@eah1015
|
Sabah uyandığımda güneş ışığı yüzünden gözlerim acıyor. Şuan çok huzurlu hissediyorum. Dün Aron yüzünden çok erken yattım. Şuan sabahın 5'i. Hemen kalkıp üzerimdeki kıyafetleri çıkarıyorum. Kırmızı elbisemi giyiniyorum. Bugün Celine'nın varis seçilme kutlaması var. O yüzden güzel olmalıyım. Elbisemi giydikten sonra saçlarımı tarıyorum. Saçlarımı yarım topuz yapıyorum. Önden biraz tutam çıkarıyorum. Çok güzel oldu. Kapıya yönelip kilidi açıyorum ve hemen yüzümü yıkamaya gidiyorum. Sonra salona iniyorum. Mile ve Celine orada. Bir kağıt okuyorlar. "Ella gel bunu görmen gerekiyor." "Neymiş o?" Mile elindeki mektubu bana uzatıyor. Üzerinde "Mile Krey'e" yazıyor. "Okusana." Diyor Celine. "Tamam. Mile Krey'e Sana daha öncede mektup yollamıştım. Orada dediğim gibi Su Krallığı'nda işler çok karıştı. Kayle yüzünden herkesin canı tehlikede. Kayle savaş için hazırlık yaptırıyor ve hiçkimse bunu istemiyor. İtiraz edenleri öldürtüyor. Lütfen bizi kurtarın! Benim kim olduğumu merak ediyorsanız buraya Su Krallığı'na gelin! LÜTFEN BİZİ KURTARIN!" "Bu kim? Gittikçe daha da merak ediyorum." Diyor Khloe. "Her kimse gerçekten tehlikede olmasa mektup göndermezdi." Diyorum. "Bana gönderiyor ama ben hatırlamıyorum. Su Krallığı'ndan bir sürü insan tanıyorum ama hiçbiri Kayle'ye bu kadar yakın değil." "Mile emin misin hatırlamadığına?" Diyorum. Mile bana şaşkın şaşkın bakıyor. Sonra mektubun her yerini inceliyor. Hiçbir ipucu bulamayınca mektubu masaya fırlatıyor. Böyle birini hatırlamadığını söylüyor ve odadan ayırlıyor. "Offf kim bu?" Diyor Khloe. "Keşke bilsem Khloe ama bilmiyorum." "Her kimse varis olmalı." Aron'ın sesi duyuluyor. O da buradaymış ama görmemişim. Ona ne kadar kırgın olsamda hak veriyorum. Bu kadar detayı bilen ve Kayle'ye yakın olabilecek tek kişi var o da Su Krallığı'nın varisi. "Ben hiç Su Krallığı'nın varisini duymadım. Siz tanıyormusunuz?" "Ben tanıyorum. Her krallıkta bütün krallıkların ailesinin yazılı olduğu bir yer vardır Khloe. Ben bir kere bakmıştım." Diyor Aron. Konuşurken arada bi bana bakıyor. Göz göze gelip duruyoruz. Nedense göz göze gelince heyecanlanıyormuş gibi bi hali var. Onu yıllardır tanımadan sevdim ve şimdi tanıyorum. Hâlâ seviyorum ancak kalbimi çok kırdı. O yüzden kolay kolay affetmem. "Peki bu yeri görmek ister misiniz?" Diyor arkadan Celine. "Elbette isteriz." Diyorum. Celine kafasıyla dışarıyı işaret edip yürüyor. Hepimiz arkasından gidiyoruz. Yürüken aklıma Mile geliyor. Onuda çağırmak istiyorum. Sonuçta bu her kimse mektupları Mile'ye gönderiyor. "Ben Mile'yi ve Alisa'yı çağırmaya gitmeliyim." "Alisa ve Ava henüz odalarından çıkmadı. Büyük ihtimalle uyuyorlardır. Mile ise zaten çağrıldı." "Tamam o zaman." Celine her işi halletmiş. Yürürken bile özgüveni belli oluyor. Kraliçe olmaya o kadar layık ki. Celine ile Yıldırım bükme ile ilgili bir sürü kağıt, parşömen, tablolarla dolu bir odaya giriyoruz. Odanın en köşesinde siyah bir örtüyle örtülmüş büyük tabloyu görüyorum. Celine gidip örtüyü kaldırıyor. "Şu an Earlot Dünyası'nın bütün krallıklarının ailelerini görüyorsunuz." Tabloyu okuyorum.
