediyor. Işıl, "Sanki çok komik Pelin." Pelin, "Üzgünüm." Gonca, "Bariyeri geçmememiz gerektiğini biliyorum. İzin verirseniz artık lavaboya gitmem gerekiyor." Gonca döndükten sonra bahçeye çıktık. Pelin'in bahsettiği yerleri geziyoruz. Esra, "Ben B bloğunu daha çok sevdim. Sanırım bu blokta teknolojik araç geliştirmek daha ön planda." Bense kaç saattir bu okulda bulunmama rağmen biraz hayal kırıklığı yaşıyordum. Ne özelliği vardı A bloğunun? B bloğundan farkı neydi? Kaç ders alınacağı ve öğretmenler kendilerini tanıtmıştı. Sadece derslerin adları paylaşılmıyordu. Çünkü bir ders havuzu oluşturulmuş ve seçmeli olarak alınıyordu. Bu durum B bloğunda da vardı ama ders içeriklerine kadar neredeyse her şey açıklandı. Bu sınırlı bilgiyle 2 blok arasında seçim yapmamız bekleniyordu. Ne oluyor bu okulda? Dediğim sırada iki bloğun kesiştiği ortak koridordan ilerliyoruz. Ufak bir ürperti hissediyorum. Işıl, "Sizcede burası okulun diğer bölümlerinden biraz daha karanlık değil mi?" Pelin, "Sen diyene kadar ben fark etmemiştim." Esra, "Kızlar burayı biraz hızlı geçebilir miyiz?" Gonca, "Yeter ki sen iste. Zaten anladığım kadarıyla hepimiz bu konuda hem fikiriz." Pelin, "Aslında benim biraz ilgimi çekti." Işıl, "O zaman biz biraz önden gidelim. Sen arkadan yetişirsin." Pelin, "Olur." Işıl, "Olur, diyorsun yani." Pelin, "Hâdi Işıl ilerle." dediği sırada kolunu omzuma attı ve birlikte koridordan sessizce geçtik. Pelin, "Evet, arkadaşlar artık güvendeyiz. Eski modumuza dönelim." Gonca,"Tehlike de değildik zaten. Ayrıca bu durumun şakasını hiç kaldıramayacağım." Bu sırada yanımızdan B bloğunun öğrencileri geçiyor. Esra, "Işıl, B bloğunun forması güzel değil mi sence de?" Gonca, "Nedense A bloğunun formasını giymek istiyorum ben." Işıl, "İki formada güzel de. Sizce önemli olan öncelikle bu okulu kazanmak değil mi?" Pelin, "Konuşmayayım diyordum ama Işıl, ben dahil Gonca ve Esra da senin A bloğunda okumak istediğinin farkında." Işıl, "Bu gerçeği reddetmiyorum ama okulu kazanamadıktan sonra forma ne işimize yarayacak." Pelin, "Bugün sen ters tarafından kalkmışsın. Resmen duygusuzluk akıyor senden." Işıl, "Ben biraz daha içeriyi gezeceğim." Pelin, "Nereye gidiyorsun? Öğretmen gruplarınızdan ayrılmayın dedi. Işıl beni bekle." Sanırım ne demek istediğimi anlamıyorlar. Sanki bu koridordan daha önce geçmiştim. Pelin arkadan geliyordu. Bana yetişir diye düşünüyordum. Yavaşça dolapların oraya çöküyorum ve sırtımı yaslıyorum. Ne yapmam gerektiğini düşünürken bu loş koridorun sonundan, derinden bir ses duyuyorum. "Kayboldun sanırım." Bir silüet benimle konuşuyor. Adımları okulun koridorlarında yankılanıyor. Derin derin nefes alıp veriyorum. Sanırım bu benim paniklemem için en doğru zaman. Aniden ayağa kalkıyorum. Silüet adım adım yaklaşıyor. Kaçman lazım, kaç kızım. Adımlarım kalp atışlarıma yetişmek için harekete geçiyor. Son sürat arkama bile bakmadan koridoru yarılamıştım ki... Gökalp, "Dur