@ebrrqry
|
"Bu üç oldu Ilgaz bey" ~Eftelya
"Bitirdim oğlum seni!" dedim elimdeki terlikle bahçede daire çizerken. Timur bana dil çıkartırken çitlerin üstünden atlayarak komşunun bahçesine girdi. "Buraya geleceksin! Kafanı ezeceğim senin!" Dün Ilgaz'ı öpmüştüm ve üstelik Timur bunu time söylemiş olmalı ki hepsi değişik imalarda bulunuyordu. Okuldan geldiğim gibi Timur'u kovalamaya başlamıştım. Çünkü dün almam gereken bir sinirim vardı. Ilgaz'dan ise kaçıyordum. Bir kaç kere aramış ve mesaj atmıştı ama bakmamıştım. Daha sonra okula gelmiş ama ben yine ondan kaçmıştım. Bu böyle nereye kadar giderdi bilmiyordum ama yaptığım şeyden pişman değildim. Sadece bende ne yaptığımı bilmeden yapmıştım. Yani galiba.. (opsiyonel) Etrafımı yine bir utanç dalgası sararken başımı hızla iki yana salladım. "Ne oldu yengoların gülü? Çok kasistli duruyorsun" Yüzümü buruşturdum. "O ne demek?" "Yani inişli çıkışlı diyorum ilahi yengo ya, bunuda bilmiyorsan yani" Terliği fırlatmamla şak diye yüzüne yapışırken geriye doğru düştü. Ağzımı açıp bir kaç dakika beklesemde Timur yerden kalkmamıştı. Korkuyla çitlerin oraya gidip onu daha rahat görmek için ayak parmak ucumda yükseldim. Hala yüzünde duran terlikle yerde boylu boyunca yatıyordu. "Ay dün içimdende, iki metre yerde boylana boylana serileceksin demiştim. Harbi serildin sen yere ya, beddua edersemde tutar o zaman" Ellerimi semaya açarak "boy-" dememe kalmadan Timur ayaklanmış terliğimi sakince çitlerden atmıştı. "Allah korusun de yengo, Allah korusun" Yüzüne baktıkça gülmem gelirken kendimi tutamamış ve kahkaha atmaya başlamıştım. Yüzündeki terlik izi bütün ciddiyetimi bozuyordu. "Yalnız dövme gibi, çok yakıştı" diyerek terliklerimi giydim. Kendimi tutamayıp yine gülerken yere yatıp daha fazla gülesim geldi. "Siz bana düşmansınız ben anladım. Öyle olsun yengo, artık kral yengo değilsin!" Bahçeden çıkışa doğru ilerlerken arkasından bağırdım. "Soran olursa yengom imzasını bıraktı dersin!" Gülerek arkama dönmemle gördüğüm kişiyle yerimden sıçradım. "Korktun mu?" diyen Ilgaz ile başımı salladım. Valla ne yalan söylim korkutmuştu. "Eve nasıl gir- tabi ya bahçe doğru ya" Kendime gelerek "Hii ocakta yemeğim vardı ya" diyerek yanından geçeceğim sırada bileğimden tutarak beni durdurdu. Önce tuttuğu bileğime sonra kendisine baktım. "Nereye kadar kaçacaksın?" Ondan nereye kadar kaçabilirdim ki? "Kaçmıyorum ki" Biraz yalan söylemiş olabilirdim. Biraz mı? Tamam, tamamiyle yalan söylemiştim ama utanıyordum işte. "Demek kaçmıyorsun öylemi civcivim?" Ama şimdi beyefendi siz bana civcivim derseniz ben konumuza odaklanamam. Şirince gülümseyerek bileğimi ondan kurtardım ve bir kaç adım geriledim. "Evet öyle, tüh yemek yandı ben-" Üstüme doğru gelmeye başlamasıyla arkamı dönerek eve doğru koşmaya başladım. "Yaklaşma Ilgaz!" Arkama baktım. O sadece yürüyordu ama bana çok yakındı. "Bu haksızlık!" dedim olduğum yerde durup kollarımı birbirine bağlayarak. Aynısını ebelemecilik oyununda da yapmıştı. Ulan hayat.. Bir adımda önümde biterken bu sefer beni duvarla arasına kıstırdı. Bu üç oluyordu. Yutkunarak başımı kaldırıp ona baktım. "Bence çok adil, sen koşamıyorsun" Sinirle ona dil çıkartıp yüzümü başka tarafa döndüm. "Bir dahakine bende koşarım merak etme" demesiyle heyecanla ellerimi çırptım ona bakarak. Oda koşacaksa tamamdı. Bir anda ne yaptığımı fark ederek kendime geldim ve kolunun altından çıktım. "Bu üç oldu Ilgaz bey" dedim kendisininde bana dediği gibi. Beni kıstırması üç olmuştu. Onu geride bırakarak gülümseme içinde eve girdim...
