@ebrrqry
|
İyi okumalar canlarım 😋🐣💗. 🎀 💫✨💫
Yaptığım şeyi hala idrak edemesemde hızla odadan çıkmıştım. Sağdaki merdivenleri fark etmemle yavaşça titreyen ellerimde tuttuğum sopayla beraber ilerledim. Merdivenlerden yavaşça ilerlerken gelen adım sesleriyle olduğum yerde durdum. "Razmi niye hala gelmedi?" Konuşma sesleri yarım yamalak kulağıma dolarken merdivenden çıkmaya başlayan iki kişiyle hızla geri yukarı çıktım. Şimdi ne yapacaktım? Telaşla olduğum odanın solunda bulunan odaya kendimi attım. Konuşma sesleri artık net bir şekilde duyuluyordu. Kapı açılma sesi gelirken hızla girdiğim odadan çıkarak koşmaya başladım. "Lan!" Merdivenlerden sonunda inmiş ve kendimi bilmediğim bir odaya atmıştım. "Kız kaçıyor, çıkışları kapatın!" Gördüğüm kapıyı açmayı denerken kilitli olduğu için açamamıştım. Hızla pencerelere yöneldim. Bunlarda çivilenmişti. Üst kattaki gibi korkuluk yoktu ama. Hızla elimdeki sopayla camı kırdım. Acıyla inleyerek yüzümü tuttum. Yüzümü cam çizmişti. Hızla cama çıkmaya başlamıştım. Her ne kadar canım çok fazla yansada kendimi kurtarmak zorundaydım. "Yakal-" Beni tutacağı sırada kendimi yere bıraktım. Bana doğru gelen korumalarla son hızla koşarak sopayı birinin pipisine geçirirken, etrafımda dönerek diğerininde çenesine vurdum. İkiside yeri boylarken sopayı korkuyla fırlatarak koşmaya başladım. Ben, ben asla birini dövemezdim ama bugün 3 kişiyi yere yatırmıştım. Yokuş aşağıya koşarken birbirine takılan ayaklarımla yere düştüm tekrardan geri kalkacağım sırada burkulan ayağım buna izin vermemişti. Terliklerim kayarken kendimi daha fazla tutamamıştım sabit bir şekilde. Yuvarlandım yokuş aşağıya doğru. Başımı sert bir şekilde bir taşa çarparken, kendimi karanlığa bıraktım... 🎀 SERCAN 3 saat sürmüştü mardine gelmem. Nasıl aceleyle eve varabilmiştim ben bile düşünememiştim. Korumalar bana selam verirken evden yükselen annemin bağırış sesleri, kriz gecirdiğinin bir göstergesiydi. Bir yandanda ölüm sessizliği vardı. Derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. Saniyeler sonra elinde bir kolonyağı ile kapıyı açan Fatma abla bana gülümsedi kocaman. "Hoşgeldin oğlum" Bende gülümsesemde kaşlarım çatık bir sekilde gülümsemiştim. Hızla ayakkabılarımı çıkartarak salona doğru ilerledim. "Metin ne olur kızımı bul bana. Ne olursun bul, onun başına bir şey gelirse ben yaşayamam. Doğduğunda onu kaybettim, bir kere daha kaybedemem Metin!." "Abi!" Annemin dediği şey beynimde dönüp dururken Gökay'a baktım. Göz yaşları içinde bana sarılmasıyla afalladım. 6 senedir paslanmıştım galiba. Kardeşimi kollarımla sararak saçını okşadım. "Sercan?" dedi babam anlamazca. Ona sırıtarak baktım. Bana inanmayan o adama. Belliki geleceğimden haberi yoktu. "Anlat bakalım aslanım bana her şeyi" dedim Gökay'a. "Bengü bizim kardeşimiz değilmiş abi. Bizim gerçek kardeşimiz -telefonunu açarak Günce ile çekildiği resmi açarak- bu kız." dedi Alper. Tabi Gökay bu sırada benden ayrılmış ve koşarak merdivenlere doğru gitmişti. Duyduğum şey benim yutkunmamı sağlasada sakin olmalıydım. Ne yani benim onca yılım, onca kardeş sevgim boşamı gitmişti. Saatlerce annemin karnındayken başında bekleyip onu koruyup kollayacağıma söz verdiğim kız Bengü değilde başka birimiydi. Alper'in elindeki telefonu alarak resmi büyüttüm. Sarı saçlar, mavi gözler, minik ve tatlı bir burun. Bu kız gerçekten anneme o kadar çok benziyordu ki. Telefonu Alper'e vererek arkama döndüm. "Benimle gel, o resmide bana at." Şirkete gidip yardım almak en mantıklısıydı şuan. Babamın yüzündeki o çöküşü görmüştüm çünkü. Şuan hiç bir şey düşünemediğinin farkındaydım. O kızı bulacak ve kardeşlik duygumu tadacaktım ve eskiden söz verdiğim gibi onu koruyacaktım...
