@ebrrqry
|
İZMİR~ 2004 "Annecim, hadi bahçeye gel güzelim. Yeni arkadaşınla tanışmak istemiyormusun?" Annesinin sesini duyan minik Eftelya odasından çıkarak arka bahçeye doğru koştu. Bugün ilk defa bir arkadaş edinecekti ve saatlerdir odasını düzenliyordu. Yeni arkadaşıyla bol bol oyun oynamak istiyordu. Ilgaz kapıdan çıkan ve kendisine doğru koşan kıza bakıp gülümsedi. Onun okulda bir sürü arkadaşı vardı ama Eftelya'nın okula henüz başlamadığını duymuştu annesinden. Ilgaz gövdesine sıkıca sarılan kızla afalladı. Ondan hızla geri çekildi. "Meyhaba!" dedi minik kız neşeli bir sesle. "Merhaba" dedi Ilgaz gözlerini kısarak. Onu anlamaya çalışıyordu. Birini anlamaya çalıştığında hep böyle yapardı. "Hadi oğlum sen Eftelya ile birlikte oyna, bende Mehtap teyzenle sohbet edeyim." Ilgaz annesine gülümseyerek başını salladı ve karşısındaki küçük kıza baktı. "Hadi beni odana götür" "Tatidiii, hadi dey benimyee!" Eftelya heyecanla onun elini tutarak koşmaya başladı. Ilgaz'da ona ayak uydurmuş ve koşmaya başlamıştı. Tabi biraz yavaş koşuyordu. Eftelya'nın pembeyle kaplanmış odadına giren Ilgaz yüzünü buruştursada karşısındaki kıza baktı. "Bak bana bunu babam aymış. İlk defa şeninle oyniycaz!" dedi Eftelya oyuncak mutfağını gösterirken. "Ben evcilik oynamam!" Dudakları büzülen minik kız Ilgaz'a dolu gözleriyle baktı. Galiba yeni arkadaşı kendisini sevmemişti. "Ama benim erkek oyuncağımda var" Hızla barbie bebeğinin erkek arkadaşı olan keni çıkardı. Gözünden akan bir damla yaşı silerek bebeği Ilgaz'a uzattı. "Şen ken oycan. Bende baybi!" Ilgaz derin bir nefes alarak kızın dolan gözlerinden hızla gözlerini ayırdı ve elindeki bebeğe baktı. Başka çaresi yoktu, onunla oynayacaktı... ŞİMDİKİ ZAMAN Son kez uçağıma binmeden aileme baktım. Ablam ağlıyormuş gibi yapıp alttan alttan bana imalı bir şekilde bakarken, annem ise gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu. Abim ise başka alemlerdeydi. O sadece gülümsüyordu ama gitmemi istemiyordu. Saliha babaanneye baktım. "Kendine çok iyi bak orada kızım" dedi bana büyük bir gülümsemeyle. O Ilgaz'ın babaannesiydi ve banada bir babaanne olmuştu. "Bakarım Saliha Sultan. Sende kendine çok iyi bak, ben gelene kadar kimseye dedikodu anlatma sakın" İkimizde birbirimize sarılmış gülerken bastonuyla dizlerime vurdu. "Tabi söylemem, ortamlara akarsam hemen seni ararım" Seviyordum kız ben bu babaanneyi. Çok kafa kadındı. Herkese teker teker sarılarak vedalaştım ve iki valizimide akarak uçağıma doğru ilerledim. "İnince ara!" diyerek arkamdan bağıran abime bir elimi hızla kaldırarak ok işareti yaptım ve uçağa binmek üzere hızlı hızlı yürüdüm... Yolculuk nasıl geçmişti bilmiyordum. Galiba tamamiyle uyumuştum. Yani galiba.. (opsiyonel) Abimi az önce aramış ve indiğimi söylemiştim. Oda Ilgaz'ı aramamı söylemiş ve eve gittiğimde yine aramamı