@ebrrqry
|
EFTELYA'DAN DEVAM Önüme koyulan tabağa bir tekme atarak içindekileri yere döktüm. Allah'ım sen beni affet. Onların verdiği yemeği yemezdim. Ilgaz'la konuştuktan bu yana saatler geçmiş ve gece olmuştu. Saat 10'du, öyle demiştiler. Şahin denilen adam beni saatlerce dövmüştü ve bayılmıştım. Yeni uyanmış sayılırdım ama kendimi dinç göstermek ve güçlü durmak zorundaydım. Çünkü bir düşman kendisine karşı koyamayan kişiyle dahada mutlu olurdu. Kendimi güçlü göstererek, ondan korkmadığımı belli edersem dahada hırslanacaktı. Sonunda bam! Tabiki, patlayacaktı. Aklını sevdiğim. Şımartma beni iç ses. Önümde yemekleri toplayan ablaya bakıp derin bir iç çektim ve bende yanına eğilerek yardım ettim. "Ben hallederim" dedi elimi itekleyerek. "Bana yemek getirmeyin, asla yemek yemeyeceğim" dedim geri çekilip pencereye dönerek. Tek temennim Ilgaz'ın ona gönderdiğim şifreyi anlamasıydı. Ağaçlara bakarak demiştim ve özellikle örümcekleride eklemiştim. Ha tabi birde soğuk oda vardı. Yani burası bir tepeydi, ağaçlık ve soğuk bir tepe. Üstelik adamlar konuşurken duymuştum. Örümcek sokak. Büyük ihtimalle oralara yakındık ve bende böyle bir şey kullanmıştım. Gerçi neden bir sokağın ismini örümcek kullanırlardı bilmiyordum ama her neyse. Umarım beni bulurdu. Çünkü ona daha trip atacaktım. Tabi şuan bunu düşünmeme gerek yoktu. "Seni öldürmeyecekler ama sen açsızlıktan öleceksin" dedi kadın. Bir bezle yeri silerek hızla odadan çıktı. "Sizin gibi değilim en azından, öleceksem hakkımla ölürüm daha iyi! Aptal." Sinirle kapıyı tekmeleyerek geri çekiliyordumki kapı bir anda açıldı. Saçımdan tutulduğum gibi fırlatıldım. Ayağım burkulduğu için acıyla kendimi yerde bulurken kafamı duvara çarptığım için başım zonklamaya başlamıştı. "Sana sessiz ol dendi!" "Sanane ulan! İster sessiz olurum ister olmam, size mi soracağım?!" dedim. Sinirle gülerek önümde eğilmeden yine saçlarımdan tutup beni çekiştirdi. Acıyla saçlarımı tuttum. "Bırak beni" Dizine bir tekme savurmamla acıyla geri çekildi. Hızla ayağa kalkarak bir tekme daha savurdum. Bir tekme daha atarken acıyla karnını tutup yerde kıvranmaya başlamıştı. "Gücün bana yeter mi sence?" Kendimden emin bir şekilde ona baktım. "Cehennemde diri diri yanarsın inşallah, Şahin itinede göstereceğim. Hepiniz ayrı şerefsizsiniz!" Bir tekme daha atarak odanın kapısını açtım. Önce etrafa bakarken hızla geri içeriye girdim. Hala yerde kıvranarak yatmasını aldırmadan belindeki silaha baktım. Derin bir nefes alarak silahı elime aldım ama ağırlığından dolayı zorlansamda hızla odadan çıktım. Şuan elimde bir silah olmasına inanamıyordum. Bu beni korkutuyordu ve ben silah kullanımı hakkında hiç bir bok bilmiyordum. Merdivenlerden yavaşça aşağıya inerken duyduğum ses durmamı sağladı. "...gidelim. Sabahtan beri gelmedi." "Gerek yok, büyük ihtimalle kızı dövüyordur." Güldüklerini işittim. Şerefsizler, bu bunların hoşuna gidiyordu demek. Merdivenden bakmak için biraz aşağıya eğildim. Gittiklerini adım seslerinden işitirken bende hızlıca merdivenlerden inerek bir duvarın