Yeni Üyelik
10.
Bölüm

GÜNEŞ KRALLIĞI

@eah1015

Gece çıktığımız yolculuk öğlen son buldu. Görevliler bizi görünce saygı ile eğildiler. Hemen hayvanlarımızı aldılar ve bize kapıyı açtılar. Bu sefer kim olduğumuz sorulmadı. Bu krallık varislerin hepsini bilen krallık olmalı. Geçmişte varis seçilme fikrini ortaya koyan Kral Sart sayesinde Güneş Krallığı Earlot'da ki bütün varisleri, bütün aileleri bilirler. Bu yüzden burada çok şey öğreneceğimizi biliyorum. Mesela Misty'nin neden bir varis seçmediğini. Çoğu şeyi öğreneceğim için çok mutluyum. Özellikle Azula Brellit'i göreceğim için heyecanlıyım. Onun çok yetenekli bir enerji bükücü olduğunu duymuştum. Güneş Krallığı'nda ki insanlar enerji büker ancak eğer enerjiniz yoksa size bi zararları dokunmaz. Azula ise çok yetenekli, çok acımasız, çok güzel bir varis. Duyduklarım bu ancak bundan daha fazlasını umuyorum.

Ben, Mile ve Khloe önden yürüyoruz. Aron ve Ava arkadan geliyorlar. Sanırım aralarında şakalaşıyorlar. Sonuçta uzun zamandır ikisi vakit geçirmedi. Aron'ı bilmem ama Ava sanki ikiz değilde Aron'ın ablası gibi onu koruyor. Her zaman onu düşünüp de karar veriyor. Tam bir abla.

Ava ve Aron'a bakmayı kesip önüme dönüyorum. Güneş Krallığı çok göz alıcı ve ışıl ışıl bir yer. Her yer de altın, sarı, beyaz detaylar var. Bu krallıkta ki insanlar genellikle insanların enerji duyduğu şeyler üzerine ticaret yapar. Mesela ışık gibi. Geceleri ışık olmadığı için Güneş Krallığı kendi ışıklarını yaptı ve bunu tüm Earlot'a satıyor. Ticaret budur. Kafamda bunları düşünüyorum ancak bir yandan Azula'yı görmek için can atıyorum. Onun hiçbir prensese benzemediğini biliyorum. Varis seçilme törenime geldiğinde onu arkasından gördüm. Tam bir altın rengi meraklısı. Aslında bu normal ancak bu kadar da sevilmez. Odasında bulunan her şeyin altın olduğunu duydum. Bütün prensesler arasında en farklı olanı oydu. Biliyorum. Bende bunun farkındayım ve bu yüzden onunla tanışmayı çok istiyorum. Saraya giden yolun kenarlarına çiçekler konulmuş. Bu detayı sevdim. Yolda bastığımız yerler altın rengine dönüyor. Bir çeşit sihir yapılmış. Ben ve Mile önden saraya giriyoruz. O kadar ihtişamlı ki! Kocaman bir salon bizi karşılıyor. Zaten Ateş Krallığından sonra en büyük krallık burası. Hizmetçiler yavaş yavaş gelip yanyana diziliyor. Sanki ortada bir yol oluyor. Sonra bir asker

"Güneş Krallığı'nın varisi ve aynı zamanda tüm Earlot'un en güçlü enerji bükücüsü Azula Brellit efendimiz geliyor."

İşte şimdi onunla tanışabiliriz. Azula yavaş ve narin adımlarla merdivenden aşağıya iniyor. Simsiyah saçlarını açık bırakmış, altın sarısı bir elbise giymiş, ayakkabıları desenli ve kabartmalı çok hoş duruyor. Azula'yı dışarıdan görsem de prenses olduğunu anlardım. Çok asil bir duruşu var. Her insan bunu beceremez. Azula ona oluşturulan yolda ilerleyip yanımıza geliyor. Celine bizim yanımıza gelmemişti. Aklıma o gelince arkama bakıyorum. Celine ve Khloe yanyana durmuşlar. Azula'ya tekrar döndüğümde Mile ile reverans yapıyoruz. Azula'ya hemen sorular sormaya başlıyorum.

"Prenses Azula, ben Ateş Krallığı Varisi Ella Lorh"

Azula bana gülümsüyor. Sanki beni görmeyi beklemiyormuş gibi çok mutlu ve şaşkın.

"Memnun oldum Ella Leydim. Sizi görmek için ne iyilik yaptım bilmiyorum. Sizi burada görmek çok heyecan verici."

