🎀 15. BÖLÜM 🎀

@ebrrqry

İyi okumalar canlarım 🤗.

✨💫✨

 

GÜNCE'DEN

Ağrıyan başımla gözlerimi aralamak için büyük bir çaba sarf ettim.

Canım oldukça yanıyordu.

"Baba" dedim kendimce.

Babamı istiyordum.

Gözlerimi araladım.

Her yer bulanıktı göremiyordum.

Gördüğüm kahverengi şeyle tekrardan gözlerimi kırpıştırdım. Şuan mavi bir gökyüzü görmem gerekmiyormuydu?

Bulmuşlardı beni, işte yine yakalanmıştım.

Bir daha asla kaçamazdım ki.

Başımı yana çevirdim. Gördüğüm bir kişi ile hızla yerimden doğrulmaya çalıştım ama acıyla inleyerek başımı geri yastığa koydum.

"Şş, sakin ol. Başına bir sürü dikiş atıldı. Ayrıca kolunda şuan bir serum var. İstesende kalkamazsın."

Sakin gelen bu ses tonu ordaki adamların sesine benzemiyordu. Onlar gibi aksanlıda konuşmuyordu.

Gözlerimi kırpıştırdım. Göremiyordum işte. Bulanıktı, gözüme ilişmiyordu.

"Sen, sen kimsin?" dedim korkuyla.

Ne benim kolumda serum mu var!?

​​​​​​Yeni jeton düştü.

"Bu gözlük senin galiba"

Eline baktım.

Göremesemde başımı salladım.

Elini yüzüme doğru uzatmasıyla hızla gözlerimi sımsıkı yumdum.

"Sadece gözlüğünü takacağım" demesiyle derin bir nefes verdim.

Onun sesi beni nedense rahatlatıyor ve ona güvenmemi sağlıyordu.

Ama güvenmemeliydim.

Yinede gözlüğümü takmasına izin verdim.

Gözlerimi açmamla yavaşça alnımdaki saçımı geriye itti. Yutkundum.

Kalbim nedensizce hızlı atmaya başlamıştı.

Kırık ve yamulmuş gözlüğüm oldukça belli olurken yinede netleştirmişti gözlerimi.

Koyu kahve gözlerde gözlerimi gezdirdim başta. Henüz yeni çıkmaya başlamış sakalları, kalın dudaklara sahip biriydi.

Dudak mı?

Ah ne diyorum ben!

Utançla bakışlarımı koluma indirdim.

Gerçekten serum takılıydı.

"Buraya nasıl geldin ufaklık?"

Ayaklandığını hissetmemle bakışlarımı ona dönderdim.

Uzun boylu olduğu her halinden belli olan bu adam yutkunmamı sağladı. Giydiği ceketten her türlü kaslı kolları belli oluyordu. Sanki giydiği ceketi zorla giyiyormuş gibiydi, yada bir beden küçüktü.

Geniz omuzlarına baktım sonra.

Dur bir dakika, beni neyle getirmişti buraya.?

(Kollarıyla bebişim dhdjjf mallaştı)

Kendime gelmemle tekrardan bakışlarımı ondan kaçırdım.

Sonuçta oda bana kim olduğunu söylememişti, bende buraya nasıl geldiğimi neden söylemeliydim ki?

"Birini arayabilirmiyim?" dedim hızla. Ama sessizce söylemiştim bunu.

Numarasını tek ezbere bildiğim kişi Alper abimdi.

Onu ararsam buraya gelirdi ve beni alırdı.

"Şebeke sadece dışarda çekiyor ufaklık. Kimi arayacaksın?"

"Abimi"

"Önce dinlen, çaresine bakacağım."

Kapıyı açarak bana son kez baktı.

"Hey!" desemde kapıyı yüzüme kapattı.

Ne yani gerçekten gitmişmiydi? Öküz herif.

Ben artık evime gitmek istiyordum ve bir daha asla böyle şeyler yaşamak istemiyordum.

Benim için hiç bir yer güvenli değildi ama asla babamın yanından ayrılmayacaktım. O beni korurduki. O benim arkamda dururdu...

🎀

ALPER'DEN

Yüreğimde değişik, tarif edemeyeceğim bir duygu vardı. Bir boşluk, bir renksizlik.

Günce'nin kaybolmasıyla bütün renklerim kaybolmuştu sanki. Hayatım bir anda kararmıştı.

