Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm // ADAR KARADAĞLI //

@ebrarhayal2733

 

 

~Ezo Leyla ~

 

Bölüm şarkıları: Çatı katı fon ,Umutsuz aşk fon

 

Gerçekten çok ağladığım bir bölüm oldu

Umarım sizde benimle aynı duyguları yaşarsınız

keyifli okumalar dilerim :)🤍

 

İnsan her şeye alışır diye bir söz vardır bilir misiniz ? Aslında bu söz tam bir yalandan ibaret insan hiçbir şeye alışmaz yalnızca öyle sanar.

 

Bir insan,acıya,korkuya ve diğer benzeri şeylere nasıl alışabilir ki alışamazdı değil mi?

 

Ama o ezo leyla acı yada hayatın kahpeliğine de alışmıştı artık eskisi gibi sorgulamıyordu neden diye . Çünkü sormak için hala o beklediği doğru zamanı bekliyordu.

 

Bazen keşke adar abim yanımda olsa böyle olmazdı diyordu kendine adar abisini her zaman ömer abisinden çok sevmişti adar dedikleri zaman ezo'nun gözleri parlardı.

 

Eğer adar abisinin haberi olsa idi o bir şekilde bu olaya el atardı ve onu kurtarırdı o güçlüydü hemde çok o bir ağaydı mardinin en büyük ağalarındandı .

 

Bu hayatta başımıza ne zaman ne geleceği belli olmazdı heran her şey olabilirdi bu hayat acımasızdı .

 

Bu dünya hayat veya kaderin sopası vardı. Ve ezo bu sopayı en güvendikleri tarafından almıştı babası onu abisi için töreye hiç tanımadığı insanlara kurban etmişti bir çocuğa hayatı ilk babası verirken babası onun nefesini kesmiş ve öldürmüştü . Evet belkide istemeyerek yapmıştı ama bu hayatta her şeyin olmasada bazı şeylerin çözümü vardı sidar ağa bir çözüm bile düşünmeden yaşarken öldürmüştü kızını .

 

Dediğim gibi bazı şeylerin her ne olursa olsun affı olmazdı.

 

Insanoğlu bütün canlılardan farklıydı...

 

2 Hafta önce ;

 

Bazen karar vermek çok zordur ve bu karar bir insan için veya en değerlin ise daha zordur .

 

Sidar ağa giden kızının arkasından sadece öylece bakmak zorunda kalmıştı işte o zaman daha da bir pişman oldu ve içindeki hisler haklıydı o kendi elleriyle kızını yaşarken öldürmüştü.

 

Kafasını geriye çevirip baktığında yere çökmüş ağlayarak ağıt yakan karısını görünce kendisine küfürler etti bu bir kaç günde hayatında ki en kıymetli iki kadını öldürmüştü . Yavaşça karısının yanında durdu ve yanında ki çalışanlara gitmesini söyleyip karısı gibi yere çöküp karısının kızarmış gözlerine baktı ve oda sabahtan beri tutmaya çalıştığı göz yaşlarını serbest bıraktı şu saatten sonra oda ölmüş bir adamdı.

 

"Annem leylam gitme yavrum annen sana kurban olsun şahiya dîlemîn ömrüm silme anneni " diye sürekli ağlıyor ve dizlerini dövüyordu zerrin hanım .

 

"Annenin gücü yetemedi bu töreye adetlere affet gece'm affet annem. " Diye hıçkıra hıçkıra ağlıyordu sidar ağa daha fazla karısının bu hâline dayanamayıp sarılmaya çalıştı lâkin "Git! Git ! Defol! Yüzünü bile görmek istemiyorum allah belanı versin sidar eroğlu sen ve senin oğlun yüzünden kızım beni sildi ben kızımsız gece'm olmadan yaşayamam annem gitme leylam gitme... Mutlu musun sidar! İstediğin oldu biricik oğlun ömer ve gelinin zilan kurtuldu sen iki insan için kızını töreye hiç tanımadığı insanlara kurban ettin! Benim kızım daha çok küçük çook küçük!" (Şahiya dılemîn: kalbimin sevinci) Diyerek en acı sözleriyle kırk senelik kocasını öldürüyordu adeta .

