@ebrrqry
|
Geciktim biraz kusura bakmayın. İyi okumalarr! 💫✨💫
Ayla hanımın arayıp birazdan misafirlerin geleceğini söylemesiyle ikimizde acilen kafeden kalkmıştık. Tabi ona cevap vermemem gözünden kaçmamıştı ama bir şeyde demiyordu. En iyisi bu konuyu evde akşam tek başımıza konuşmaktı. Odasına gider ve her şeyi anlatırdım. Yada bir yalan uydurmak zorundaydım. İkileme düşmüştüm. Eve kadar konuşmamıştık abimle. Arabadan iner inmez, koşturarak kapıya varmış ve heyecanlıca çalmıştım. Kapıyı açan Ayla hanım bana kocaman gülümserken bende ona gülümsedim. Herkesin evde olduğunu salondan gelen seslerden anlamıştım. Hemen odama çıkarak üstümü değiştirmek için giysi dolabıma ilerledim. Telefonum cebimde yine öterken omuz silkerek kendime bir kaç giysi seçtim ve üstümü çıkardım. Yeni aldıklarımı masama bırakarak son kez yatağın üstünde duran telefonuma baktım ve odamdan çıktım. Merdivenlerden çıkan Ayla hanımı fark etmemle gülümsedim. "Hah bende seni çağıracaktım kızım. Birazdan gelirler." "İyi olmuşmuyum?" dedim etrafımda dönerek. Ayla hanım gayet hoş bir elbise giyinmişti. Mavi pileli bir etek üstünede beyaz bir bluz giymişti. Hemen kendi üstüme baktım, yeni fark ediyordum. Aynı renkleri giymiştik. Ben ise mavi bir kazak giymiştim altımda ise ten rengi bir ispanyol paça pantolon vardı. "Çok güzel olmuşsun hayatım" Hızla giderek annemin yanağından öptüm. Onu geride bırakarak aşağıya indim ve salona doğru ilerledim. Aklıma helen şeyle hemen ayaklarıma baktım. Kirazlı beyaz çoraplarımla bir süre bakıştım. Hay Allah'ım, acaba çok belli olurmuydu? Geri odaya çıkıp değiştirmeye üşeniyordum. Pembe pofuduk terliklerimi fark edip ayağıma geçirince biraz daha rahatlamıştım. İşte şimdi o kadar belli olmuyordu. Babamın yanına gitmek için hareketlenirken çalan kapıyla annemin bağırış sesi geldi. "Geldiler!" "Anlamıyorum ki, ne bu heyecan. Sanki kim geliyor." diyen Çınar'ı es geçip bende kapıya koştum. Annemin yanında dururken hızla kapıyı açtı. İçeriye çok samimi bir şekilde gülümseyen bir kadın girdi. Arkasından giren bir adam ve onun arkasından giren 2 çocukla annem kapıyı kapattı. Önce kadınla sarıldı ve sonra ayağına terlik uzattı. Merak etmeyin yalnız değilsiniz. Bende zenginler eve hep ayakkabılarla girer sanıyordum ama, değişebiliyormuş. Yani babam her zaman ayakkabıyla girerdi. Bende ayakkabılarımı çıkartında beni dövmekten beter ederdi. "Kızın mı?" dedi kadın bana bakarak. Gülümsememle oda kocaman bana gülümsemişti. Çekinerekte olsa gidip sarılmıştım. Tabi bu sırada babamla o adam içeriye geçmişti. Annemlerde içeriye geçerken Gökay, Çınar, ben ve o iki çocuk başbaşa kalmıştık. "Hoşgeldiniz sizde" Gökay onlarla tokalaşırken Çınar birine göz devirp diğeriyle tokalaştı ve içeriye geçti. "Hoşgeldiniz" dedim sessizce. Gökay bana gülümseyerek, beni kendine çekti. "İkizim Günce. Bu Soner, buda Sergen" Soner'e baktım hafif bir gülümsemeyle. Düz bir saçı, tam yanağının ortasında duran beni ve ela gözleri dikkat