@ebrrqry
|
2 GÜN SONRA "Onun doğum gününü bir şekilde kutlamalıyız Timur" dedim bir plan yapmak için düşünerek. "Yengo kutlayalım kutlamasınada, Ilgaz komutanım bundan hiç hoşlanmayacak" Yüzümü buruşturdum. Evet yaralarımız her zaman canımızı yakardı ama önemli olan onları dahada gün yüzüne çıkartıp, yarayı daha fazla açmamaktı. Doğduğu gün annesi ölmüştü ve Ilgaz'ın o günden sonra doğum günlerini kutlamadığını biliyordum. "Pastayı ben yapacağım, benim bahçede yaparız doğum gününü" dedim omuz silkerek. O hoşlanmayacak diye bu karardan vazgeçmeyecektim. Hem artık hayatında neşeli biri olduğunu öğrenmeliydi. Sevgiliydik ama belli ki benim enerjime hala alışamamıştı. Bende alıştıracaktım işte onu.. "Yengo gözünü seveyim, daha doğum günü haftaya pazar, ne bu acele?" Gözlerimi kısarak Timur'a baktım. Omzunu sertçe patpatlayarak "Şansını daha fazla zorlama istersen yengecim. Yoksa -terliklerime bakıp tekrardan ona döndüm- biliyorsun" Aceleyle başını sallamasıyla gülümseyerek ondan ayrıldım. Yalnız benim ciddiyetde sadece Timur tarafından işe yarıyordu. Diğer herkes beni sinirliyken ciddiye almıyordu. Abim gibi.. Timur'u gönderirken bu plandan time bahsetmesini ve asla Ilgaz'a ağzından kaçırmamasını söylemiştim. Ah, tabi bir sürede Ilgaz'a ne hediye alacağımı düşünmeliydim. Okuldan döner dönmez eve girmemle arkamdanda Timur gelmişti ve tabiki timde. Ilgaz'la sevgili olduğumuzu öğrenmişlerdi ve hepsi bunun için mutluydu. Tabiki bende. Ilgaz'ın karargahta işi olduğu için gelememişti. Üzülsemde belli etmemiştim. Bu 2 gün ben hep okuldaydım oda karargahtaydı. Bir tek akşam görüşebilsekte ben onu çok özlemiştim bugün. Tim gittikten sonra ise Timur'a ne tür plan yapabiliceğimiz hakkında sorular sormuştum. Ama o bana sürekli Ilgaz'ın bundan hoşlanmayacağını söylemişti. Çalan kapımla, hızla kapıya koştum. Düşündüğüm kişi değildi. Çocuklar gelmişti ve beni yine oyun oynamaya davet ediyorlardı. Gülümseyerek onları kabul ettim. Bugün hava bulutluydu gün boyunca. Soğuk havanın gelecek habercisiydi. Terliklerimi giyerek yine kendimi dışarı attım. "Yakan top oynayalım!" dedim hevesle. Takımlara ayrılmış ve oynamaya başlamıştık. Tabi ben pilavlık olmuştum. Kendimce kıkırdarken bana atılan topla kaçtım hızla. Bir süre böyle devam ederken yanmış ve kenara çıkmıştım. "Öğretmenim ya! Bizde ortaya geçmek istiyoruz, hem siz hep ortadasınız. Sizde bizi yandırın!" "Evet!" Başımı sallayarak ayağa kalktığım sırada buraya doğru gelen Ilgaz gülümsememe sebep oldu. "Öğretmenim yavuklunuz geldi" diyerek gülmeye başlayan Akın ile ona baktım. Diğerleride ağızlarını kapatıp gülmelerini gizlemeye saklarken onlara dudak büzdüm. "Yaa Akın" Ilgaz tam önümüzde durup bize bakarken "Hoş geldin sevgilim" dedim gülümseyerek. "Ooooo" Çocuklara bakmamla hepsi bir anda arkalarını dönüp gülmeye başlamıştı. Yanaklarım alev alev olurken başımı yere eğdim. "Utandı benim civcivim" O beni dahada fazla utandırırken sinirle koluna vurdum. "Sus ya!" Sonurtarak Ilgaz'ın önünden ayrıldım ve kollarımı birbirine bağladım. "Öğretmenim küsmeyin ya" dedi Reyyan. Ona gülümseyerek bakıp boyuna gelmek için eğildim ve ellerimle kolunu okşadım. "Peki prenses, dediğin olsun" Nasıl olsa sonrada Ilgaz'a trip atabilirdim... |
0% |