Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm Ezo Leyla Eroğlu ;))

@ebrarhayal2733

Bölüm şarkısı: Size bırakıyorum sizi en duygulandıran şarkıyı açın :')

 

"Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak "

 

"Güven ruh gibidir bir kere kırıldı mı bir daha gelmez. " ;)

 

***

 

Ezo o konaktan çıktıktan sonra duygularını hayellerini ve ruhunu gömmüştü ve eski ezo olmamak için yemin etmişti ve olmayacaktı da o gün ezonun ölüm günüydü ve ezo bundan sonra sadece intikamı için yaşayacak ve diğer insanlara kötülük yapanlara gece gibi çökecekti üstlerine . Her şeyin bir sırası ve zamanı vardı elbet bir gün o zaman ve sıra gelecek ve ezo leyla kendini gösterecekti .

 

Güçlü olmak için her şeyi yapacaktı çünkü o artık kimsesizdi kendinden başka kimsesi yoktu ve belkide olmayacaktı . Artık onun hayatında güven olmayacaktı zaten başına ne geldiyse duyguların dan ve en güvendikleri tarafından gelmemişmiydi ? Ezo Leyla söz vermişti ve o sözü elbet tutacaktı canı pahasına olsa bile kendine verdiği yeminini ve sözünü tutacaktı.

 

Insan insanın cehennemidir .

 

***

 

Arabanın camından geçip giden yollara bakıyordu boş gözlerle bazen keşke hepsi koca bir kabus olsa diyordu ama şimdi daha iyi anlıyor du her şey kabus olamayacak kadar gerçek acımasız ve iğrençti ve artık hiç tanımadığı insanların yanında kalacaktı .

Bu his ne kadar kötü olsada artık mecburdu yani mecbur bırakılmıştı sadece iki insanın bir birine beslediği sevgi ve bu sevgiye verilen aşk yüzünden işte o günden sonra ezo en çok aşktan nefret etti bu aşk denilen duygu her neyse insanı kör sağır ve dilsiz yapıyordu .

 

Ona göre aşk en iğrenç ve kötü bir duygu idi zaten başına en büyük belayı hayatının bitmesi bu aşk denilen illet yüzünden gelmişti.

 

Önceden bir insanı bile incitmeye kırmaya ve nefret etmekten kaçınan kız şimdi her şey den herkesten nefret ediyor ve onları kırıp parçalara ayırmak istiyordu .

 

Ve bazı şeylerin affı olmazdı ezo söz vermişti ne abisini ne de babasını hiç bir zaman affetmeyecekti isterse iki cihan bir araya gelsindi asla affetmezdi.

 

Eğer bir insana ikinci şans verir sen o insan yine yüz bulup o hatayı yapardı.

 

O düşmüştü ama ayağa kalkacaktı elbet ve asla bugünleri unutmayacaktı . Herkesin hayatında unutamadığı bir şey vardı ezonun ki ise son bir kaç gündü .

 

Hayat bu kadar acımasızmıydı yoksa hayatı acımasız yapan kader yada insan mıydı.

 

Omzunun üstünde el hissedince yavaşça ona bakan mehmet xidrekana baktı ezo babası ve abisi ve de töre kadar yanında ki adamında suçu vardı gözleri tekrar omzunda ki ele kaydı daha sonra mehmet ağanın gözlerinin içine baktı hiç bir duygu olmadan görmek istedi gözlerinden pişmanlık ufakta olsa görmek istedi küçük bir duygu ama o yeşil ve mavi karışımı gözlerde hiç bir duygu yoktu ne bekliyordu ki hayatını elinden alanlardan .

 

Kafasını tekrar cama çevirdiğinde kocaman bir konağın önünde durduklarını fark etti ve hiç beklemeden indi arabadan konağın önüne gelip gözleriyle baştan aşağı süzdü yeni cehennemini yada kendi cennetini yine ve yine düşündü kendine verdiği sözleri ve yeminini ve o zaman kendine söz verdi ne olursa olsun artık sadece bu evde mutlu olacak ve mutsuzluğunu kimseye göstermeyecekti .

 

Yanına baktığında onu dikkatle izleyen mehmet ağayı gördü "Gel kızım girelim içeri." Uzun bir sessizlikten sonra ilk mehmet ağa konuşmuştu ezo hiç bir şey demeden kapının önünde durdu ve kapının önünde ki korumalara bakıp açılan kapıya baktı ve gözlerini bir kaç saniyeliğine yumup söz verdi yine kendisine .

 

Ne olursa olsun içimde ki küçük ezo için mutlu olmaya çalışacağım ne olursa olsun kendimi ezdirmeyeceğim ve mutsuz olsam bile mutluyum diyeceğim çünkü benim benden başka kimsem yok bu kapıdan girince her şeyi geride bırakacaksın ezo ve sadece intikamın için yaşayacaksın .

 

Gözlerini açıp avluda ki insanlara göz gezdirip içeri adımladı kendinden emin bir şekilde yavaş yavaş arkasına baktığında kapı çoktan kapanmıştı kafasını yine avludakilere baktığında mehmet ağa hafif bir tebessüm ile ona baktığını görünce kafasını diğer insanlara çevirdi. " Keje ezo kızımın çantasını al ve ona odasını göster yemeğe kadar dinlensin ." Dediğin de hiç bir şey demeden keje denen kızı takip etti ve odanın kapısında durunca elindeki çantayı alıp içeri girip kapıyı kapattıktan sonra odada ufak bir göz gezdirip kendini yatağın üstüne bıraktı ve karanlığa kendini teslim etti.

 

&&&

 

Gözlerimi yavaşça açıp doğruldum ve etrafıma baktım bu... Burası neresiydi hızla ayağa kalkıp etrafa dikkatli bir şekilde baktım burası bir orman dı üstüme baktığımda beyaz bir elbise vardı ne kadar şaşırsamda ilerde ki küçük patikaya doğru ilerledim.

 

Baya bir yürüdükten sonra duyduğum seslere doğru gittiğimde küçük bir kız çocuğu gördüm ağlıyordu karşısına baktığımda bir köpek vardı. Hızlı bir şekilde küçük kızın yanına gittim ve yanımdaki gördüğüm taşla köpeğe bağırarak onu kovdum arkama baktığımda saçları aynı bana benzeyen yeşil ve gri karışımı gözlerine bakıp eğilip elini tuttum .

 

"Sen iyimisin "

 

Hâlâ ağlıyor du bir elini bırakıp yavaşça gözyaşlarını silip güzel saçlarını okşadım "şşt sakin ol geçti güzelim ben burdayım tamam mı" ellerini bırakıp sıkıca sarıldım.

Biraz daha sarıldıktan sonra küçük kızı baştan aşağı gülümseyerek süzdüm .

 

"Söyle bakalım prenses senin adın ne"

 

" Arya gece"

 

"Arya gece ismin çok güzel miş benim ismimin anlamı da gece "

 

"Aa gerçekten mı peki senin ismin ne "

 

"Benim adım ezo leyla "

 

"Peki hangi isminin anlamı gece"

 

"Leyla ismimin anlamını birtanem"

 

"Peki o zaman ben sana leyla diye bilirmiyim "

 

Gülümseyerek baktım ve kafımı sallayarak onayladım onu" olur istediğin gibi seslen"

 

"yaşasın peki senin ismin de çok güzel leyla" dediğinde küçük eline bir öpücük kondurup onun o rengini çözemediğim gözlerine baktım.

 

"Sana nasıl sesleneyim prenses"

 

"Gece "

 

"Peki gece annen yada baban nerede neden burada tek başınasın ."

 

"Ben tek başına değilim ki leyla buraya babamla geldim o dal toplamaya gitmiştik ama sonra yawru bir köpek sesini duyunca birden kendimi burda buldum sonra yawru köpeğin annesi bana hırladı bende koyktum "

 

"Babanın yanından ayrılmaman gerekiyordu gece bir daha sakın böyle bir şey yapma " diyerek ona dikkatle baktım .

 

"Anlaştıkmı prenses"

 

"Anlaştık premses "

 

Dediği şeyle kahkaha atarak ona baktım oda gülmeye başladı bir anda durup gülen güzel yüzüne baktım o kadar güzel bir çocuktu ki insan gerçekliğinden şüphe ediyordu.

 

"Peki kaç yaşındasın gece"

 

Ellerini çenesinin altına koyup hmm diyerek düşünmeye başladı ." Heh hatıyladım ben beş yaşındayım leyla "

 

"Vay sen kocaman bir kız olmuşsun "

 

Dediğimde parlayan gözleri ile bana bakıp hoplayamaya başladı yerinde onun bu hâline içten bir şekilde güldüm bu küçük prensesin yanında insan gülmeden duramıyordu.

