@ebrrqry
|
O çok beklediğiniz yeni bölüm geldi canlarım. İyi okumalarr **** "Hastanın durumu kritik, ameliyat iyi geçti ama her şeye hazırlıklı olmamız gerekiyor. 24 saat gözetim altında tutacağız. Geçmiş olsun" Duyduklarım beni vurmuştu. Kendi canım yanmıştı sanki, o değilde ben vurulmuştum. Son zamanlar sadece üzgün hissediyordum. Yıpranmış olmasına rağmen hala çabalayan biri. İyi gittiğini düşündüğüm her şeyin beni yıpratması canımı acıtıyordu. Olanların beni çok fazla etkilemesini durdurmaya da çalışıyorum bir yandan. İçimdeki çocuk o kadar çok acıyla bağırmak istiyorki. Zor bir şeyi söylemeye çalıştığınızda, ağlamamak içinde birde kendinizi zorlayıp konuşmaya çalıştığınızda boğazınıza ağrıtan bir düğüm oturur ya, öyleydim şuan. Dilimin ucuna gelen çok şey olmasına rağmen, konuşamıyordum. İçimdeki göğüs ağrım sabki sadece beni yıpratmayı seçiyordu. Her zaman üzmeyi, dağılmayı.. Sanki bir hayal dünyasındaydım. Göz yaşlarımın beni anlattığı bir hayal dünyası. Canımdan bile çok sevdiğim, uğruna her şeyimi verebileceğim, onsuz yaşayamayacağım adamı kaybetme düşüncesi.. İşte bu beni yıkıyordu. Boğazıma oturan o acı verici yumru saatlerce gitmeyecek gibiydi sanki. Göz yaşları içinde yavaşça ayağa kalkarken ameliyathane kapısı açıldı. İçeriden sedyeyle çıkan hemşireler ve o sedyede yatan Ilgaz'a gözlerimi diktim. "Beni bırakma Ilgaz" Cümleler dönmedi dilimde. O kadar çok zorlanmıştım ki bu cümleyi söylemekte. Peşlerinden yavaşça ilerlemeye çalıştım ama becerememiştim. Gerisi tamamiyle benim hıçkırıklarım ve yere düşerek ağlamamla devam etmişti... SAATLER SONRA "Güzelim hiç yemek yemedin, lütfen bir lokma al bari" Gizey'e boş gözlerle bakıp tekrardan cama döndüm. Tetikteydim. Yoğun bakıma geldiğinden beri bir adım dahi atmamıştım bu camın önünden. Ondan gözlerimi ayırmak bile zor gelmişti bana. Kablolara bağlanmıştı benim yakışıklım. Her yeri yaraydı. Dudağı, kaşı, burnu... Her yeri yara olmuştu sevgilimin. Canımı acıtıyordu onu böyle görmek. O güçlüydü ama, hemen düzelirdi ki. Hemen uyanırdı, bana yine civcivim derdi, güzelim derdi. Prensesim derdi.. "Uyanacaksın ki sevgilim, sen güçlüsünki. Benim karamımsın" Gözümden yine yaşlar akarken hızla sildim. "Canım çok acıyor Gizey" dedim ilk defa arkama dönüp arkadaşıma bakarak. "Benim canım çok acıyor" Bana gelip sarılırken hıçkırıklarla bende ona sarıldım ve ağladım. Ağlayarak ifade edermiş insan bazı şeyleri, sadece ağızları değil gözleride anlatırmış... Kaç dakika yada saat öyle ağladım bilmiyorum. Ağlamam dindiğinde ve Gizey'den ayrıldığımda kendimi yine aynı yerde bulmuştum. Camın önünde. Bekledim. Belki bu bekleme 5 dakika sürsede benim için bir ömür gibi geldi. Ofladım kocaman. Neden uyanmıyordu ki? "Yenge ben Gizey'i eve götüreceğim. Bizimkilerde bir gidip banyo yapıp gelecekler." diyen Polat'a döndüm ve gözlerimi kapatıp açtım. "Yengo ben döneceğim hemen, üzülme. Sonra sende eve g-" "Ben eve gitmeyeceğim Timur, Ilgaz uyanana kadar burdayım" Tekrardan cama dönerken bir kaç dakika geçti. Gizey bana sıkıca sarılarak yanaklarımdan öptü ve yorgun gözlerle bana bakıp yanımdan uzaklaştı. Onu da yormuştum. Herkesin gittiğini adım seslerinden anlarken hafifçe gülümseyerek elimi cama, Ilgaz'ın yanağına gelecek şekilde koydum. "Seninle daha evleneceğiz prensim, bende şimdi gizemezsin. Sen gidersen bende yaşayamam ki...?"
Bölüm kısa olmuş olabilir, yazmak için vakit bulamadım o yüzden geç oldu kusura bakmayın. En kısa zamanda yeni bölümle yine karşınızdayım. (Bu sefer fazla uzun sürmeyecek dhsljffn) Teşekkür ederim, oy ve yorum atmayı unutmayın 💗 |
0% |