Ateş Krallığı'nın Kralı Tire Lorh Tire'ın Karısı Lize Lorh Çocukları: Tony Lorh, Ella Lorh, Fred ve Fride Lorh
Toprak Krallığı Kraliçesi Luna Tofu Luna'nın eşi Mark Tofu Çocukları: Khloe Tofu,Hakk Tofu
Su Krallığı Kraliçesi Kaylee Low Çocuğu: Yok ancak yeğenini evlatlık aldı Zeulo Low
Hava Krallığı Kralı John Krey Karısı Miny Krey Çocukları: Bolly Krey, Harley Krey,Mile Krey
Buz Krallığı Kraliçesi Misty Star Çocuğu ve eşi yok olarak
Kızıl Krallığı Kralı Bert Heart Eşi Bullet Heart Çocukları: Ava Heart, Aron Carl Heart
Yıldırım Krallığı Kraliçesi Claire Dill Eşi öldü Çocukları: Celine Dill,Bob Dill,
Doğa Krallığı Kraliçesi Nora Kostel Çocukları: Kris Kostel Eşi: Öldü
Güneş Krallığı Yöneticileri İkizler Moli ve Darly Brellit Çocuk ve eş yok Sarayda varislik için eğitilen üç kişi var: Heatr Brellit,Sprix Brellit,Azula Brellit
Buz Krallığı'na bakınca şok oluyorum. Varis yok yazıyor. Yani Buz Krallığı'nın varisi yok. Nasıl yani? O zaman ne yapacaklar?
Aron bana dönüyor. Onunla bakışmak istemiyorum bu yüzden bakışlarımı hemen başka yöne çeviriyorum. Aron bana bakmaya devam ediyor. "Bu tabloda Kayle'nin yeğeninden bahsediliyor. Onu hiç gördünüz mü?" Diyor Aron. "Hayır. O kadar tören oldu,buluşma oldu ancak onu hiç hatırlamıyorum." Mile böyle diyince düşünmeye başladım. Gerçekten de hiç görülmemişti. Tabloya göre adı Zeulo olmalıydı. Ava biraz öne çıkıp "Zeulo'yu nasıl bulabiliriz?" "Aslında bence Tony'e soralım." Celine öyle diyince şaşırıyorum. "Abim mi? Ne alakası var?" "Tony bu evrende herşeyi bilir. Nerde ne olmuş ne dönmüş en ufak ayrıntısına kadar bilir o." "Aslında doğru. Abime sorabilirim." "Ama mektup yazarsak ne kadar sürer?" Khloe öyle diyince hak veriyorum. Birinin götürmesi lazım. En az 1 gün beklemekiyiz ve bu da demek oluyor ki Zeulo'ya ulaşmaya 1 gün daha uzaklaşıcaz. Sonuç olarak vakit kaybedemeyiz. "Abimi boşverin. Hemen yola çıkıp Güneş Krallığı'na gitmeliyiz. Gitmeden mektup yollarız. Daha fazla vakit kaybedersek Zeulo'yu cansız bulucaz." Aron bana anlamlı şekilde bakıyor. Hâlâ Eris'in kim olduğunu ve 6 yıldır Aron'ın hissettiklerini öğrenemedim. Ama çok merak ediyorum. "Haklısın. Burdan mektubu gönderip Güneş Krallığı'na gitmeliyiz. Alisa'ya söyleyin o da hazırlansın. Akşam yola çıkıyoruz." Aron böyle diyince Celine öne atılıyor. "Tamam bende görevlilere hayvanları ve silahları hazırlatmalarını söyleyeceğim." Başımı onaylar şekilde sallayıp kapıya doğru yöneliyorum. Ava önümde yürüyor. Hazır fırsat bulmuşken omzuna dokunuyorum. "Ava bilmem gereken şeyler var. " diyorum sessizce. "Ne hakkında?" "Aron ve Eris" Ava duraksıyor. Bana şaşkın şaşkın bakıyor. "S-sen nasıl biliyorsun? Aron anlatmadı mı? Nasıl anlatmaz?" "Sana sormamı istedi. Çok sinirli gözüküyordu. Anlatmak istemedi. Bir de biraz