Yeni Üyelik
12.
Bölüm

•12•

@ebrudenetmis

 

•••

Elimdeki topu potaya attım ve topun delikten geçişini izledim yine ve yine.

Sabahtan beri Bulut'a olan sinirimden hiç durmaksızın çalışmış yemek bile yememiştim. Ama hiç de aç değilim.

"Ebru"

Asiye'nin sesini duysamda ona dönmedim ve topu potaya attım.

"Efendim"

Gidip başka bir top aldım ve topu sektirmeye başlarım.

"Artık biraz otursan mı ki acaba. Çünkü farkında değilsin ama olduğun yerde sallanmaya başladın. Ve her an bayılacakmış gibi duruyorsun. "

Sallanmak mı? Vallahi hiç de farkında değildim. Ama yalan yok birkaç kez gözümün kararmışlığı vardır ayıptır söylemesi. Amma ve lakin bunu senin bilmene gerek yok Asiye'cim. Hihihhiih.

Topu kaldırdım ve attım.

Gene de ben birazcık oturayım.

"Tamam."

Doğrulup Asiye'ye baktım.

"Gel biraz oturalım."

Rahatlamışlıka ellerini iki yanına saldı.

"Vallahi bir an hiç durmayacaksın zannettim."

Güldüm ve yürüyüp sandalyelerden birine attım kendimi. Yorulmuşum ya.

"Yorulursun tabi hırsla gün boyu topları parçalarsan olacağı o. "

Şokla Asiye'ye döndüm.

"Ben onu dışımdan mı söyledim?"

"Tabi ki dışından söyledin Ebru."

Yanıma oturdu ve dikkatlice bana baktı.

"Ebru"

"Hı"

Kaşlarını çattı.

"Sinirden kafayı yeme ihtimalin yüzde kaç."

Deli gibi gülümsedim.

"Yüzde yüz"

Tuhaf tuhaf yüzüme baktı ve başını salladı.

"Belli oluyor canım."

Kıkırdadım ve başımı omzuna koyup gözlerimi kapattım.

"Sessiz olur musunuz leydim gözlerimi dinledireceğim de."

"Senin bu göz dinlendirmelerin bir gün başına bela olacak haberin olsun."

Biraz daha sokuldum ona.

"Olmaz olmaz merak etme sen. "

Ahh tabi ya! Oyunun kuralını iyi biliyordun değil mi (?) Unutmuşum

Bulut gitmeden önce böyle demişti değil mi?

Gözlerimi açtım hızla.

Bu Mirza'yla konuşmamızda geçmişti.

Bulut birde bununla bana laf mı sokmuştu yani (?)Hadi onu geçtim biz konuşurken bizi mi dinlemişti. Bana bu yüzden mi bu kadar sert çıkışmıştı? Beni Mirza'dan kısalmış mı yani? utançala yanaklarım yanmaya başladı. Ben...yani...şey...

Ne yapacağım ben ya?(!)

Bu utançla maç da yapamam ki ben.

Allahım yardım et bana lütfen.

Ben kafamı eğmiş düşüncelere dalmışken önümde bir çift spor ayakkabı durdu. Kafamı kaldırdığımda iki farklı renk göz ve altın rengi kirpilerle karşılaştım. Rabbim kim bilir şu gözlere ne emek harcamıştır.

Ne de güzel yapmışsın sen öyle Rabbim.

Tablonun her bir parçasını ne güzel yerleştirip ne de güzel renklendirmişsin öyle.

Yavaşça eğilip boyumuzu eşitledi ve gülümsedi.

"Gözbebeklerin büyüdü 3K."

Gözlerimi kapatıp açtım. Ama nedense ağzımı açıp bir şey söyleyemedim.

Neden buna bu kadar sevinmişti ki?

Sanki sevinecek bir şey yapmıştım da ben farında değildim.

Elini uzattı ve kaşıma dokundu.

"Beni bu kadar sinirlendirip aynı zamanda nasıl bu kadar hızlı sakinleştirebilirsin ki?"

İçine derin bir nefes çekti.

"Hazır mısın?"

Kafamı salladım ve hiç konuşmadan ayağa kalktım. Bu kez ondan uzun olan bendim ve bu o kadar tuhaf bir histi ki...

Kafamı eğmiş yüzüne bakıyordum öylece.

Niye bu kadar tuhaf hissettiriyordu bu çocuk bana. İki günde aşık olacak bir insan değilim ben. Ama ya kalbim az biraz hoşlanmışsa. Ulan kalp ulan kalp!

Kaşlarımı çattım. Nereden çıktın lan sen!

"Ne oldu?"

Hızla kendime geldim ve bir adım yana kayıp yakınlığımızı kestim.

"Yok bir şey."

Sesim sertti. Utangaçlığımı biraz da sinirime vurdum.

Konuşmak da istemiyorum. Sadece onunla değil hiç kimseyle konuşmak istemiyorum. Yanlız kalıp düşünmek, rahatlamak istiyorum. Hem zaten o, sabah bana bağırmaktan beterini yapmamış mıydı?

Beyefendi beni fırçalasın bir de gelip sevsin. Pışık yağlı kaşık ciğerim! Ağzımdan tek kelime alabilecek misin görelim bakalım.

Topu alıp sertce ona attım. Hızla topu yakalarken gülümsüyordu.

Kaşımı kaldırdım sorgularcasına. O'ysa sadece omuz silkmek ve daha çok gülmekle yetindi. Allahım sinirimi bozuyor bu çocuk benim.

"Başlayalım bakalm."

Dediğini duydum Bulut'un ve oyuna başladık.