arkasına geçtim. Etrafı incelerken çarprazımdaki kapı açıldı. Kendimi hızla dolabın arkasına attım ve nefesimi tuttum. Offf, iş iyicene filmdekilere benzemeye başlamıştı. Odadan Şahin'in çıktığını fark etmemle dikkatlice ona baktım. Yanına adamlarından biri geldi. "Bey, Ilgaz komutan burayı bulmak üzere. Yarın sabah erkenden emrettiğiniz gibi hoca gelecek" Hoca? "O burayı bulduğunda ben öğretmenle evlenmiş olacağım. Oda arkamdan ağlayacak!" Tabi ya, benimle evlenecekti. İkiside uzaklaşırken hızla ayaklandım ve pencereden bakmaya başladım. Eski bir binaydı ama benim olduğum oda hariç aşağı katlarda her sey modern bir tarza sahipti. Hızla merdivenlere doğru koşarak aşağıya indim. O kadın ve bir kaç kişinin sesi çok yakından gelirken duvarın arkasından kafamı uzattım. "Üzülüyorum sizin gibi insanlarla çalışmak zorunda olduğum için." dedi kadın. Demek onuda burada zorla tutuyorlardı. "Sus karı, işini yap." Kendimi çıkmamak için zorlarken hızla kapıya doğru koştum. "Birimi var orada!?" Mutfaktan gelen ses yutkunmama ve her yerim titremesine sebep olurken. Hızla kapının yanındaki merdivenliğin arkasına saklandım. Adım sesleri buraya doğru gelirken gözlerimi sımsıkı kapattım ve nefes almayı bıraktım. Eğer yakalanırsam ölüm fermanım yazılırdı. Biran önce buradan kurtulmam gerekiyordu. İkisininde adım sesleri uzaklaşırken derin bir nefes bırakarak merdivenliğin arasından baktım. Hızla ayağa kalkarak kapıyı açtım ve etrafa baktım. İki adam vardı ve kapıya doğru geliyorlardı konuşarak. Onların dikkatini o yana çekmem lazımdı. Düşün Eftelya, düşün. Hızla içerdeki cama baktım. Camın kenarında bir çicek vardı. Hızla oraya giderek camı açtım ve saksıyı tuttuğum gibi camdan dışarı fırlattım. Büyük bir gürültü çıkarken yaklaşan adımlarla bilrikte hızla kapıya koştum ve çıktım. Arka bahçeye doğru koşmaya başladım. Kurtuluyordum. Arka bahçede de birilerini görürken onlara gözükmeden duvardan atlamalıydım. Ayak bileğimin ağrısı çok fazla şiddetlensede dayanmak zorundaydm. Duvardaki çıkıntılara baktım ve hala elimde duran silaha. Silahı korkuyla çimenlere fırlattım. "İyi en azından buraya kadar onunla geldim." Arkama bakmadan hızla çıkıntılara basarak duvarın başına tutundum. "Kız kaçıyor!" Siktir. Fark edilmiştim. Telaşla arkama baktım, adamlar buraya doğru koşarken hızla ayağımı duvara attım ve tepeye çıktım. "Allah'ım ne olur sen bana yardım et" "Arka tarafa! Kız kaçıyor, çabuk olun!" Duvardan atladım. Kendimi yerde bulsam da hızla ayaklandım. Etrafımdaki adım sesleri yaklaşırken yere sert bir şekilde düşsemde ormana doğru koşmaya başladım. Nereye koştuğumu bilmeden koştum sadece. Arkamdaki sesler çoğalsada ben yine durmuyor ve koşmaya devam ediyordum. "Dur!" Durmadım. Duramazdım.. Hızla yönümü değiştirdim ve bir sürede öylece koştum. Bir anda kendimi yerde bulurken dizim ve ellerim kanamaya başlamıştı. Acıyla ayağa kalktım. "Biz bu tarafa, siz bu tarafa!" Hızla yanımdaki çalılıklarn içine girerek bir ağacın dibine çöktüm ve nefes tutmayı bıraktım. Ne olur yakalanmayayım... |
0% |