Yeni Üyelik
25.
Bölüm

|•25. BÖLÜM•|

@ebrrqry

"...O kimsesiz değil, onun hayatında ben varım!.." ~Eftelya

 

2 GÜN SONRA

"Sen buraya ne hakla geliyorsun hala!?"

İçerden abimin sesini duyarken yutkundum. Mutfaktan annemi yalnız bırakarak aceleyle çıktım ve oturma odasına gittim. Ilgaz'ı ayakta fark ettiğim ilk kişiydi. Sonra abime baktım.

Hızla Ilgaz'ın yakasından tutup onu duvara yapıştırırken "abi" dedim şokla.

Abimi kolundan tutarak çekiştirmeye çalıştım ama beceremiyordum.

"Benim kardeşim senin yüzünden hastanelerde yattı, senin yüzünden kaçırıldı! Seni o kadar hastanede dövdüm, uyardım. Yetmedi mi Ilgaz, yetmedi mi!?"

"Abi!" dedim yüksek sesle.

Ilgaz'a vuracağı yumruğu havada kalırken sinirle Ilgaz'ı bıraktı ve bana baktı.

"Kardeşim, gide-"

"Ben hiç bir yere gitmiyorum!" dedim sinirle.

Ilgaz'a baktım. Bu güçlü adamın bir diğer tarafında küçük bir çocuk olduğunubiliyordum. Onun gözlerindeki, o çocuğun kırıldığınıda görmüştüm.

Sıkıntısını şimdi anlayabiliyordum. O abim yüzünden kendini suçlu hissediyordu. Annem bugün onu akşam yemeğine davet etmişti. Birazdan ablamda gelecekti ama şuan çok başka derdim vardı.

"Ne oluyor oğlum, yapmayın"

"Özür dilerim" diyerek kapıya doğru giden Ilgaz'ı kolundan tutarak durdurdum.

Onu yanıma çekerek kolumdaki elimi yavaşça eline indirdim ve elini tuttum.

Abime baktım. Gözleri kilitlenmiş bir şekilde ellerimize bakıyordu. Sonra bana baktı ve "Abine karşı mı koyacaksın Eftelya?" dedi.

Aşkının arkasında dur kızım!

Duracağım.

Biz her ne olursa olsun, önümüze her ne engel çıkarsa çıksın söz veren iki kişiydik.

"Abime karşı koymuyorum. Sevdiğimin ellerini tutuyorum ve gitmesini istemiyorum. Bunun neresi karşı koymak?"

Ilgaz'a baktım. Oda bir bana bir abime bakıyordu.

"Sen onun yü-"

"Ben onun yüzünden hastanede değildim abi! Ben onun yüzünden kaybolmadım. Kes artık onu suçlamayı. Aksine o beni kurtarmak için günlerce uyumadı, o benim sevgilim. O sizin düşmanınız değil, o senin düşmanın değil!"

Abimin gözlerinden geçen sinir dalgasının daha da büyüdüğünü hissettim. Ama bu sefer ona karşı susmayacaktım.

Kolumda bir el hissederken başımı çevirdim. Annem onayla bana baksada üzgün olduğu belliydi.

"Senin ben yatarken dövdüğün bu adam var ya, benim kalbim! Canımı yakıyorsun abi, pişman olacağın şeyler yapma."

Gözlerim dolsada sinirle söylemiştim bunu. Sesim titresede yüksek çıkıyordu.

"Kimsesiz bir çocuğa karşı beni karşınamı alıyorsun Eftelya?"

İşte bu cümle o an her şeyi yıktı.

Annem masaya zar zor tutunarak ayakta kalmaya çalışırken, tuttuğum elin gevşediğini hissettim. O el elimden ayrıldı ve gitti.

Kapı çarpılma sesi gelirken kendime geldim.

Kimsesiz mi?

O kimsesiz değildi ki, ben vardım..

Gözlerimden akan yaşlarla burnumun direğinin sızladığını hissettim.

Abime yaklaşarak "Sana inanamıyorum. Benim tuttuğum elin arkasında durmak varken sen bana düşman olmayı seçtin. Peki, öyle olsun. Bir daha sakın benimle konuşma. O kimsesiz değil, onun hayatında ben varım!" diye bağırdım ve odama gittim.