 

Ama bu zerrin hanım'ın umrunda bile değil di bugün o kızını biricik leylasını gecesini kaybetmişti silmişti onu yawrusu değil mi... Bir anne için en büyük acıları yaşıyordu zerrin eroğlu.

 

Amed o akşam iki annenin yüreğinin yanışına ve ağıtlarına şahit olmuştu. Kim bir annenin ağıtlarını görmek yada duymak isterdi ki ama o gün amed her ikisinede şahit olmak zorunda kalmıştı her zaman ki gibi .

 

Amed o güzel şehrin toprağı hiç görüldüğü gibi bir şehir değil di içinde masum insanların kanı vardı ve insanlar ya ölüyor yada öldürülüyordu burada bir çok insanın acı çığlıkları ve annelerin ağıtları vardı . Peki ne zamana kadar böyle gidecekti bu devran o bilinmezdi artık anneler evlatlarını kaybetmekten yorulmuştu ama töre denen illet can almaktan ve hayat yıkmaktan ne yorulmuştu ne de sıkılmıştı . Belkide hiç yorulup sıkılmayacaktı.

 

Aslına eksiklik hayatta değildi zihinlerin içindeydi .

 

Sidar ağa hızla karısını göğsüne çekmişti her ne kadar karısı zorluk çıkartıp istemesede . Sidar ağa sayıklamaktan yavaş yavaş yorulan karısının saçlarına öpücükler kondurup hafif gevşettiği kollarının biri ile eliyle sakince incitmekten korkar bir şekilde okşuyordu karısının saçlarını her şeyi ama her şeyi kendi elleri ile mahvetmişti.

 

Gözleri saatler önce mutlu bir şekilde oturup yemek yedikleri sofraya kaydı işte tam burada ölmek istiyordu . Bu acıyı ne karısı nede kızı ezo'su hak etmişti.

 

Eğer olurda kızı ezo onu affetse o kendisini affetmezdi. Düzenli nefes alıp veren kasının yorgunluktan uyuya kaldığını anladı ve kendisini düzeltip karısı zerrin hanımı dikkatli bir şekilde kucağına alıp üst katta ki odalarına götürüp yatağa yatırdı ve yatağın üstünde ki pikeyi karısının üstüne serdi .

Yavaşça karısının yanına uzanıp onu izlemeye başladı göz yaşları eşliğinde.

 

Keşke diyordu ah keşke elimden bir şey gelsede zamanı geriye alsam da yine eski mutlu halimize dönsek diyordu imkansız olduğunu bile bile .

 

Ezo Leyla da çok istemişti zamanı geriye sarmayı yada her şeyin koca bir kabus olmasını ama gerçek her zaman acıdır ve en çok gerçekler acıtırdı insanı.

 

Neydi bu insanoğlunun çektikleri yada hak ediyormuydu bunca acıyı kederi ve derdi işte oda bir bilinmezdi diğerleri gibi :)

 

Elini karısının saçlarına götürecekken elini yumruk yapıp yavaşça çekti elini aklına ezo'su gelmişti kızınında saçları karısı gibiydi... Aklından çıkmıyordu olanlar ve belkide hiç çıkmayacaktı ve vicdan azabından ölecekti.

 

Eğer bir seçenek daha olsa idi kendisini seve seve öldürürdü evlatları için ama öyle bir seçenek yoktu ve asla olmayacağını biliyordu töre sertti acımasızdı .

 

Aklına kızını kucağına aldığı ilk gün gelince hiç durmayan yaşları dahada hızlı bir şekilde akıp gitti .

 

Erkekler ağlayamaz derler ama bu çok yanlış erkeklerde ağlar ağlardı canından çok sevdiği biri için ağlardı ve bu baba ise eğer en çok o ağlardı kimsenin görmediği ve duymadığı bir yerlerde .

