Yeni Üyelik
10.
Bölüm

•10•

@ebrudenetmis


Aha yakalandık. Allah'ım ne olursun yardım et. Kesin Toprak konuşurken yakaladı. Lan Toprak lan Toprak.

Elimi yumruk yapıp sertçe Toprak'ın sırtına geçirdim. Toprak çarpılmış gibi titredi bir an.

"Ne 3K'sı kanki. Görmedik diyoruz ya. Nasıl aramızda olsun görmediğimiz kişi. Sende bir alemsin yaniii..."

Diye uzattı. Az kalsın kıkırdayacaktım yeminlen son anda durdum.

Kulaklarıma birkaç adım sesi geldi o an.

" Bir açın gençler şu arayı. Şuraya bir yavru hemstır sıkışmışta onu alıp gideceğim."

Sözlerinin bitmesi ile ensemde bir el hissettim ve geri geri çekildim.

"Ayy..."

Bulut beni çocukların arasından çıkarıp yan tarafına çekti. Bu arada alt yazı geçmek istiyorum.

Eli hala ensemde sayın seyirciler.

Adam sanki tertibiyle selamlaşıyor te Allah'ım ya. Şu an utanmasam " la bırak la" diye bağırırdım vallahi.

"Aaaaa..."

Toprak elini ağzına kapattı ve abartılı bir şekilde eli ile beni gösterdi.

"Aaaa yenge sen hangi ara oraya girdin kız?"

Elleri birbirine vurup hababam sınıfındaki inek Şaban'ın " hayırdır inşallah' demesi gibi o da,

"Allah Allah ya."

Dedi. 

Gözlerimi kıstım ve 'seni kınıyorum' dercesine Toprak'a baktım.

"Değil mi ama görünce bende çok şaşırdım."

Bulut'un kinayeli sözleri ile toprak birkaç adım geri gitti ve ellerini önünde bağladı. Ne oldu ki şimdi?

Takımın tamamına baktığımda yan yana sıralanmış tıpkı Toprak gibi onlarda ellerini önlerinde birleştirmişleredi. Ne yaşıyorlar bunlar ya? Bu çocukların hepsi dengesiz falan mı? Vallahi kafayı yiyeceğim ha şimdi!

" Ne oluyor ya?"

Diye sordum onlara tuhaf tuhaf bakarken.

Bulut bana hiç bakmadan,

"Yok bir şey onlar çok net anladılar beni."

Hızla hareketlendim.

"Tamam o zaman. Biz de zaten gidiyorduk şimdi."

Hızla Asiye'ye döndüm ve kaş göz yaptım.

"Öyle değil mi Asiye?"

Gülümseyip göz kırptı ve Bulut'a döndü.

"Haklısın."

Bileğini kaldırıp saatine baktı.

"Isınmalara geç kalmışız zaten. Selen hoca bizi her an öldürebilir."

Asiye hızlı davrandı ve ben bir anda kendimi Bulut'un elinden kurtulmuş Asiye'nin kanatları altında bulmuştum.

Ohh vallahi sabahtan beri tek doğru düzgün nefes aldığım an şu an olabilir.

Elini sırtıma yerleştirdi ve yavaşça sıvazladı.

"Hadi canım gidelim biz daha fazla geç kalmayalım."

Minnetle baktım yüzüne.

"Gidelim."

Yana dönüp tam adım atmıştık ki attığımız gibi durmamız bir oldu.

"Yalnız aynı yere gittiğimizi hatırlatmak istiyorum bayanlar."

Vee bütün her şey buraya kadar. Asiye'yle birlikte yavaşça kafamızı çevirip şirince gülümsedik Bulut'a.

Biz öylece orada Bulut'a gülümserken bulut bakışlarını gözlerimden ayırmadan kafasıya bizi gösterdi. Birkaç saniye sonra ise Batu yanımıza gelip Asiye'nin koluna dokundu.

"Asiye sen bizimle gel onlarda sakince gelirler."

"Amaa..."

Batu Asiye'nin elini aldı ve kolunu kaldırıp elini koluna koydu.

"Gidelim hadi."

Ve saniyeler sonra yürümeye başlamışlardı. Ben orada öylece şaşkınlıkla olanları izlerken yanımda bir hareketlilik hissettim. Hızla kafamı kaldırıp Bulut'a baktım.

Sakince bir tebehsüm sundu yüzüme. Ama sanki bir şeye üzülmüş de onu bu tebehsümle bastımaya çalışıyor gibi bir hali vardı.

"Gözlerin kocaman oldu 3K."

Gözlerimi kırpıştırdım ve hızla önüme dönüp yürümeye başladım.

Bir de bir şeye üzülmüş gibi bakıyor diye geçiriyorum içimden. Sanırım dünyadaki en salak insan benim. Az önce çocuğun kalbini kıran ben değil miydim? Ve bir kez daha kendimden nefret etme nedenlerim ve klasik ben.