 

"Yaşasın büyümüşüm işte babam hala küçüksün diyor bana " diyerek yüzünü düşürdü.

 

Kızarmış tombul yanaklarına ufak öpücükler kondurup onun gözlerine baktım " Bence sen kocaman bir kızsın gece sakın yüzün düşmesin " dediğimde hızlıca bana sarıldı ve ayrılıp yanağıma ufak bir öpücük bıraktı .

 

"Keşke benim annem sen olsaydın leyla" dediğinde kalbimin acıdığını hissettim ve acı bir tebessüm ederek sormak istediğim soruyu sordum.

 

"Neden öyle söyledin gece'm "

 

Ve devam ettim konuşmaya "Hem annen nerede bunu duysaydı inan üzülürdü" dediğimde gözlerinin dolduğunu gördüm .

 

"Ben annemi çok seviyorum leyla ama keşke benim annem sen olsaydın"

 

"Annen nerede gece" dediğimde o güzel gözlerinden birer birer inci taneleri döküldü.

 

"O yani annem çok uzaklarda beni bırakıp gitti ... Ben onu çok seviyorum ve onu kocaman özledim" dediğin de küçük inci tanelerini silip onun gözlerinden ve anlından öpüp geri çekildim.

 

"Annen o..."

 

"Annem o b..."

 

"Gece ! Gecem nerdesin gece güzel kızım nerdesin!" Duyduğum sesle başımı kaldırıp sesin geldiği yere baktım.

 

"Baba ! Babam budayım "

 

"Gece babam nerdesin tarif et yerini birtanem"

 

"Bilmiyorum baba ! "

 

"Korkma güzelim baba gelecek"

 

"Korkmuyorum ki hem yanımda leyla vay"

 

"Babanın adı ne gece "

 

"Babamın ad-"

 

Birden hızla kalkıp nefeslerimi düzene sokmaya başladım.

 

"Ezo hanım iyi misin" diye soran sese baktığımda derin bir nefes alıp verdim ve kafamı salladım " Evet iyiyim "

 

"Anladım şey siz uyuduğunuz için yemeğe çağırmadım açsanız bir şeyler hazırlayayım hemen "

 

"Hayır gerek yok teşekkür ederim "

 

"Peki o zaman ağam sizi bekliyor" dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Tamam gelicem"

 

"Üs katta girişten üçüncü odada da sizi bekliyor ezo hanım "

 

"Anladım siz gide bilirsiniz " dediğimde beni iyi olduğumu anlamak ister gibi süzdü .

 

Ama ben iyi değildim ve iyi olmak zorundaydım.

 

Kadın odadan çıkınca yataktan kalkıp banyo olduğu var saydığım yere gidip kapısını açtım ve içeri girdiğimde banyo olduğunu görünce aynanın karşısına geçip kendime baktım göz aktlarım uykusuzluktan morarmış dudaklarım susuzluktan çatlamıştı kendi halime sırıtmaya başladım.

 

"Bu sen değilsin ezo leyla bu sen değilsin kendine gel ve kapıdan girmeden önce ki sözünü tut"

 

YAZARDAN

 

Ezo son kez kendine baktıktan sonra odadan çıkıp üs kattaki merdivenleri seri şekilde çıkmaya başladı.

Acaba mehmet ağa onu ne için çağırmıştı kadının dediği odanın kapısının önünde durup derin bir nefes alıp verdi ve kapıyı tıklatıp aldığı konumla içeri girdi kendinden emin bir şekilde içeriye ufak bir göz gezdirip koltukta oturan mehmet ağaya baktı sorgularcasına bu adam onu niye çağırmiştiki şimdi .

 

Mehmet ağa boğazını temizleyip içeri giren ezoyu kısa bir şekilde süzdü ve elini masanın önünde ki koltukları gösterdi oturması için "Otur kızım seninle konuşacaklarım vardır" dediğinde ezonun kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı daha sonra fazla uzatmadan tekli koltuklardan birine oturdu ve merakla karşısında ki ağaya baktı "Sizi dinliyorum" dediğinde mehmet ağa derin bir nefes verdi çünkü konuşmaya nereden başlayacağını hiçbir şekilde bilmiyordu.

 

Çünkü bu söyleyeceklerinden sonra bir çok şey olabilirdi. "Bak ezo sende artık benim kızımsın evlatlarım dan seni asla ayırmam ilk önce bunu bilesin" dediğinde ezo gülerek karşısında ki adama baktı "Demek beni evlatların dan ayırmıyorsun öylemi mehmet ağa!?" Dediğinde mehmet ağa baktığı gözlerden gözlerini çekip başını eğdi ezo ona ne derse desin haklıydı öldürse idi boynu onun için kıldan ince idi ama allah şahitti ki mecburdu oda ve allah yine şahitti ki o ezoyu bu kapıdan gırdikten sonra evlatlarından ayırmayacağına ve onu koruyup kollayacağına yemin etmişti şerefsiz oğlu kaçıp gittiği için kendi evlatların dan bile daha çok koruyacaktı ezoyu.

 

Başını yavaşça kaldırıp karşısında ki kızın gözlerine baktı mehmet ağa "Ne desen haklısın kızım beni burda öldürsen sesim çıkmaz beni affedesin demem sana çünkü yaptığım şeyin affı yoktur bunu bilirim sen beni baban olarak görmesende ben seni her daim kızım olarak göreceğim" dediğinde ezo boş gözlerle karşısında ki ağaya baktı "Madem beni kızın gibi görüyordun neden beni kendi evladın için töreye kurban ettin mehmet ağa sadece beni değil sen oğlunu da kurban ettin sen iki hayat bitirdin sen hayelleri hayatı çaldın ben ve oğlundan bide bana gelmiş seni kızım olarak görüyorum diyorsun ben böyle bir yüzsüzlüğü ilk defa görüyorum .... Ben şimdi herşeyi herkesi affetsem benim Hayellerimden hayatım geri gelecek mi ben daha on altı yaşındayım onaltı anlıyormusunuz ne istediniz benden hayellerimden he ne ben okuyordum okuyordum hayellerimi gerçekleştirmek için yeri geldi uyumadım ama siz ve sizin gibiler yüzünden bir günde hayatım en kaza dönüştü şimdi söyleyin ben ne yapayım ne beni sizler bir kaç günde öldürdünüz." Dedi bağırmak tan ağrıyan boğazını temizledi ve mehmet ağa nın gözlerinin içine baktı ve bu sefer o gözlerde gördü pişmanlığı ve vicdan azabını .

 

Mehmet ağa duyduklarıyla vicdan azabından ölecekti neredeyse ve anladı karşısında ki kız hiçbir şeyi hak etmemişti keşke dedi kızım zilan ölseydide ben bu sözleri duymasaydım birazda olsa oğluna hak verdi mehmet ağa ve binlerce kez özür dilemek istedi karşısında ki kızın affetmeyeceğini bile bile .

 

"Haklısın kızım özür dilerim biliyorum affetmeyeceksin ama pişman olduğumu bilmeni isterim ." Dediğinde ezo ciddiyetle konuştu "Son pişmanlık nereye yarar mehmet xidrekan " dediğinde yutkunduğunu gördü yaşlı adamın .

 

"Ben seni bir kaç önemli bir şeyi söylemek için de çağırdım ezo" dediğinde ezo gerçekten bu konuşmalardan sıkılmıştı ama bir yandanda söyledikleri yüzünden rahatlamıştı adeta birazda olsa.

 

"Nedir söyleyecekleriniz " dediğinde mehmet ağa'nın halleri değişik gelmişti. Mehmet ağa bir anda söze girdi" Eğer hala okumak istersen gidebilirsin güzel kızım ama benim de şartlarım var" ezo duyduklarıyla çok şaşırmıştı onca söylediği sözlerden sonra onu tekrar okula mı gönderecekti yani bu adamı bir türlü çözememişti karışık bir adam dı mehmet xidrekan.