 

●●●

 

Başlayalı bayağı olmuştu ama ne Bulut bir sayı atmıştı ne de ben. Sadece oynuyor ve biribirimizi yoruyorduk o kadar. Bulut topu almış bana yaklaşırken bende ona yaklaştım ve önünü kestim. Bir eliyle topu sektiriyor bir eliyle beni engelliyordu. Tam topu alıyordum ki topla birlikte döndü ve dönerken parmakları belime değdi.

Ben anında olduğum yerde durup kıkırdarken Bulut boşluğumdan yararlanıp sayı yaptı. Seni hain pislik! Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. O yüzüme bakıp gülerken ben daha çok sinirlendim ama yine de konuşmadım. Konuşmayacağım lan, konuşmuyorum. Ben, seni sessizliğimle cezalandırıyorum. Anlamıyor musun hâlâ?

 

Ben hala tek bir kelime etmemişken Bulut'un gülüşü yavaşça soldu ve üzgünce bana baktı.

"Niye konuşmuyorsun benimle 3K?"

Kocaman adımlarıyla yanıma geldi.

"Başladığımızdan beri tek kelime etmiyorsun."

Arkamı döndüm ve diğer basketbol toplarının yanına adımlamaya başladım. Bu toplar da...

Belime dokunan elle olduğum yerde yumuldum ve kıkırdadım.

Tam doğrulup Bulut'a dönüyordum ki bu kez iki elinide belime koydu ve beni gıdıklamaya başladı. Kahkaha atmaya başlarken bir yandan da kaçmaya çalışıyorum.

"Bırak beni!"

Sesimi ne kadar sert tutmaya çalışsam da kahkaha atarken bu pek mümkün olmuyordu maalesef.

Tam kaçıyordum ki elini belime koydu ve buna engel oldu. Gülmekten nefes alamazken ayağım onun ayağına takıldı ve büyük bir gürültüye yere düştük. Bulut beni göğsüne çekmiş sıkıca tutarken. Ben onun üzerine O'ysa beton zemine düşmüştü.

Hızla kendimi kenara atıp Bulut'un kafasını tuttum.

"Bulut bir şey oldu mu, iyi misin?(!)"

Hızlı ve korkulu bir şekilde sorarken soluk soluğa kalmıştım.

Gözlerini açmış kocaman bir şekilde gülümserken ağzından tek bir kelime çıkmıyordu.

Elimi omzuna koydum.

"Gel doğrul biraz."

Hâlâ tek bir kelime etmiyorken dediğimi yaptı ve doğruldu.

O doğrulmuşken çabucak kafasının arkasına baktım kan falan varmı diye. Şükürler olsun ki bir şey yoktu. Buluta döndüm. Yüzündeki gülümsemeyle hâlâ bana bakıyordu.

" İyi mi..."

Beni kucağına çekip sıkıca sarıldığında şaşırsam da korktuğum için bende sıkıca ona sarıldım ve çenemi omzuna koydum.

"Bunu o kadar çok bekledim ki 3K. Bu anı o kadar çok düşledim hayalini kurdum ki..."

Derin bir iç çekti. Sesi ah eder gibiydi. Acı çeker gibiydi. Canım acıdı buna, gözlerim doldu. Bilinçsizce daha sıkı sardım kollarımı ona. Onu gördüğümde neden içimi hem büyük bir mutluluk hem de büyük bir hüzün kaplıyordu ki? Onun hüznü, ahı bana geçiyormuş gibi hissediyorum. Onun çektikleri için onun adına ağlamkla görevlendirimişim gibi hissediyorum.

Bu düşünceyle içimi büyük bir yük kapadı sanki bir anda. Ben fark etmeden yavaşça döküldü damlacıklar yanaklarımdan.

Bulut fark etmesin diye hemen sildim yanaklarımı. Bulut ellerini kollarıma yerleştirdi ve kollarımı boyundan ayırdı. Bir dizini kaldırmış benimle birlikte yerde oturuyordu. Kaldırmış olduğı dizine sırtımı yasladı ve bir çocuk gibi tuttu beni kucağında. Elini yanağıma attı ve yavaşça okşadı.

"Niye ağladın 3K?"

Tam ağzımı açmış cevap veriyordum ki. Aklıma onunla konuşmadığım geldi ve dudaklarımı birbirine kenetleyip bakışlarımı başka bir yere çevirdim.

Ama lanet ağlama isteği daha da arttı!

Boğazıma kocaman bir yumru oturdu ve onun ardınca gözyaşları hücum etti gözlerime.

Yine ağlamaya başladığımda Bulut elini yanağıma yerleştirdi ve yanağımdaki gözyaşlarını sildi.

"3K, niye ağlıyorsun?"

Kafamı çevirip yüzüne baktım ve boğazımdan bir hıçkırık yükseldi.

"Konuşmuyor musun benimle?"

Diye sordu. Ama sesi ne üzgündü ne de kızgın. Sanki huzurlu gibiydi.

Alt dudağımı ısırdım ve kafamı iki yana salladım. Güldü bu hareketime.

"Peki niye konuşmuyorsun benimle?"

Bir kez daha hıçkırdım.

"Kı...kız..kızdın sa...sabah ba..ban...bana."

Gülümsemesi dahada yayıldı yüzüne. Elini uzatıp önce yanaklarımı kuruladı sonrada saçlarımı geriye itti.

"Kızmadım ki ben sana sabah."

Burnumu çektim.

"Kı...kız...kızdın."

Kafasını iki yana salladı.

"Kızmadım."

"N...ne ya...yap...yaptın o...o z...za...zaman?"

Bu kez çukurları göz önüne serildi anında.

Alnını alnıma yasladı ve derin bir iç çekti.

"Kıskandım."

●●●

 

 

Loading...
0%