çeksede beni pekte etkilememişti. Sergen'e baktım. Onun bakışları geldiğinden beri üstümdeydi, bunu fark etsemde görmemizlikten geliyordum. Uzun ve dalgalı saçlarını geriye doğru itelerken damarlı koluyla yüzümdeki gülümseme hafifçe solmuş ve yutkunmuştum. Koyu kahve gözleri, düz ve belirgin kaşları hafifçe çatılsada geri düzelmişti. Kalın ve pürüzsüz dudakları hafifçe yana kıvrıldı. Kendimi silkeledim. Neden bu kadar takıldıysam sanki. Sonuçta birbirimizi belki hiç görmeyecektik daha. Soner hızla bana elini uzattı. "Memnun oldum cadı" Elini tutup sıktım. Cadı senin götündür dememek için kendimi zor tutarken Gökay'dan ayrıldım. "Ben gidip anneme bakayım." Son kez Sergen'e bakıp hızla yanlarından ayrıldım. Yanaklarımın alev alev olması beni şuan dahada utandırıyordu. "Of, düzel lütfen!" Derin bir nefes alarak o dakikaları unutmaya çalıştım. Son kez kendime duvar aynasından bakıp salona girdim. Babamın yanındaki boşluğa oturmamla beni kolunun altına almıştı. "Sen nasılsın güzel kızım, ismin ne?" Kadına baktım. İsmini hala bilmiyordum. Gülümseyerek "İyiyim, siz nasılsınız? İsmim Günce" dedim. "Bende iyiyim, memnun olduk. Bende Zeynep, buda kocam Mustafa" Mustafa amcayada bakıp gülümserken oda bana gülümsedi. Beni unutmaları 1 dakka bile sürmemiş tekrardan sohbetlerine başlamışlardı. Babamın göğsüne yaslanarak onun sıcaklığına daha da çok sokuldum. Beni saçlarımdan öperek, saçlarımı okşadı. Hiç bir zaman bu duyguyu yaşamamıştım. Gerçekten çok güzel hissettiriyormuş. Arkanda duran bir babanın farkındalığını hissettiriyordu bana. Her daim yanında olacak bir babanın hissini alıyordum. Ona en çok baba dememi hakeden adamdı bu. 17 sene boyunca bir babalığı hakeden adamdı. Anneme baktım. Babama o kadar hüzünlü bakıyorduki. Gözünü bir bende, birde babamda gezdiriyordu. Yüzündeki tebessümle gözlerini bizden ayırdı ve Zeynep teyzeyle konuşmaya devam etti. Salonun diğer köşesinde oturan 5'liye baktım. Kutay ve çınar bir yerde otururken karşısında Soner, Sergen ve Gökay oturuyordu. Etrafta gözlerimi gezdirmiş ve hala Alper abimi görememiştim. "Alper abim nerede?" dedim babama sessizce. "Biraz hasta gibiydi, odasında bir tanem" Başımı sallayarak babamdan ayrıldım. "Ona bakayım" Hızla salondan çıkarak merdivenlerden birer ikişer cıkmaya başladım. Sabah iyiydik, bir anda neden kötü olmuştu ki? Dudaklarım büzüldü istemsizce. Bana tarif ettiği odasının kapısına gelmemle içerden gelen ağlama sesi hava duran elimi indirdi. "Ne yapacağım abi ben? O daha çok küçük, nasıl dayandı bu kadar acıya?" Telefondan gelen sesi işitemiyordum. Yarım yamalak gelsede duyulmuyordu. "Hayır bir şey söylemedi daha, bende zorlamak istemedim. Gördüm abi, söylemiyor ama o şiddet görmüş. Gözlerinden gördüm." Gözlerim doldu. Alper abim benim yüzümden ağlıyordu. Yutkundum zar zor. Buğulu gözlerimle kapıyı tıklattım "Abi, gelebilirmiyim?" dedim titreyen sesimle. Bir süre sessizlik oluştu. Kapıda öylece beklerken bir anda açıldı. Ağladığı