 

Okula tekrardan gitmek istiyordu ama ne şartıydı ki bu şimdi "okula tekrar gitmek istiyorum ama bu duyulursa diğer aşiretler tarafından kötü olmaz mı" dediğinde mehmet ağa kendi toparlayıp kendinden emin ve baskın bir şekilde konuştu" Onların haddine değil benim işime karışmak madem okula tekrar gitmek istiyorsun gidersin benim sözümün üstüne söz söylemezler onlar benimde şartlarım var dır kabul edersen okula gidebilirsin. " dediğinde mehmet ağa'nın şart şart diretmediyse kafası biraz karıştı . " Ne dır bu şartlar" dediğinde mehmet ağa ciddiyetle söze girdi ." İlk önce ne okumak istersen oku ona karışamam ama okulunu bitirdikten sonra şirketimin başına geçmeni istiyorum malum artık yaşlanıyorum ve ne olursa olsun asla kendini ezdirme ve güçlü ol xidrekanların gelini olduğunu herkese göster ve o kaldığın oda sadece senindir istersen değiştir eşyaları falan ve oğlum alaz hakkında soru sorma evde onun hakkında konuşmak yasak ha olurda çok merak ettim benden başka kimseye sorma " dediğinde ezo çok şaşırmıştı neden kendisini şirketin başına geçmesini istiyordu ki şimdi daha bir gün bile olmadan neden ona güvenip şirketin başına geçiriyordu ki ve bir kez daha anladı şunu mehmet xidrekanı çözmek gerçekten zordu.

 

Alaz galiba evleneceği adam peki o neredeydi ve neden onun hakkında konuşmak yasaktı ki işte bunu anlayamamıştı " Alaz o" dediğinde mehmet ağa sözünü kesip söze girdi

" O alaz yani senin evleneceğin adam seninle evlenmemek için amed'i terk etti bir daha gelirmi bilmem gelsede artık hiç önemli değil sen sadece okulunu ve sana söylediklerimi düşün ezo kızım ve ne olursa olsun ufak bir sıkıntı olsa bile gelip bana söyleyebilirsin bu ev seninde evin hiç çekinmeyesin keje ve esra sana yardımcı olur onlarla iyi anlaşacağına eminim bir de yaren yani yiğenimle konuşma o biraz dengesizdir ağzından çıkanı kulağı duymaz " dediğinde ezo bu sefer hiçbir tepki bile göstermedi ama hala aklını kurcalayan şeyler vardı ve bu sorular onu daha da bunaltmasın diye sormaya karar verdi.

 

" Bana şirketi verecek kadar niye güveniyorsunuz ya şirketi batırırsam ya da daha kötü şeyler yaparsam " dediğinde mehmet ağa'nın güldüğünü gördüğünde hem şaşırmış hemde sinirlenmişti ama bunu belli etmedi .

 

" Bunu zamanla anlayacaksın ezo kızım başka sorun yoksa çıkabilirsin ilgilenmem gereken işler var ha birde yemeğe inmedin yemeğini ye okula kendini toparlayınca gidersin başka bir şey lazım olursa çekinmeden gelesin" diyip önündeki dosyayı açtı mehmet ağa. ezo derin bir nefes verip oturduğu koltuktan kalktı " Sadece eroğlu konağında ki kitaplığımı istiyorum. " diyip hiçbir cevap beklemeden hızlıca çıkıktı odadan.

 

Hiçbirisi yanlışın affı olmaz olsada erdemli bir insan olarak affedilir .

 

Peki ezo bu duydukların dan sonra mehmet xidrekanı affedermiydi orası muamma idi her zaman denildiği gibi her yanlış affedilmez eğer bir insan o yanlışı her defasında affederse o yanlış o kişiye yine yapılırdı .

 

Herkes seni anlıyorum diyordu ama kimse anlayamazdı yaşayamadan bazı şeyler anlaşılmazdı.

 

Ezo odasına girip hemen kapıyı kilitleyip yerdeki çantasından kıyafet ve iç çamaşırı alıp yatağın üstüne bırakıp odadaki banyoya girip suyu ayarladı ve üzerini çıkarmaya başladı.

Yaşadıklarını birazda olsa unutması için duş alıp yatmalıydı yoksa düşünmekten deli olacaktı.

 

Duşa kabinin içine girip kapılarını kapattı ve kendini soğuk duvara yasladı ne kadar düşünmek istemesede düşündü o günü daha bir kaç saat önce mutlu iken şimdi ne hissedeceğini bilmeyen bir insana dönüştüğünü düşündü peki bu olanları düşünmek ne kadar doğruydu ki bir insanın mutlu olduğunu hatırladığı günlerde gülmesi gerekirken neden ezonun nefesini kesip kalbine bıçak saplıyorlarmış gibi hissediyor du ki onaltı yaşında başına gelmeyen kalmamıştı peki bunları hak etmişmiydi ben size söyleyeyim tabiki hayır hiçbir insan böyle bir şeyi hak etmez edemezdi .

 

***

 

Insan her zaman mutlu olmayabilirdi bazen mutsuz bazen sinirli olabilir dı ama bazı insanlar küçük şeylerle mutlu olabilirdi her şey insanın elinde dır derler ya aslında o söz pek doğru değil bir çok şey aslında insanın elinde değildi ama şu söz çok doğru insan oğlu beşerde şaşarda .

 

Bide insanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bu hayatta her zaman mutlu olamayacağız elbette yürüğümüz yolda duraksayacağız ama ne olursa olsun o engele karşı savaşmak gerekir insan kendi için savaşmazsa kimse kalkıp onun için savaşmaz bu en sevdiğiniz ve güvendikleriniz içinde geçerli dır çünkü insan bu hayatta bazen en sevdikleri ve güvendikleri tarafından da vurulur ve o iz sizde ömür boyu kalır ve yaşamınız boyunca da sizinle devam eder ki o ize bakıp ders alıp yolunuza devam edin diye .

 

( Bu bölümde çok edebiyat yaptım canınızı sıktıysam kusura bakmayın lütfen ♡)

 

Zorlu geçen banyodan sonra ezo üstünü giymiş ve çantasındaki tarakla saçını tarayıp saçını kurutmayıp yatakta çantasında bulduğu sabahattin ali'nin kürk montalı madonna kitabını açmış okumaya başlamıştı tekrardan.

Bu kitabı her ne kadar tekrar tekrar bitirsede asla okumaktan sıkılmıyordu

Çünkü o kitapta anlatılanlar o kadar doğruydu ki okurken seni içine çekiyordu.

 

İlk başlarda sıkılıyorsun ama sonra o sıkıldığın sayfalarda yatan gerçekliği ve doğruluğu görünce anlıyorsun .

 

Ezo altını çizdiği satıra baktı ve buruk bir tebessüm oluştu dudaklarında .

 

"Her şeyi , Her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı"

 

Oda kendine söz vermişti o satırdaki kelâmlar gibi ruhunu hiç bulunmayacak yerlere saklayacaktı ve artık üzülmeyecekti hiç kimseye güvenmeyecekti .

 

Çünkü güven ruh gibiydi bir kere kırıldımı bir daha gelmezdi . O ruhunu saklayacaktı zaten duyguları ölmüştü.

 

***

 

Sabah gözüne gelen ışıklar ile uyandı ezo yatağından kalkıp düzellikten sonra banyoya girip elini yüzünü yıkayıp üstüne bir elbise geçirip dolaşmış saçlarını taramaya başladı tam o sırada kapı çaldı.

 

Ezo kapıya bakarak gel dedi ve kendini kapıya doğru çevirdi kapı dan güzel bir kız içeri girmişti . "Rojbaş yenge ben esra dün gelemedim yanına kusura bakma lütfen babam gelmemi istemedi yorgunsun diye ." Ezo derin bir nefes verdi ve esraya başını sallayıp saçlarını taramaya devam etti " rojbaş esra bana yenge demene gerek yok neredeyse benle yaşıtsın ve dün için üzülme önemli değil. " dediğinde esranın yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu "aslında ben bir de seni kahvaltı için çağırmıştım " dediğinde ezo elinde ki tarağı yatağın üstüne bırakıp saçlarını arkaya attı "peki gidelim " dediğinde esra kapıyı açıp ezonun geçmesini bekledikten sonra kendiside çıkıp kapıyı kapattı merdivenleri inecek iken esra hemen ezonun kolunu tuttu .

 

Ezo elinde ki kolu görünce kaşlarını çatıp esra ya baktı " Noldu esra" diye sorduğunda esra sıkıntılı bir nefes verdi " Yeliz kuzenim o fazla patavatsız konuşur o yüzden uyarmak istedim seni yenge" dediğinde küçük bir tebessüm etti ezonun yüzde alaycı bir gülüş belirdi madem yeliz denen kuzeni patavatsız idi oda ona gereken cevabı verirdi çünkü saygı saygıyı verene verilirdi ona saygı duymayan kimseye saygı yapmazdı yapamazdı.

 

"Anladım sağol esra merak etme gerekene gerektiği cevabı veririm ben ve bana yenge deme ezo desen kâfi " dediğinde esra gülerek kafasını salladı ve aşağıya indiler ve avluya kurulan sofraya oturdular.

