Yeni Üyelik
35.
Bölüm

|•34. BÖLÜM•|

@ebrrqry

Çok fazla bölüm atamadığımın farkındayım yada direk her hafta diyeyim ben ona.

Bu ara daha çok yüklenmeye çalışacağım yazma konusunda.

Üstelik final yakın gibi duruyor, bu kitabım biterse yeni bir kitaba başlamayı düşünüyorum. Hepinize şimdiden teşekkürler.

İyi okumalar...

++-+-+-++

Kendimi bitmiş hissediyordum. Duyduklarım sonrası hayatım benim için bitmişti sanki.

Uyuyamamıştım gün boyunca. 1 gün daha atlatmıştık böylelikle.

Ilgaz hala uyanmamıştı.

Az önce yemek yemiştik, benim pek iştahım olmasada ciddi manada 2 gündür azcık yediğim için kendimi bir şeyler yemek için zorlamıştım.

Okula ise izin almıştım ama 3 gün sonra tekrardan okula başlamak zorundaydım.

Yoğun bakımdaki hemşire çıkarken hızla yanına geçtim.

"Durumu nasıl?"

"Durumu şuan ağırdan da alsa iyiye gidiyor. Görmek isterseniz tek bir kişi girmek şartıyla 10 dakika görebilirsiniz"

Birbirimize bakarken "Eftelya giriyor" dedi herkes.

Burukça gülümseyerek teşekkür ettim ve hemşireyle içeriye girdim.

Bana verdiği şeyleri giyerken, oda sadece 10 dakika hatırlatması yapıp odadan çıkmıştı.

Derin bir nefes alarak Ilgaz'ın yanına doğru ilerledim. Anında dudaklarım titremeye ve gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Ben geldim sevgilim"

Baktım uzunca ona. Her zaman karşımda dimdik duran adam, şimdi solgun ve kablolara bağlanmış bir şekilde karşımda duruyordu.

Gözlerimdeki yaşların bir kaçı dudaklarıma gelirken bir kaçınıda maske çekti.

Sanki o değilde ben acı çekiyordum. Şuan ben kablolara bağlıydım.

"Özledin mi beni? Ben seni çok özledim Ilgaz"

Sesim titriyordu. Gözümdeki yaşlar çoğalırken bir sandalye çekerek oturdum.

Elini tuttum ellerimle. Yüzüne baktım.

"Ne kadarda çok yaralanmışsın?" dedim bir elim yüzüne giderken.

Elimi yanağına koyarak, okşadım.

"Çok korkuyorum Ilgaz, sana bir şey olacak diye çok korkuyorum. Lütfen gitme benden. Sözünü tut"

Elim bu sefer saçlarını bulurken, hala toz içinde duran saçlarıyla bir süre oynadım.

Biraz daha yaklaşarak başımı sol göğsüne yatırdım. Göz yaşlarım artık onun kalbine akmaya başlamıştı sanki.

Yavaş atan kalp ritmi beni rahatlatsada gözlerimi sıkıca kapattım.

"Yürüyemeyecek dediler, belki yürüyemeyebilirmişsin kalbim. Olsun, ben yinede seni severimki. Ben seni hep severim, çok severim. Yeterki benden gitme."

Kalp atışlarının hızlandığını hissederken hızla başımı kaldırdım.

Elimdeki eli oynarken "Ilgaz" dedim sakin olmaya çalışarak.

Gözleri kıpırdadı.

Heyecanla oturduğum yerden kalkarak tuttuğum elini sıktım.

Elim yine sıkılırken, hasret kaldığım o iki göz yavaş bir biçimde açıldı.

Allah'ım lütfen bu bir rüya olmasın.

"Sevgilim" dedim heyecanıma hakim olamazken. Biraz daha yaklaştırdım kafamı ona.

"Efte-"

Acıyla sızlandı.

İki elimide yanaklarına koyarak "Zorlama kendini, burdayım ben" dedim.

Elini kaldırmaya çalıştığını fark ederken hızla elimi koydum eline.

Tutup sıktı ve gülümsemeye çalışarak bana baktı.

"Allah'ım sana şükürler olsun!.."

Ilgaz'ın bütün kontrollerinin ardından normal odaya almışlardı. Birazdan doktor yine gelecekti.

Dizlerinde his kaybı var mı yok mu diye bakacaktı.

Umarım yoktur.

"Ben bu akşam burdan çıkacağım biliyorsunuz değil mi?"

Ilgaz'a sırıtarak baktım ve kollarımı göğsümde bağladım.

"Sen susacakmısın, yoksa ben susturayım mı seni?"

Bana döndü o hasret kaldığım gözler.

Dudağını hafifçe sağa doğru kıvırarak "Olur güzelim, susturanım sen ol" dedi imalı imalı.

Demek istediği şeyi anlayarak munzurca gülümsedim.

"Aloo! Bizde varız burda hağ" diyen Timur ile kendime gelerek yüzümü eski haline geri soktum.

"Önümde cilveleşmeyin, eski anılarım depleşti" diyen Uraz ile güldüm.

(Yapmayın bir arkadaş üzülüyormuşta)

Açılan kapı ile içeri giren yaşlı bir adam ve yanında gelen asker üniformalı adamlara baktım.

Albay olmalıydı.

Ilgaz'ın ayak dibinden hızla kalkarak hazır ola giren time ve daha sonra Albay'a baktım.

"Rahat asker"

Tabi bu sırada Ilgaz'da kendine çeki düzen vermiş ve elini başına götürmeye çalışmıştı.

Canının yandığının farkındaydım, belli etmesede.

"Hoşgeldiniz komutanım"

"Hoşbulduk, geçmiş olsun evlat"

Ilgaz'ın omzunu sıvazlayarak önce timde göz gezdirdi ve bende durdu gözleri.

Hafifçe gülümseyerek "Hoşgeldiniz" dedim.

"Hoşbulduk güzel kızım" dedi durdu. Ilgaz'a baktı ve tekrardan bana döndü.

"De bakayım bizim kalasın yavuklusu sen misin? Seni aramak için günlerce uyumadığı, sevdiği kadın"

Ya şapşik dercesine Ilgaz'a baktıkdan sonra, utançla Albay'a baktım.

"Evet benim."

O kadar utançla ve sessizce söylemiştimki. Yanaklarım alev alev olmaya başlamıştı yine.

Bendim onun sevdiği kadın. Bendim onun kalbinde tek yer edinen kadın.

Hepsi ben olmalıydım, hepsi ben...

 

Yazım yanlışlarm varsa affola, oy ve yorum atmayı unutmayın ballar (:

Ve instagramda birbirimize destek olabileceğimiz, sohbet edebileceğimiz bir grup açmayı düşünüyorum eğer katılmak isteyen varsa @rosiiebr hesabım yazabilirsiniz..

Loading...
0%