Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@e_nurr54

Gecenin ilerleyen saatlerinde kendimi daha da hafiflemiş hissediyordum. O günden sonra ilk defa bugün, bu kadar çok gülmüştüm,eğlenmiştim,mutlu hissetmiştim ve en önemlisi de bütün negatif olaylardan kalbimi,zihnimi hatta anılarımı arındırmıştım. Bunu Doruk sayesinde yapmıştım. O benim sayılı evlerimden biriydi. Benim sadece üç tane evim var Annem,Bahar ve Doruk. Babam yok. Babam benim hayatımın önemli anlarında hiç olmadı. Bana önem veren biri değildi. Onun önem verdiği sadece büyütmeyi kafasına taktığı şirketiydi. Onun için aile hep son plandaydı. Benim ailem sadece Annem. O bana hem baba hem anne oldu. Baba sevgisini bilmediğim için aptal kalbim yüzünden ilk aşık olduğum kişiye hemen kanmıştım. Artık hiçbir erkeğe kolay kolay güvenemeyeceğimi ve aşık olamayacağımı çok iyi biliyorum.


Doruk'un bana seslenişiyle kendime gelmiştim. Yemeği yedikten sonra denizi ve deniz kenarlarını sevdiğimi bildiği için bize en yakın olan sahile gitmiştik. Çocuklar gibi eğlenip, bana pamuk şeker almıştı. Daha sonra da yorulup kayalıkların üzerine oturmaya karar verdik. O bana bir şeyler anlatırken ben denizi izleyip yine kendi dünyama gömülmüştüm. O da bunu fark etmiş olacak ki hafifçe omuzlarımdan sarsarak kendime gelmemi sağladı. "Dalmışım ya kusura bakma"

"Fark ettim. Karşımızda deniz olmasına rağmen kendi düşüncelerinde boğuluyordun." dediğinde hafif bir kahkaha attım. "Seni ilk defa bu kadar mutlu görüyorum." Attığım kahkaha minik bir tebessüme dönünce ona doğru döndüm tam gözlerinin içine bakıyordum, "Eğer sen olmasaydın ben hâlâ o depresif Duru olarak kalırdım. Bundan emin olabilirsin."

"Orası kesin zaten güzelim." Elini omuzlarımdan geçirerek saçıma bir öpücük kondurdu. Ben de başımı göğsüne yaslayıp denizi izlemeye devam ettim. Önceden denize bakmak bana onun gözlerini hatırlatıyordu fakat artık denize bakınca kendimi görüyorum. Denizin dışı ne kadar yalnız görünürse,içi de o kadar kalabalıktı. Tıpkı ben gibi dışım yalnız ama içimde ki fırtınalar ve kalabalık düşünceler ile doluydu. "Gidelim mi artık? Saat geç oldu, yarın okulda var." Başımı sallayarak ayağa kalktım. Doruk kayalıklardan inmem için yardım etti. Arabaya bindiğimiz de hafif üşüdüğümü fark ettim. Ama tatlı bir üşümeydi ve iyi gelmişti. Bir an önce eve gitmek, sıcacık pijamaları giyip uyumak istiyorum. Şu an ihtiyacım olan tek şey buydu. Ders de çalışmadım ama olsun yarın çalışırım. Günlerin bittiği mi var sanki.


Eve geldiğimde Annem çoktan uyumuştu. Bu aralar hep erken uyuyordu. Normalde gece geç yatmayı seven biri fakat son günlerde annemde bir değişiklik vardı. Cildi daha solgun, enerjisi daha da düşmüştü. Ama yakında çıkar kokusu diyerek Annemin odasına çıktım. Üzeri hafif açılmıştı, düzeltip ufak bir öpücük kondurdum. Üzerimi çıkartıp bu defa üşenmeyip makyajımı da çıkardım. Rahat kıyafetlerim ve temiz cildim ile uykuya hazırdım. Perdeyi biraz aralamak için pencereye doğru yöneldim. O sırada Sarp'ı gördüm evin terasında sigara içiyordu. Sigara bu hayatta en nefret ettiğim şeydi. Sigarayı ağzına götürüp derin bir nefes çekti sonra yavaşça gökyüzüne doğru bakıp dumanın özgürce gitmesine izin verdi. Başını gökyüzünden çekmedi, gözlerini kapatıp yutkundu. O sırada gözlerim Âdem elması'nda takılı kalmıştı. Çok güzel ve biçimliydi. Yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu. Sanki birini düşler gibi yüzündeki tebessüm daha da yayıldı. Sigaradan son bir nefes daha çekip izmariti yanında ki küçük kutuya attı. Gözlerimi ondan alamıyorum. Almam gerek gidip uyumam gerek fakat ben burada durmuş Sarp'ı izliyorum. Eğer biraz daha izlersem beni görecekti ve yarın sabah bu yüzden eminim dalga geçerdi. İstemeyerek de olsa bakışlarımı ondan ayırıp arkamı döndüm tam bir adım atacaktım ki ıslık sesiyle durdum. Bana mı söylüyordu ki? Arkamı döndüğümde onu bana bakarken gördüm. "İyi geceler." diyerek göz kırpınca "İyi geceler." dedim ve başka bir şey demeden yatağıma yattım. Ne gündü ama. Yavaş yavaş gözlerimi kapatıp iyice gevşeyerek tatlı bir uykuya dalış yaptım.