Abim bize bu konuda yardımcı olabilecek tek kişiydi. Ona haber vermemiştik ama, Günce buraya ilk geldiğinde babam söylemememizi istediği için hepimiz susmuştuk.

Şuan babamda pişmandı bende.

Günce'ye haksızlık ettiğimizin farkındaydık, onunda hakkıydı abimle tanışmak. Abiminde hakkıydı kardeşiyle tanışmak.

Çalan telefonumu hemen elime alarak araya baktım.

Abimdi.

"Efendim abi?"

"Alper, babamıda al ve şirkete gelin. Okan'ın odasındayım!"

Telefonumu yüzüme kapatırken hızla masamda duran silahı aldım ve cebime sıkıştırdım.

Odamdan çıkarak merdivenlerden indim hızla.

"Baba!"

Babam anında yanımda belirirken abimin bana dediğini söyledim.

Annemde bu sırada içeriden yorgun ve bitkin bir şekilde bize bağırdı.

Babam tekrardan içeriye giderken bende ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve evden dışarı çıkarak garaja doğru ilerledim.

Hayatımda belkide hiç bu kadar incinmemiştim. Elbette diğer kardeşlerimde aynı şeyleri yaşasalardı üzülürdüm ama Günce farklıydı.

Beni ona çeken bir sevgi vardı. Onun gelmesiyle hayatım bir anda renklenmişti sanki.

Aklıma gelen ani şey beni sinirlendirirken, kaşlarım istemsizce çatıldı.

Kara'nın derdi abimleydi, abim burda yokken bize bulaşmazdı. Bunu biliyordum.

Tek şüphelendiğim kişi vardı. Günce'nin üvey babası..

Babam arabaya binerken kendimi Günce'nin şiddet gördüğünü ve kimden şüphelendiğimi söylememek için zor tuttum.

Evin bahçesinden çıkmadan önce korumaları daha dikkatli olmalarını söyledim.

Son gaz basarak şirkete doğru sürdüm...

--🎀--

GÜNCE'DEN

O gideli kaç dakika geçmişti bilmiyordum ama 1 saattir ortada yoktu.

Yani tahminlerim o yön üzerindeydi ve ben oldukça sıkılmıştım.

Zonkluyan başım beni değişik bir uykuya itsede, bilmediğim bir yerde uyumak beni ürpertiyordu.

Üstelik şuan burada yalnızdım.

Etrafa baktım oyalanmak için. Kac kere baktığımı ben bile saymamıştım.

Bu tahtadan yapılmış ev gayette hoş bir yerdi.

Yattığım lüks koltuk açılmışken karşıda duran yine yeşil renkli koltuk vardı. Sade ve fazla gösterişli bir yer değildi.

Kenarda iki tane küçük sehpalar dururken, karşı duvarda duran küçük bir televizyon vardı.

Salondan gözüken bir amerikan mutfakta varken, mutfağa gitmeden öncede bir oda vardı.

Küçük ve güzeldi işte.

Kapı açılma sesi gelirken bakışlarımı oraya yönelttim.

Tanımadığım bir kişi içeriye girerken korkuyla hızla kalkmaya çalıştım.

Acıyla ağzımdan bir çığlık kaçarken, gözlerimden yaşlar aktı. Çok çaresis hissediyordum kendimi.

"Hey, iyimi-"

"Ne oldu?" sesini duydum.

Hızla yanıma gelmesiyle bana bakan telaşlı yüzüne baktım. Sonra hemen tanımadığım adama döndü. Sinirli bir şekilde bakmış olacakki, adam yüzünde belli olan korkuyla hızla kulübeden çıktı.

"Onu görüncemi korktun?"

Gözlerimdeki yaşları tek elimle silmek için çabalarken başımı salladım.

"Tanıyamayınca, şey sandım"

Üvey babamın adamları.

Yutkundum. Daha tanımadığım bir adama bunu söylemem saçma geliyordu ama anlamıştı belliki. Zaten bu tipimden anlamayacak insan yoktu.

Çok sevdiğim saçlarım toz içindeydi belkide, ellerim yara, yüzüm yara ve tokat izleriyle dolu...Canım acıyordu. Hemde fazlasıyla.

"Biraz uyu"

Elleri bana doğru uzanırken yutkunarak hızla kafamı geri çektim.

