@duygcann
|
Hiç beklemediğin anda, hiç beklemediğin yerde derlerdi; inanmazdım. Öyleymiş. Gönlümün ucundan bilr geçmezdi. Bil hassa ben tanıştım seninle, ben sordum en sevdiğin rengi. İlk ben tuttum elini... İlk ben gözlerinde derinlere daldım. Mızmız bir çocuk gibi ne kadar inkar etsem de, aşkı seninle yaşadım. Aşkla acının kardeş olduğunu ilk seninle anladım. Dalgalı bir deniz gibi bakan gözlerin pek huzur verirdi o vakitler. Bakışların çağırırdı beni aşka, hayır diyebilir miydim hiç? Akıntının tersine yüzülmezmiş meğer, çok boğuldum gözlerinde. Her bakışın daha da derine çekerken beni sende buldum kendimi. Öyle şefkatliydin ki bana... Öyle güzel severdin ki beni, kendinden sakınırdın vakit vakit. Kollardın beni, üzüldüğümde okşardın yanaklarımı, saçlarımı örerdin güle oynaya. Ben de fırsat bilip daha da şımarırdım sana tıpkı küçük bir çocuk gibi. Zor bela ördüğüm duvarlarımı yıkmıştım senin için. Zarar vermezdin çünkü sen bana. Kıyamazdın, güya. Aradan günler geçti sonra... Bir şeyler değişti hayatımızda. Üzüldüğümde okşadığın ellerin ihanet ediyordu aşkımıza. Gözlerin artık dalgalı bir deniz değil, kurak bir gölü vaad ediyordu bana. Senin için yıktığım duvarın taşlarını göğsüme göğsüme atıyordun. Fısıltılı yalvarışlarım inletiyordu her yeri. "Yapma, yapma! Sen varsın orada, göğsüme vurma..." Bir kör, bir sağır yürüdük epey bir yolda. Dudakların başka konuşuyordu, gözlerin başka. Pek güzeldi manzara lakin zarar veriyordu her geçen gün daha da yürümek. Dayanamadım... Saptım o yoldan geceyi sabaha bağlayan bir vakitte. Kaç zamandır acılarıma suspus olan gözlerinde bir fırtına koptu. Sert bir fırtınaydı bu, hiç beklemeyeceğim türden. İçine beni almadığın dünyanda sanki beniö için savaşıyordun. Bir an beni tekrardan sevdiğine inanacaktım ki sen o fırtınada beni savurdun uzaklara. Çok uzaklara... Çok dönmek isteyip dönemeyeceğim kadar uzaklara... Sen beni nereye layık gördüysem kaldım orada. Hala oradayım. Pek gelmek isteyip yolunu bulamadığın o yerden bu satırları armağan ediyorum sana. |
0% |