söylemişti. Neden bu kadar tedirgin oluyordu onu hala anlayamamıştım. Derin bir nefes alarak valizlerimle çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Onunla şimdi bu kapı dışında karşılaşacak olmak beni tuhaf ve heyecanlı hissettiriyordu. Uzun zaman sonra ilk defa görecektim onu. Havalimanından dışarı çıkarken etrafımda göz gezdirdim. Doğru ya ben onu nasıl tanıyacaktımki. Bavullarımı almak için arkama dönerken birine çarpmış ve sendelemiştim. Burnum kırılmış olabilirdi. "Burnum!" dedim gözlerim kapalı burnumu ovalarken. Acımıştı. Sanki neye çarpmıştım, alt tarafı bir in- Ilgaz.. Yutkunurken bir adım geriledim. Siyah saçlarında kahverengininde tonları bulunurken, gözleri tıpkı çocukluğumuzdaki gibiydi. Belki biraz daha yeşil eklenmiş olabilirdi. Keskin yüz hattı ve dolgun dudaklara sahipti. Heybetli vücudundan ise bahsetmeme gerek yoktu. Oldukça yakışıklı biri olmuştu. Tıpkı çocukluğumdaki gibi.. "Beni incelemen bittiyse, seni evine bırakıp gideceğim. Yapmam gereken bir sürü işim var" Bu ses neydiii öyle paşam. Yüreğim bile yerinden çıktı geri oturdu. Şimdi askerleri kim bilir ondan nasıl korkuyordu. Hızla başımı salladım kendime gelerek. Bavulumun ikisinide elime alacağım sırada benim elimden çekmiş ve ikisinide tek eline alarak ilerlemeye başlamıştı. "Çüş!" dedim arkadasından hayretle bakarak. Lan ben o bavulları çekmek için iki elimide kullanmış ve harab etmiştim. Kendisi ise çekmeden sadece ikisini bir eliyle taşıyordu. Vay be. Ulan hayat.. Koşarak yanına vardım ve çantamı boynumdan geçirerek taktım. Arabaya aşkla bakarken bir Range Rover'ı olduğuna inanamıyordum. Demek bensiz zengin oldunuz Ilgaz bey. Sizi kınıyorum. "Binmenide biz mi söyleyelim?" Ona yüzümü buruşturarak baktım. "Gıcık" Arabaya binmemle arkadan gelen sesle hızla arkama döndüm. "Selam yengo!" Arkada sıkışarak oturan 5 kişi şaşırmama neden olurken şoför koltuğuna Ilgaz bindi ve arabayı çalıştırdı. "Yengo mu?" dedim şaşkınca. Ayrıca bunlar kimdi? "Evet yani sen kabul etmesende ben ettim yengecim. Sen benim yengomsun." diyerek gülerken bir anda ciddiyet sağlamasıyla hızla Ilgaz'a baktım. Büyük ihtimalle ona sinirli bir şekilde bakmıştı. "Selam yenge hanım" "Ne yengesi ya!?" dedim sinirle. "Tamam yengo ya sinirlenme. Biz tim yani tabi sen şimdi bizi bilmezsin hatta tanımıyorsun ama Ilgaz komutanımın timiyiz. Ben Timur, çok memnun oldum yengocuğum" "Eftelya bende" dedim başımı ellerimin arasına alarak. Sabır yarabbim. Sabır Allah'ım. "Memnun oldum Eftelya hanım yengeciğim" dedi bir diğeri. "Ah, bende Salih" Ilgaz'a bakmamla yüzünün ne kadar ciddiyetli olduğuna baktım. Hiç konuşmuyor ve sadece yola odaklanmıştı. "Eftelya hanım, bende Polat memnun oldum." "Eren bende" "Bende Vural" Hepsini tanımamla gülümsedim hafifçe. "Memnun oldum" Daha sonra bu 'yengo' işini halledecektim... |
0% |