
Faysal Karatürk
Sabahtan beri içimde kötü bir his olduğu için geri dönmeyip sadece kapının girişinde onu izliyordum. O kadar göz alıcı, o kadar güzeldi ki. Hala ona baktıkça kalbim sevgiyle dolup taşıyordu. Ona dalmışken ona siyah birkaç adamın yaklaştığını fark ettim. Ne yapacaklarını merak ettiğim için biraz daha geri gidip daha geniş bir görüş açısıyla bakmaya devam ettim. Adamlardan biri İpar'ın yüzünü bezle kapatınca İpar bayıldı. Arabalarına bindirince içeri dönüp yardım istemek için Karan'ın yanına gittim.
“Karan koş İpar'ı kaçırıyorlar”
“Ne diyorsun sen Faysal?”
“Koş yolda anlatırım olayı”
“Tamam sen arabayı hazırla ben de bizimkileri eve göndereyim”
Kafamı sallayıp dışarı çıktım. Kendimden ölesiye nefret ediyordum fakat şuan İpar'ın bana, bize ihtiyacı vardı bu yüzden elimden geldiği kadar yardım etmeliydim. Karan da gelince yol almaya başladık.
🐚
İpar Arslanbey
Gözümü açmaya çalıştığımda başıma keskin bir ağrı girdi. Sonunda gözümü açtığımda kollarımın ve bacaklarımın bir sandalyede bağlı olduğunu fark ettim. Etrafa baktığımda sadece tepemde bir ışık vardı adım seslerini duymamla gözlerimi kapatarak bayılma taklidi yapmaya başladım. Çelik kapı açıldığında adamlar odanın ortasına kadar yürüyüp durdular. Fakat 1 saniye sonra başımdan aşağıya buz gibi su döküldüğünden titreyerek gözlerimi açtım. Yüzleri hariç her yeri simsiyah olan 3 adam bana sırıtarak bakıyordu. Ben ise onlara öfkeli bakışlar atıyordum. Titremelerim azaldığında çok şükür konuşabildim:
“Kimsiniz siz ne istiyorsunuz benden?”
Hala alayla bana bakarlarken ortadaki adam konuşmaya başladı:
“Valla güzel kızmışsın yazık olacak sana”
“Ne diyorsun be”
Bu sefer sağdaki konuşmaya başladı
“Diyoruz ki kızıl sen anlaşmayı kabul edene kadar seni burada tutup eziyet edeceğiz anlaşmayı kabul edersen seninle daha iyi anlaşırız”
Bunları söylerken yüzüme çok yaklaşmıştı ben de sözü bitince yüzüne tükürdüm. Bu seferde soldaki konuşmaya başladı
“Yani ya senin canın acıyacak ya da ailenin veya sevgilinin”
“Asla, asla sizinle anlaşma yapmayacağım”
“Göreceğiz” deyip çıktılar bende dirensem de uykunun kollarına kendimi teslim etmiştim.
Karan Arslanbey
2 gün geçmişti ve hala İpar'ı bulamamıştık. Aşiretten herkesi aramış, her yere haber salmıştım. Fakat sanki yer yarılmış içine düşmüş gibi ses seda yoktu. En sonunda bizimkilere söylemiştim zira yakın bir zaman da bulamayacakmış hissine kapılmıştım. Şimdi eve geçmiş salonda oturup kara kara düşünüyorduk. Bütün sessizliği Faysal'ın telefon sesi bozmuştu. Belki İpar'dan haber vardır diye ikimizde ayaklanmıştık. Faysal hoparlöre verip karşıdakinin konuşmasını bekledik tam telefonu kapatacakken ağlama sesi duymuştuk.
🐚
İpar Arslanbey
Uykumdan uyandıran yine buz gibi su olmuştu. Kaç saat uyuduğumu ya da saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Gözlerimi açtığımda bu sefer iki kişiydiler, uzun olanı yoktu. Şişman olan konuştuğunda dikkatimi ona verdim:
“Evet kızıl şimdi seni bir güzel yıkıcaz fakat iki seçenek var 1.'si ya seni biz yıkarız” bunu söylerken hınzırca sırıtmıştı “ 2.'si suyun sıcaklığını biz ayarlarız”
Onların bedenime değmelerine izin veremezdim bu yüzden hızlıca:
“2. seçenek”
O da kafasını sallayarak benim bacaklarımda ki ipi çözdü fakat bunu yaparken bacaklarıma gereksiz dokunuşlarda yapmıştı. Kollarımdan kaldırarak beni yürütüyordu. Beni durdurduğunda odaya girdim. Boş bir küvet, küçük bir dolap ve beyaz kutular vardı. Üçümüzde odaya girince bu sefer kısa olan konuştu
“Şimdi kızıl sen kendin yıkanacaksın işin bitince kapıyı çal kıyafet dolapta var odaya biz götürücez”
Kafamı sallayıp suyu doldurmalarını bekledim. Küvetin sadece yarısını doldurmuşlardı. İşlerinin bittiğini düşündüğümde onlar 3 beyaz kutuyu açıp içindeki buzları döktüler. Onlar sırıtarak çıktıklarında üzgün görünmeye çalışmıştım. Odada sadece ben kalınca tuttuğum nefesi bıraktım. Aslında daha kötü bir şey bekliyordum çünkü ben zaten soğuk suyla yıkanıyordum yani sadece bazen ılık yada sıcak suyla duş alırdım. Bu yüzden hızlıca üstümdekileri çıkartıp yıkanmaya başladım. Duşum bitince dolaptan giyeceğim kıyafetleri aldım. Siyah bir üstle pantolon vardı. Giyinip kapıyı çaldım. Açıldığında ikisi duruyordu. Kolumdan tutup beni yürütmeye başladılar. Uyuduğum odaya gelince yine sandalyeye oturtup bacaklarımdan ve kollarımdan bağlamışlardı. Tek kelime etmeden çıktıklarında bende elimden hiçbir şey gelmediği için uyumaya çalıştım.
***************************************************************************************************
Gözlerimi yine bedenime çarpan suyun etkisiyle açtım. Bu sefer sadece uzun olan vardı.
“Evet kızıl 2 gündür abinler seni arıyor bence artık daha fazla merak etmemeliler.” “ama onlarla konuşmak için benim bir şey yapmam lazım”
“Ne yapacaksın Allah'ın cezası”
“Duydum ki birileri bazı seslerden biraz korkuyormuş” ona anlamaz gözlerle baktığımda belinden çıkardığı siyah metali görmemle gözlerimi sımsıkı kapatmıştım bile. Tam gözümü açacakken 3 el silah sesi duymamla ağlamaya başladım. Ağlamam hafiflediğinde telefonla konuştuğunu duydum var gücümle :
“Abi, Faysal kurtarın beni lütfen “
“Allah rızası için noğlur kurtarın”
Telefon kapandıktan sonra sol yanağımda bir acı hissetim. Fakat aynı zamanda kolumda da farklı bir acı hissettiğim için hareket edemedim. Sonrası karanlık oldu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.29k Okunma |
178 Oy |
0 Takip |
21 Bölümlü Kitap |