Sabah annemin sesiyle uyandım Tam tamına servisin gelmesine yirmi dakika kalmıştı. Dün geç geldiğim için sabah doğal olarak alarm sesini duymamıştım. İyi ki annem uyandırdı yoksa ilk haftadan kim geç kalmayı isterdi ki? Hızlıca annemin bana uzattığı okul kıyafetlerimi giyip çantamı hazırladım. En hızlısından bir makyaj yaptım ama yazılı olmayan kural vardı ya özendiğimiz zaman güzel olmayıp acele ettiğimizde güzel olurdu bazı şeyler. Tam da ondan olmuştu. İki üç fıs parfüm de sıkıp merdiveni koşar adımlarla indim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirirken bir yandan da kapıyı açmaya çalışıyordum. Annemin yavaş ol uyarılarını dinlemeyip daha da hızlandım. Koşar adımlarla durağa ilerlediğim sırada otobüsün çoktan siteden çıktığını gördüm. Of gerçekten servisi kaçırdığıma inanamıyorum. Otobüsün arkasından koşmak gibi bir salaklık yapmadım çünkü yetişemezdim. Bahar da mesaj atmış fakat telefona bakıp haber vermek akılımın ucundan geçmediği için servisi kaçırmıştım. Aniden aklıma Sarp geldi onunla aynı yerde biniyorduk ve sonuçta aynı yere gidiyorduk. Neden otobüsü bir iki dakika daha bekletmedi ki diye içimden geçirirken aynı zamanda da dışımdan söylenmeyi unutmuyordum. Tam arkamı dönüp gideceğim sırada gür sesli bir aracın yanıma yaklaştığını duydum. Sesin geldiği yöne baktığımda siyah göz alıcı bir motor yanıma yaklaştı. Üstündeki kişi kask taktığı için yüzünü pek göremedim. Tam önümde durduğu an geriye bir iki adım atarak yoluma devam etmeye yeltenmiştim ki adımı Sarp'ın sesinden duyunca hızla geri döndüm. Motorun üzerindeki kişi Sarp'tan başkası değildi. "Hadi geç kalıyoruz." bir ona bir de bana uzattığı siyah renkteki kaska bakıyordum. Hayatımda arabadan başka bir araca binmediğim için bir tık tereddüt etmiştim. Sarp kaskı uzatmaktan vaz geçip direkt olarak kafama geçirdi. "Eğer biraz daha böyle durmaya devam edersen geç kalacağız." hemen toparlanıp "Ben daha önce hiç binmedim. Korkarım."

"Korkma gel hadi. Eğer arkadan bana sarılırsan düşmezsin."

"Hah çok beklersin."

"Tamam sarılma ama bin artık yoksa geç kalacağız." haklıydı. Dikkatlice binip yanlardan tutunacak yer aradım ama yoktu. Lanet olsun nasıl tutunacaktım. Mecbur Sarp'ın belinden tutacaktım. Sarılmaktan iyidir.

"Hazır mısın?"

"Bilmiyorum." dediğimde ufak bir kahkaha attı.

"O zaman gidiyoruz, sıkı tutun." ellerimi daha da sıkılaştırdım. Gazı vermesiyle biraz daha gerildim. Siteden çıkana kadar herşey gayet normaldi fakat ana yola çıktığımız an gazı resmen sonuna kadar kökledi. Çığlık atarak resmen çocuğa yapıştım. Bu onun hoşuna gitmiş olacak ki keyifli bir gülüş attı. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Aslında güzeldi fakat çok korkuyordum. İlk kez binmiştim ve bu sondu. Beş dakika içinde okula yaklaşmıştık. Nihayet okula yaklaştığımız için hızı düşürdü ve bu da biraz olsun yüreğime su serpti. Okul bahçesine girdiğimiz anda sanki bütün gözler bize dönmüştü. Sarp uygun bir yer bulup motoru park etti. O durunca bende direkt olarak motordan aşağı inmedim resmen atladım. Kaskımı çıkarmaya çalıştım fakat bir türlü klipse ulaşamıyordum. Sarp yanıma gelip üzerime eğilerek kaskı çıkarmaya başladı. Dışarıdan nasıl bir görüntümüz vardı bilmiyorum ama umarım kimse yanlış anlamaz. Kasktan kurtulduğum an derin bir nefes aldım. Sabah sabah yaşadığım bu adrenalinden dolayı elim ayağım titriyordu. Sarp sırıtarak bana bakıyordu. "Yolculuktan memnun kaldınız mı hanımefendi?" yüzünde muzır çocuklar gibi bir ifade vardı. "Bayıldım! Her gün isterim artık." dedim kinaye yaparak. "Bende her gün seve seve bu yolculukta şoförünüz olmak isterim Leydim." Leydim? Aslında bu Asi Prenses'ten iyiydi. "Bakarız." dediğimde gülmeye başladı. Sonra aklıma gelen soruyla "Sen nasıl geç kaldın? Ve madem böyle güzel bir aracın var ne diye otobüs eziyetine giriyorsun?"

