Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7. Bölüm

@ebrarhayal2733

Her ne kadar geçmişimizden kaçmak istesekte kaçamazdık çünkü o yani geçmişimiz bir iz gibi zihnimizin bir köşesine her daim kazınmıştır. Ve geçmişimizi istesekte asla unutamazdık çünkü geleceğimizde geçmişimiz gibi bizim bir parçamızdır...

 

Her nefes alan canlı canlı değil!

Her gördüğümüz insan insan değil!

 

Ebrarhayal2733

 

İnsan yaşadığı bazı zor şeyleri asla unutamazdı. Ve bazen o unutamadığı şeyler yüzünden farklı bir insana dönüşebilirdi.

 

Hayat çok farklıydı çok acımasızdı her ne kadar kötülükler de olsa içinde iyiliklerde vardı . Bazen bir şeyleri gücümüz yettiğince değiştirebilirdik ama bu yaşadığımız dünyayı değiştirmek çok zordur ve belki de imkânsızdı da ...

 

&&&

 

6. Bölümden hatırlatma ve 7. Bölüm devamı .

 

"Ezo avjin xanımım seni odasında bekler ." Diyerek söyledikten sonra ezonun vereceği cevabı beklemeden hızla yarım bıraktığı işi yapmaya gitmişti .

 

Ezo durduğu basamakta arkasını dönüp indiği basamakları geri çıktığında derin nefesler veriyordu.

 

Ve içinden umarım beni deli edecek şeyler söylemezsin diye konuşmuştu. Çünkü avjin xidrekan da kendisi gibi bir deliydi adeta gençliğinde kök sömürmüştü amed'e .

 

Ezo Leyla geldiği odanın kapısının önünde durdu ve kapıyı çaldıktan hemen sonra içeri girip ardından kapıyı kapattı.

 

Yaşlı kadın içeri giren müstakbel gelinini görünce içinden sevindi . Çünkü bu kızı tanıştıkları ilk anda sevmişti lâkin bu deli kızla uğraşmayı çok seviyordu.

 

Oturduğu koltukta yana doğru kayıp dizinin üstünde olan bir elini yanına vurup otur işareti verdi.

 

Ezo hiçbir söz söylemeden yaşlı hanım ağa'nın yanına oturdu ve ona doğru dönüp yüzünde ki anlamdıramadığı deqlere ve yaşlı kadının kahverengi gözlerine bakarak konuşmasını bekledi.

 

Ama iki kadında bir süre birbirlerinin yüzüne bakıp incelemekten başka bir şey yapmadı odada adeta ölüm sessizliği vardı.

 

Yaşlı kadın karşısında ki gelinin yüzüne ve mavi gözlerine baktı. Tam şu dakikalarda daha da emin olmuştu amed halkı abartmıyordu gelini ezo çok ama çok güzel ve zekiydi hatta az bile demişler dedi. Gelininin güzelliğinin konuşulması onun göğsünü kabartıyordu. Amma velakin şöyle bir gerçek vardı ezo anlatılanlardan daha da güzel di ve gelininin yaptıklarını duyunca gurur duymuştu ve aynı gençliğim diye geçirip duruyordu içinden.

 

Gelini ezo da kendisi gibi hem güzel hemde deliydi deliydi ve o bugün aldığı kararın çok doğru olduğunu anladı.

 

Ezo odada ki ölüm sessizliğinden gerçekten çok sıkılmıştı ve artık yaşlı kadının konuşmasını istiyordu. Neredeyse yarım saattir bakışıp durmaktan feci şekilde bıkmıştı . Ama bir yandan da meraklı idi çünkü karşısında ki bu kadının diyeceklerini gerçekten merak ediyordu.

 

Boğazını temizleyerek konuşmak için hamle yapacakken bu hamleyi avjin xanım yapmıştı.

 

"Seninle ne konuşacağımı merak edersin değil mi?" Diyen kadınla ezo onun sorusunu es geçerek konuştu.

 

"Beni neden çağırdınız avjin xanım?" Diyerekten geçiştirdi.

 

"Seninle daha önce konuşmamız gereken konuları konuşmak için çağırdım ezo gelin." Dediğinde ezo sinirle elini yumruk yapmıştı o bu kelimeyi hiç ama hiç sevmiyordu lakin şuan buna takılmaması gerektiğini kendine söyleyerek düşündü bu kadın onunla ne konuşacaktı ki ve neden bu kadar beklemişti?