Cesaretsizim, hiçbir şeye cesaret edemiyorum. Kararsızım, yanlış kararlar alıyorum. Tanımyorum kendimi, bilmiyorum. Sanki ben bana yabancıymışım gibi hissediyorum. Ben bunları hissederken ne diyecektim ki çocuğa. "Pardon Bulut ben böyle bir insanım bu sorunlarımı çözdükten sonra seni arayacağım" mı diyecektim? Heh o da bana: "ben seni beklerim yeter ki sen bana gel" derdi zaten. Ne yapacağım ben şimdi? Daha geleli ne kadar oldu da ben bunları yaşıyorum? Ellerimi yüzüme attım ve derin bir nefes alıp sertçe verdim.

Sinirden ve çaresizlikten gözlerim dolu bir şekilde olduğum yerde durdum. Sanki nefes alamıyor gibi hissediyorum. Ki, gerçekten de nefes alamıyorum. Her şey üzerime üzerime geliyor. Bizimkilere arkamı döndüm ve hızla gözlerimi silip derin bir nefes aldım. Burnumun aktığını hissettiğimde onu da hızla çektim ve yeni gelen yaşları silip biraz kendime gelmeyi bekledim. Kendimi çok kötü hissediyorum.


Aslında sadece kötü değil. Üzgün, korkmuş, mahçup, kızgın. İçimde öyle bir ağlama isteği var ki. Ama malesef ki ben salak ve çeşit bir varlık olduğum için yalnız kaldığımdan daha çok alıyorum insanların arasında. Sanırım bu da biraz insanların o ortamda bana tuhaf tuhaf baktığını düşünmemden oluyor.


Biraz da bu duygu yüzünden ağlama isteğim artıyor. Biraz daha iyi hissetiğimde arkamı döndüm ve bizimkilere baktım. Bayağı bir ilerlemişlerdi.

Yanlarına vardığımda ellerimi hırkamın cebine sokup hiç ses çıkarmadan seesizce yürümeye başladım.


Okula geldiğimizde biraz daha hızlandım ve herkesin önüne geçip neredeyse koşar adımlarla salona indim oradan da soyunma odasına. Aynı hızla üzerimi değiştirip toplanmış sohbet eden takımın yanına gittim. Hiçbir şey söylemeden yerden topu aldım ve sahaya geçtim. Selen hoca gelene kadar sinirimi atsam çok iyi olur yoksa kendimi şuracıkta yetmişbeş parçaya ayıracağım.


Derin bir nefes aldım ve topu sert vuruşlarla deliğe sokmaya başladım. Tam kırkıncı basketimi de atıyordum ki girmedi. Bir kez daha denedim girmedi iki, üç, dört...

Yok girmiyor. Atıyorum ayıyorum girmiyor. Delireceğim ya!

"Girsene Allah'ın cezası!"

Topu tuttuğum gibi hızla karşımdaki duvara fırlattım. Top duvardan sekti sekti sekti ve yavaş yavaş ayaklarımın dibine yuvarlandı. Hızlı bir tekme savurdum ve bu kez duvara daha sert çarpmasını izledim.

Ne yapacağımı bilmediğim bir ânın içinde sıkışıp kaldım yardım et Allah'ım ne olur. Kendime sinirimden ellerim titriyor.

" Bu top nereye gitti şimdi ya?(!)"

Arkamı döndüğümde bana şaşkınlıkla bakan bir adet kız ve bir adet erkek basketbol takımı ile karşılaştım. Hepsi gözleri kocaman açılmış bir şekilde bana bakıyordu. Bu beni daha da çok sinirlendirdi. Kafamı küçük hareketlerle salladım.

"Hayırdır ne baktınız öyle öküzün trene baktığı gibi?"

Hepsi hızla kalafalrını sağa sola sallayıp itiraz ettiler. Derin bir nefes aldım ve sakinleşmye çalıştım.

Asiye'm nerede benim ya? Kaşlarımı çatıp kısık gözlerele baktım ve gözlerim bir süre sonra bana korkuyla bakan Asiye'me takıldı. Hızlı adımlarla kızlara doğru yürümeye başladım ve tam karşılarında durdum.

Kafamla topu gösterip:

"Selen hoca gelene kadar biraz ısının." Hepsi hızla hareketlenip deyim yerindeyse neredeyse saniyeler içinde önümden toz oldular. Geride kalan Asiye yavaşça bana doğru geldi ve önümde durdu.

"Ebru..."

Uzanıp sıkıca sarıldım daha yeni tanılmama rağmen yıllardır tanışıyormuş gibi hissettiğim canım arkadaşıma. O da hiç vakit kaybetmeden sıkıca sardı beni. Bir süre sonra ayrılıp ellerimi omzuna koydum.

"Hadi sen de git. "

Gülümsedi.

"Emrin olur kaptan."

Dedi ve hızla ayrıldı yanımdan.

"Sert kaptan raconu kesti ha?"

•••


Loading...
0%