@duygusal_yazar__
|
Erkek kadının saçlarına dokunarak başını geriye yasladı. Bu hareketle kadının boynu daha da açığa çıktı. Adamın parmakları ince bir dikkatle kadının saçlarının arasında süzülüyordu. Her bir teli sanat eseri gibi okşuyor, elleri zarif ama aynı zamanda bir sahiplenmişlikle saçlarında dolanıyordu. Erkek gözlerini yavaşça kapatıp derin bir nefes aldı. Bu anın verdiği hazzı ve rahatlamayı tüm bedeniyle hissediyordu. Kadın erkeğin yavaş ama kesin hareketleri karşısında neredeyse tamamen teslim olmuştu. Bu anın içinde kayboluyor, kendini onun ellerine bırakıyordu. Erkek, kadının boynuna doğru bir kez daha eğildi ve dudakları onun sıcak tenine hafifçe değdi. Kadının parmakları adamın gömleğine hafifçe dokunarak yukarıya doğru süzüldü. Gözlerinde bir şeyler parlıyordu, sanki onu test ediyormuş gibi bakıyordu. Mira, gözlerini kısmıştı. Kadın, adamın dudaklarına doğru yülselerek yavaşça öpmeye başladı. Adam da kadının belini sıkıca kavradı. Mira, bu yakınlaşmanın onları daha dikkatsiz yapacağını umuyordu, belki de kaçmak için bir fırsat bulabilirdi. Ama tam o anda, adamın cebinden bir telefon çalmaya başladı. Mira, ani bir hareketle dikkatini yeniden topladı. Kadın ve adam birkaç saniye hareketsiz kaldı. Kadın, hafif bir homurtuyla adamın gömleğinin yakasından uzaklaştı, yüzünde belli belirsiz bir hayal kırıklığı vardı. Adamın elleri kadının belinden çekildi, cep telefonunu çıkarttı ve hızla ekrana baktı. Kadın bir adım geri çekilirken, adam telefonu açtı ve kadınla arasında birkaç adım mesafe koyarak yürümeye başladı. Mira, olduğu yerden, adamın kendisine doğru yaklaştığını fark etti. Kalbi hızla atmaya başladı, adamın bir an önce geri dönmesini umarak perdenin arkasına daha da sinmeye çalıştı. Adam, tam perdenin yanına gelmişti, ama gözü oraya kaymadı. Sessizce telefona konuşmaya başladı. "Ne oldu?" dedi adam, sesi kısık ama sertti. Mira, perdenin sadece birkaç santim ötesinden gelen bu sesi rahatlıkla duyabiliyordu. Kadın ise, odanın diğer ucunda sessizce bekliyordu. Adamın yüzü ciddi bir hal aldı. "Henüz elimde değil, ama bulacağım," dedi, sesi alçak ve dikkatliydi. Mira, adamın ne hakkında konuştuğunu anlamaya çalıştı. Adam, telefonun diğer ucundakini dikkatle dinlerken kaşlarını çattı. "Evet, burada yanımda... ama ona güvenmiyorum. Bir planı olabilir." diye konuştu. "İşi bitirdikten sonra saf dışı bırakacağım. O zamana her şey kontrol altında olur." Mira duyduklarını anlamlandırmaya çalıştı. içerideki kadından mı bahsediyordu. Az önce onu tutkulu bir şekilde öpen adam, şimdi onu bir tehdit olarak mı görüyordu. Kadın hala umursamaz bir şekilde odada geziniyor, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranıyordu. "Tamam," dedi adam, telefondaki kişiye onay verirken Telefon görüşmesi sona erdiğinde, adam derin bir nefes alarak telefonu cebine koydu. Kadına döndüğünde, yüzünde hafif bir gülümseme belirdi, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. "Her şey yolunda," dedi kadına, göz kırparak. "Biraz işim var ama halledeceğim." Kadın, adama şüpheyle baksa da, söylediklerine karşılık vermedi. Ama Mira, kadının gözlerinde bir tereddüt olduğunu fark etti. Belki de bu tuhaf durumu sezinlemişti. Adam, kadına yeniden yaklaşarak onu belinden kavradı, sanki konuşmada hiçbir sorun yokmuş gibi. Kadına yaklaşıp onu belinden kavradığında, kadının yüzünde kısa bir anlığına beliren tereddüt, hızla kayboldu. Kadın, derin bir nefes aldı ve hafif bir gülümseme ile adama yaklaştı. İkilinin arasında yeniden bir yakınlık oluşuyor gibiydi ama Mira kadının hareketlerinde bir tuhaflık olduğunu sezmişti. Kadının bakışları sertleşmiş, gözlerindeki sıcaklık yerini soğuk bir hesapçılığa bırakmıştı. Adam onu kendine çekip dudaklarına eğilirken, kadın aniden hızla hareket etti. Elinde parıldayan bir bıçak vardı. Adam, göz