 

İşte bunu anlayamıyordu bir türlü.

 

"Sizinle daha önce ne konuşmalıydık biraz açık konuşur musunuz?'' Şuan ezonun yerinde olan herhangi birisi olsa beklemekten çatlardı. Avjin xanım bir nefes verip hafifçe geriye doğru kayıp kendini ezoya doğru çevirdi. "Bak ezo aslında bu söyleyeceklerimi en başta söylemem gerekti amma böyle nasipmiş demek istediğim-" Avjin xanım 'ın sözünü kesen güçlü bir feryat çığlığıydı . Ezo oturduğu yerden kalktığım da avjin xanım da onunla eş zamanda kalkmıştı.

 

Ezo Leyla kapıyı açıp merdivenlere doğru seri bir şekilde ilerlerken beline koyduğu silahı çıkartıp emniyetini açtı merdivenleri indiğinde gözleri ayşe xanıma takılmıştı yere çökmüş çığlık çığlığa ağlıyordu . Esra hazal ve keje ise onu sakinleştirmeye çalışıyor du ama pek işe yaramıyordu ezo elinde ki silahın emniyetini kapatıp tekrar dan beline yerleştirdi.

 

Ardından ayşe xanım 'ın yanında durdu. "Ayşe xanım ne oldu? Esra, hazal!? Noluyor?" Diye sorduğunda hazal 'ın kendisine boş bakışlarla bakmasına şaşırmıştı çünkü hazal hiçbirzaman asla öyle bakmazdı . Bu demekti ki önemli bir mesele vardı.

"Daye!" Esranın korku dolu çığlığı ile ona baktığında kucağına bayılmış ayşe xanımı görünce daniel ve diğer adamlara seslendi arabayı hazırlamaları için .

 

"Herkes açılsın etrafına dolaşmayın nefes alsın hadi beni dinleyin keje iki adamı buraya çağır ayşe xanımı arabaya taşımaları için hazal sende kalk ayağa ali asaf seni böyle bir şekilde görmesin ." Keje ezonun sözlerinden sonra hızla iki korumayı çağırmıştı ve ayşe xanımı araya taşımışlardı.

 

Ezo ağlayan esra yı zorlukla kaldırmış ve kendi arabasına bindirmişti . Binmeden önce verdiği işaretle hastaneye adeta konvoy ile gitmişlerdi sonuçta onlar xidrekan dı heran herşey olabilirdi.

 

"Anne! Hığh." Ezo Leyla ağlamaktan beter hale gelmiş olan esranın elini tuttu. "Esra bana bak!" Dediğinde esra tepki vermeyip daha çok ağlamaya başlayınca elini daha sıkı şekilde tutup tekrar dan konuştu. "Esra! Bana bak dedim sana!" Esra korku ile kendisine baktığında sinirle bir nefes alıp verdi hızla. "Bana bak esra annen iyi olacak tamam mı korkma o eski toprak hanım ağaya hiçbir şeycik olmaz olamaz o sizi bırakmaz anlıyor musun?!" Diyerek sertçe cümlelerini söylerken esra itiraz ile başını iki yana sallayıp iç çekerek cevap verdi. "Ezo annem çok kötü ya dediğin gibi olmazsa ben ne yaparım nasıl yaşarım söyle bana ?" Diyerek hıçkırarak göz yaşları içinde ezo leyla 'nın verebileceği tek bir cevabı bekliyordu.

 

Lakin bunu ezo bile bilmiyordu . O seneler önce hayatından annesini silmişti hem varlık olarak hemde kelime olarak . O dediğini yapmıştı.

 

Ezo hala ondan cevap bekleyen esranın yüzüne daha fazla bakamayıp dikkatini yola verdi .

 

Arabayı durdurması ile ardında ki arabalar da durmuştu. Esra hızla araçtan inip onu sedyeye yatıran sağlık ekiplerinin yanına doğru gittiğinde avjin xanım da onunla birlikte gitmişti ve bir kaç koruma.

 

Arkasını dönüp yürüyerek daniel 'ın karşısında durdu. "Daniel ?" Dediğinde daniel dik durup saygı ile cevap verdi. " Efendim ?"