 

Her kesin tabağı doluydu ama kimse çaydan başka bir şey içmiyor ve yemek yemiyordu daha doğrusu yiyemiyordu

 

Mehmet ağa ayağa kalktı ve herkese bakarak "afiyet olsun " diyip gidecekken karısının kalktığını görünce durdu "Sen

Bölüm şarkısı: Size bırakıyorum sizi en duygulandıran şarkıyı açın :')

"Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak "

"Güven ruh gibidir bir kere kırıldı mı bir daha gelmez. " ;)

***

Ezo o konaktan çıktıktan sonra duygularını hayellerini ve ruhunu gömmüştü ve eski ezo olmamak için yemin etmişti ve olmayacaktı da o gün ezonun ölüm günüydü ve ezo bundan sonra sadece intikamı için yaşayacak ve diğer insanlara kötülük yapanlara gece gibi çökecekti üstlerine . Her şeyin bir sırası ve zamanı vardı elbet bir gün o zaman ve sıra gelecek ve ezo leyla kendini gösterecekti .

Güçlü olmak için her şeyi yapacaktı çünkü o artık kimsesizdi kendinden başka kimsesi yoktu ve belkide olmayacaktı . Artık onun hayatında güven olmayacaktı zaten başına ne geldiyse duyguların dan ve en güvendikleri tarafından gelmemişmiydi ? Ezo Leyla söz vermişti ve o sözü elbet tutacaktı canı pahasına olsa bile kendine verdiği yeminini ve sözünü tutacaktı.

Insan insanın cehennemidir .

***

Arabanın camından geçip giden yollara bakıyordu boş gözlerle bazen keşke hepsi koca bir kabus olsa diyordu ama şimdi daha iyi anlıyor du her şey kabus olamayacak kadar gerçek acımasız ve iğrençti ve artık hiç tanımadığı insanların yanında kalacaktı .
Bu his ne kadar kötü olsada artık mecburdu yani mecbur bırakılmıştı sadece iki insanın bir birine beslediği sevgi ve bu sevgiye verilen aşk yüzünden işte o günden sonra ezo en çok aşktan nefret etti bu aşk denilen duygu her neyse insanı kör sağır ve dilsiz yapıyordu .

Ona göre aşk en iğrenç ve kötü bir duygu idi zaten başına en büyük belayı hayatının bitmesi bu aşk denilen illet yüzünden gelmişti.

Önceden bir insanı bile incitmeye kırmaya ve nefret etmekten kaçınan kız şimdi her şey den herkesten nefret ediyor ve onları kırıp parçalara ayırmak istiyordu .

Ve bazı şeylerin affı olmazdı ezo söz vermişti ne abisini ne de babasını hiç bir zaman affetmeyecekti isterse iki cihan bir araya gelsindi asla affetmezdi.

Eğer bir insana ikinci şans verir sen o insan yine yüz bulup o hatayı yapardı.

O düşmüştü ama ayağa kalkacaktı elbet ve asla bugünleri unutmayacaktı . Herkesin hayatında unutamadığı bir şey vardı ezonun ki ise son bir kaç gündü .

Hayat bu kadar acımasızmıydı yoksa hayatı acımasız yapan kader yada insan mıydı.

Omzunun üstünde el hissedince yavaşça ona bakan mehmet xidrekana baktı ezo babası ve abisi ve de töre kadar yanında ki adamında suçu vardı gözleri tekrar omzunda ki ele kaydı daha sonra mehmet ağanın gözlerinin içine baktı hiç bir duygu olmadan görmek istedi gözlerinden pişmanlık ufakta olsa görmek istedi küçük bir duygu ama o yeşil ve mavi karışımı gözlerde hiç bir duygu yoktu ne bekliyordu ki hayatını elinden alanlardan .

Kafasını tekrar cama çevirdiğinde kocaman bir konağın önünde durduklarını fark etti ve hiç beklemeden indi arabadan konağın önüne gelip gözleriyle baştan aşağı süzdü yeni cehennemini yada kendi cennetini yine ve yine düşündü kendine verdiği sözleri ve yeminini ve o zaman kendine söz verdi ne olursa olsun artık sadece bu evde mutlu olacak ve mutsuzluğunu kimseye göstermeyecekti .

Yanına baktığında onu dikkatle izleyen mehmet ağayı gördü "Gel kızım girelim içeri." Uzun bir sessizlikten sonra ilk mehmet ağa konuşmuştu ezo hiç bir şey demeden kapının önünde durdu ve kapının önünde ki korumalara bakıp açılan kapıya baktı ve gözlerini bir kaç saniyeliğine yumup söz verdi yine kendisine .

Ne olursa olsun içimde ki küçük ezo için mutlu olmaya çalışacağım ne olursa olsun kendimi ezdirmeyeceğim ve mutsuz olsam bile mutluyum diyeceğim çünkü benim benden başka kimsem yok bu kapıdan girince her şeyi geride bırakacaksın ezo ve sadece intikamın için yaşayacaksın .

Gözlerini açıp avluda ki insanlara göz gezdirip içeri adımladı kendinden emin bir şekilde yavaş yavaş arkasına baktığında kapı çoktan kapanmıştı kafasını yine avludakilere baktığında mehmet ağa hafif bir tebessüm ile ona baktığını görünce kafasını diğer insanlara çevirdi. " Keje ezo kızımın çantasını al ve ona odasını göster yemeğe kadar dinlensin ." Dediğin de hiç bir şey demeden keje denen kızı takip etti ve odanın kapısında durunca elindeki çantayı alıp içeri girip kapıyı kapattıktan sonra odada ufak bir göz gezdirip kendini yatağın üstüne bıraktı ve karanlığa kendini teslim etti.

&&&

Gözlerimi yavaşça açıp doğruldum ve etrafıma baktım bu... Burası neresiydi hızla ayağa kalkıp etrafa dikkatli bir şekilde baktım burası bir orman dı üstüme baktığımda beyaz bir elbise vardı ne kadar şaşırsamda ilerde ki küçük patikaya doğru ilerledim.

Baya bir yürüdükten sonra duyduğum seslere doğru gittiğimde küçük bir kız çocuğu gördüm ağlıyordu karşısına baktığımda bir köpek vardı. Hızlı bir şekilde küçük kızın yanına gittim ve yanımdaki gördüğüm taşla köpeğe bağırarak onu kovdum arkama baktığımda saçları aynı bana benzeyen yeşil ve gri karışımı gözlerine bakıp eğilip elini tuttum .

"Sen iyimisin "

Hâlâ ağlıyor du bir elini bırakıp yavaşça gözyaşlarını silip güzel saçlarını okşadım "şşt sakin ol geçti güzelim ben burdayım tamam mı" ellerini bırakıp sıkıca sarıldım.
Biraz daha sarıldıktan sonra küçük kızı baştan aşağı gülümseyerek süzdüm .

"Söyle bakalım prenses senin adın ne"

" Arya gece"

"Arya gece ismin çok güzel miş benim ismimin anlamı da gece "

"Aa gerçekten mı peki senin ismin ne "

"Benim adım ezo leyla "

"Peki hangi isminin anlamı gece"

"Leyla ismimin anlamını birtanem"

"Peki o zaman ben sana leyla diye bilirmiyim "

Gülümseyerek baktım ve kafımı sallayarak onayladım onu" olur istediğin gibi seslen"

"yaşasın peki senin ismin de çok güzel leyla" dediğinde küçük eline bir öpücük kondurup onun o rengini çözemediğim gözlerine baktım.

"Sana nasıl sesleneyim prenses"

"Gece "

"Peki gece annen yada baban nerede neden burada tek başınasın ."

"Ben tek başına değilim ki leyla buraya babamla geldim o dal toplamaya gitmiştik ama sonra yawru bir köpek sesini duyunca birden kendimi burda buldum sonra yawru köpeğin annesi bana hırladı bende koyktum "

"Babanın yanından ayrılmaman gerekiyordu gece bir daha sakın böyle bir şey yapma " diyerek ona dikkatle baktım .

"Anlaştıkmı prenses"

"Anlaştık premses "

Dediği şeyle kahkaha atarak ona baktım oda gülmeye başladı bir anda durup gülen güzel yüzüne baktım o kadar güzel bir çocuktu ki insan gerçekliğinden şüphe ediyordu.

"Peki kaç yaşındasın gece"

Ellerini çenesinin altına koyup hmm diyerek düşünmeye başladı ." Heh hatıyladım ben beş yaşındayım leyla "

"Vay sen kocaman bir kız olmuşsun "

Dediğimde parlayan gözleri ile bana bakıp hoplayamaya başladı yerinde onun bu hâline içten bir şekilde güldüm bu küçük prensesin yanında insan gülmeden duramıyordu.