Çantaları taşımakta biraz zorlansamda sonunda okula gelmiştim. Derse biraz geç kalmıştım ve umarım bu çocuklar için sorun olmazdı. Sınıfa girmemle çocuklar hemen ayaklanmıştı. "Öğretmenim iyimisiniz?" Hepsinin gözlerindeki korku dudaklarımın büzülmesine sebep olurken başımı salladım. "Özür dilerim miniklerim, uyuyakalmışım" Oturmalarını dile getirmemle hepsi oturdu. "Size sürprizlerim varr!!" "Yaşasınnn sürprizlere bayılırım" Hepsine gülümseyerek 3. sınıfların poşetlerini açtım. Boyadıkları kağıtları teker teker çıkartıp isimlrre göre çantalarıda çıkarttım ve hepsini teker teker yanıma çağırdım. "Hii, öğretmenim bu çok güzel" Gülümsedim. Hepsine çantasını verirken tek dikkat ettiğim şey hepsinin gözleri dolmuştu. Çantayı sıralarına bırakıp bana koştular ve sarıldılar. "Yaaa, kıyamam ben size. Ağlamayın bir tanelerim" Hepsine teker teker sarıldım. Onların mutlu olması benim için her şeydi... "Efendim annecim?" "Eftelya kapıyı açsana kızım, nerdesin?" Gözlerim sonuna kadar açılırken sokağa çoktan gelmiştim. "Ne-" Kapıda annemi görmeyi beklemiyorken, arka bahçeden abimde çıktı. Telefonu kapatarak beni fark eden abime doğru koştum. "Abiii!" "Abimm!" dedi oda. Onun kucağına atlamamla oda beni sıkıca sarmıştı. Bir süre abimle sarılırken ondan ayrıldım ve hemen anneme sarıldım. "Nasılda özlemişim bebek kokulumu" dedi yanaklarımdan öperek. Bende onun yanaklarından öpüp anahtarımı çantadan çıkardım ve kapıyı açtım. İkiside içeriye girerken annem tabiki hemen mutfağa geçmişti. "Ne kadar kalacaksınız?" dedim heyecanla. "4 gün kalacağız bir tanem." "Çok iyi ama ben sabahtan akşama kadar yokum" dedim dudak büzerek. "Gel bakayım bücür sen benimle" Abim beni mutfaktan çıkartırken oturma odasına gelmiştik. "Ne yapıyormuş benim civcivim?" Başımı göğsüne yaslayarak kıkırdadım. "Ne yapayım, okula gidip geliyorum işte" "Ha yani Ilgaz'la falan görüşmüyorsunuz?" "Yok görüşüyoruz, hatta abi sana bir sır vereyim. Köydekiler bizi yavukluyuz zannediyor" Abim ufak çaplı bir şok geçirirken dudaklarımı dişledim. Kendimi tutamamış ve ağzımdan kaçırmıştım işte. "Nee sevgilimi oldunuz!" diyerek annem içeriye girerken dudaklarımı birbirine bastırdım. "Yok anne seninle akşam konuşalımda, yani burdakiler sadece yavuklu diyor bize. Aramızda hiç bir şey yok" Vardı ama ben ifade edemiyordum. Bunu annemle konuşacaktım. "Gelsene abi sana bahçemi göstereyim" böylece abime bu konuyu unutturmuştum... |
0% |