"Gözlüğünü çıkartacağım sadece"

Gözlüğümü çıkartarak ona uzattım. Ellerim titriyordu, bunu yeni fark etmiştim.

Gözlüğümü alarak sehpalardan birine kolunu uzatarak koydu.

"Şuan telefonum çekmiyor hiç bir yerde. Çektiği zaman abini ararsın"

"O adam, kimdi?" dedim.

Onunla göz teması kurmak içime değişik bir duygu ekliyordu.

"Sağ kolum"

Ne yani mafyamıydı? Sağ kolu varsa, kesin oda aşiret ağası gibi bişiydi.

Neh! 

Bir dakka ben şuan kötü ellerdemiydim.

Hızla bedenimi biraz daha diğer tarafa kaydırdım. Kaşlarını çatarak bana bakmaya başlamasıyla gözlerimdeki korku belli oldu.

Güldü.

Neden gülüyorsun be adam, şuan çok korkunç duruyorsun. Tabi birazda çekici.

Ne diyorum ben?.

"Kötü biri değilim, sana zarar vermem. Korkmana gerek yok."

Dedikleri içime su serpmesede bir yanım ona güvenmem gerektiğini söylüyordu.

"Ben varken uyuyamayacaksan, çıkarım."

Tam sandalyeden kalkarken hızla "Gitme!" demiştim.

Olduğu yerde durup bana döndü.

Ben demin ne demiştim?

Gitme, dedin.

Allah kahretmesin beni.

Anlık ağzımdan çıkmıştı.

Yanıma tekrardan gelip otururken gök gürültüsüyle yerimden sıçramıştım.

Şimdi zamanı değil!

Üstümde duran battaniyeyi sıkıca titreyen ellerimle tutarken, yanımdaki adams çaktırmamaya çalışıyordum.

Bir bana, sıktığım belli olan battaniyeye ve pencereye baktı.

Ayağa kalkarak perdeyi çekti ve lambanın bir tanesini açtı.

Hafif aydınlanıyorduk, tam benim olduğum yeri yakmamıştı.

Bir daha gök gürülderken battaniyeyi biraz daha kendime çektim.

"Pars" dedi bir anda.

Tekrardan yanıma gelerek, çektiği sandalyeye oturdu.

Başımı hafifçe kaldırarak bulanık gözlerimle yüzüne baktım.

Bakmamın bir anlamı olmayacağını düşünerek ellerime baktım.

"İsmim Pars"

Gerçekten güzel bir ismi vardı.

"Günce" dedim bende.

Gelen şiddetli yağmur sesinin damlalarını sessizlikten işitirken, sessizliği bozdu.

"Burda ne işin var Günce?"

İsmimi öyle bir zerafetlikle söylemiştiki. Sanki her an incinecekmişim gibi.

Sustum, anlatmak için ağzımı açtım ama yine sustum.

Ne diyebilirdimki? Desem ne değişecekti, beni koruyacakmıydı? Yardımcımı olacaktı yoksa, bana zarar mı verecekti?.

Sustuğum için beni fazla zorlamamıştı. Ne soru sormuş nede konuşmuştu.

Uyku artık beni bunaltırken gözlerimi kapattım. Yine bir gök gürültüsü ile gözlerimi hemen açarken, battaniyeyi biraz daha kendime doğru çektim.

"Üşüyor musun?" dedi.

Biraz üşüyordum ama şuan bunu dert edecek değildim.

"Hayır"

Gözlerimi yine kapatırken "O adam yine gelecek mi? Yani, sağ kolun." gözlerimi hafif araladım.

Bana baktığını hissederken "Seni korkuttuğu için gelmeyecek." dedi. Bunu sert ve kalın bir sesle söylemişti.

Korkmam onun için önemlimiydi?

Gözlerimi kapattım. Uyku beni yavaş yavaş kendine doğru alırken "Gitme" dedim mırıldanarak.

Kendimi uykuya bırakmam saniyeler sürmüştü...

 

💫✨💫

Pars hakkında ne düşünüyorsunuz canlar?

Şu alt tarafada resmini koyayım, tabi siz yine kendi aklınızdakini düşünebilirsiniz 🤭💗

 

 

Pars Yılmaz

 

Bölüm : 18.12.2024 07:31 tarihinde eklendi
Loading...