"Yaşasın büyümüşüm işte babam hala küçüksün diyor bana " diyerek yüzünü düşürdü.

Kızarmış tombul yanaklarına ufak öpücükler kondurup onun gözlerine baktım " Bence sen kocaman bir kızsın gece sakın yüzün düşmesin " dediğimde hızlıca bana sarıldı ve ayrılıp yanağıma ufak bir öpücük bıraktı .

"Keşke benim annem sen olsaydın leyla" dediğinde kalbimin acıdığını hissettim ve acı bir tebessüm ederek sormak istediğim soruyu sordum.

"Neden öyle söyledin gece'm "

Ve devam ettim konuşmaya "Hem annen nerede bunu duysaydı inan üzülürdü" dediğimde gözlerinin dolduğunu gördüm .

"Ben annemi çok seviyorum leyla ama keşke benim annem sen olsaydın"

"Annen nerede gece" dediğimde o güzel gözlerinden birer birer inci taneleri döküldü.

"O yani annem çok uzaklarda beni bırakıp gitti ... Ben onu çok seviyorum ve onu kocaman özledim" dediğin de küçük inci tanelerini silip onun gözlerinden ve anlından öpüp geri çekildim.

"Annen o..."

"Annem o b..."

"Gece ! Gecem nerdesin gece güzel kızım nerdesin!" Duyduğum sesle başımı kaldırıp sesin geldiği yere baktım.

"Baba ! Babam budayım "

"Gece babam nerdesin tarif et yerini birtanem"

"Bilmiyorum baba ! "

"Korkma güzelim baba gelecek"

"Korkmuyorum ki hem yanımda leyla vay"

"Babanın adı ne gece "

"Babamın ad-"

Birden hızla kalkıp nefeslerimi düzene sokmaya başladım.

"Ezo hanım iyi misin" diye soran sese baktığımda derin bir nefes alıp verdim ve kafamı salladım " Evet iyiyim "

"Anladım şey siz uyuduğunuz için yemeğe çağırmadım açsanız bir şeyler hazırlayayım hemen "

"Hayır gerek yok teşekkür ederim "

"Peki o zaman ağam sizi bekliyor" dediğinde kaşlarımı çattım.

"Tamam gelicem"

"Üs katta girişten üçüncü odada da sizi bekliyor ezo hanım "

"Anladım siz gide bilirsiniz " dediğimde beni iyi olduğumu anlamak ister gibi süzdü .

Ama ben iyi değildim ve iyi olmak zorundaydım.

Kadın odadan çıkınca yataktan kalkıp banyo olduğu var saydığım yere gidip kapısını açtım ve içeri girdiğimde banyo olduğunu görünce aynanın karşısına geçip kendime baktım göz aktlarım uykusuzluktan morarmış dudaklarım susuzluktan çatlamıştı kendi halime sırıtmaya başladım.

"Bu sen değilsin ezo leyla bu sen değilsin kendine gel ve kapıdan girmeden önce ki sözünü tut"

YAZARDAN

Ezo son kez kendine baktıktan sonra odadan çıkıp üs kattaki merdivenleri seri şekilde çıkmaya başladı.
Acaba mehmet ağa onu ne için çağırmıştı kadının dediği odanın kapısının önünde durup derin bir nefes alıp verdi ve kapıyı tıklatıp aldığı konumla içeri girdi kendinden emin bir şekilde içeriye ufak bir göz gezdirip koltukta oturan mehmet ağaya baktı sorgularcasına bu adam onu niye çağırmiştiki şimdi .

Mehmet ağa boğazını temizleyip içeri giren ezoyu kısa bir şekilde süzdü ve elini masanın önünde ki koltukları gösterdi oturması için "Otur kızım seninle konuşacaklarım vardır" dediğinde ezonun kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı daha sonra fazla uzatmadan tekli koltuklardan birine oturdu ve merakla karşısında ki ağaya baktı "Sizi dinliyorum" dediğinde mehmet ağa derin bir nefes verdi çünkü konuşmaya nereden başlayacağını hiçbir şekilde bilmiyordu.

Çünkü bu söyleyeceklerinden sonra bir çok şey olabilirdi. "Bak ezo sende artık benim kızımsın evlatlarım dan seni asla ayırmam ilk önce bunu bilesin" dediğinde ezo gülerek karşısında ki adama baktı "Demek beni evlatların dan ayırmıyorsun öylemi mehmet ağa!?" Dediğinde mehmet ağa baktığı gözlerden gözlerini çekip başını eğdi ezo ona ne derse desin haklıydı öldürse idi boynu onun için kıldan ince idi ama allah şahitti ki mecburdu oda ve allah yine şahitti ki o ezoyu bu kapıdan gırdikten sonra evlatlarından ayırmayacağına ve onu koruyup kollayacağına yemin etmişti şerefsiz oğlu kaçıp gittiği için kendi evlatların dan bile daha çok koruyacaktı ezoyu.

Başını yavaşça kaldırıp karşısında ki kızın gözlerine baktı mehmet ağa "Ne desen haklısın kızım beni burda öldürsen sesim çıkmaz beni affedesin demem sana çünkü yaptığım şeyin affı yoktur bunu bilirim sen beni baban olarak görmesende ben seni her daim kızım olarak göreceğim" dediğinde ezo boş gözlerle karşısında ki ağaya baktı "Madem beni kızın gibi görüyordun neden beni kendi evladın için töreye kurban ettin mehmet ağa sadece beni değil sen oğlunu da kurban ettin sen iki hayat bitirdin sen hayelleri hayatı çaldın ben ve oğlundan bide bana gelmiş seni kızım olarak görüyorum diyorsun ben böyle bir yüzsüzlüğü ilk defa görüyorum .... Ben şimdi herşeyi herkesi affetsem benim Hayellerimden hayatım geri gelecek mi ben daha on altı yaşındayım onaltı anlıyormusunuz ne istediniz benden hayellerimden he ne ben okuyordum okuyordum hayellerimi gerçekleştirmek için yeri geldi uyumadım ama siz ve sizin gibiler yüzünden bir günde hayatım en kaza dönüştü şimdi söyleyin ben ne yapayım ne beni sizler bir kaç günde öldürdünüz." Dedi bağırmak tan ağrıyan boğazını temizledi ve mehmet ağa nın gözlerinin içine baktı ve bu sefer o gözlerde gördü pişmanlığı ve vicdan azabını .

Mehmet ağa duyduklarıyla vicdan azabından ölecekti neredeyse ve anladı karşısında ki kız hiçbir şeyi hak etmemişti keşke dedi kızım zilan ölseydide ben bu sözleri duymasaydım birazda olsa oğluna hak verdi mehmet ağa ve binlerce kez özür dilemek istedi karşısında ki kızın affetmeyeceğini bile bile .

"Haklısın kızım özür dilerim biliyorum affetmeyeceksin ama pişman olduğumu bilmeni isterim ." Dediğinde ezo ciddiyetle konuştu "Son pişmanlık nereye yarar mehmet xidrekan " dediğinde yutkunduğunu gördü yaşlı adamın .

"Ben seni bir kaç önemli bir şeyi söylemek için de çağırdım ezo" dediğinde ezo gerçekten bu konuşmalardan sıkılmıştı ama bir yandanda söyledikleri yüzünden rahatlamıştı adeta birazda olsa.

"Nedir söyleyecekleriniz " dediğinde mehmet ağa'nın halleri değişik gelmişti. Mehmet ağa bir anda söze girdi" Eğer hala okumak istersen gidebilirsin güzel kızım ama benim de şartlarım var" ezo duyduklarıyla çok şaşırmıştı onca söylediği sözlerden sonra onu tekrar okula mı gönderecekti yani bu adamı bir türlü çözememişti karışık bir adam dı mehmet xidrekan.

Okula tekrardan gitmek istiyordu ama ne şartıydı ki bu şimdi "okula tekrar gitmek istiyorum ama bu duyulursa diğer aşiretler tarafından kötü olmaz mı" dediğinde mehmet ağa kendi toparlayıp kendinden emin ve baskın bir şekilde konuştu" Onların haddine değil benim işime karışmak madem okula tekrar gitmek istiyorsun gidersin benim sözümün üstüne söz söylemezler onlar benimde şartlarım var dır kabul edersen okula gidebilirsin. " dediğinde mehmet ağa'nın şart şart diretmediyse kafası biraz karıştı . " Ne dır bu şartlar" dediğinde mehmet ağa ciddiyetle söze girdi ." İlk önce ne okumak istersen oku ona karışamam ama okulunu bitirdikten sonra şirketimin başına geçmeni istiyorum malum artık yaşlanıyorum ve ne olursa olsun asla kendini ezdirme ve güçlü ol xidrekanların gelini olduğunu herkese göster ve o kaldığın oda sadece senindir istersen değiştir eşyaları falan ve oğlum alaz hakkında soru sorma evde onun hakkında konuşmak yasak ha olurda çok merak ettim benden başka kimseye sorma " dediğinde ezo çok şaşırmıştı neden kendisini şirketin başına geçmesini istiyordu ki şimdi daha bir gün bile olmadan neden ona güvenip şirketin başına geçiriyordu ki ve bir kez daha anladı şunu mehmet xidrekanı çözmek gerçekten zordu.