 

Sidar ağa ağlamaktan acıyan ve kapanmaması için direndiği gözlerine yenilip gözlerini kapattı ve kendini karanlığa teslim etti.

 

İnsan bu zamana kadar gelmiş geçmiş en olağan üstü bir canlıydı ve mucizelerle dolu hayatta ya yanlızdı yada yanında sevdikleri ile yürürdü ama şöyle bir gerçekte vardı hayatın kötü yanı ve yanları insan bazen yürüdüğü yolda ya taşa takılırdı yada düşerdi veya yolunu paylaştıkları bir yılan gibi sokup sırtından bıçaklardı bu hayatta her şey olabilirdi hayattı bu hem acımasız hemde mucizelerle doluydu...

 

♡♧♡♧

 

Sidar ağa üst kattaki terasa çıkmış doğup büyüdüğü amed 'in güzel ve bir o kadarda eşsiz manzarasına bakıyordu. Eskiden bu manzarayı izlerken içi huzur bulurken şimdi hiç bir şey hissetmiyordu yaşananlar zihnine hükmediyor ve çıkmıyordu sadece aklında kızı ve karısı zerrin vardı ve bundan sonra olacaklar .

 

Biliyordu sidar ağa kızını kızı ne kadar merhametli ve iyi kalpli olsada affetmezdi affedemezdi karısı gibi oda kaybetmişti kızını son kez bile sarılıp kokusunu içine çekememişti en çokta bu onu öldürüyordu kızının kokusu huzurdu cennetti . Ve dün anlamıştı o sadece kızını değil karısı zerrin hanımı da kendi elleri ile kaybetmişti.

 

Büyük tahta kapının sesini duyması ile ayağa kalkıp baktığında oğlu ömer ve gelini zilan'ın elele tutuşarak içeri girdiklerini gördü ve derin bir nefes verip merdivenlerin oraya geldiğinde odalarına giden oğlu ve gelinini görünce boğazını temizleyip kendini düzenledi.

"Ömer! Nereye gidersin de hele bana" diyerek oğlunun durup ona bakmasını sağladı oğlunun ona doğru cevap vermeyip gülümseyerek gelmesiyle sinirleri tepesine çıkmıştı .

 

Bu olup biten olaylara rağmen gülüyormuydu o birde tam karşısında duran oğluna delici bakışlarını gösterdi

"Odamıza gidiyorduk ba-" ömer' in lafını kesen şey sidar ağa'nın ona tokat atması olmuştu. Bunu beklemeyen ömer hızla eli yanağında yere düşmüştü . Sidar ağa gelini zilana baktığında korktuğunu gözlerinde gördü gelininin hemen oğlunun yanına çökmek istediği anlayınca kolunu hızla tutup geriye çekti ." Sakın ! Sakın ellemeyesin yoksa olacaklardan ben mesul deyilim bilesin! Zilan Xidrekan "

 

Diyip ayağa kalkmaya çalışan oğlunun karnına ayağı ile sert bir tekme geçirip tekrar yere düşmesini sağladı . Sidar ağa sert ve acımasız tekmelerine devam ediyordu en sonunda böyle olmayacağını düşünerek oğlunun acı inlemelerini duymazlıktan gelerek üstüne çıkıp sert yumruk ve tokatları işin içine girmişti ama bu bile içini soğutmamıştı vururken ağzından sinirle küfürler ve hakaretler çıkıyordu.

 

Bir kere bile evlatlarına elini kaldırmayan Sidar Eroğlu oğlu ömeri öldüresiye dövüyordu.

 

Gülmüştü değil mi bunca yaşananları bildiği halde gülmüştü herkesin içi yanıp kahrolarken o gülmüştü .

Aklına kızının söyledikleri geldi biran

"Keşke abim kadar değerim olsaydı..."