"Teşekkür ederim. Burada ki bütün varisler çok değerli. "

"Ah tabii sizleri de tanımak istiyorum."

Mile hemen söze atlıyor.

"Ben Hava Krallığı Varisi Mile Krey. Tanıştığıma memnun oldum Azula. Bana genelde Earlot'un hava durumu derler. Sonuçta sinirlendiğimde ne olacağı belli olmuyor."

Mile hafifçe gülümseyerek saraya doğru yürümeye başladı.

"Lütfen bana odamı gösterin! Nerede dinlenebilirim?"

Azula arkasını dönüp bir hizmetçiye işaret ediyor. Hizmetçi Mile'yi yönlendiriyor. Onlar beraber giderken Celine öne çıkıyor.

Azula onu görünce eğiliyor. Sanırım Celine'nın nasıl biri olduğunu biliyor. Tanışıyor olmalılar.

"Celine seni burda görmek çok güzel. Gerçekten seni çok özlemiştim."

"Bende seni çok özledim ancak buraya ciddi bir görev için geldik. Öncelikle buradaki varisleri tanıyorsundur. Bu Toprak Krallığı Varisi Khloe Tofu. Bu Kızıl Krallığı Varisi Ava Heart ve onun ikizi Aron Heart. Mile'yi tanıyorsun. Şimdi bu ciddi konuyu konuşmalıyız. Acelemiz var."

"Peki Celine. Sizlerle tanışmaktan onur duydum. Bütün varisleri bir arada görmek çok güzel. Hepinizin bükme yeteneğinin en iyi olduğunu biliyorum. En iyi ustalardan eğitim gördünüz. Burada sizler için çalışma yerleri var. Orada yeni teknikler öğrenebilirsiniz. Şu ciddi konuyu konuşmak için yukarıda toplantı odası var. Genelde babam oraya girmeme izin vermez ancak sizlerle gireceğimi öğrenirse izin vereceğine eminim."

Hemen söze atlıyorum.

"Tabii hemen konuşmaya başlasak iyi olur."

"Peki o zaman gidelim."

Celine ve Khloe önden yürüyor. Ben Aron'ı bekliyorum. Arkamı döndüğümde Ava'ya başıyla işaret edip yanından uzaklaşmasını sağlıyor. Onlar önden biz ikimiz el ele arkadan gidiyoruz. Toplantı odasının kapısı ikili ve kocaman görünüyor. Azula önderliğinde içeriye giriyoruz. İçeride iki kişi daha var. Mile arkasına dönüp kafasıyla 'yanıma otur' diyor. Azula en başa ben yanına Mile'de benim yanıma oturuyor. Karşımıza Khloe, Ava ve Aron oturuyor. Azula eli ile diğer iki kişiyi gösterip,

"Muhtemelen Nick ve Sprix'i tanımıyorsunuzdur. Nick Earlot'un en zengin tüccarıdır. Sprix ise bana bir şey olursa varis olacak kişi. Lütfen kendinizi tanıtın gençler."

Nick ayağa kalkıp söz alıyor.

"Selam varisler! Ben Nick Leister. Earlot'un en zengin iş adamıyım. Aynı zamanda enerji bükücüsüyüm. Earlot'da ki en iyi enerji bükücü olduğumu düşünüyorum. Azula'dan sonra tabiiki. Küçükken annemi kaybettim. Babam ise çok yaşlıydı sadece kendisine bakabiliyordu. O yüzden kendi isteğimle ondan ayrılıp buraya geldim. Sonra Azula'yı gördüm. İlk başta çok soğuk biri olduğunu düşündüm ancak o gerçekten sıcaklığı ile tüm evreni ısıtır. Bu arada boyum 1.95. Tanıştığıma memnun oldum."

Nick kendini açıkça tanıttıktan sonra yerine oturdu. Sonra Sprix kalktı.

"Ben Sprix Brellit. Tahmin edeceğiniz üzere Azula'nın kardeşiyim. Azula diyorum çünkü aramızda sadece 2 yaş var. Teşekkürler!"

Azula ile kardeş olmalarına rağmen Sprix sarı saçlı, ayrıca daha çekingen. Sanırım varisşik için en doğru seçimin Azula olduğu çok açık. Sprix'i dinledikten sonra önüme dönüyorum. O sırada Aron'ın bana baktığını görüyorum. Hafifçe gülüyorum. Aron da gülüyor. Azula aramızdaki kıvılcımı hissettiğinde ayağa kalkıyor ve konuşmaya başladı.