 

"Daniel sence ne olduda ayşe xanım bu kadar kötü oldu? Senden bunu araştırmanı istiyorum ayşe xanım iki kuru söze yere yıkılacak bir kadın değil sende bilirsin. "Diyerekten daniel'in cevabını bekledi.

 

"Haklısınız ayşe xanım iki kuru söze böyle olacak kadın değil . Ben bu işi araştıracağım efendim siz hiçbir şeye bulaşmayın ve benden haber bekleyin. "Diyerek söylediğinde ezo olumlu bir yanıt verdi." Senden haber bekliyorum daniel ." Diyip arkasını döndü ve hastaneden içeri girip sekretere ayşe xanım 'ın nerede olduğunu sorup yeri öğrenince daha fazla vakit kaybetmeden gitti.

 

Ezo leyla geldiği yeri görünce aklı beş yıl önce ye gitti . Vurulmuştu ve üç ay boyunca hastanede yatmıştı. Doktorlar her ne kadar beklemeyin ölecek deselerde şuan yaşıyor du. Gözlerini açtığında Onu sırtından bıçaklayan ailesinin bile geldini öğrenince çok sinirlenmiş ve onları göndermek istemişti ama adar abisi ve dilara onu zor tutmuştu. Adar abisi onları gönderdiğini dile getirmişti .

 

Adar abisi hiç yalan söylemezdi o anda inanıp birazda olsa sakinleşmişti. Hastaneden çıkınca bir kaç gün sonra bawer ve hazal ile ikizlerin gelmesi ile onlarla tanışmıştı hazalın içten davranışları ile onuda esranın yerine koymuştu. Ama hiçbir zaman sert gardını düşürmemişti ali asaf hariç o küçük çocuğa bir türlü sert davranamıyordu .

 

Koltuğa oturmuş avjin xanım 'ın dizine başını koymuş ağlayan esrayı izledi canının çok ama çok yandığını görüyordu.

 

Elinden bir şeyler gelse acısını almak istiyordu ama bu imkansızdı. Bu dünyada elbet herkes ağlayıp isyan edecekti ve çok acı çekecekti.

 

Herkese gücü yettiğince yardım eden ezo kardeşim dediği kıza yardım edemiyor ve yaslandığı duvardan sadece izlemekle kalıyordu . Yanına gelen korumaya baktı ve korkudan titrediğini gördü. "Söyle." Dedi sert bir sesle adını hatırlamadığı korumasına. "Efendim bawer bey ve mehmet ağa geldiler." Diyen koruma ile onu onaylayıp başı ile işaret vererek gitmesini işaret verdikten sonra yaslandığı duvardan kendini kaldırıp esranın yanında durdu.

 

Éş zamanlı olarak bawer ve mehmet ağa da yanlarına gelmişti. Esrayı gören herkes onu sakinleştirmeye çalışıyor ve teselli ediyorlardı . Bu durum her ne kadar işe yaramasa bile en azından esranın hıçkırırıkları sessiz iç çekişlere dönmüştü.

 

Esra'nın dışında hiç kimse her ne kadar acı çekseler de yüzlerine taktıkları maske den çektikleri acı belli oluyordu. Ve bu şu demekti ayşe xanım xidrekanlar için her şeydi ve o olmazsa yıkılıp dağılacaklardı. Bunu dışardan bir insan bile tahmin edebilirdi...

 

Ezo elini esranın omzuna koyup ona güç vermek istercesine okşayıp sıktı. Daha sonra avjin xanım 'ın gözlerine baktı. Avjin xanım kendisine bakan gelini ile ne istediğini anlayınca hafifçe kafasını sallayıp kalktığında onun oturduğu yere ezo leyla geçip oturmuş esranın kafasını kendi dizlerine yatırmıştı saçları ile oynayıp uykusunun gelmesini sağlamak isteyerek sevdi elinin altında ki kısa saçları.

 

Bawer ise ailesi için güçlü durmaya çalışıyor du lakin bir türlü olamadığının kendisi de farkındaydı fakat kendini zorluyordu içinden bari ben güçlü durayım diye kendini yiyip bitiriyordu.

 

Mehmet xidrekan ise en köşede ki koltuğa oturmuş ve ameliyathane 'nin kapısına dalmıştı. Lâkin onunda diğerlerinden tek farkı dışarıdan güçlü ve sert tutumuydu. Her ne kadar içinde fırtınalar kopsada...