"Geç kalmadım. Motorum Çanakkale'de idi onun gelmesini bekledim." geç kalmadım dedi ama beni derse geç kalacağız diye azarlamamış mıydı?

"Geç kalmadım derken? Sen beni bu yüzden azarladın sanki yanlış hatırlamıyorsam."

"Seni bekledim." beni mi? Sorularıma tam anlamı ile cevap vermediği için kafam iyice karışmıştı. Zaten azıcık bi beynim var, yarısı rüzgârda uçtu, yarısı da Sarp'ı anlamak için uçup gidecekti.

"Beni mi?" 

"Evet."

"İyi de niye?"

"Durakta seni bekledim fakat gelmedin. Geç kaldığını anladım. Bende seni burada bırakmak istemediğim için hem motorum ile gezdirmek istediğimden dolayı eve dönüp motoru aldım. Sonra da senin çıkmanı bekledim. Sonrasını biliyorsun zaten." hepsini bir solukta anlatmıştı. Duyduğum şeylerin etkisinden çıkamamıştım. Benim için o da otobüsü mü kaçırdı bilerek iyi de niye ki? Daha fazla sorgulamak istemediğim için "Teşekkür ederim." dedim ne diyebilirim ki başka. Sohbet ederek okulun giriş kapısına doğru ilerlerken yine o tanıdık iki sima ile karşılaştım. Bora doğrudan bize bakıyordu. Yanında ki kız ona bir şeyler anlatma çabasındaydı fakat o kızı hiç duymuyor gibi direkt olarak bize bakıyordu. Sarp baktığım yere doğru kafasını çevirince gördüğü kişiyle çenesini sıktı. Bora'ya sadece göz devrdim ve Sarp'ın koluna girerek çekiştirdim. Yoksa birbirlerini yiyecek gibi bakıyorlardı. "O erkek bozuntusu seni aldatmadı mı neden kıskanıyor gibi bakıyor." göz devirerek, "Saçmalama ne kıskanması mutlu olmamı yedirememiştir kendisine. Ondan bu bütün sinir ve öfkesi takma sen onu." dediğimde ders zili çoktan çalmıştı. Sarp ile birlikte sınıfa girdiğimizde Aleyna'nın ters bakışlarına maruz kalmıştım ama hiç umrumda değildi. Küçümseyici bir bakış atıp sırıttım. Yerime oturup kitaplarımı çıkardım. Bahar'ı da görememiştim. Okullar açılınca kendini ya derslere ya da voleybola gömdüğü için asla tam olarak iletişim kuramıyorduk.


Derslerin çoğu güzel çoğu ise kötü geçiyordu. Bazen sıkıldığım için defter yaprağı alıp karalama yapıyordum. Kitaplara asla karalama yapmam çünkü kitaplar benim yavrularım gibi. Asla onlara gereksiz bir çizik bile atmam.


Öğle arasında Sarp'ın ısrarlarına dayanamayıp kantinden yemek yerine o asil motoruyla döner yemeye gelmiştik. Evet cidden döner yemeye geldik. Sarp ile burada zevklerimiz uyuşuyor çünkü bende tavuk dürümü seviyorum. Döneri yediğimde,regl olduğumda yediğim çikolatadan daha fazla mutluluk ve enerji veriyordu. "E ne diyorsun arada böyle kaçamaklar yapalım mı? Lütfen cevabın 'Olabilir' ve ya 'Bakarız' olmasın" cidden yalvarır gibi bakıyordu. "Ben tavuk dürüme hayır diyemem. O yüzden bu teklifin kabul edildi." dediğimde yanağımdan makas aldı. "Beni çok mutlu ettiniz hanımefendi."

"Ne demek beyefendi her zaman." dediğim şeye gülerek karşılık verdi. Yemeklerimizi bitirip okula gitmek için yola koyulduk. Okulun bahçesinde sadece o iki kişinin olması beni bir tık rahatsız etmişti. Sanki bilerek yapıyordu. Sürekli karşıma çıkması hiç normal değildi. Sonuçta aylarca varlığından bir haber olduğum birinin anında gelip sürekli karşıma çıkması ne kadar normaldi ki?