"Evet. Artık konuşmaya başlayalım. Biri bana konuyu özet geçsin lütfen. Uzun uzun anlatımlardan hoşlanmıyorum. "

O sırada Mile ayağa kalkıyor. Ve saçını düzeltiyor.

"Ben özetlemek isterim. Kayle ve Misty tüm Earlot'un zarara gireceği bir savaş başlatmak üzereler. Kayle'yi durdurursak Misty de bir şey yapmaz."

Sprix söze atlıyor hemen.

"Kayle'yi mi durdurucaksın? Hahahahahahah! Lütfen bunu yöneticilere bırakın bence"

O gülerken Aron sinirle ona bakıyor. Hatta herkes bakıyor. Aron öne doğru eğiliyor ve ellerini masada birleştiriyor. Boğazını temizliyor.

"Sprix! Sana kim söz hakkı verdi?" Diyor sertçe. Gülüyor ama sinirden olduğu çok açık. Ava ona dokunup sakin olmasını ima ediyor. Aron'ı biraz tanıdıysam sakin olamaz.

Aron Ava'nın kolunu geri itip ayağa kalkıyor ve Azula'ya dönüyor.

"Azula, bu kızın toplantı odasında işi yok. Buradan çıkarılmasını talep ediyorum."

Sprix öfkeyle ayağa kalkıp

"Sen kim-

Aron onun lafını bölüp sesli bir şekilde

"Ben Kızıl Krallığı'nın koruyucusuyum. Burada sana ihtiyacımız yok ve bizimle gelemezsin. Şimdi hemen git!"

Aron elini kapıya doğru uzatıp gitmesini ima ediyor. Sprix herkesin gözüne bakıyor. Kimse itiraz etmeyince dışarıya çıkıp kapıyı sertçe kapatıyor. Aron sakinleşmiş görünüyor. Azula ayağa kalkıp konuşmaya başlıyor.

"Konuyu anladım. Benim de sizinle gelmem gerektiğini de biliyorum. Sizinle bir kişi daha gelebilir mi?"

Hemen ayağa kalkıyorum.

"Tabii ki gelebilir. Ancak ölüm tehlikesi olduğunu bilerek."

"O zaman Nick'i de alıyoruz." Diyerek yerine oturdu Azula.

Sonrasında daha fazla konuşulacak bir şey olmadığını düşündüğüm için ayağa kalktım. Benimle beraber diğer kızlarda kalktı. Odadan çıkarken arkama baktım. Sadece Aron ve Nick kalmıştı. Belki erkek erkeğe bir şeyler konuşurlar diye onları rahatsız etmek istemedim. Biz kızlarla yemek salonuna doğru geçtik. Yolculuk dolayısıyla gerçekten çok acıkmıştım. Böyle düşünen tek ben olmadığım için hep beraber yemek salonuna indik. Yemekler gerçekten çok nefis görünüyorlar ve kokuları beni daha da acıktırıyor. Hepimiz sofraya oturduk ve yemeğe başladık. Kimse konuşmuyor, sadece yemeklerimize odaklanmıştık. En sevdiğim ortamdı bu. Yemeğimi yedikten sonra ilk benim bitirdiğimi fark ettim ve kızlara reverans yapıp mutfaktan çıkmak için kapıya yöneldim. Azula'nın baş yardımcısı kapıyı benden önce açtı ve bana gülümseyip beklememi istedi. Sonra konuşmaya başladı

"Sevgili Hava Krallığı Varisi Mile Krey ve sevgili Ateş Krallığı Varisi Ella Lorh'a mektup var. "

Mile ile bakışmaya başladık. Mile en sonunda ayağa kalkıp kendi mektubunu aldı ve bende aldım. Mile yemekten sonra okumak için mektubu bana verdi. O yemeğine dönerken bende mektupları hizmetçiye verip odama götürmesi gerektiğini söyledim. Ellerimi temizlemek in lavaboya gittim. Aynada kendimi gördüğümde büyüdüğümü daha da anladım çünkü çene hatlarım daha keskinleşmiş, saçlarım uzamış ve çocuksu yüzüm yavaş yavaş değişmeye başlamıştı. Saçlarımı biraz düzelttikten sonra lavabodan çıktım ve odama yöneldim. Mektubun abimden geldiğini tahmin ediyordum çünkü bize yardım edeceğine emindim. Odama girince Aron dahil herkesin orada olduğunu gördüm. Mektupları henüz açmamış, beni beklemişlerdi. Mile beni görünce hemen kendi mektubunu açtı.