 

Saatler on ikiyi gösteriyordu . Ve ayşe xanım geçirdiği kalp krizi yüzden saatlerdir alındığı odada bebekler gibi uyuyordu.

 

Doktora karşı yoğun ısrarlar sonucu esrayı ayşe xanımın odasına götürmüşlerdi.

 

Ezo Leyla ve diğerleri kapının önünde durmuşlardı ve hiç kimseden çıt çıkmıyordu.

 

Elinde tuttuğu telefonunun titremesi ile ekrana baktığında oturduğu koltuktan kalkıp hastaneden dışarı çıkıp banklardan birine oturdu. Telefonu açıp numaraya tıkladıktan sonra kulağına götürüp bekledi . Bir kaç çalıştan sonra telefon açılmış ve hazalın endişe dolu sesleri kulağına dolmuştu. "Ezo ayşe anne nasıl iyimi ? Kötü bir haber yok değil mi bawer bana bir şey demiyor."

 

"Ezo lütfen bana iyi haber ver canım hadi yengem . Bak çocuklar ile senin vereceğin güzel haberi bekliyoruz.'' Dediğinde ezo daha fazla uzatmadan konuya girip cevabını verdi." Durum aynı hazal değişen hiçbir şey yok bizde bekliyoruz öylece çünkü yapacak şey yok sende boşu boşuna kendi kafanda kötü düşünceler kurup çocukları ve kendini korkutmayasın ayşe xidrekan' a olmaz bir şey ve bunu sen daha iyi bilirsin ." Dediğinde telefonun arkasından bir iç çekiş sesi duyuldu.

 

"Haklısın ... Her neyse ben seni yine ararım aramasam bile sen ara olur mu?" Diye sorduğunda ezo hazal'ın göremeyeceğini bildiği halde kafasını olumlu anlamda sallayıp." Olur haber vereceğim sana görüşürüz." Diyerek telefonu kapatmıştı.

 

Telefonu dizine koyup ellerini üstüne koyup derin derin nefesler alıp veriyordu. Hastanede bir türlü nefes alamamıştı. Gözlerini etrafta gezdirdiğinde daniele söylediği gibi etrafta sadece kendi korumaları ve hastanenin güvenlikleri vardı.

 

Bu yaşadığı son beş sene de yaşadığı her anın en ufak ayrıntısına dek düşündü ve düşündü bazılarına göre zor şeyleri yaşamıştı bazılarına göre ise kolay şeyler... Kendi için ise zor şeyler yaşamıştı lakin ruhu yok olmuş duygularını kaybetmişti . En önemlisi ise artık içinde yaşından kat be kat daha olgun hayattan yediği bıçaklar sayesinde kambur bir yaşlı kadın vardı. Daha yaşı yirmi ikiyken o zor şeyler yaşamıştı hemde çok...

 

En güvendikleri tarafından ihanete uğramıştı babası ve abisi onu töreye küçük yaşta kurban eden bir zamanlar canını bile verecek kadar sevdiği iki adam yani insanlar .

 

Güven ruh gibidir bir kere kırıldımı bir daha geri gelmezdi. Ezo da da aynen böyle olmuştu .

 

Bu hayatta ailemize yani en sevdiğimiz insanlara bile güvenemeyeceksek niye veya neden yaşıyorduk bu hayatı? Aslında en çok bunu düşünüyorduk...

 

O ailesi tarafından sırtından acımasızca bıçaklanmıştı . Daha çocuk iken kendinden aralarında beş yaş olan sevmediği bir adama gelin olacaktı ama olamamıştı çünkü müstakbel kocası onu terk edip gitmişti ve onu bu savaşta tek başına bırakıp gitmişti . Bu iyi miydi veya kötü müydü bilemiyordu...

 

Dediğim gibi o gün geçtikçe daha da değişiyordu. Aynı zamanda da güçleniyordu.

 

Gün gelir de tekrar duygularını hatırlarsa ne olur du bu kendisi bile bilmiyordu ama buna ihtimal bile vermiyordu verecek de değil gibi değildi.