Demişti kızı ezo ona canı dahada acıdı bu sözleri hatırladığında . Kollarından tutulup çekilmesiyle kurtulmaya çalışmaya çalışırken karısını ve çalışanların onları izlediği görmesiyle biraz da olsa kendine gelmişti . Yanında ki korumalarına baktı sertçe. "Bırakın lan!" Diyerek bağırdığında adamların onu bırakmasıyla yerde yatan ömer'in karşısına geçip parmağını sallayarak konuştu. "Bundan sonra ne seni nede karını evimin etrafında değil 1 kilometre yakınında görürsem öldürürüm! Bundan sonra ne senin gibi oğlum var ! Nede senin bir baban var ! Seni evlatlıktan red ediyorum benim için hiçbir şeysin artık şimdi eşyalarını al ve karını buradan alıp defol ! Şerefsiz köpek ! Benamus! Heyvan!" Diyerek adete bütün konağı ve sokağı inletmişti sesiyle.

 

Onun işaret vermesiyle korumalar ömeri tutup dışarı çıkartmışlardı aynı zamanda zilanıda tabii . İşte şimdi daha iyi anlıyor du karısını karısı haklıydı o ömer ve aşiret için kızını töreye kurban etmişti ömer bunu hiç ama hiç hak etmemişti.

 

Bazı şeyler kalbinizi kırar ama gözünüzü açar demiştim ve evet belkide bu söz tam buraya uyuyordu .

 

Bir insan için başka bir insanı harcamak yada yaşarken öldürmek en kötü ceza yada azaptı.

 

Bu hayatta aldatılan ve kaybedecek hiçbir şeyi olmayan veya duygularını kaybeden kişilerden korkmalıydık korkmalılardı.

 

Onlar kendi yarattığı canavardan korkmalıydı.

 

Saatler sonra ;

 

Olan olaylardan sonra sidar ağa karısına son kez bakıp yukarıya çıkmış ve bir daha aşağıya inmemişti zerrin hanım ise leyla'nın odasına gidip onun kafasına koyduğu yastığı koklayarak sarılıp ağlıyordu.

 

İçinde çok büyük fırtınalar kopuyordu

O bir daha kızının cennet kokusunu koklayamayacak mıydı o güzel rengini çözemedikleri saçlarını okşayıp öpemeyecekmiydi o mavi gözlerine bakamayacakmıydı ve ona gecem diyip koynunda bir daha hiçbir zaman uyutamaya cakmıydi o buna dayanamazdı ki ölsem diyordu ölsem daha iyiydi diyordu.

 

Ve o günkü içinde ki sıkıntıyı şimdi anlamıştı . Oysa rabbine ne kadar çok dua etmişti kötü bir şey olmaması için ama kaderde ne yazıldıysa o olurdu her ne kadar istemesekte kadere karşı gelemeye bilirdik bazen.

 

Madem bir daha kızına sarılıp koklayamayacak tı ya yastıkta ki kokusu biterse diye düşündü ve yavaşça son bir kez koklayıp yastığı yerine koyup yanında ki kızının elbisesi ni koklayıp bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

 

Ve içinden ah etti "r-rabbim beni evladımdan ayıran herkesi sende sınıyasın benim canım yandı sen başka anaların canını yakmayasın kimseyi evlat acısıyla sınamayasın rabbim kurban olayım yapmayasın ben dayanamıyorum allahım sen bana dayanma gücü ver yalvarırım madem kızımı benden aldın onun hep yanında ol ona güç ver o üzülmesin ağlamasın gerekirse benim ömrümden al ona ver xudey onu ezmesinler hep güçlü ve mutlu olsun rabbim sen alaz ve ezo leyla kulunun kalplerini bir eyle ." Diyerek bir çok dua ediyordu ağlayarak . ( xudey:alllah: allahım)

 

İnsan ne kadar dua edip allaha yalvarsada yazılan neyse o olurdu . Ama bazen kaderi değiştirebilir dik sonuçta kader gayrete aşıktı değilmi?