açıp kapayıncaya kadar bir anlık refleksle geri çekildi, ama bıçağın ucu koluna hafifçe değmişti bile. Kan, ince bir çizgi halinde akmaya başladı. Adam şaşkınlıkla yaralı koluna baktı, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Beni aptal mı sandın?" dedi kadın, sesi soğuk ve alaycıydı. "Beni öldürmeyi mi planlıyordun?" Adam, şokla kadına bakarken geriye birkaç adım attı. Kadın, bıçağı elinde sımsıkı tutarak ona doğru yaklaştı. Mira perdenin arkasında nefesini tutarak olan biteni izliyordu. Kadın adamın yanına iyice yaklaştığında bıçağı yeniden kaldırdı. Adam, bıçağın ona yeniden sallanmasına engel olmak için kadının bileğini hızla yakaladı ama kadın beklediğinden daha güçlüydü. "Ne yapıyorsun sen?!" diye bağırdı adam, boğuk bir sesle. Kadın alaycı bir gülümsemeyle cevap verdi. "Düşündüğünden daha zekiyim" Adam kadının elinden bıçağı almak için bileğini kıvırmaya çalıştı, ama kadın bu sefer başka bir hamle yaparak bıçağı yere düşürdü. Hemen ardından, adamın suratına güçlü bir yumruk indirdi. Adam geriye sendeledi ve yere düştü, bir an için şaşkınlık içinde gözlerini kırptı. Kadının beklenmedik davranışı onu dengesizleştirmişti. "Bu iş burada bitmeyecek" dedi kadın, bıçağa yeniden ulaşmak için eğildiğinde. Bu sefer adam hızlı davrandı ve kadının bileğini sertçe yakaladı. Kadın kurtulmaya çalışırken sendeleyerek geriye düştü. Kadın, geriye doğru sendeleyip düşmesine rağmen gözlerindeki kararlılık hiç değişmemişti. Adam, onun bileğini hâlâ sımsıkı tutuyordu ve nefes nefese kalmıştı. Kadının direncini kırdığını düşünüyordu, fakat kadının yüzünde hâlâ o alaycı gülümseme vardı. Adam, "Pes et artık!" diye hırladı, sesi hiddet doluydu. Ancak kadından cevap gelmedi, sadece sessizce ona baktı. Bir anda, kadının serbest kalan eli cebine gitti ve parlak, küçük bir nesne çıkardı. Adam ne olduğunu anlayamadan, kadın hızla bıçağı onun boynuna sapladı. Adam dehşet içinde elini boynuna götürdü, sıcak kanın hızla aktığını hissetti. Nefesi kesilmeye başlarken dizlerinin üzerine çöktü. Gözleri, kadının yüzündeki soğuk ifadeye kilitlenmişti. "Bu… bu gerçek olamaz," diye fısıldadı, sesi gittikçe zayıflıyordu. Kadın, sanki sıradan bir şey yapmış gibi adamın yere düşmesini izledi. "Sana söylemiştim," dedi sakin ve soğuk bir tonda. "Düşündüğünden daha zekiyim." Adam son bir kez kadına uzanmak için elini kaldırmaya çalıştı, ama gücü tükenmişti. Vücudu kan kaybıyla zayıf düşerken hareketsiz kaldı. Kadın, adamın cansız bedenine bakarak birkaç saniye durdu, sonra yere düşen bıçağı aldı ve kanını silmeden cebine yerleştirdi. Mira, perdenin arkasında tüm bunları izlerken nefesini tutuyordu. Kadının soğukkanlı tavrı onu dehşete düşürmüştü. Kadın, adamın cesedine bir daha bakmadan, kapıya doğru kararlı adımlarla yürüdü. Kadın kapıyı kapatıp odadan çıkınca, Mira bir süre hareketsiz kaldı. Nefesini tutmuş, kalbinin hızla çarptığını duyuyordu. Adamın cansız bedeni hemen önünde yatıyordu. Sonunda, yavaşça perdeyi kenara itip saklandığı yerden çıktı. Gözleri, kanla kaplı adamın hareketsiz bedenine kaydı. Tiksinti içinde geri çekildi. Bu kadar yakından bir ölüm görmemişti. Aklı karmakarışıktı, ama burada daha fazla kalmaması gerektiğini biliyordu. Adamın üzerinden atlayarak kapıya doğru yöneldi. Artık içeride daha fazla kalmasının anlamı yoktu. Tüm vücudu titriyordu, ama buradan hemen çıkmak zorundaydı. Kapıya vardığında, içeriye bir daha bakıp bakmamayı düşündü. Adamın gözleri hâlâ açık, donuk bakışlarla tavana kilitlenmişti. Mira, yüzünü hızla çevirdi. Dışarı çıktığında koridor sessizdi, kadının nereye gittiğine dair hiçbir işaret yoktu. Ayak seslerini olabildiğince sessiz tutmaya çalışıyordu. Nefesi hâlâ düzensizdi, kalbi göğsünde patlayacak gibi atıyordu. Bu yaşadıklarını unutması kolay olmayacaktı, ama şu an en önemli şey, oradan uzaklaşmaktı..
|
0% |