@ebrrqry
|
1 gün nasıl geçmişti anlamamıştım. Ilgaz hala yoğun bakımdaydı. Tim gece yarısı gelmişti bense bir süteliğine uyuyakalmıştım. Gördüğüm güzel bir rüya beni içine hapsetsede bir anda uyanmış ve uyuduğum içinde kendime kızmayı unutmamıştım. Öylece yerde otururken odaya koşuşturan doktorlar ile hızla ayağa kalktım ve camdan baktım. Arkamda timde toplanırken çok hızlı atan kalbimle bağıran doktorları anlamaya çalıştım. Kulağımda duyduğum o bip sesi beni yaşamdan almıştı sanki. "Hayır, hayır" Hızla yoğun bakımın kapısına koştum. Kapıyı yumrukladım, bağırdım. Biri belimden beni tutup çekerken yaptığım tek şey Ilgaz diye bağırmaktı. "Bırak beni!" Attığım son çığlık ise buydu. Sonradı karanlıktı benim için...
Hayat bazen kimine güzel geçermiş, kimine üzgün, kimine yorucu. Düşünsenize çok sevdiğiniz bir insan elinizden kayıp gidiyor. Yada siz öyle düşünüyorsunuz ve daha hiç bir şey göremeden hayattan kopuyorsunuz. Ilgaz kocaman gülümsedi bana, solmuş dudaklarıyla, solmuş ve morarmış bedeniyle bana baktı. "Ben burda çok mutlu olacağım sevgilim, benim için üzülme asla." Hıçkırdım. Başımı iki yana sallayarak ona elimi uzattım ama o benden uzaklaştı. "Hep mutlu ol civcivim, beni asla unutma olur mu?" Gözlerimdeki yaşlar bir bir akarken, konuşmak istedim. Konuşamamıştım. Dilim tutulmuştu sanki. "Gitme Ilgaz" dedim sessiz ve çaresizce. "Beni bırakıp lütfen, gitme" Gülerek baktı gözlerimin içine. Öyle bir gülümsediki bana, maviş okyanuslarım o an dayanamadı sanki. "Gitmek zorundayım civcivim" Elini salladı. Son kez baktı bana, son kez mavi gözlerime derince baktı ve arkasını döndü. "Hayır Ilgaz, gitme!" Duymamıştı sanki beni. Duyuramamıştım sanki sesimi. "Ilgaz!" dedim ağlayarak. "Gitme" Bakmadı bana. Attığı her adımda uçup gitti görüntüsü gözümde. Hıçkırıklar içerisinde yere çöktüm... Gözlerimi ani bir şekilde açarken, ilk başta etrafı beyaz görmem beni korkutmuştu istemsizce. Gözlerimi kırpıştırdım ve etrafıma baktım. "Eftelya" Gizey'in sesi kulaklarıma dolarken yanımda olduğunu yeni fark ettim. Kalbim deli gibi korkuyla çarpmaya başlamıştı. Gördüğüm rüya beni kahretmişti. Hala onun etkisinde kalırken hızla yerimde doğruldum. "Ilgaz na-" "Güzelim sakin o-" Hızla kolumdaki serumu bir çırpıda söküp attım ve ayakkabılarım arkasına ters bir şekilde basarak ayağa kalktım "Benim Ilgaz'ı görmem lazım!" Kolumdan akan sıvı şuan umurumda değilken Gizey'in beni tutmaya çalışmasını engelleyerek odadan koşarak çıktım. Kararan gözlerim bana ihanet etsede kendimi kısa süre içinde yoğun bakım kapısı önünde bekleyen timin yanında bulmuştum. "Timur, nasıl o?" dedim telaşla. Timur yanıma gelerek kanayan kolumda gözlerini gezdirdi. "Yenge sen ni-" "Timur, Ilgaz nasıl dedim?" Hepsi sus pus içinde birbirine bakıp başlarını yere eğerken hızla Timur'u kollarından sarstım. Yada bunu yapmaya çalışmıştım. "Ne oldu Timur, cevap verin!" Hızla ondan ayrılarak Polat'ın yanına gittim bu sefer. "Ilgaz'a bir şey mi oldu? Söylesenize!" "Eftelya, sakin ol" Beni geriye doğru çekiştiren Gizey ile onu iteleyerek doku gözlerimle arkama döndüm. "Ona bir şey oldu ve bana söylemiyorsunuz? Ne oldu Gizey, lütfen söyle!?" Dolan gözleriyle bana baktı. "Durumu hala kritikmiş" dedi Salih. Ona döndüm. Sonra Eren konuştu. "1 gün daha yoğun bakımda kalacakmış. O -yutkunduğunu oynayan adem elmasından hissettim, başını yere eğerek- O hiç yürüyemeyebilirmiş" Beynimden vurulmuşa döndüm. Kafamın içindeki bin bir ton ses bir anda durmuştu. Zaman durmuş ve hiç ilerlemiyormuş gibiydi sanki. Ne demekti bu? Ilgaz bir daha yürüyemeyecekmiydi?..
Ağlayarak yazdım, bu ara aşırı duygusalım yaw 🤧 |
0% |