bir dakika. Ben doğu temsilcisiyim. Sende grubundan ayrılmış bir öğrenci. Nereye gidiyorsun?" Adımlarım yavaşladı. Doğu temsilcisi? Arkamı döndüm. Bu sırada silüet loş ışıktan çıktı. Gökalp, "Doğu bloğunda ne arıyorsun? Geçişin yasak olduğunu bilmiyor muydun? Zaten bir öğrencinin sızma girişiminden ötürü güvenlik arttırıldı. Sen bu halde nasıl girdin bu bloğa?" Işıl, "Ben bariyeri geçmedim. Batı bloğunda yürürken yolumu kaybettim sadece." Gökalp, "O zaman muhtemelen diğer girişi kullandın. O kadar dedim Serdar'a buraya da bir tabela koyalım ama yok dinletemedim." Serdar kim acaba? Muhtemelen o da batı temsilcisi. Artık bu duruma gülmeye başlamıştım. Gökalp, "Gülebilecek kadar iyi durumdasın sanırım." Hayır, hayır gülmemeliyim. Sakin, tamam. Olamaz, durduramıyorum. Hayır olacak, bir kez daha deneyeyim. Evet oldu. Gökalp, "Hadi seni grubunun yanına götüreyim. Beni takip et." Işıl, "Tamam." Birkaç koridoru dönüp bir merdivenden çıkıyoruz ve uzun bir koridorun sonunda bir merdivenden iniyoruz. Bu garip labirentte kaybolmamak elde değil ama tabi yön duygumun olmayışı da bu durumun tuzu biberi oluyor. Gökalp, "Kaçıncı sınıfsın sen?" Işıl, "7. sınıfa gidiyorum." Gökalp, "Demek bu okula kayıt olanlardan değilsin. Misafir öğrencilerimizden birisin. Okulumuz ilk başta biraz tedirgin edebilir seni. Ancak okula ısındığın zaman okulun birçok yerini adın gibi iyi bileceksin. Adın demişken ismin neydi?" Işıl, "Işıl. Ancak benim yön duygumla bu birkaç haftayı bulabilir." Gökalp, "Bende Gökalp, tanıştığımıza memnun oldum. Okulumuza gelmeyi düşünüyor musun?" Işıl, "Tanıtımda çok fazla aklıma takılan nokta oldu. Şimdilik kararsızım." Gökalp, "Evet geldik sonunda. Şu etrafta dört bir yanda koşuşturan, öğrencilerin başına üşüşüp onları soru yağmuruna tutanlar senin arkaşlarındır diye tahmin ediyorum. Bak buraya doğru geliyorlar." Hafif bir duraksamadan sonra konuştu. Gökalp, "2 yıl sonra görüşmek dileğiyle." Ben doğu temsilcisinin uzaklaştığını anlayamadan arkadaşlarım etrafıma üşüştü. Pelin, "Beni ne kadar endişelendirdin biliyor musun, Işıl? Bana kafayı yedirteceksin kızım. Bir durduğun yok. Neredeydin sen?" Işıl, "Sen arkamdan geliyordun. Nasıl olduysa doğu bloğuna girmişim." Hoparlörden anons yapılıyordu. Görevli, "Okulumuzun misafir öğrencileri, 5 dakikaya araçlar kalkacaktır. Lütfen toplanma alanına geliniz." Gonca, "Hiç acelemiz yok zaten. 5 dakikada uzun bir süre. 5 dakika kalaya kadar neyi beklediler acaba?" Esra, "Ya Işıl'ı bulamasaydık?" Pelin, "Araçtaki sayı eksikliğinden tespit edilir ve tüm okul bir öğrenci için ayağa kaldırılırdı. Ne güzel senaryo değil mi Işıl?" Hissettim imayı cümlesinde, durur muyum yerimde. Işıl, "Yine dalga geçmeye başladığına göre ayarlarına dönüyorsun, Pelin." Birlikte toplanma alanına gittik ve araçlara bindik. Pelin, "Işıl, Işıl beni duyuyor musun? Işıl dedim." Işıl, "Ne oldu Pelin?" Pelin, "Asıl sana ne oldu kızım? Konuşmadan duramayan