 

Günlerdir olan uykusuzluk ve acıyan gözleri ile kızının kokusu ile uykuya dalmıştı zerrin hanım.

 

Eroğullarının imtihanı da evlâlarıydı .

 

Zaten allah bütün kullarını sınamıyornuydu sınıyordu belkide onların ki daha hafifti diğerlerine göre her şeye rağmen şükür etmeleri gerekti...

 

Şimdi ki zaman ;)

 

Konakta ki bağırışmalar bütün sokağı inletiyordu. Sesleri duyan zerrin hanım günler sonra ilk defa kızının odasından çıkmış ve duyduğu bağırışmaları takıp ederek aşağıya indiğinde gördüğü kişi ile şaşırmıştı.

"Enişte senin dediklerini kulakların İŞİTİRMİ de bana ne demek ömer için ezomu KURBAN ETTİN! Cevap ver!" Diyerek inletiyordu koca konağı sesiyle adeta. "Bak a-" "NE ADAR ENİŞTE NE ADAR BENİM NEDEN HAFTALAR SONRA HABERİM OLUYOR ARIYORUM HERKESİ TELEFON KAPALI ! TEYZEM NERDE TEYZE!" Diyerek bağırıyordu .

 

Zerrin hanım aylar sonra yeğenini görünce buruk bir tebessüm etti ama hemen silinmişti bu tebessümü. Konuşmaya karar verdi ve onlara daha da yaklaştı. "Adar yiğenim." Dedi hasret ile şuan kocası sidar umrunda bile değil di ona doğru hızlı adımlar ile gelen yiğenine kollarını açtı ve sıkıca sarıldı . Yeğeninin kokusunu içine çekti doya doya . "Teyzem duyduklarım yalan de ezoyu kardeşimi yaşarken öldürmediler de o daha çok küçük." Dedi sesinde küçük bir umut ile .

 

Zerrin hanım'ın göz yaşları akmaya başladı ve kesik kesik nefesini verdi.

"Doğ-doğru adarım kurban ettiler kızımı ben kızımı koruyamadım adarım ezo'm beni sildi bana senin gibi bir annem yok dedi adar gecem beni sildi ben her gün ölüyorum adar yanına gelmemi istemiyor sadece dilara ile telefondan konuşuyor ama benle konuşmuyor kokusuna hasret kaldım yavrumun adarım." Diye hıçkırarak ağlamaya başladı bu sefer günler olduğu gibi daha da ağladı hiç durmaksızın göz yaşları bir sel gibi adar'ın gömleği ile buluşuyordu.

 

Teyzesinin bu hâline dayanamayıp onu kendine daha da sardı adar ve yavaşça koltuğa oturup teyzesinin saçlarını okşayıp arada öperek sakinleşmesini bekledi . "Teyzem anne yarım sana söz ezoyu ikna edicem eğer etmesemde son kez sana sarılıp konuşmasını sağlayacağım ve merak etme seni evladından ayıranlara Adar Karadağlı kimmiş göstereceğim ." Dedi sert bir şekilde. O bugün anne yarısına söz vermişti ve sözünü tutmak için her şeyi yapardı yapacaktı.

 

Hızlı ayak seslerini duyunca kafasını çevirdiğinde onlara doğru koşarak gelen dilarayı gördü ve çaprazlarında onlara hüzünle bakan sidar ağayı.

Dilaranın önlerinde çökmesiyle şaşırdı

Kendisine bakmamıştı bile. "Zerrin teyze iyi misin sakinleş bak ben buradayım ağlama lütfen bak eğer istersen ezo ile konuşup senin ile konuşmasını isterim ama lütfen

ağlama. " Dedi yalvararak bu kötü günlerde dilara her zaman gelip zerrin hanıma destek olmuştu.

 

Arkadaşı kardeşim dediği ezo'su ile sürekli telefonda konuşmuştu . Evet belki yanına gidip destek olamıyordu ama en azından telefonda dertleşiyorlardi. Çünkü onunda hayatı ve düzeni hiç kolay değildi ...

