Ava ile yürüdükten sonra karnımız acıkıyor. Saraya gidiyoruz. Kızıl Sarayı gerçektende çok detaylı. Bordo siyah renkli işlemeli duvarlar alışılmışın dışında görünüyor.

Ava

"Kardeşimde bizimle yemek yiyecek haberin olsun Ella"

O sersemle yemek mi ? Düşüncesi bile mide bulandırıyor.

"Tamam Ava"

Beraber mutfağa çıkıyoruz. Heryer ayrı bi güzel gözüküyor. Gerçekten Kızıl Krallığı diğerlerine benzemiyor. Babam her zaman Kızıl Krallğının daha korkutucu gözüktüğünü söylerdi. Haklıymış. Ama ben bu krallığı seviyorum.

"Ella gel buraya otur"

"Tamam"

Ava,ben ve Kızıl Krallığı Kraliçesi Bullet Heart ile oturuyoruz.

"Demek Ateş Krallığı'nın varisi oldun?"

Dedi Kraliçe

"Evet efendim"

"O halde yetenekli olmalısın. Bende Ava ile Aron arasında çok gidip geldim. Sonra Ava'nın benim gibi çok güçlü biri olduğu aklıma geldi ve son anda kararımı değiştirdim. Aron biraz tembeldir. Zaten O da Ava'yı tercih etmemi istedi."

"Anne ne zaman yemek yiyeceğiz?"

"Aron gelmedi daha"

Derken Aron içeri geldi. Bordo bi takım giymişti. Siyah sandığım gözleri kıpkırmızı parlıyordu. Babam bahsetmişti, kan bükücükerin gözlerinin asıl rengi kırmızıdır ancak sadece yetenekli olanlar bunu ortaya çıkarabiliyor diye. Demek Aron'da onlardan biri.

Aron tam karşıma oturuyor.

"Ee buraya öylesine uğramak için geldiğini söyleme sakın" diyor

"Hayır. Olan biteni anlamak için

düşüncelere dalmıştım ancak bir sürü soru işareti var. Bunların cevabını Kral Bert'in bileceğini düşündüm."

"Peki neden O?" Diye sordu Ava.

"Çünkü babam ile küçüklüğünden beri arkadaşlarmış."

"Çok mantıklı bir düşünce. Sevdim seni küçük kız."diyor Aron. Benimle dalga geçmesine dayanamam.

"Bu fikri herkes düşünebilir bunu mantıklı buluyorsan-

Derken Kral Bert içeri giriyor. Naş köşeye geçip eliyle yiyin işareti yapıyor. Kızıl Krallığı'nda saygı olduğunu bilmezdim.

"Yemekten sonra konuşalım Ella Lorh" diyor Bert Kral.

"Peki Kral Bert"

Yemek bitince izin isteyip odadan çıkıyorum. Biri benim kolumu tutup çekiyor. Aron aptalı bu.

"Ne var!"

"Babamın odasına gidiyorsun sanırım."

"Bu seni ilgilendirmez"

"Odanın yerini göstereyim"

Evet odanın yerini bilmiyorum bu yüzden beni götürmesine izin veriyorum.Odaya girince karşımda Kral Bert oturuyor.

"Buyur gel"

"Kral Bert, buraya bazı sorular sormak için geldim."

"Başla"

"Babam ile çok küçükken arkadaş olmuşsunuz. Peki babamın Su Kraliçesi Kayle ile ne alakası var?"

Kral Bert şaşırmış gibi duruyor. Birkaç dakika donakalıyor.

"Sen bir şeyler mi duydun?"

"Hayır. Duymam gereken bir şeymi var?"

"Bak sana bu konuyu anlatıcam ancak babana benden duyduğunu söyleme hatta babana bildiğini bile söyleme. Kayle bunu anında öğrenir ve seni öldürür."

"Anlamıyorum, neden? Bunu bilenler ölmeli mi?"

"Evet Ella. Bu sır öğrenilirse sadece Ateş ve Su Krallığı değil bütün Krallıklar etkilenir. Çünkü Kayle sır öğrenilince herşeyini kaybedebilir. "

"Bu sır ne?"

"Onu bende tam bilmiyorum ancak Kayle ile Tire arasında olduğu doğru."

Bu sırrı öğrenmek zorundayım.

"Peki nasıl öğrenicem?"

"Bana kalırsa öğrenmemen daha iyi."

"Ama Kayle durdurulmazsa savaş çıkabilir."

"Biliyorum. Ancak bundan ben ve krallığın etkilenmeyiz. Bize saldırmaya kimse cesaret edemez."

Bu adamın bencilliğinden nefret ediyorum.

"Ancak eğer istersen sana ipucu veririm."

Heh sonunda.

"Tabiiki"

"Sırrın yolunu aramak için bana gelmen çok doğru. Şimdi ise Doğa Krallığına git ve ölü büyücüyü bul."

Kanım dondu. Ölü büyücü mü? Gerçekten o kadını gören herkesin öldüğü büyücü mü? Bu adam benimle dalga geçiyor olmalı.

"Ancak ölü büyücüyü gören herkes ölür."

"(Kahkaha)Yok öyle bir şey. Bak ben sapasağlam kaldım. Ölü büyücüye gücünü kanıtlarasan ölmezsin. Yani yoldaki engelleri aşmalısın."

Hımm bu daha mantıklı.

"Anladım. Teşekkürler."

Eve dönmek üzere Lemi'yi arıyorum. O sırada arkamdan biri geliyor.

"Sencede bu yol tehlikeli değil mi?"

Arkama bakmadan Aron olduğunu anladım.

"Seni ilgilendirir mi?"

"Ben sadece kahraman olmak isteyen minik bir kızı kurtarmak istedim."

"Bana bak bana minik demeyi bırak!"

"Tamam tamam MİNİK"

Sinirden ölücem artık. Bu aptala kim katlanır.

"İstersen yanına destek al. Oralar Baya tehlikelidir."

"Alırım."

"Yani bi kan bükücü olmadan biraz zor doğrusu."

"Hah seni mi almamı istiyorsun?"

"Demek sen bunu düşündün, ben Ava'yı kastetmiştim"

"Ne?"

"Ama çok istediğin için geliyorum minik."

Göz devirip Lemiye biniyorum. Eve gidince direk uyuyacağım.