arkadaşım yine sessizlik moduna geçti." Işıl, "Sadece A bloğunda hangi dersler veriliyor ve bu burs olayından neden bahsedilmedi diye düşünüyordum." Pelin, "Birde yön duygumu nasıl geliştirebilirim diye düşünsen." Işıl, "Geliştirilebilen bir şey mi?" Pelin, "Bilmem." Esra, "Çok verimli bir sohbet. Ben de boş boş etrafa bakıyorum. Sohbetinize katılabilir miyim?" Gonca, "Sende ayrı bir tuhafsın. Bunun için izin istiyorsun. Kaç saattir o aklın neredeydi acaba?" Pelin, "Bugün herkes ters tarafından kalkmış herhâlde." Işıl, "Uykum geldi Pelin." Bir taraftan esniyorum. Bir taraftanda başımı Pelin'in omzuna koyup ona yaslanıyorum. Pelin, "Yapma Işıl, esneme. Bana da bulaştıracaksın." Grupça esnemeye başlıyoruz. Birkaç saniye sonra uykumun açılması için cama dirseğimi yaslayıp dışarıyı izliyorum. Hava kararmış araçların karanlıkta ışıkları parıl parıl parlıyor. Eskiden abimle oynadığımız oyun geliyor aklıma... *** Rüya, "Abi çok sıkıldım." Aras, "Bu uzun yolculuk böyle geçmez. O zaman seninle bir oyun oynayalım." Rüya, "Annemle babamda katılacak mı?" Aras, "Onlar çok yorgun Rüya. Bırak biraz dinlensinler." Rüya, "Abi bu otobüs ne zaman mola verecek?" Aras, "Az önce bir dinlenme tesisinde mola verdi. Yakın zamanda olacağını sanmıyorum." Rüya, "Babam az kalsın yetişemiyordu. Çok endişelendim. Yetişemese ne olurdu?" Aras, "Bende endişelendim ama sonuç olarak yetişti değil mi? Bu tarz bir durum daha önce yaşamadığım için bilmiyorum kardeşim." Rüya, "Abi neden bu araçta oyun tableti yok." Aras, "O ne Rüya?" Rüya, "Hani koltuklara yapışmış tabletler oluyor ya geçen bindiğimizde vardı. Onda oynamıştık." Rüya, "Abi...?" Aras, "Evet, soru kuşum sor?" Rüya, "Soru kuşu ne abi?" Aras, "Senin gibi çok soru soranlara deniyor. Gel bakalım buraya. Şimdi sana bir renk söyleyeceğim ve kim ilk önce o aracı görürse o kazanacak." Rüya, "Abi ben bazı araçların gülümsediğini bazılarının üzgün olduğunu düşünüyorum. Gerçekten gülümsüyorlar mı?" Aras, "Bende öyle düşünüyorum abicim. Hadi şimdi oyuna başlayalım. Bundan sonra da en çok durak işareti görenin kazandığı bir oyun oynayacağız." Rüya, "Tamam." *** Hava karardığında artık yavaş yavaş evlere dağılıyoruz. Tabi Pelin benimle birlikte iniyor. Pelin, "Teyzem gelecek diyordun." Işıl, "Senin geleceğini öğrenince biraz daha çalışmaya karar verdi. Zaten birikmiş işlerini daha tamamlayamamış, istese de gelmem bir iki günü bulur diyordu. Gerçi bu, 2 gün önceki konuşmamızdı." Pelin, "Şaka mısın sen, Işıl. Neden şimdi söylüyorsun?" Işıl, "Sormuş muydun daha önce?" Pelin, "Her şeyi sormam mı gerekiyor? Hani arkadaşız. Hani kaç yıldır bize abinle gelip gidiyordun. Kaç yıllık bir dostluğumuz var." Işıl, "Abimle gelirdim değil mi?" Hava bu aylarda yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Geceninde etkisi göz ardı edilemezdi. Belki de bundan ötürü yüreğimdeki esen soğuk rüzgârlar bir tık daha canımı yakıyor, kendini hissettiriyordu... |
0% |