tartıştık." "Yürü senin odana gidelim." Kafamı olumlu anlamda sallıyorum. Hızlı yürümeye çalışıyorum çünkü neler olduğunu bir an önce öğrenmek istiyorum. Giderken Bob'u görüyorum. Mavi saçlarının arasında lacivert detayları ile Celine'ya benziyor. Ona selam verip yola devam ediyoruz. Üst kata çıkıyoruz. Odamın yanında Alisa'yı görüyorum. Pembe saçlarını topuz yapmış, beyaz ve soft pembe karışımı bir elbise giyinmiş. Tam bir prenses tarzı ancak o bir prenses değil. Bugünkü kutlama için herkes çok güzel giyinmiş. Alisa yanımıza yaklaşıyor ve "Nerelerdesiniz? Sabahtan beri sizi bekliyorum." "İşimiz vardı Alisa. Sadece varislerin görebileceği bir iş." Ava öyle deyince Alisa tek kaşını kaldırıyor. Sinir olduğunda genelde böyle yapar. Ava haklı bu yüzden fazla uzatmadan Ava'yı kolundan tutup odaya çekiyorum. "Alisa kusuruna bakma!"diyorum. Şuan tek isteğim şu işin aslını öğrenmek. "Ava hadi anlat çok merak ediyorum!" "Dur dur sakin ol oturalım bi" diyor gülerek. "Peki! Şimdi anlatabilirim." "Evet evet dinliyorum" "Baştan başlıyorum. Aron 6 yıldır senin yolunu gözlüyor. Seni ilk gördüğünde çok küçüktü hatırlıyorum. Babam seninle onu uzaklaştırmaya çalıştı çünkü eğer Ateş Krallığı ile Kızıl Krallığı dostluğu tekrar başlarsa Kayle'nin savaş çıkaracağını biliyordu. Babam Kayle'den korktu. Sonra annem devreye girdi ve bizim kan bükücü olduğumuzu ve Kayle'nin değil bütün Earlot'un gücüne hakim olduğumuzu babana hatırlattı. Sonra dediğimde bi 5 yıl geçtiğinde söyledi. Yani Aron babam yüzünden seni bir daha göremedi. Benimle buluşmalara geldiğinde babam onu eğitime gönderir seni görmesine engel olurdu. Ta ki 1 yıl önce eğitimden kaçıp seni gördüğü güne kadar. O gün Aron'ın aşkı daha da büyüdü ben bunu hissediyorum. O günden sonra sürekli seni düşündü. Bana her zaman 'O çok güzel' derdi. Yani Aron sana çok aşık. Lütfen onu üzme." Bunları dinlerken çok mutlu oluyordum. İçimde kelebeklerin uçtuğunu hissediyordum. Aron'ı ilk gördüğüm andan beri hiç unutmadım. O masum bakışlar çocukken beni etkiledi ancak şimdi ölümcül bakışları ile etkiliyor. Aron'ın geçmişini henüz tam öğrenemedim. Eris kim? "Peki bu hikayede Eris kim oluyor?" "Ah Eris! O kardeşimi en çok yaralayan kişi. Fiziksel olarak değil ruhsal olarak. Eris ve Aron çok yakın arkadaşlardı. Eris su bükücü olmasına rağmen ailesi bizim krallığımıza geldi ve bize sığındılar. Bizde kabul ettik. Ailesi çok iyi insanlardır. Aron ve Eris beraber eğitim görüyorlardı. Herşeyi beraber yapıyorlardı. Beni tanımayan insanlar Aron'ın ikizinin Eris olduğunu bile düşünürlerdi. Sonra Eris'in Kayle'ye çalışmaya başladığını çok acı bir şekilde öğrendik. Aron'ın kalbi çok kırılmıştı ama artık Eris'ten nefret ediyor. Eris ihanet ettiği gibi aynı zamanda onun elindeki herşeyi çalmak istiyordu. Bu