 

Zerrin hanım dilara ve adar'ın çabalarıyla zar zor sakinleşmişti bu süreçte sidar ağa bir yabancı gibi izlemek zorunda kalmıştı karısının o halini çünkü ne zaman karısına yaklaşsa zerrin hanım ondan uzaklaşıyor ve hep olanları sidar ağa'nın yüzüne acı bir şekilde vuruyordu . En çokta o anlarda canı yanıyordu zaten kim sevdiğinin göz yaşı sebebi olmak isterdi ki ?

 

Sidar ağa'nın yüreği pişmanlık ve acı ile yanıyor ve sönmüyordu aldığı nefesi zorlukla veriyordu sanki aldığı nefes ona zehir gibiydi . Çok pişmandı ve olanları her hatırladığında ölmek istiyordu ama son pişmanlık hiçbir işe yaramazdı...

 

~~~☆☆☆~~~ XİDREKAN KONAĞI ~~~☆☆☆~~~

 

Xidrekan konağı da pek sakin sayılmazdı

Olan olayalar onlar gelip anlatmadan her yerde duyulmuş ve mehmet xidrekan 'ın kulağına kadar gelmişti

 

Sadece onun kulağına değil bu olan olayları duymaması gereken bir kişide duymuştu .

 

Ezo ve esra konağa gelir gelmez herkesten kaçar gibi ezonun kaldığı odaya gitmiştiler. Çünkü ezonun içi hala hiç soğumamıştı ağzından yanlışlıkla kötü sözlerin çıkmaması için gelmişti aslında aldıkları aşyaların poşetlerini sinirle yere attı . "Pislik herif neler dedi bana duydun mu esra yok alaz gitmeseymiş bu olurmuş şu olurmuş bu adamın dediklerinden sonra abinde diğerleri gibi benim için artık ama nasıl hadlerini bildirdim nasıl korktu şerefsizler !" Diyerek odada bir gelip gidiyordu.

 

Ezonun bu hallerini gören esra hem korkmuş hemde hak verip içten tebrik etmişti ve şunu ikinci kez öğrenmişti yengesi ezo leyla 'nın tersi pisti ve sinirliy ken gözü dönüyordu adeta ne ara silah çıkardı ne ara adamı vurdu anlayamamıştı ve o silahı nerden bulmuş ve ne ara beline koymuştu anlayamıyordu . Onu sakinleştirmek adına yavaşça yanına yaklaştığında adımlarını durduran ezonun sözleri olmuştu. "Sakın! Sakın yaklaşma esra senin kalbini kırmak istemiyorum!" Dediğinde esra kafasını sallayıp odadaki koltuğa oturup ezonun birazda olsa sakinleşmesini bekledi .

 

Neredeyse yarım saatten fazla bir zaman olmuştu ama ezo bir türlü sakinleşmiyordu . Esra onun bu hallerine daha fazla dayanamayıp ayağa kalkıp önünde durdu . "Esra-" dediği anda sözünü kesen şey esranın bağırmasıydı." Ezo yeter! Yeter ezo sakinleş artık ne yaptın kendine bak bir aynaya elin kanıyor üstün hep kan ! Kan bir insan nasıl kendisine acımaz ya nasıl korktum ben orada biliyormusun! Tabii ki hayır ödüm koptu sana bir şey olacak diye eğer bana birazcık değer veriyorsan verdiysen eğer lütfen... Lütfen sakinleş artık." Dedi göz yaşlarını tutamayarak.

 

Bu kısa zamanda ezo ona hem abla hem arkadaş olmuştu zilan'ın ona yapmadığı ablalığı yapmıştı ezo görmüyormuydu ezo esranın onu nasıl sevdiğini yada görmek mı isteniyor du esra bir türlü anlayamıyordu .

 

Zaten abisini kaybetmişti şimdi abla arkadaşım dediği yengesinide kaybetmek istemiyordu o.

 