Alaz galiba evleneceği adam peki o neredeydi ve neden onun hakkında konuşmak yasaktı ki işte bunu anlayamamıştı " Alaz o" dediğinde mehmet ağa sözünü kesip söze girdi
" O alaz yani senin evleneceğin adam seninle evlenmemek için amed'i terk etti bir daha gelirmi bilmem gelsede artık hiç önemli değil sen sadece okulunu ve sana söylediklerimi düşün ezo kızım ve ne olursa olsun ufak bir sıkıntı olsa bile gelip bana söyleyebilirsin bu ev seninde evin hiç çekinmeyesin keje ve esra sana yardımcı olur onlarla iyi anlaşacağına eminim bir de yaren yani yiğenimle konuşma o biraz dengesizdir ağzından çıkanı kulağı duymaz " dediğinde ezo bu sefer hiçbir tepki bile göstermedi ama hala aklını kurcalayan şeyler vardı ve bu sorular onu daha da bunaltmasın diye sormaya karar verdi.

" Bana şirketi verecek kadar niye güveniyorsunuz ya şirketi batırırsam ya da daha kötü şeyler yaparsam " dediğinde mehmet ağa'nın güldüğünü gördüğünde hem şaşırmış hemde sinirlenmişti ama bunu belli etmedi .

" Bunu zamanla anlayacaksın ezo kızım başka sorun yoksa çıkabilirsin ilgilenmem gereken işler var ha birde yemeğe inmedin yemeğini ye okula kendini toparlayınca gidersin başka bir şey lazım olursa çekinmeden gelesin" diyip önündeki dosyayı açtı mehmet ağa. ezo derin bir nefes verip oturduğu koltuktan kalktı " Sadece eroğlu konağında ki kitaplığımı istiyorum. " diyip hiçbir cevap beklemeden hızlıca çıkıktı odadan.

Hiçbirisi yanlışın affı olmaz olsada erdemli bir insan olarak affedilir .

Peki ezo bu duydukların dan sonra mehmet xidrekanı affedermiydi orası muamma idi her zaman denildiği gibi her yanlış affedilmez eğer bir insan o yanlışı her defasında affederse o yanlış o kişiye yine yapılırdı .

Herkes seni anlıyorum diyordu ama kimse anlayamazdı yaşayamadan bazı şeyler anlaşılmazdı.

Ezo odasına girip hemen kapıyı kilitleyip yerdeki çantasından kıyafet ve iç çamaşırı alıp yatağın üstüne bırakıp odadaki banyoya girip suyu ayarladı ve üzerini çıkarmaya başladı.
Yaşadıklarını birazda olsa unutması için duş alıp yatmalıydı yoksa düşünmekten deli olacaktı.

Duşa kabinin içine girip kapılarını kapattı ve kendini soğuk duvara yasladı ne kadar düşünmek istemesede düşündü o günü daha bir kaç saat önce mutlu iken şimdi ne hissedeceğini bilmeyen bir insana dönüştüğünü düşündü peki bu olanları düşünmek ne kadar doğruydu ki bir insanın mutlu olduğunu hatırladığı günlerde gülmesi gerekirken neden ezonun nefesini kesip kalbine bıçak saplıyorlarmış gibi hissediyor du ki onaltı yaşında başına gelmeyen kalmamıştı peki bunları hak etmişmiydi ben size söyleyeyim tabiki hayır hiçbir insan böyle bir şeyi hak etmez edemezdi .

***

Insan her zaman mutlu olmayabilirdi bazen mutsuz bazen sinirli olabilir dı ama bazı insanlar küçük şeylerle mutlu olabilirdi her şey insanın elinde dır derler ya aslında o söz pek doğru değil bir çok şey aslında insanın elinde değildi ama şu söz çok doğru insan oğlu beşerde şaşarda .

Bide insanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bu hayatta her zaman mutlu olamayacağız elbette yürüğümüz yolda duraksayacağız ama ne olursa olsun o engele karşı savaşmak gerekir insan kendi için savaşmazsa kimse kalkıp onun için savaşmaz bu en sevdiğiniz ve güvendikleriniz içinde geçerli dır çünkü insan bu hayatta bazen en sevdikleri ve güvendikleri tarafından da vurulur ve o iz sizde ömür boyu kalır ve yaşamınız boyunca da sizinle devam eder ki o ize bakıp ders alıp yolunuza devam edin diye .

( Bu bölümde çok edebiyat yaptım canınızı sıktıysam kusura bakmayın lütfen ♡)

Zorlu geçen banyodan sonra ezo üstünü giymiş ve çantasındaki tarakla saçını tarayıp saçını kurutmayıp yatakta çantasında bulduğu sabahattin ali'nin kürk montalı madonna kitabını açmış okumaya başlamıştı tekrardan.
Bu kitabı her ne kadar tekrar tekrar bitirsede asla okumaktan sıkılmıyordu
Çünkü o kitapta anlatılanlar o kadar doğruydu ki okurken seni içine çekiyordu.

İlk başlarda sıkılıyorsun ama sonra o sıkıldığın sayfalarda yatan gerçekliği ve doğruluğu görünce anlıyorsun .

Ezo altını çizdiği satıra baktı ve buruk bir tebessüm oluştu dudaklarında .

"Her şeyi , Her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı"

Oda kendine söz vermişti o satırdaki kelâmlar gibi ruhunu hiç bulunmayacak yerlere saklayacaktı ve artık üzülmeyecekti hiç kimseye güvenmeyecekti .

Çünkü güven ruh gibiydi bir kere kırıldımı bir daha gelmezdi . O ruhunu saklayacaktı zaten duyguları ölmüştü.

***

Sabah gözüne gelen ışıklar ile uyandı ezo yatağından kalkıp düzellikten sonra banyoya girip elini yüzünü yıkayıp üstüne bir elbise geçirip dolaşmış saçlarını taramaya başladı tam o sırada kapı çaldı.

Ezo kapıya bakarak gel dedi ve kendini kapıya doğru çevirdi kapı dan güzel bir kız içeri girmişti . "Rojbaş yenge ben esra dün gelemedim yanına kusura bakma lütfen babam gelmemi istemedi yorgunsun diye ." Ezo derin bir nefes verdi ve esraya başını sallayıp saçlarını taramaya devam etti " rojbaş esra bana yenge demene gerek yok neredeyse benle yaşıtsın ve dün için üzülme önemli değil. " dediğinde esranın yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu "aslında ben bir de seni kahvaltı için çağırmıştım " dediğinde ezo elinde ki tarağı yatağın üstüne bırakıp saçlarını arkaya attı "peki gidelim " dediğinde esra kapıyı açıp ezonun geçmesini bekledikten sonra kendiside çıkıp kapıyı kapattı merdivenleri inecek iken esra hemen ezonun kolunu tuttu .

Ezo elinde ki kolu görünce kaşlarını çatıp esra ya baktı " Noldu esra" diye sorduğunda esra sıkıntılı bir nefes verdi " Yeliz kuzenim o fazla patavatsız konuşur o yüzden uyarmak istedim seni yenge" dediğinde küçük bir tebessüm etti ezonun yüzde alaycı bir gülüş belirdi madem yeliz denen kuzeni patavatsız idi oda ona gereken cevabı verirdi çünkü saygı saygıyı verene verilirdi ona saygı duymayan kimseye saygı yapmazdı yapamazdı.

"Anladım sağol esra merak etme gerekene gerektiği cevabı veririm ben ve bana yenge deme ezo desen kâfi " dediğinde esra gülerek kafasını salladı ve aşağıya indiler ve avluya kurulan sofraya oturdular.

Her kesin tabağı doluydu ama kimse çaydan başka bir şey içmiyor ve yemek yemiyordu daha doğrusu yiyemiyordu

Mehmet ağa ayağa kalktı ve herkese bakarak "afiyet olsun " diyip gidecekken karısının kalktığını görünce durdu "Sen oturasın hatun ben giderim " diyerek konaktan çıktı ayşe xanım sıkıntı ile çay bardağı ile oynuyor du

Ezo ise bir kaç gündür olduğu gibi ne bir şey yiyor nede içiyordu ve bu sayede zayıf bedeni daha da ince olmuştu .

