@ebrrqry
|
İyi okumalar ballarım! 💫✨💫
Salondaki gerilimle odama çıkmak istemiştim. Psikolog olan abi beni odama getirirken bir şeylerde söylemişti ama duymamıştım. Kafamın içini boşaltmam gerekiyordu. Odanın kapısını kilitleyerek, gözlerimi gezdirdim etrafta. Solumdaki kapıyı açtım. Banyoydu. Kapıyı açık bırakıp girişteki aynadan gözlerimi çektim ve masanın orda duran televizyona baktım. Gözlerim masadan yatağa ayrılırken pembe ve beyazın ağırlıklı olduğu bu odanın hiç bir eksiği yoktu. Epey geniş bir alandı ve pencerenin tam önünde de bir çalışma masası vardı. Oradaki alan geniş bir alandı. Bu sefer yatağın sağ tarafında kalan kapıya yöneldim. Kapı sürgüsünü açmamla yanan ışık gözlerimi sonuna kadar açmamı sağladı. Burası ağzına kadar giysiyle doluydu. Her çeşit giysi vardı burda. Bir mağaza gibiydi nerdeyse. Benim hiç böyle bir giyinme odam olmamıştı. Hatta neredeyse hiç giysim bile yoktu. Hep aynı şeyleri giyerdim. Daha etiketleri bile koparılmamış elbiselere dokunurken çekmecelerden birini açmamla iç çamaşırlara baktım. Giyim odasından çıkmamla ışık bir kaç saniye sonra kendiliğinden sönmüştü. Banyo yaptıktan sonra dinlenmeye karar vererek çantamı bir köşeye bıraktım. Cebimdeki telefonuda yatağa atarken kopan kulaklığımıda cebimden çıkartarak masaya koydum. Banyoya girerek lambayı yaktım ve kapıyı kapattım. Üstlerimi teker teker çıkartırken, aynadan vücudumdaki morluklara baktım. Gözlerim koluma kaydı. Hastanede tırnaklarını batıran üvey annemin yaptığı son eserdi bu. Belkide bana zarar verdiği son şeydi. Umarım sondur.. Gözümden bir kaç damla düşerken moraran vücuduma bakmayı kesip gözlüğümü çıkardım ve duşa kabine girdim. Sıcak suyu açmamla altına girdim. Kendimi kötü hissediyordum. Gerçi hep kötü hissetmiştim ya. Niye zordu hayat bu kadar? Neden bana hep tekme atmıştı? Neden hep bir bataklığın içine düşmek zorundaydım? Kafamda o kadar çok dönen soru vardı ki. Kime anlatabilirdim ki derdimi? Anlarmıydı beni? Canım yanıyordu her zaman. O bataklığın içinde her zaman bir el beklemiştim. Beni gelip çeksin o el, kurtarsın diye. Gelmişmiydi o el hiç? Gelmemişti. Hep yalnız kalmıştım ben, özenirdim her zaman. Babasıyla kahkahalar içinde oyun oynayan çocuklara, arkadaşları hiç yanından eksik olmayan gençlere, okuldan çıktığında çantanı taşıyacak bir anneye.. O kadar fazla özenmiştimki ben her şeye. İçimde yanan bir alev vardı. Çocukluğum yanıyordu benim, canımı acıtıyordu. İçimdeki çocuk ağlıyordu, oda üzülüyordu ona çocukluğunu veren biri olmadığı için... Banyodan yaklaşık 30-40 dakika sonra çıkmış ve kendime yeni giysilerden seçmiştim. Altıma gri geniş bir eşofman giyerken, üstümede mavi bir sweet giymiştim. Her zaman uzun giymek zorundaydım. Ben her zaman yaralarımı kapatmak zorundaydım. Elimde tuttuğum gözlüğü masaya koyarak kendimi yatağa bıraktım. Yorucu bir gün olmuştu benim için. Islak saçlarımı yana doğru atarak yutkundum. Hiç bir zaman saçlarımı kurutmamıştım, olurda bir gün annem veya babam kurutur diye. Ama onlar hiç bir zaman benim saçımı kurutmamıştı. Gözlerim kapanırken kendimi karanlığa bırakmam uzun sürmedi...
✨💫✨ |
0% |