YAZAR'DAN Pars abisinin gelen aramasını kapatarak yolda ilerlemeye devam etti. O her zaman sessiz ortamları severdi ama abisi bir türlü rahat vermiyordu. Gerçi oda pek abisini sevmiyordu. Yanında gezen Samet'e bakarak "Aşağıda ne var?" dedi. Buraya ilk gelişi değildi ama uzun zamandır gelmediği için unutmuştu. "Bir ev var, sonra ful taşlık bir yol. Ara sokaklardan gidersek daha hızlı ufak bir markete çıkar ama tabi yine 20-30 dakika sürüyor" Başını olumlu anlamda sallayan Pars, bir süre daha yürüdü. Samet'in söylediği evi fark ederlerken içerden gelen bağırtı ve silah sesleriyle yüzünü buruşturdu. Bu sese hep alışkındı ama duyuncada gerilmiyor değildi. Biraz daha ilerlerken tam kapının önünde durdular. Samet etrafı incelerken, eli belinde hazırda beklesede Pars tek bir yere odaklanmıştı. Bir kaç adım ilerleyerek yerdeki gözlügü aldı ve inceledi. Camları kırılmış ve gözlük yamulmuştu. Yavaşça yokuş aşağıya doğru ilerledi. Taşların üzerinde gördüğü kan onu dahada hızlandırdı. Attığı her bir sert adımla hiç düşecek gibi durmuyordu. Olduğu yerde durdu aniden. Büyük taşta gördüğü oluk oluk kana baktı önce. Sonra otların içindeki sarı saçları fark etti. "Pars bey, burda biri var." İkiside birbirine baktı ve Pars gözlüğü cebine sıkıştırarak hızla otluk alanın içine koştu. Yerde kanlar içinde yatan kıza baktı. Elini boynuna koydu önce. Ölmemişti ama nabzı yavaştı. Bu sefer dahada emin olmak için bileğine koydu iki parmağını. Yaşıyordu. Yana yatmış, kan ve toz toprak olan sarı saçları yüzünden çekerek kıza baktı. "30 dakika içinde gelecek bir doktor bul hemen. Gelmezse işinden ederim onu!" "Tamamdır" Pars, bir kolunu kızın belinden diğerinide dizlerinden geçirerek ayaklandı. Yokuş yukarı çıkmaya başlarken hem her yeri yara içinde olan kıza bakıyor hemde dişlerini sıkıp etrafa bakıyordu. Geniş omuzları ve kaslı kollarıyla bu zayıf kızı taşımakta hiçte zorlanmıyordu. Samet'de ona yetişirken beraber kulübelerine doğru yürüdüler. Pars öğrenecekti, bir şekilde bulacaktı bu kıza olanları...
✨💫✨ 🎀 Yazım hatalarım varsa affola 🐣 💗
Bölüm : 18.12.2024 07:45 tarihinde eklendi |