Ezo esranın sert çıkışı ile çok şaşırmıştı esradan böyle bir şey hiç beklemiyordu o esranın laflarından sonra uzunca gözlerine baktı ve o gözlerde sevgi ve korku gördü ama bu korkuyu anlayamıyordu yoksa ondan mı korkmuştu bu ezonun isteyeceği son şey bile değildi ki. Esranın biranda ona sarılmasıyla ne yapacağını şaşırdı ve oda yavaşça ellerini sırtına koydu.

 

Aşağı kattan gelen gür kapı sesi ve bağırışmalar ile ikili birbirinden ayrılıp

Göz göze geldiler. "Mehmet ! Mehmet!"

Sesleri duyan esranın gözleri açıldı bu sesi nerde olsa tanırdı kendinden bağımsız olarak konuştu . "Babaanne?"

Ezo bugün çoğu kez şaşırıyordu buda o anlardan biriydi. Ve konakta bir ses daha duyuldu "Ezo ! Ezo'm " diye konağı inletmişti sesin sahibi . Ezo da kendinden bağımsız bir şekilde konuştu. "Adar abi?" İki genç kız bir birine bakıp hızlıca koşarak odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladılar.

 

Ezo'nun gözleri avulda gezindi ve gözleri baş örtülü yaşlı ama yüzünde ellerinde deqler olan kadında durdu yaşlı olmasına rağmen çok dinç ve sert birine benziyor du kadında onu aynı şekilde süzüyordu gözlerini kadından çekip adar abisine baktı ve hızlı adımlar ile yanında durdu abisinin ona sarılması ile oda hemen kollarını boynuna doladı parmak uçlarına çıkarak. Abisinin kulağına fısıldadığı cümleler ile şaşırmamıştı çünkü bekliyordu. "Ezo'm abim ben seni götürmeye geldim hadi tut elimi gidelim güzel kardeşim söz veriyorum hep yanında olacağım ." Diyerek bir sürü şeyler söylüyor du ezo tam şuanda evet dese adar abisi onu alıp götürürdü biliyordu ama bu korkaklık ve her şeye boyun eğmekti yaşananları silmek demekti...

 

Ezo abisinden ayrıldı ve gözlerinin içine baktı . Adar'ın gözleri umut ile ışıldıyordu resmen ezonun ağzından olumlu bir kelime çıksa ardına bakmadan onunla bu konaktan giderdi.

Eğer hayır derse onu ikna etmek için ise her yolu denerdi.

 

Ezo Leyla arkasına baktığında herkes yaşlı kadının yanında durmuştu ve tartışma içerisinde olduklarını fark etti.

 

"En azından sadece konuşalım güzelim söz eğer istersen seni geri getireceğim." Adar abisinin bu sözlerinden sonra ona dönerek kafasını olumlu anlamda sallayıp konaktan çıkıp arabaya bindiler.

 

Kısa bir yolculuğun ardından bir çay bahçesine gelmiştiler . Ezo ve adar bahçeye geçip 2 çay isteyip oturdular ve birbirlerine bir süre baktılar . Yanından gelen kısık sesli fısıltılar ile oraya baktığında iki kadının ona bakarak konuştuğunu görmüştü ve kaşlarını çatmış bakmaya başlamıştı . Kadınların önlerine dönünce oda önüne döndü.

 

Adar derin bir nefes alıp verdi ve ezo'nun güzel gözlerine baktı. "Ezo ezo'm... Güzel kardeşim. "Diyerek konuşmaya devam edecek iken sözünü bölen şey ezonun sözleri olmuştu.

 

"Abi abim bak bilirsin bugüne kadar seni o ömer olacak şerefsiz den daha çok sevdim saydım lakin sende beni bilirsin ne soracağını ben gayet bilirim

