@ebrrqry
|
..."Beni yalnız bırakma Eftelya, ben sensiz yaşayamamki..." ~Ilgaz
YAZAR'DAN İnsanlar aslında ruhlarıyla birleşirlerdi. Birbirini seven iki insan, beraber oldukları her sürece, birbirlerinden uzak olsalar bile ruhları birbirleriyle birleşirdi. Tıpkı Ilgaz'ın sıkışan kalbi gibi. Kimse hissedemezdi içinde ne barındırdığını. Nasıl bir duygu beslediğini.. hiç kimse bilemezdi. Kırılan bir kalbi düzeltmek istediğinde, artık eskisi gibi görünmezdi. Tıpkı buruşturup köşeye attığımız bir kağıt gibi. Ilgaz sabah etmişti, ondan ne haber vardı nede bir şey. Az önce Şahin kendisini aramıştı, ilk başta Eftelya'yla konuşturacağını sanarken hayatının en düğümlü cümlesini almıştı ondan. Eftelya kaybolmuştu. Onların elinden kurtulmuş ama sevdiği kadın kaybolmuştu. İçi yanıyordu Ilgaz'ın. Saatlerce ağlamak istiyordu o. Saatlerce ağlayıp içini dökmek istiyordu.. Odanın kapısı çalındı, gel sesi beklenmeden içeriye Polat girdi. "Buldum! Ilgaz buldum!" Telaşla ve bir o kadarda heyecanla söylemişti bunu. Hızla bilgisayarını Ilgaz'ın masasına bırakarak ona döndü. "Şahin'in yerini tespit ettim!" Ilgaz hızla bilgisayara baktı. Örümcek sokak... Ilgaz, Eftelya'nın ona verdiği şifreyi anlamıştı elbette. Ama bir anda o sokağa gidip her evi aramak sadece zaman kaybıydı. Ilgaz telefonunu kaptığı gibi odadan çıktı. Karargahtanda çıkarak arabasına bindi ve hızla sürmeye başladı... 2 saat olmuştu. Bütün ekip arkadaşlarına haber verilmiş, neredeyse 30-40 kişiye yakın herkes Eftelya'yı arıyordu. Eve gittiğinde Şahin'i orada bulamamıştılar. Onlar gelmeden çekip gitmişti çünkü. Artık o kızla bir işi yoktu, büyük ihtimalle açlıktan ölmüştür diye geçirmişti içinden. Derin bir nefes aldı Ilgaz. "Hadi nefesim, hadi Eftelya'm. Ne olur yakınlarda bulayım seni, koşarak sarılayım." Gürleyen gök gürültüsü yağmurun habercisiydi. "Komutanım!" Ilgaz hızla kendine seslenen ekip arkadaşlarından birine baktı. "Burada ayak izleri var" dedi. Ilgaz onun yanına koşarak gitti. Yerde parlayan bir şey bulurken, bir kaç adım ileriye gitti. Yere çömelerek zincir parçasını aldı ve üstündeki kelebek desenlerine baktı. Bu, bu Eftelya'nın kolyesiydi. Asla boynundan çıkmayan kolyesi. "Yakınlarda, dağılın" Ilgaz heyecanla kolyeyi elinde sıktı. Allah'ım sana şükürler olsun dedi içinden. Onu bulmaya oldukça yakın hissediyordu kendini... Ilgaz uçurumun kenarında öylece dururken aşağıya baktı bir umut. Gözünden akan yaşlara hakim olamazken çömeldi ve eliyle toprağı sıktı. "Neredesin güzelim, neredesin?" Hıçkırıkları göz yaşlarına karıştı. Timur başını havaya kaldırdı. Bir uçurumun aşağı tarafındaydı. "Uraz sen oraya, ben buraya" Uzun bir süre arasalarda yine bulamamıştılar onu. "Burada da yok" umutsuzca Ilgaz'a baktı Timur. Ilgaz denize baktı. Kayboluyordu, denizdeki dalgalar gibi. Başını çevirdi, kayalığın arkasında sarı bir şeyin dalgalandığını fark etti. Timur'u önünden iteleyerek oraya doğru koştu. Bir ayakkabı fark etti suyun içinde. Telaşla suya daha çok girerek o kayalığa doğru koştu. Suyun izin verdiğince koştu. Gördüğü şey kalbinin durmasına sebep olurken dizlerinin üzerine çöküp saatlerce ağlamak istedi. "Allah'ım!" Sevdiği kadını bulmuştu Ilgaz. Hızla nabzına baktı. Çok yavaştı, hemde çok yavaştı. Onu kayalıktan çıkartarak kucağına aldı. "Çok şükür!" Hep bir ağızdan bağırtılar yükselirken Timur komutanın kucağındaki kıza şok içinde bakıyordu. Sonunda kıyıya çıkmalarıyla Polat birazdan ambulansın burada olacağını dile getirdi. Eftelya'yı kumlara bırakırken Ilgaz göz yaşları ve koca bir gülümsemeyle yanına çöktü. Gülümsemesi uzun sürmezken elini onun yaralarla dolu yüzüne koydu ve baş parmağıyla okşadı. "Kurban olurum ben sana. Sevgilim, civcivim benim. Eftelya'm, buldum seni. Buldum seni bir tanem" Anlını anlına dayadı. İki elide yanaklarını buldu ve Ilgaz'ın göz yaşları Eftelya'nın gözlerine birer birer damladı... ---- Ilgaz saatlerce yoğun bakım ünitesinin önünden ayrılmamıştı. Doktorlar bir türlü çıkmak bilmiyordu. Tim ona destek olmak istesede Ilgaz şuan Eftelya'dan başka hiç bir şey düşünemiyordu. Az önce annesine ve abisinede haber vermişti. Hemen yola çıkacaklarını söylemiştiler. Ilgaz açılan kapı ile çöktüğü duvardan hızla kalkarak doktora baktı. "Durumu nasıl?" Doktor buruk bir gülümsemeyle ona baktı. "Hastanın durumu kritik. Tahminlerime göre yaklaşık 48 saat boyunca aç ve susuz kalmış. Bünye oldukça zayıflamış ve kan değerleri düşmüş. Vücut dış suyu kullansada hasta için bu yeterli olmamış. Çok yorgun düştüğü için uzun süren bir bilinç kaybı yaşıyor. Size net bir tarih veremem ama hasta komada. Uyanması bir haftayıda bulabilir, ayda sürebilir yada yıllarca hiç uyanmayadabilir. Bunun yanında her şeye hazırlıklı olmalısınız, önümüzdeki 24 saat bizim için oldukça önemli. Geçmiş olsun" Ilgaz pencereden kablolara bağlı bir şekilde uyuyan, yüzü solgun ve vücudundaki yaralar belli olan kadına baktı. Elini cama koydu ve anlınıda aynı şekilde cama yasladı. "Uyanırsın ki sen. Civcivim beni hiç yalnız bırakmaz ki, hani baş belamdın sen benim." Gözlerindeki göz yaşlarını silerek gözlerini kapattı. "Uyanacaksın, bana gülümseyeceksin. Trip atacak, kızacaksın ve ben asla sesimi çıkarmayacağım. Beni yalnız bırakma Eftelya, ben sensiz yaşayamamki..." |
0% |