çok belli olan abim bana gülümsesede beceremiyordu. Dudaklarım titredi. Gözlerimden bir bir yaşların akmasıyla başımı eğdim. "Özür dilerim abi. Benim yüzümden ağladığın için özür dilerim." Beni içeriye çekti ve kapıyı kapatarak hızla beni kendine çekti ve sarıldı. Onunda ağladığını içli çekişlerinden anlamıştım. "Ben özür dilerim. Sana erkenden gelemediğimiz için çok özür dilerim güzelim. Çok özür dilerim..." İkimizde bir süre öyle ağlamışken, Alper abim sürekli benden özür dilemişti. Yatakta otururken tüm odayı turlayan abime her şeyi anlatsamda sinirden bir taraflara tekme savuruyor ve duvara yumruk atıyordu. "Abi!" Gelen sesle kapıya döndüm. Göz yaşlarımı silerken Alper abim "Ne!" dedi bağırarak. "Yemek hazır!" "Geliyoruz" Ayak sesleriyle uzaklaştığını anlayarak yataktan kalktım. "Sonra konuşalım olur mu?" dedi. Başımı salladım gülümseyerek. Odasından çıkarak hızla banyoya girdim ve kapıyı arkamdan kilitledim. Aynadan bir süre kendime baktıktan sonra yüzümü yıkamış ve kilitlediğim kapıyı açarak banyodan çıkmıştım. Hemen merdivenlerden aşağıya indim. Tekrardan bir Kutay vakası daha yaşamak istemiyordum geç kaldığım için. Yemek odasına girmemle "kusura bakmayın" diyerek oturdum. Benden sonra Alper abi ve Gökay girmişti odaya. Gökay sağ yanıma otururken sol yanımda Sergen vardı. "Afiyet olsun..." Yemeklerimizi sohbet ede ede yemiştik. Tabi ben yine az yesemde Gökay ağzıma bir şeyler tıkıştırmıştı. Tabi utanmıştım ama herkes bizim bu halimize gülüp geçmişti. Sergen ise ilk baştaki gibi asla bana bakmıyor, bakarsa gözlerini asla benden kaçırmıyordu. Galiba ondan gözlerimi hemencicik kaçıran bendim. Bir yarışmaya girsek iyi olacaktı. Boş tabağımı alarak kalktım. "Size afiyet olsun" Elimdeki tabağı Fatma abla alacağı sırada geri çekildim. "Ben götürürüm abla, sen yorulma" Bir kaç boş tabak daha alıp hepsini mutfağa götürdüm ve ellerimi yıkayarak tam mutfaktan çıkacağım sırada elinde bardakla içeriye giren Sergen'e baktım. "Bunu nere-" "Ben alayım onu." Elindeki bardağı aldım ve bir su tutarak makineye koydum. Elimi tamamiyle bulaştırdığım için icerden getirdiklerimide koyarak ellerimi yıkadım ve arkama döndüm. Hala kapaıda bekleyen Sergen ile omuz silktim. "Soner'le ikizmisin?" dedim hızla. Böyle ikide bir birbirimize gözlerimizi dikerek bakmamız hoşuma gitmiyordu. Salak sanki neyime bakıyorsa? Hadi ben senin yakışıklılığına bakıyorum, sen benim neyime bakıyorsun çocuk!? "Malesef" dedi somurtarak. Güldüm. Galiba birbirlerini sevmiyorlardı. Yada o Soner'i sevmiyordu. "Niye birbirinizi sevmiyormusunuz?" "Yani genelde kavga ederiz, birbirimizden pek hoşlanmıyoruz ama aslada birbirimizi yalnız bırakmayız" En güzeliydi. Kıskanın demek istiyordum. Benim ikizimle aram hem iyiydi hemde o beni hep korurdu. Fatma ablanın gelmesiyle ikimizden mutfaktan çıkarak salona ilerledik. İyi en azından ilk sohbeti başlatmıştım...
✨💫✨ Yazım hatalarım varsa affola. Bölüm : 18.12.2024 04:48 tarihinde eklendi |