Hızla sırt çantama pijamalarımı koyup telefonumuda elime alıp odamdan çıktım.

"Size afiyet olsun!"

Pembe terliklerimi giyerek bende kapıyı çarparak çıktım...

Saatlerce arasamda ona ulaşamamıştım. Polat'ı aramış ve yerini öğrenmesi için rica etmiştim.

Taksiye parasını ödeyerek indim ve kayalıklarda oturan Ilgaz'a baktım. Yanına giderek oturdum ve yandan ona baktım.

"Neden geldin?" dedi soğuk ve titreyen bir sesle.

"Sence ben seni hiç yalnız bırakırmıyım?" dedim gülümseyerek. Bana ne baktı, nede cevap verdi.

Önüme dönerek dalganan suya baktım. Bu beni ürpertsede omuz silktim.

"Seninle ilk arkadaş olduğumuz günü hatırlıyormusun? Seni benimle evcilik oynamak için zorlamıştım"

Güldüm.

"Abin haklı" dedi benim ona söylediğim şeyi es geçerek.

Başımı iki yana sallayarak elini tuttum.

"Abim haklı değil Ilgaz. Onun hiç bir haklı yanı yok."

Diğer elimi yanağına koyarak kendime dönderdim. İlk başta gözlerime bakamasada, sonunda göz göze gelmiştik.

"Birbirini seven iki insan, karşılarına her ne çıkarsa çıksın pes etmez. Ben senin gözlerine baktığımda aşkı görüyorum. Ellerine dokunduğumda aşkı hissediyorum. Ben seni sevmek için sevmiyorumki Ilgaz, ben sen sevgi nedir onu hisset diye seni seviyorum. Ben seni çok sevdiğim için seviyorum. Gerçek sevgi sabırdır, affeder, çabalar, susar, kabullenir ama asla bitmez."

Cümlelerim onun için ne kadar yardımcı olur bilemezdim. Yada sevgimi ona ne kadar anlatır onuda bilmezdim.

Sevgimi, aşkımı anlatamazdımki. Anlatılamaz bir şeydi.

Dudağını öperek geri çekildim.

"Ben sana çok aşığım sevgilim. Ben senden vazgeçemem ki. İnsan nefes alabildiği kişiden vazgeçer mi?"

Belimden tutup beni kendine çekti. Kollarımı boynuna dolarken bir elimle saçlarını okşadım.

"Bana anne olurmusun civcivim? Bana baba olur musun?" Gözlerinden yaşlar birbir akarken gülümseyerek başımı salladım.

Gözümdeki bir damla yaş akarken "Sana her şey olurum sevgilim, ben senin her şeyin olurum." dedim. Kendimden emin bir sesle söylemiştim bunu.

Dudağını dudağıma bastırdı. Benden onay beklerken dudaklarımı hareket ettirdim. Öpüşümüz tutkulu bir şekilde büyülendikçe büyülendi.

Onu asla bırakmazdım ki?

Issız bir çölde bulduğum vaha* misali sevmiştim ben onu. O asla kimsesiz olmamıştı, hayatında sevdiği olan bir insan kimsesiz olur muydu?

Dudağını benden ayırmasıyla nefes nefese kaldığımı fark ettim. Derin derin nefesler alırken, elleri yanaklarımı buldu.

"Seni çok seviyorum güzelim"

"Bende seni çok seviyorum yüzbaşım..."

Dudakları yine dudaklarımı buldu. Sadece biz varmışız gibi öpüştük. Tutkuyla, istekle. Bu bizim hikayemizdi, sadece bizim...

 

VAHA* = (Çöllerin içerisinde yer alan ve çöl koşullarında genellikle su ve bitki içeren bölgeleri tanımlamakta kullanılan, çöllerde çoğu kez yüze çıkan yer altı sularının yarattığı tarım veya yerleşme bölgesi olarak kullanılan bir terimdir.)

 

Oy vermeyi unutmayın, okuduğunuz için teşekkür ederim 🐣 ilerleyen bölümlerde görüşürüz..

Loading...
0%