@duslerkutuphanem
|
Nereden geldiğini bilmediğim bir ses duyuyorum. Bir çocuk sesi, yakından ve tanıdık. Koşuşturan çocukların sesini duyuyorum. Karanlık, loş, eski püskü bir odadayım. Yavaşça kapıya yöneliyorum. Kapı gıcırdayarak açılıyor. Aniden geri çekiliyorum. Kimse yok. Kapı kapanıyor. Arkamı döndüğüm an yakamdan tutup beni kendine doğru çekiyor. Teni soluk, beyazlar içinde. Yakamı tuttuğu sağ elini indiriyor. Elinden kan damlıyor. Sol elinde kanla kaplı bir kılıç, "Katilimi bul!" diye haykırıyor. Ondan ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım sesi merkezde, kafamın içinde. Karanlık kolidorları aşıp başımda yankılanıyor. Nefesim tükenene dek karanlık koridorlarda koşuyorum. Duvara elimi dayadığım an bir tuğla duvarın içine giriyor ve başka bir mekan açılıyor. Bahçenin ortasında bir ağaç, kiraz çiçekleriyle bezenmiş. Yanına doğru gidiyorum. Ağacın üzerindeki izde elimi dolaştırdığımda onun sesini duyuyorum. "Bende seni arıyordum." Ani bir refleksle sesin geldiği yöne döndüm. Ayağım yerden kesildi. Elimi boğazıma götürdüm. Buğulanan gözlerimin arasında Saya'yı gördüm. Kanlar içinde güçlükle nefes alıyordu. Acı ve gözyaşları içinde elimi ona doğru uzattım. Kısık bir sesle, "Yardım et!". Gözlerim karardı ve yere yıkıldım. *** Uyandığımda güçlükle nefes alıyordum. Etrafıma bakındım. Şu kısacık sürede uyuyakalmıştım. Üzerinde uyuyakaldığım kitabı kapatıp raftaki yerine koydum. Bir kıvılcıma dönüşüp orman arazisine giriş yaptım. Etrafımda kıvılcımlar parlıyordu, fazlasıyla gösterişli bir girişti. Roselina, "Leksi nerede olabilir acaba?" Eski formuma döndüğümde görünmezliğimi çoktan aktive etmiştim. Kıvılcımları benden başka fark eden kimse yoktu. Tek sorunum onun gölgelerde saklanışıydı. Elektrikli okumun onu hakladığı an son bulacak bu saklanış ne kadar uzun sürecekti? Önden gitmesi bu kadar atraksiyona neden olmuştu. Aynı anda bu ortamda ayrılsaydık görünmezliği gönül rahatlığı ile kullanırdım. Ancak şu an eşit şartlarda yarışmadığımızı hissediyordum. Saklanacak güzel bir yer bulur bulmaz kamuflaj avantajımı geride bırakacaktım. İçimden, "Leksi olsam, nerede pusu kurardım?" Leksi, "Düşmanına acımak senin hatandı Roselina." Bulunduğum ağacın dalına gölge bir bumerang geldiği sırada başka bir ağaca sıçradım. Leksi gözden kaybolmadan önce elektrikli okumu çoktan ona doğrultmuştum. Roselina, "Senin hatansa kendi isteğinle ortaya çıkmandı Leksi." Leksi, "Bekle, bekle sıkıldım. Atak zamanı..." Roselina, "Ve bunu okumun ucundaki Leksi söylüyor." Leksi, "Kendine bu kadar güvenme Rose." dediği sırada arkamda belirmişti. Leksi, "Bu mesafeden ok atarsan kılıcımın tadına bakarsın." Roselina, "Her zamanki gibi bir adım önde olduğunu düşünüyorsun." diyerek gülümsedim. Elektriksel kalkanı açtığımda Leksi ağacın dalından başka bir ağacın dalına savrulmuştu. Leksi, "Bu yükseklikte bunu yapacağını düşünememiştim. Beni hakladın." Safça gülümsüyor, eli saçına gidiyordu. Roselina, "Yenilgiyi kabullenmek için biraz erken değil mi?" Yüzüne sinsi bir gülümseme yayıldı. Leksi, "Dermişim..." Bana doğru gelen hançerlerden kaçınmak için yere atladım. Ancak yere indiğim halde atışlar devam ediyordu. Ok atışımla hançerlerden birinin yönünü değiştirdim. Hançeri okla engellediğim sırada gölge kılıcıyla hamle yaptı. Kalkanı açacak zamanı bulamamıştım. Geri takla atarak aramıza mesafe açtım. Hançerlerden biri kolumu sıyırarak ağaca saplandı. Kalkanı açtım, bir taraftan elimdeki bezle kolumu sararken diğer taraftan etrafa kıvılcımlar saçıyordum. Roselina, "Leksi seni hain." Gölge kılıcı eline geçince beliren peleriniyle zafer kazanmışçasına gülümsüyordu. Leksi, "Ben sadece senin dikkatin dağıldığı sırada atakta bulundum. Sende hazırlıksız yakalandın. Hadi ben kaçtım." Leksi'nin hareketlerini ve nereye gizlendiğini adım adım takip ediyordum. Bir kıvılcıma dönüşerek oradan uzaklaştım. Roselina, "Hangi gölgede olursan ol seni bulacağım Leksi." Leksi'nin geçtiği gölgelere bakarsak antrenmanı az çok anlamıştım. Gittiği yöndeki bayrağı savunuyor olmalıydı. Her zamanki antrenmanlardan biriydi. Bayrağı aldığım zaman zafer benim olacaktı...
|
0% |