Kalbini kırmak istemiyorum." Diyip masaya ellerini koyup yaklaştı. "Seni biliyorum ve sende beni bak güzelim ister kalbimi kır ister kafamı sen benim kanımdan canımdansın ama olaylara biraz farklı bakıyorsun teyzemin hiçbir günahı suçu yok oraya gittiğimde halini görünce çok kötü oldum ezo annen çok kötü daha bir iki saat önce kollarımda kriz geçirdi arkadaşın dilara ile zor sakinleştirdik." Diyerek ezonun masada ki elini tuttu .

 

Ezo "Abi!" Dediğinde adar izin vermeyerek sözü aldı. "Bak birtanem sidar ağaya kız ömer namussuzuna kız ama annen suçsuz be güzelim perişan kadın eğer hala hayır diyorsan bari benim hatrına son kez konuş annenle bu senden bu hayatta ilk ricam" dedi ve tuttuğu ele öpücük kondurup geri çekildi. Ezo kesik kesik nefesini verip gözlerini başka tarafa çevirip oraya

Baktı.

 

Derin bir nefes alıp adlara baktı ve acı bir gülümseme oluştu dudaklarında elini yavaşça çekip kendi dizine koydu.

"Hiçbiriniz beni anlamıyorsunuz ve anlayamayacaksınız... Sen bile artık beni anlamıyorsun adar karadağlı. "Derdemez hızla masadan kalktıktan sonra çay bahçesinden çıkıp yürümeye başladı. Neden kimse onu anlamak istemiyordu neden en sevdikleri ve güvendikleri tarafından darbe almıştı ve neden şuan buradaydı ki .

 

"Ezo ! Ezo'm bekle nereye gidiyorsun?"

Ona seslenen adarı duymazlıktan gelip yürümeye devam etti. Adar son kez bağırarak seslenmişti "EZO!"

 

Ezo sinirle arkasına dönüp ne diye bağıracakken onlara doğru silah tutan adamı görünce geldiği yolu hızla koşarak abi dediği kuzeninin önüne geçti . "Adar abi !" Diye bağırıp belinde ki silahı çıkardığı anda vücudunda bir acı hissetti ve oda iki el ateş edip ona korkulu gözler ile bakan abisine baktı .

 

"Ezo! Ezo'm!" Dediğini duydu bedeni onu daha fazla taşıyamayınca abisinin kollarına bıraktı kendisini. Bedenine baygın gözleri ile bakıp abisinin gözlerine batı zar zor acı içinde abisi bir şeyler diyordu ama duyamıyordu sanki . Acıdan dolayı kısık sesi ile konuştu. "A-abi annem ve d-dilara sana emanet o-o-onlara iyi bak ." Dedi ve daha fazla dayanamayıp gözlerini karanlığa teslim etti...

 

Bugün amed bir annenin ağıtlarına ve acısına şahit olmuştu aynı zamanda kana.

 

3300 kelime ♧

 

Öncellikle herkese selam canlar yaşadığım kötü olayları hepiniz biliyorsunuz . Bu nedenle biraz ara vermek istemiştim ama yoğun ısrar ile bölümü yazıp yeniden geldim.

 

Ve açıkçası gerçekten dinlenmeye ihtiyacım var kafam çok dolu martın sonuna doğru sınavlarım başlıyor . Bu yüzden de mola vermek istiyorum ama bu demek değil ki uzun süre yokum sadece 1 ay yada 2,3 hafta dinlenmek istiyorum. Sonuçta kitabım yeni ve 2,26 bin okunmuş bunun için hepinize çok teşekkür ederim ben sizleri kaybetmek istemiyorum biraz toparlanıp kaldığımız yerden bomba gibi devam edeceğiz okuyan herkese teşekkür ederim iyi günler dilerim.

 

Yakında görüşürüz hayalin kuşları...

 

~ 3371 kelime ~

 

Sınır;

☆ 55 💬20

 

Geçince buluşalım ;)

 

Yazım yanlışlıkları varsa orada ki satıra yazarsanız

sevinirim şimdiden teşekkürler :)

 

Adar derin bir nefes

Loading...
0%