Yeni Üyelik
12.
Bölüm

|•12. BÖLÜM•|

@ebrrqry

Abim az önce uyumuştu. Annemi benim yatağımda uyumasına ikna edemediğim için oda oturma odasında abimle yatacaktı.

Yatağıma oturan annemin yanına pijamalarımı giyerek gittim ve dizine başımı koydum.

Saçlarımı okşarken güldüm.

"Sence ondan hoşlanıyormuyum?" dedim anneme.

"Kalbin ve beynin bazen fikir konusunda uyuşmaz. Beynin farklı bir şey söylerken, kalbin daha farklı şeyler söyler. Sen hangi yoldan gitmek isterdin?"

"Kalbimin yolundan gitmek isterdim. Bazen kendimi ona kaptırmak istemezken kalbim daha ağır basıyor ve ben ona kapılıyorum anne. Bu benim hoşuma gidiyor" dedim gülümseyerek.

Ilgaz'a kapılmak hoşuma çok fazla gittiği gibi onu bir gün göremiyeceğim diye korkuyorum. Ona bir şey olması beni korkutuyor.

"Bakışlarında diyar diyar gezdiğin değil, bir bakışıyla diyarına gittiğindir aşk. Sen aşık olmuşsun bir tanem. Gözler kalbin aynasıdır demişler. Ben senin gözlerinde aşk görüyorum"

Annem bana gülümseyerek bakıyor ve saçımı okşuyordu.

"Sen o mavi okyanuslarına onu hapsetmişsin kızım"

Yutkundum.

Bu gerçeğin yüzüme vurulması beni gerçekten daha da çok kendime getirmişti. İşte hislerimden şimdi oldukça emindim ve bunun farkındaydım.

Ya o sadece beni çocukluk arkadaşı olarak görüyorsa?

Yok artık Eftelya, saçmalıyorsun.!

Evet saçmalıyordum.

Benim kalbim ona kaymıştı ama onun kalbi bana kaymışmıydı ki?

'Unutmadım, Sen unutalacak birimisin?'

Gözlerimi sımsıkı kapatarak annemin elini tuttum ve derin bir nefes bıraktım.

"Anne hatırlıyormusun? Küçükken ben Ilgaz'la evleneceğim diye tutturduğumda abim benimle 2 hafta konuşmamıştı" dedim kendimce gülerek.

Annemde güldü. "Daha 5 yaşındaydın. Gece saat 2 falan odama gelip 'anne sence Ilgaz beni seviyormu onun karısı olacağım' demiştin."

"Sende bana yüzük taktınızmı demiştin, bende parmağıma bakıp ikinci gün kendimize kağıttan yüzük yapmıştım."

İkimizde gülerken annem kapalı gözlerimden öptü.

Gözlerimi açıp anneme baktım.

"Güzelce uyu, uykunu al bir tanem. Yarın olsun hayır olsun. Bakalım damat beyimiz nasıl"

Ayağa kalkarken başımı yastığa koydum. "Anne ya deme şöyle"

Gülüp odadan çıkarken arkasından bende gülüp lambamı kapattım.

Gözlerimi kapatmamla kendimi karanlığa bırakmam uzun sürmemişti...

 

"Kalbim arsız, laf geçirmez

Yansa merhem yok

Taşlasınlar, kaç desinler

Aşka çarem yok..."

ILGAZ'DAN

Garip hissediyordum. Tam 13 yaşıma gireceğim zaman annemi kaybetmem benim hayatımın bitiş noktasıydı.

Babamla İzmir'den apar topar ayrılmış ve amcamlara gitmiştik.

Tabi küçük Ilgaz bundan hiç memnun olmamıştı. Geride onu bırakmıştım. Eftelya'yı, ona aşık olduğum minik kızı.

Ergenlik zamanlarında ona olan sevgim geçer zannetmiştim, en azından ikimizde büyümüştük. Benim ona olan sevgim hiç bir zaman geçmemişti.

Babama her zaman Trabzon'dan İzmir'e yürüyerek gidilirmi diye sorardım. Onu her zaman zorlar ve Eftelya'yı görmek istediğimi söylerdim.

'Ne biz ona gidebiliriz nede o bize gelebilir. Onu unut artık Ilgaz! Bıktım senden!'

Hayatımda belki ilk kırıldığım ve hayatımı tamamiyle boş hissettiğim ilk cümleydi bu, bana kurulan.