Esra ise annesine bakıyordu üzülerek annesi ayşe xanım da çökmüştü bu günlerde.

Yeliz ise ezo ilk soyraya oturduğundan beri ona kınayıcı bir şekilde bakıyordu.
Ve daha fazla dayanamayıp konuşmaya karar verdi ve alayla gülerek konuştu.
"Ne o ezo xanım beğenmedin mı saatlerdir oynar durursun nimetle"
Diyip alayla konuşmaya devam etti
"Aa pardon sen yastaydın değilmi abin seni sattı baban seni töreye kurban etti alaz yani kocan olacak adam seni bütün bu olanlardan sonra seni terk edip gitti ne acı ." Diyerek üzülmüş gibi yapıp dudaklarını büzdü.

Ezo tam ağzını açıcakken ayşe xanım elini sertçe masaya vurdu ve yeliz ve annesi yasmin xanıma öfke ile baktı "Yeter senin bu saygısız hallerin den bıktım sen kimsinde başta xidrekanların gelini olan ve ağa kızı olan gelinimle böyle konuşursun he sen onun dengimisin yeliz ! Peki sen yasmin az kızına saygı edep öğret şimdi zukkumlan dıysanız kalkıp gidin odalarınıza gözüm görmesin sizi akşama kadar!" Diyip sınırlı gözlerini anne kızın üstünde gezdirdi yasmin xanım ağzını açıcakken ayşe xanım elini sertçe tekrar masaya vurdu "İlla bir sözü tekrarlamam mı gerek yasmin ! Gözüm sizi görmesin akşama kadar sizi diyorum ha bundan sonra bir daha gelinim ezoya ufakta olsa bir saygısızlığı nızı göreyim yada duyayım kendinizi kapıda bulursunuz ona göre haddinizi ve yerinizi bilin."

Dediğinde anne kız aynı anda sofradan kalkıp en üs kata gitti ezo az önce olan olaylara çok şaşırmıştı ayşe xidrekan dan böyle bir şeyi asla ama asla beklemiyordu zaten ayşe xanım onların cevaplarını vermese idi o kendi dilinde güzelce cevabını verecekti ama ayşe xanım her zaman ki gibi xanım ağalığını göstermiş ve bundan asla çekinmemişti .

Esra ya baktığında merdivenlere bakan bakışlarını çekip kafasını eğip gülmemek için kendini zor tuttuğunu görünce içinden güldü bu kızla tanışalı sadece yarım saat olmasına rağmen çok ısınmıştı ama bir kez daha aynı şeyleri yaşamamak için kendin den uzak tutuyordu çünkü o artık hiç bir zaman eski ezo olmayacak olamayacaktı .

Çünkü artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı ve ezonun geceyi göstermesine çok az kalmıştı.

***

Kahvaltıdan sonra ezo da zar zor bir şekilde sofrayı toplamıştı çünkü burda ki hiç kimse onun iş yapmasına izin vermiyor du en sonunda esranın onu zorla avluya götürüp kahve istemesiyle oturmuş ve esranın anlattığı şeyleri sessizce dinliyor ve çokta az olsa yorum yapıyordu .

Esranın bir anda susup elini tutmasıyla dikkatle ona baktı " Ezo ben yeliz ve yasmin yengem için senden özür dilerim... Yeliz babası yani amcam öldükten sonra çok değişti ve o gün bugündür hep böyle herkes onunla konuştu ama kimseye bir şey demedi bana şimdi bunları niye anlatıyor diyorsundur belki ama bilmeni istedim olurda yine saçma sapan konuşursa bil diye ve abim içinde senden çok özür dilerim eğer abim alaz burda olsaydı o ikiside tek kelime bile edemezdi " diyip başını eğdi esra abisini sırf ezoya az önce ki yapılanlar için affetmeyecekti çünkü yengesi ezo bunu hiç ama hiç hak etmemişti kuzeni ve yengesinden nefret ediyordu kendilerin bakmadan insanların bir açığı ile vurup onları üzmeye çalışırlardı ikisinden de iğrendi bu gerçekler ile .

Ezo leyla esranın abisi ve diğerleri için kendisi için özür dilemesine şaşırmamıştı esra kolay bir kızdı bu konuşmayı yapacağını anlamıştı düşündü içinden bir insan bu kadar saf temiz güzel ve iyi kalpli nasıl olabiliyor diye düşündü bu karanlık ve kötü dünyaya rağmen esranın temiz kalmasına çok sevindi çünkü o bu kötü dünyanın karanlığına esir olmuştu
Kim bilir belkide biri gelir onu kurtarırdı.

"Esra ba-" tam konuşacaktı ki kejenin sözünü bölmesiyle ona baktı.

"Gelin xanım ayşe xanım ağam sizi terasta bekliyor " dediğinde kaşlarını çattı ne istiyordu ki şimdi kendisinden
"Tamam geliyorum keje sen git " diyip ayağa kalktı ve başı hala yerde olan esranın çenesine elini koyup kaldırdı başını " Esra ben gelicem hemen burda bekle beni ve bir daha sakın başını her ne olursa olsun eğme anladın mı?"
Dediğinde esra başını sallayıp ezonun elini bıraktı ve giden ezoya arkasından baktı.

Ezo terasa girmeden derin bir nefes alıp verdi ve içeri girip koltukta oturan ayşe xanımın karşısına geçti.

Ayşe xanım karşısında ki kıza bakıp "otur " diyip elinde ki kahvesini sehpaya koyup yanına oturmuş kaşlarını çatan ezonun güzel yüzüne baktı dikkatle ve içinden binlerce kez maşallah dedi karşısında ki güzel küçük gelinine . Ezo ona dikkatle bakan ayşe xanıma sorgularcasına bakıyordu "Beni çağrışırmışsın ayşe xanım " dedi kendinden emin ve sorgulayıcı bir sesle ayşe xanım ise hiç bir tepki vermeden bakıyordu ezoya ve az önce ki kendinden emin ve korkusuz sesiyle anladı kendisi öldükten sonra bu kız onu aratmayacaktı şimdiden gurur duydu küçük gelini ile ama bir o kadar da üzülüyordu kendi geçmişini yani yaşadıklarının aynısı olmuştu gelinine allahtan mehmet ağa kendisine iyi davranmış ve sevgisini göstermişti düşündü içinden oğlunu o yetiştirmişti bilirdi oğlu eğer olura belki birgün gelirse gelinini asla üzmez baş tacı yapar dı ve kessinlikle çok severdi düşüncelerine kısa bir ara verip ondan cevap bekleyen gelinine baktı.

"Evet seni çağırdım seninle konuşacaklarım vardır ezo xanım " dedi gelininin ona yaptığı gibi ima ile .
Ezo ayşe xanımın kara gözlerine bakıp "dinliyorum sizi" diyip konuşmasını bekledi . Ayşe xanım nefesini verip ezonun gözlerine baktı" İlk önce sabah ki olay yüzünden kusura bakmayasın bir daha sana saygısızlık edemeyecekler olursa sana bir yanlışları gel bana söyle yada cevaplarını ver sakın çekinme eğer susarsan ana kız daha çok konuşur bide bu evde bazı kurallar var sen artık her ne kadar eroğlu olsanda artık bir xidrekan sayılırsın ona göre hareket edesin . Benim kêr oğlum bir hata yapıp seni bırakıp gitti ha bu geri gelmeyeceği anlamına gelmez elbet bir gün illaki gelecek bu sizin aranızdadır karışmam bu evde her ne olursa olsun tek kelime dışarıya söylenmez sende ne olursa olsun kimseye söylemeyeceksin biri alazı sorarsa iş için yurt dışına gitti de okula devam edeceksin bu konuda şüphen olmasın bu evde her gün saat sabah sekizde kalkılır akşamleyin herkes kendi kafasına göre yatar dışarı çıkarken bana haber verilir dostumuz düşmanımız çoktur bir nevi önlem "

Dediğinde konuşmaya devam edecekken ezo hızla sözünü böldü" Ben nerde nasıl davranacağımı iyi bilirim siz onu hiç düşünmeyesiniz ve ben bana saygı duyana saygı duyarım bana saygısı olmayana saygı vermem ve asla kendimi ezdirmem herkes haddini bilmeli ve oğlunuz alaz ile arama zaten kimse karışamaz dilerim ki hiç gelmez çünkü ben evlenmek istemiyorum ve beni gelininiz olarak görmeyin çünkü ben gelin olabilecek yaşta değilim ayriyetten diğer kuralları bir aşiret kızı olarak bende biliyorum izninizle " Ezo hızla oturduğu yerden kalkıp gitti.