 

"Leydim ... Ayşe hanım 'ın durumu için doktor konuşacakmış. Aynı zamanda dediğiniz şeyleri yaptım . Ayşe xanım polonyalı bir hattan gelen numarayı açtıktan hemen sonra fenalaşmış ve bu numara bir özel hastanenin numarası . Yeni olduğu için pek bir bilgiye ulaşamadım üzgünüm..." Daniel'in söyledikleri ile bakışlarını ona doğru çevirdi ve ayağa kalkıp tam dibinde durdu. Elini danielin omzuna koydu." Bu kadarı kafi daniel senden daha fazlasını isteyemem zaten yeterince iyi iş çıkardın... Her zaman ki gibi ." Dediğinde elini koyduğu omuzdan çekip yavaş adımalar ile ilerlemeye başladı.

 

Daniel çok ama çok şaşırmıştı leydisi ona daha önce böyle bir şey söylememişti. İçten içe ne kadar sevinse de belli etmedi. O yüzüne maske takmayı amed'in delisinden yani leydisi ezo leyla dan öğrenmişti .

 

Aklına gelenler ile giden ezonun peşine takıldı ve ona seslenerek durdurdu onu.

" Leydim ... Yani efendim o sizi merak ediyor ve sürekli sizi soruyor ne yapacağımı ve ne söylemem gerektiğini bilmiyorum..." Derin bir nefes alarak sözlerine devam edecekti ki ezo'nun onu durdurması ile susmuştu.

 

Hemen sonra ardına bile bakmayarak olduğu yeri terk etmişti.

 

Geldiği uçurumun kıyısına oturmuş ve amed'in bir o kadar güzel ve eşsiz manzarasını izliyordu. Ne zaman düşünceleri onu boğsa yada bir karar vermek istese hep bu uçuruma gelir ve kendince çözüm bulana dek ayrılmazdı ayrılamazdı.

 

Titreşimde bıraktığı telefonu ısrarla çalmaya devam ederken bıkkın bir nefes verdi ardından telefonu açıp tek kelime etmeden karşı tarafı dinledi bir süre. Konuşması gerektiğini hissederek söze girdi. "Sono un bravo boia. "Sesi bir o kadar sert ve netti.

 

"Non mi succedereà nulla!" Öfkeli sesi karşı tarafın bir kaç saniye susmasını sağlamıştı .

 

"Ci vedremo presto boia, prestissimo." Derken dudaklarında tehlikeli ve bir o kadarda kendinden emin bir gülüş belirmişti. Telefonu kulağından çekip kapattıktan sonra oturduğu yerden kalkmış ve şöför koltuğuna geçip hastaneye doğru ilerledi.

 

Esrayı merak ettiği için yanında ki telefonu eline alıp danieli arayıp telefonu hopörlere alıp bekledi bir kaç çalışın ardından hemen telefon açılmıştı. "Daniel-"

 

"Leydim devi venire qui sanırım ." Danielin endişeli sesi ile ezo gaza kökleyip hemen ardından daniele sorusunu yöneltti. "Daniel orada neler oluyor! "

 

"Leydim-" Danielin sesini kesen şey bir çığlık sesiydi lakin bu çığlık neye alametti bilinmezdi.

 

Ezo telefonunun kapanması ile gazı olabildiğince köklerken önüne çıkan araba ile ağzından amedi inletecek kadar bir çığlık kopu verdi...

 

 

Hayatta başımıza olur olmadık şeyler çoğu kez gelirdi ve bu yaşadıklarımız bizi çökertebilirdi.

 

O yüzden size şu sözümle anlatmak isterim bir şeyleri her nefes alan canlı canlı değil! Her gördüğümüz insan insan değil!

 

Ne olursa olsun bu hayatta direnen ve güçlü olan kazanırdı ve pes etmek hiçbir şeye yaramazdı savaşmak bu dünyada belki de en iyi çözüm dü .

 

 

 

 

 

 

 

Herkese kucak dolusu sevgiler saygılar selamlar sizleri ve yorumlarınızı çok ama çok özledim şu iki buçuk aydır çok yoğunum ve çok yorgunum ben şimdi 8. Bölümü

yazmaya gidiyorum sizde bana moral olarak bol bol yorum yapar mısınız? Kuşlarım :)

 

Ben kaçarrr kendinize çok iyi bakın bebeklerim ...

 

💫 =💬 =🥳😁

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%