Vazgeçmek zorunda kalmıştım ondan. Büyüdükçe içimdeki çocuk alışamamış olsada bedenime bu kuralı hatırlatmıştım.

Alışmak zorunda bırakılmıştım.

Annem öldükten sonra babam sürekli beni azarlamıştı. Her Eftelya'yı aramak istediğimde, onu görmek istediğimde beni dövmüştü.

Oysaki tek anne ihtiyacım ondaydı. Küçüktük ama o bana anne olurdu ki. Bende ona baba olmuştum, oda bana anne olurdu..

Birbirimizi saramamıştık. Koparmışlardı bizi.

Bana tek anne ihtiyacımı sunan babaannem olmuştu. Ona Eftelya'yı anlattığımda babam gibi bana kızmamış onu aramama izin vermişti.

Annesini aramıştık o gece, tam onunla konuşacağım zaman babam öğrenmişti ve beni odama kilitlemişti.

O odada kendime bir söz vermiştim.

Eğer bir gün Eftelya'yı bulursam onu asla bırakmayacağıma dair bir söz.

Büyüdüm, zamanla ona olan bazı kalıntılarımı unuttum ama kalbim ve hislerim hiç bir zaman ona ait olan hiç bir şeyi silmemişti.

Fotoğraflarımızı bile hala saklıyordum.

Babam hiç bir zaman asker olmamı istememişti. Beni her daim, herkesten geri kalmamı öne atılmamamı istemişti.

Ben bildiğimi yapmış ve asker olmuştum.

Ona bu haberi verdiğim gün beni evden kovmuştu ve evlatlıktan red etmişti.

Olsun, annem yoktu zaten. Babam olmasa da olurduki.

Babaannem, Mehtap teyzeyle arasını baya yapmıştı. Ben Van'da görev yaparken sürekli beni aramış Eftelya'dan bahsetmişti.

İlk zamanlar dediklerine karşı bir şey hissetmesemde içimdeki çocuk alevlenmişti ve onu özlediğimi kalbime inandırmak istememiştim.

Çok büyüdüğünü söylemişti babaannem ama hala bebek yüzlü olduğunuda dile getirmişti.

Gerçekten öyleydi, hatta hala o minik Eftelya'ydı benim gözümde.

Utanırken tıpkı küçüklüğünde ki gibi yanakları kızarıyordu. Küçüklüğündeki gibi pembe şeyleri çok seviyordu.

Bende okyanus gözlerinde küçüklüğümdeki gibi kayboluyordum.

Bir süre sonra her şeyi kendime inandırmıştım. Eftelya'nın sonu belli olmayan bir adamla olması, aklıma yatmazdı. O benden daha iyilerine layıktı. Unutmuştum, babaannemden bile daha ondan bahsetmesini istememiştim.

Taki o güne kadar. Babaannemin beni arayıp Eftelya'nın buraya geleceğini söylemesi ve bana numarasını vermesi..

Akşama kadar düşünmüştüm ne yapacağımı. Onu kendime zorla unutturmuşken, bir anda gelip kalbimi darmadağın edeceğini tahmin etmeden yazmıştım.

Tabi Dursun abi beni arayıp rica etmişti. Ona sahip çıkmam için. Sormuştum ona;

"Hala eskisi gibimi?"

"O hala eskisi gibi kardeşim. O hala minik bir Eftelya"

Demişti bana.

Onu almaya gittiğimde anlamıştım. O hala gerçekten minik bir Eftelya'ydı.

Annesiyle abisine onu koruyacağıma söz verip, sanki bunu onlar için yapıyormuş gibi kendime inandırmak istesemde kalbim buna bir son vermişti.

Hayatımda onun dışında hiç bir kadına dokunmayan ben, onun yanından ayrılmak bile istemiyordum.

Ona bir zarar gelmesin istiyordum. Onu hep korumak istiyordum.

Ona bunu annenle abin için yapıyorum desemde ben onu kendim için koruyordum. Kendi isteğimle yanında bulunuyor, görevden döndükten sonra soluğumu onun yanında almak istiyordum.

Her ne kadar büyük, işinde bir adam olsamda küçük Ilgaz onu bir daha kaybetmekten çok korkuyordu.

Derin bir nefes çektim içime.

Onu asla bırakmayacaktım, ölene kadar onu koruyacak ve bir daha asla onu kaybetmekle yüzleşmeyecektim...

 

Loading...
0%