Ezonun arkasından gülerek bakan ayşe xanım keyifle kahvesinden büyük bir yudum aldı madem bu kız ilerde yerine geçecekti onu denemesi gerekiyor du değilmi Ayşe xanım keyifle konuştu kendi kendine "Işte xidrekanların gelini seninle gurur duyuyorum ezo ben ölünce beni aramayacaksın bellidir bu rabbim oğlum olurda hayırlısı ile dönünce sen bu iki kulunun kalbini bir eyle mutlu huzurlu çocuklarıyla uzun bir ömür eyle" diyip kahvesini bırakıp iki elini yüzüne sürüp amin diyip yanında ki tesbihi çekmeye başladı mutlulukla kendisinin ezoyla gurur duyduğunu bilmesine gerek yoktu ona göre.

Ezo hızlı hızlı sinirle merdivenleri inip kolidora doğru ilerlerken geriye doğru çekilmesiyle ona sinirle bakan yelizi gördü ve içinden sabır çekti allah aşkına bu salak kız bundan ne istiyordu ki şimdi anlamış değildi.

Onun elinde ki kolunu sertçe çekip geçecekken önüne yelizin geçmesiyle bu sefer diğer tarafa gitti yine onun karşısına geçtiğinde sinirle sabır çekti allah onu bu salak kızla sınıyordu herhalde bugün tekrar diğer tarafa geçince yelizin yine onun önüne geçmesiyle şalterlleri attı ."Ne var ne istiyorsun gerizekalı!" Dediğinde karşısında ki yelizin kahkaha atmasıyla sinirle ona baktı ve içinden ona küfür savurdu hala gülmeye devam eden yelize sinirle bakıp yanından geçecekken kolunu tutmaya çalışmasıyla elini sertçe yüzüne geçirmesiyle yelizin yerle bir olması aynı anda olmuştu onun gülen yüzün den yaş gelmesiyle eline baktı güzel eli kıp kırmızı olmuştu bu salak kız .

"Sen ne hakla bana vurursun sen kimsin orospu" diyerek ayağa kalkmasıyla ezo sinirle yelizin saçının arkasından tutup geriye çekti ."Ne dedin lan sen bana az önce tekrarla bir daha desene lan benamus desene lan "diyip elinde ki saçı daha da çekip ayağıyla çelme takıp yere düşürmesiyle üstüne çıkıp vurmaya başladı. " Sensin lan orospu kunek dev hesp tekrar desene o pis ağzını açsana bir daha bana en ufak argo kelime küfür yada bir saygısızlık yaparsan seni öldürürüm duydunmu! Öldürürüm " diyerek daha kızlı ve sert vurmaya başladı .

Esra duyduğu seslerle koşarak yukarı çıktığında yelizin üstünde yengesini görmesiyle olduğu yerde kala kalmıştı yengesi ezonun gözü karamış bir şekilde tabir-i caizse kuzenini evire çevire dövüyordu yelizin yüzüne baktığında kan olduğunu görünce bağırarak yengesine koştu "Ezo ne yapıyordun bırak öldüreceksin bırak "Diyerek kuzeninin üstünden almaya çalışıyordu ama yengesinde deli gücü vardı bir türlü üstünden çekemiyordu ve sanki onu duymuyordu ezo hakaret ederek daha sert ve hızlı vuruyor du yeliz ise ciyak ciyak yardım istemeye başlamıştı.

Esra ezonun omuzlarını sarsıp bağırarak kendine getirmeye çalışıyordu allah aşkına neredeydi bu konak halkı en ufak sese bile koşan insanlar bu koca gürültüyü duymuyormuydu korkuyla ayağa kalkıp annesini çağırmaya gitti diyer yandan da avaz avaz yardım edin diye bağırıp duruyor du kejenin karşısında durmasıyla sinirle ona baktı "keje çabuk annemi çağır yoksa yengem yelizi öldürecek soru sorma çabuk hadi " diyip Tekrar arkasını döndüp geldiği yere doğru hızla koşarak gitti.

Yengesinin içinden adeta bir cenevar çıkmıştı yengesini o halde görünce gerçekten hem korkmuş hemde çok şaşırmıştı.

Yanlarına gittiğinde babasını görmeyi hiç beklemiyordu .

"NE OLUYOR BURADA ! EZO ! YELİZ!"
diye rek adeta babası bir aslan gibi kükrüyordu .

Ezo yanında ki esraya bakıp yelizin üstünden kalktı ve hiç bir şey demeden odasına doğru hızlıca gitti arkasından denilenleri duymazlıktan geldi.

Odaya girer girmez kapıyı sert bir şekilde kapatıp kilitledi ve sinirle büyük bir çığlık attıp eline ne geçtiyse öfkeyle yere artıp tuzla buz olmasını izleyip bağırarak konuştu " HEPSİ SENIN YÜZÜNDEN ÖMER EROĞLU HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN ASLA SENİ AFFETMEYECEĞIM CANIN CEHENNEME ALLAH BELANI VERSİN ŞEREFSİZ HERİF" diyip herkese sırası ile öfkesi kusuyordu .

"ALLAH SENİNDE BELANI VERSİN SİDAR EROĞLU SENİNDE BELANI VERSİN NEFRET EDİYORUM SENDEN NEFRET KEŞKE keşke abim kadar değerim olsaydı AMA GÜN GELİCEK HERKES EZO LEYLA YI GÖRECEK"

"BEN KİM MİYİM YELIZ OROSPUSU BEN EZO LEYLA EROĞLU VE SENİNDE DİĞERLERİ GIBI sıran gelicek sadece zaman çok az kaldı herkes beni görecek "

Diyerek eline aldığı vazoyu kapıya fırlattıp yatağın yanına gelip çöktü o değişiyordu ve bunun kendisininde farkında idi ve bundan hem nefret etmesini hemde mutlu olmasını sağlıyordu.

Bu saatten sonra artık böyle olacaktı herkes haddini bilip ayağını denk alacaktı artık ufak bir saygısızlığa bile tahamülü yoktu olmayacaktı da .

Yorgunlukla kendi kendine konuşmaya başladı. " Sizi asla affetmeyeceğim sizden tiksiniyorum sizden nefret ediyorum bir kaç günde öldürdünüz beni bir insanı öldürmek bu kadar kolay olmamalı eğer bir gün ikinizden biri ölüm döşeğinde olsa bir bardak suyla iyileşecek deseler o suyu toprağa dökerim... Çünkü siz o bir bardak suyu hak etmeyecek kadar şerefsiz aşağılık insanlarsınız adam bile değilisiniz adam rabbim sizi helak etsin"

Insanın en kusursuz ve güçlü duygusu nefretti nefretten başka hiç bir duygu aslında gerçek değildi korku ,sevgi gelip geçiciydi ama nefret geçmez ve hep sabit kalırdı .

Bir çocuğa hayat veren babası iken abisi için hayatını elinden alan babasıydı onun . Bu hayatta bir çok şey affedilmesi zordu ezo asla abisi ve babasını affetmeyecekti .

Acı insanı olduğu kişiden gerçekten değiştirirdi o değişiyordu ve artık değişmişti.
Onun canı çok yanmıştı kimse yeni yara açamazdı bu saatten sonra.

Her şeyin affedilmediği gibi bazı şeyler de konuşulmazdı her ne kadar biriyle paylaşmak istesende .

Eğer yaşadığımız şey bizi allah'a yakınlaştırıyorsa imtihan, Uzaklaştırıyorsa cezadır. Ne diyordu müddesir suresi rabinin hatrına sabret...

Bugün artık sondu bir daha olmayacaktı çünkü o kendine verdiği sözleri hep tutardı bugün sinirine hakim olamamıştı ama artık olacaktı ve bir daha böyle bir şeyin yaşanmasına izin vermeyecekti ...

Sonun da vallahi yoruldum hee

Bu bölümü yazarken pek içime sinmedi umarım beğenirsiniz yazım hatası olan satırlara yorum yaparsanız sevinirim.

Bu bölüm de yeri geldi ağladım yeri geldi güldüm yeri geldi yükseldim umarım benim ile aynı duyguları yaşamışsınızdır.

Normalde yarın atacaktım ama sizi bilmeden çok bekletmisim çok Özür dilerim bunun için hepinizi seviyorum ve desteklerinizi bekliyorum.

Oy ve yorum çok gelirse bölüm gelecek.

Bir sonraki bölüm de görüşürüz canlarım ♡

4907 kelime.

Yazım yanlışlıkları varsa orada ki satıra yazarsanız sevinirim aynı şekilde bir eksiklik veya saçmalık varsa lütfen söyleyin.

Loading...
0%