"Başlıyorum. Hazır mıyız?"

"Hadi Mile" Khloe onaylandıktan sonra okumaya başladı.

"Sevgili Prenses Mile,

Sana önceden de mektup yollamıştım. Biliyorsunuz artık. Su Krallığı'na bir an önce gelmelisiniz. Keşke buradan kaçıp sizinle Kayle'yi durdursam ancak yapamam. Buraya kendi adımı yazmadığım için şanslıyım ki hala ölmedim. Kayle burada ki herkese işkence ediyor. Kimse sesini çıkaramıyor. Siz gelirseniz hazırlıklı olun. Çünkü buraya giriş hiç kolay değil. Biliyorum önceliğiniz Doğa Krallığı'na gitmek olmalı. Evet oraya gidin ancak ilk önce buradan beni almanızı istemek zorundayım. Burada dayanamıyorum.

Hem aradığım bir varis hem de Earlot'u kurtarma yolunda bir katkım olması için sizlere katılmak istiyorum.

-Z"

Mile bunu okuduktan sonra derin bir iç çekiyor. Mektubun Zeulo'dan geldiğini artık biliyoruz. Mile mektubu bıraktıktan sonra bana bakıyor. Açıklama istediğini biliyorum. Tam konuşacakken Celine söze başlıyor.

"Zeulo'yu kurtarmalıyız. Doğa Krallığı'na beraber gidersek Ölüm Büyücüsü'nün bizi kabul etme ihtimali artar. Güneş Krallığı ile Su Krallığı arasında ki mesafe ne kadar sürer Azula?"

"Yaklaşık 3 gün sürebilir ancak arada Gohkrim Adası var. Orada durup dinlenebiliriz. Sonra yola devam ederiz. "

Ava ayağa kalkıyor.

"O adayı biliyorum. Orası eğitim yeri. Orada korumalar ve özel askerler eğitilir. Şuanda bu durum devam etmiyor çünkü Kayle 2 sene önce bunu kaldırdı. Onun yüzünden her krallık kendi askerini yetiştiriyor ve bu yüzden anlaşmazlıklar ve savaşlar çıkmaya başladı."

"Anlıyorum. O ada güvenli olacaktır. Celine, Ava, Khloe ve Ella buradayken bize kimse dokunmaz merak etmeyin. En güçlü varislerin aramızda olması Kayle'yi zor duruma düşürecektir."

Azula'nın söylediklerinden sonra gururlanıyorum. En güçlü varislerden biri olduğumu biliyorum ancak genede böyle konuşulunca daha iyi hissediyorum. Mile'ye dönüp soru sorar gibi bi bakış atıyorum. Hemen anlıyor. Bana mektubumu uzatıyor.

"Baby al senin mektubun. Üstünde Tony Lorh yazıyor."

"Abimden geldiğini biliyorum. Okumaya başlıyorum.

Ella'm

Bana ihtiyacın olduğunu duydum. Tabiiki de kabul ediyorum. Sana yardım edeceğim. Hatta siz bunu okurken ben Zeulo için gerekli araştırmaları başlatmış olacağım. Ayrıca avcı konusunda henüz bir şey öğrenemedim. Bu konuyu babamda araştırıyor ancak henüz bir bilgi yok elimizde. Yine de kardeşim, sana güzel haberler göndereceğim. Size iyi yolculuklar!"

Mektubu okuduktan sonra tekrar zarfın ine koyuyorum. Nick öne geliyor ve konuşmaya başlıyor.

"Tony ile tanışmayı çok isterdim doğrusu. Bize yardım edeceğine çok mutlu oldum. Bence yanımıza gelse havalara uçacak biri var aramızda. Şuan konumuz bu değil ama."

Nick'in ne demek istediğini anlamadım. Kim havalara uçacak? Benden bahsediyor olmalıydı. Nick'e dönüp

"Haklısın. Abim gelse mutlu olurdum."

Deyip konuyu kapatmaya çalışıyorum. Herkesi odamdan çıkarıp yatağıma yöneliyorum. Hava karardığı için çok uykum var ve hemen uyumak istiyorum. Yatağıma yattığım gibi uykuya dalıyorum.

Ella!

Ella!

Ellaaaa!

Gözlerimi açtığımda karşımda Celine duruyor. Hem şaşkın hem uykulu bir şekilde doğruluyorum.

"Ne oldu Celine?"

"Tony hakkında anlatmak istediğim şeyler var."

Sanırım rüyadayım. Fakat bu rüyanın sonunu merak ediyorum.

Loading...
0%