Hava sabaha göre ılık olduğu için Sarp bahçede oturmayı teklif etti fakat o kişilerin burada olması, beni ciddi derecede rahatsız ettiği için bahçede durmak istemememe rağmen Sarp'ı da kırmak istemiyordum. Oturmayı kabul edip onlardan en uzak olan bir köşeye gittik.

"Dün seni sigara içerken gördüm."

"Biliyorum." biliyor mu? İyi de gözleri kapalı değil miydi ben mi halüsinasyon görmüştüm.

"Biliyor musun?"

"Evet."

"Gözlerin kapalı değil miydi senin?"

"Kapalıydı."

"E beni nasıl gördün ki?"

"Kokun sayesinde." kokum sayesinde mi? Sigara kokusundan benim kokum ona nasıl ulaşmıştı ki. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp "Kokun her şeyden farklı olduğu için sigara kokusuna rağmen hissettim." dediği şeyle içimde aptal bir hareket hissettim. Ne diyeceğimi bilemez halde saf saf bakıp kalmıştım. Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki "Duru!" sesin geldiği yöne baktığımda Bora'nın neredeyse uçarak üzerimize geldiğini gördüm. İki saniye içinde tam dibimize gelmişti. Hırsla ayağa kalktım "Ne var?"

"Bu çocukla aramda bir şey yok dedin. Az kalsın öpüyordu seni."

"Sana öyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum."

dehşet içinde bana baktı. "Zoruna mı gidiyor mutlu olup hayatıma devam etmem. Ondan mı kuduruyorsun." Sarp'a bakarak

"Bu kızdan uzak dur anladın mı? Yoksa o yakışıklı suratını dağıtmak zorunda kalırım." Sarp gülerek ayağa kalktı.

"Duru bu çocuk seni en yakın arkadaşın ile aldatmamış mıydı Güzelim? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum?"

"Tam olarak doğru hatırlıyorsun."

"Güzelim mi?" Bora sinirden kıpkırmızı olmuştu. Sarp'ın üzerine doğru bir adım atınca hemen aralarına girdim. Bora bana bakarak "Benden sonra gittiğin kişi bu mu cidden?"

"Ne yapsaydım. Senin gibi, seninle birlikteyken en yakın arkadaşların ile seni aldatmam mı gerekirdi?" söylediğim laf ile birlikte kızaran yüzü iyice kızarınca çok keyiflenmiştim. Bora'nın arkasından gelen kişiye bakınca Beyza olduğunu gördüm. "Tatlım tasmayı sıkı tutmadın sanırım. Bak ilk fırsatta yanımda bitti köpeğin." Bora burnundan solumaya başlayınca, gözleriyle beni parçalamıştı adeta. Beyza yanımıza geldiğinde "Ne saçmalıyorsun sen yine Duru. Gerçekten Bora'nın beni daha çok sevdiği gerçeğini kendine yediremedin mi hâlâ?"

"Ben o olayları atlattım atlatmasına da senin sevgilin benim yeni biriyle olmama kuduruyor. Demek ki elinde tutacak kadar ilgi verememişsin."

Her kelimem ile birlikte daha da sinir olup kızarmaları çok hoşuma gitmişti. Sarp belimden tutarak beni kendine çekti.

"Hadi Güzelim gel gidelim buradan." eğer biraz daha burada kalırsam sonu hiç iyi olmayacaktı bu yüzden hemen Sarp'a ayak uydurarak sınıfa doğru ilerledik.


Akşam üzeri ne kadar çok otobüs ile gitmek istesem de Sarp'ın çocuk gibi attığı triplere kayıtsız kalmayıp onunla gitmeyi kabul ettim. Yavaş yavaş seviyordum motoru ama hâlâ gözüme çok korkunç geliyordu. Sarp gezmek istediğini söyleyince motor turumuzu biraz uzun tuttuk. Eve geldiğimide bugün akşam yemeğinde bize eşlik edip edemeyeceğini sordum, önce gelmek istemese de benim ısrarıma dayanamayıp kabul etti. Anneme de bu haberi verince benden daha çok sevinmişti. Hemen iş bölümü yapıp ortaya çok güzel bir menü çıkardık.


Geriye sadece akşam olmasını beklemekti. Çok geçmeden kapı çaldı. Kapıyı açmaya koşarak gittiğimde karşımda gördüğüm kişiyle birlikte donup kaldım. Şaşkınlıktan göz bile kırpamadım. Annemin seslenişi bile beni yerimden oynatmaya yetmedi.


Yeni bölüm nasıldı aşklarım? 🤍

Loading...
0%