yüzden seni kaçırmaya çalışmış olabilir. Aron'ın öfkesi seni kaybetmekten korktuğu içindir. O ne Eris'e ne de sana öfkeli! O kendisine kızıyor. Seni koruyamadığı için. Seni çok seviyor Ella! Onu anlamalısın. Kendisinden daha çok sevdiği birini kim kaybetmek ister?" "Haklısın Ava. Anlattığın için teşekkürler." Ava bana gülümseyip gidiyor. Sonuçta hazırlık yapmalıyız. Duyduklarım benimde kalbimi acıtıyor. Aron, benim prensim,kalbimdeki tahtın sahibi. Onu çok üzmüşler. Ben bunu göze alarak davranmalıyım. Onu kırmak istemiyorum. Karar verdim. Aron ile konuşup aramızın düzelmesini sağlayacağım. Ancal şimdi akşam için hazırlanmalıyım. Hemen çantamı alıp içine eşyalarımı koyuyorum. Varis tacımı takıyorum. Silahlarımı çantamın yanına koyup aşağıya iniyorum. Oradaki görevliye eşyalarımı Lemi'ye yüklenmesini söylüyorum. Oda kibarca tamam diyor ve ayrılıyor. Mutfağa doğru gidiyorum. Sabahtan beri duyduklarım beni acıktırdı. Bir şeyler atıştırmalıyım. Mutfakta poğaça görünce dayanamayıp 2 tane alıyorum. Sonra bahçeye gideceğim. Poğaçamın biri yerken arkamdan ses geliyor. "Sende mi buradasın prensesim?" Aron bu. Onunla konuşmak için can atıyorum ama şuan yemek yiyecektim. Ayrıca neden bana prensesim diyor? Neden dalga geçmiyor benimle? Neden? Arkamı dönüp Aron'a bakıyorum. Gözgöze geliyoruz. Hafifçe gülümseyip cevap veriyorum. "Evet bende buradayım. Biraz karnım acıktı. Ava ile konuşup gerçekleri öğ- "Ava ile konuştunuz mu?" Mutlu bir ifade ile bana bakıyor. Rahatlamış gibi iç çekiyor. "Evet konuştuk. Bana her şeyi anlattı Aron. Aron ben özür dilerim. Eris'in kim olduğunu bilmiyordum ve senin neden öfkelendiğinide. Seni kırdıysam üzgünüm." Aron anlayışlı bir şekilde yanıma yaklaşıyor. Saçlarımı okşuyor ve bana sarılıyor. Bende ona sarılıyorum. "Herşeyi öğrenmişsin. Seni korkuttuğum için üzgünüm ancak öyle bi durumda önümü bile göremedim." "Sıkıntı değil. Bir de neden artık benimle dalga geçmiyorsun?" Geri çekiliyor. Ellerini yanağıma koyup yanağımı okşuyor. "Bana kızma diye. Kalbini kırdıktan sonra bana kızarsan seni kaybedebilirim." Gülümsüyorum. "Sen beni kaybetmiyeceksin. Bende seni. Buna izin vermem." O da gülüyor. Daha da yakınlaşıyor. Nefesini hissediyorum. Dudağıma küçük bi öpücük konduruyor. Sonra geri çekiliyor. Şuan anlıyorum Aron'ın gülünce ne kadar tatlı olduğunu. Gülümseyip bana "Bende izin vermem miniğim."diyor. İkimizde gülüyoruz. Sonra beni alnımdan öpüyor. Bu büyülü an arkamızdan Khloe seslenince bitiyor. "Biraz daha durursanız kusucam." Aron arkasını dönüp "Kus. Umrumda değilsin."diyor. Sonra beni bir kere daha alnımdan öpüyor. Bir kere daha. Ama onu durduruyorum. "Aron hazırlık yapmalıyım. Bugün Güneş Krallığı'na gidiyoruz." "Tamam miniğim. Sen git." Beni bırakıyor. Kapıdan çıkarken Khloe'ye "Bunun intikamı fena olur." Deiyp gülüyorum. Aceleyle kutlama salonuna gidiyorum. Herkes orada toplanmış. Mile bana el sallıyor. Yanına gidiyorum. "Tacını yakışmış kraliçem." Diyorum İkimizde gülüyoruz. O an aklıma abim geliyor. Ona nasıl bir mektup yazmam gerek bilmiyorum. Ancak hemen yazmalıyım. Mile'ye söylüyorum. "Beybi abime mektup yazmalıyım." "Hala yazmadın mı? Hemen Celine'ya söyleyeyim." "Hayır dur şapşal. Celine hazırlanıyor. Napıcaz?" "Birisi gidip mektubu ulaştırsın." Diyor Aron arkadan. "Kim gidecek?" "Alisa ayağa kalkıyor. "Ben giderim. Zaten Güneş Krallığı'na alınmayacağımı biliyoruz. Oraya sadece özel olan ziyaretçiler girebilir. Benim gitmem en mantıklısı." "Olur. Git." Aron öyle deyince kaşlarımı çatıp ona bakıyorum. Ne bu kabalık! "Alisa ben mektubu yazmaya gidiyorum. İstersen sende gel." "Tamam." Aron bana bakıyor. "Alisa sen önden git." "Neden? Beni mi özledin miniğim?" "Ne bu kabalık! Kızlara doğru düzgün davran!" "Ne kabalık? Ben sadece onayladım. Ne var bunda?" Göz devirip gidiyor. Gene başladı beni sinir etmeye. Hemen Alisa'nın yanına gidiyorum. Alisa yazı odasında kağıt kalem çıkarmış beni bekliyor. "Hadi yaz Ella." "Yazıyorum." Yazıya başlıyorum. Sevgili abiciğim, Ben Ella. Varisler olarak Kayle'yi durdurmak için yola çıktığımızı biliyorsundur. Amacımız hala aynı ancak sana ihtiyacım var. Güneş Krallığı'na gelmelisin. Seni orada bekliyor olacağım. Beraber Zeulo'yu ve Misty'nin bahsettiği avcıya bulmalıyız. Kardeşin Ella Bu şekilde yazıp katlıyorum ve zarfa koyuyorum. Alisa'ya verince hemen kutlama alanına dönüyorum. Alisa Yıldırım kuşlarından biri ile gidiyor. Kutlama yaklaşık bir saat sürüyor. Sonra hemen Aron'ın yanına gidiyorum. "Aron artık herkesin toplayıp gitme vakti geldi." "Herkes bizi bekliyor şaşkın." "Nasıl ya ?" "Onlar kutlama bitmeden gitti. Şuan ahırda bizi bekliyorlar." "Hımm o zaman hemen gidelim." "Dur bakalım prenses. İlk önce seni öpmem gerek" Göz devirip arkama dönüyorum. Aron kolumdan tutup beni döndürüyor. Sonra kendisine doğru çekiyor. Sonra dudaklarıma yapışıyor. Gittikçe daha çok yakınlaşıyoruz. Bir beden iki insan gibi. Aron beni hiç bırakmıyor. Öptükçe daha çok öpüyor. Khloe bize seslenip durduran kadar devam ediyoruz. "Ella hadi artık! Ordada öpüşürsünüz! Ancak şuan gitmemiz gereken bir krallık var!" Khloe toprak büküp aramızı açıyor. Bu iki oldu. Ben bunun intikamını alırım. Khloe'ye dönüp göz deviriyorum ve Aron'ın elini tutuyorum. Aron bana bakıp "Sanırım gitmeliyiz miniğim."diyor ve elimi tutup yürüyor. Üçümüz beraber ahıra gidiyoruz. Lemi beni görünce heyecanlanıyor. Aron'ın elini bırakıp Lemi'ye biniyorum. Celine da kendi hayvanına biniyor. Herkes hazır olunca gidiyoruz. Güneş Krallığı bizi beklesin. Azula'yı görmek için sabırsızlanıyorum. |
0% |