Yeni Üyelik
13.
Bölüm

•13•

@ebrudenetmis

 

Söylediği tek kelime beni şoka sokarken,ne diyeceğimi bilemez ve ağzım açık bir şekilde kalakaldım.

Bulut'un alnı hâlâ alnıma yaslıyken gözlerimi bir sağa bir sola çevirdim ve kaçmakla kaçmamak arasında bir çizgide durdum. Tam kaçmaya hazırlanıyordum ki Bulut bunu tahmin etmiş gibi anlını biraz daha anlıma yasladı.

"Ne yapmayı düşündüğünü biliyorum 3K ve bunu aklından bile geçireyim deme."

Yavaştan kulaklarıma bir sıcaklık gelmeye başladı.

"Ne kaçması, kim düşünmüş kaçmayı?

Niye öyle şeyler düşünüyorsun Bulut!"

Suçu saçma bir şekilde ona atma çabalarım başarısız çıkmış üstüne bir de bir posta kahkaha hediye edilmişti bana.

Utancımdan kafamı eğmek istediğimde ona sokulur bir vaziyet almıştım ve şu an buhar olup uçmayı değil buhar olduktan sonra Bulutlara saklanmak ve bir daha da gün yüzüne çıkmak istemiyorum.

Bulut elini başımın arkasına attı ve beni göğüsüne çekip sarıldı.

"Sen neden bu kadar tatlısın!"

Allahım sen yardım et, hem nefes alamıyorum hem de utançtan yanıyorum.

"Tatlı matlı değilim ben"

Dedim yalandan bir sinirle.

"Tatlısın tatlısın."

Çocuğun sesinden yeminlen mutluluk akıyor lan. Kaşlarımı çattım.

"Sen neden bu kadar mutlusun ya?"

Beni biraz daha kendine çektip omuz silki. Tabi bu benim için büyük bir sarsıntı demekti.

"Bilmem mutlu olasım gelmişse demek ki."

Kendimi geri çektim ve ondan biraz olsun uzaklaşmaya çalıştım.

"Kalk gidelim oynamayacaksak."

Dedim ters ters.

Sadece gülerek yüzüme baktı. Gülmek de değil ki bu,âdeta otuziki dişini sergiliyor adam.

Kaşlarımı çattım.

"Gülmeyi kesecek misin artık?"

Kafasını iki yana salladı.

"Hayır."

"Haberin olsun beni çok sinir ediyorsun şuan."

"Olsun."

Elini saçıma atıp uçlarıyla oynamaya başladı.

"Önce sever sonra sinir eder sonra tekrar severiz."

Vallahada bayılacağım az kaldı. Ne oldu bu adama anlamadım ki. Acaba gelirken kafasına bir şey falan mı vurdular ne yaptılar.

Kulaklarım yanıyorken bir şey demeyip ayağa kalktım. Önce üzerimi düzelttim sonra Bulut'a dönüp hâlâ yerde oturduğunu görünce derin bir nefes alıp elimi uzattım.

"Kalk da gidelim bari."

Elimi tuttu ve yükünü bana vermeden- ki verse ölerdim herhalde şu an.- ayağa kalktı.

Ters ters baktım yüzüne. Oyun berabere bitmiş sayılırdı zaten. O yüzden pek de umursamadım.

Ama yine de onu sinir edecektim. Ahahah!-kötü kadın kahkahası sayın siz bunu, bizde ancak bu kadar oluyor ne yapalım. -

"Sayende düzgün oynayamadık ya neyse(!)"

Gözlerini büyüterek yüzüme baktı. Bense iki ayrı renk olan gözlere ve altın sarısı kirpiklere takılı kalmıştım. Allahım sen ne güzel yaratmışsın ya rabbim!

"Benim yüzümden mi oynayamadık?"

Bir an ne dediğini anlamasam da gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalıştım.

"Yok benim yüzümden, tabi ki senin yüzünden oynayamadık."

Bir elini saçına bir elini beline atıp kaşlarını çattı.

"Asıl senin yüzünden düzgün oynayamadık 3K. Saçın hep ağzıma burnuma girdi, zor nefes aldım valla!"

Bu kez iki elini beline koyup öne doğru eğildi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Oyunu nasıl oyayabilirim sence bu şartlar altında söyler misin bana?"

Ben de ellerimi belime yerleştirip yüzümü yüzüne yaklaşırdım.

"Bir de bayıl istersen Feriha!"

Otuziki diş sırıttı ve yüzünü biraz daha yaklaştırıp burnunu burnuma süttü.

"Bayılırım ama başka bir şeye."

Sonraysa mavi gözünü kırptı.

Bense bir an nefes alamaz gibi oldum ve elimi enseme atıp ensemdeki minik saçlarla oynadım.

"Vaz geçtim bayılma sen."

Diye mırıldabdım ağzımın içinde.

Bu halim hoşuna gidercesine güldü.

Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Sana da iki dakikada bir şey oldu ha?"

Kafasını salladı.

"Ne olmuş bana?"

"Bir ağzın açıldı gibi sanki."

Güldü ve yine burnunu burnuma süttü. Vallahi çocuk kedi gibi bir şey oldu bugün.

"İşine gelsin yada gelmesin bu saatten sonra böyle minik kedi."

Gözlerimi kocaman açıp yüzüne alık alık baktım.

"Onu nasıl duydun ya?(!)"

Salonda yankılanacak bir kahkaha attı.

"Duymuyorum ama hissediyorum 3K."

Bu kez dudağının sağ tarafı hınzırca kalktı.

"Ve sen her seferinde doğruluyorsun."

Tabi salak salak hareketler yaparsak anlar çocuk!

"Ne doğrulayacakmışım be! Size öyle gelmiştir sayın Bulut bey."

Kahkahası tekrar kulaklarımda yankılandı.

"Tabi 3K tabi."

Kaşlarımı derin derin çattım. Öyle bir çatmışım ki, bir tik yukarı baksam kaşlarımı görüyordum.

"Valla sen bir git ya!"

Hâlâ gülerek bana bakı

yordu.

"Yoksa az kaldı kötü şeyler olacak."

Tek kaşını kaldırdı ve kısaca süzdü beni.

"Mesela 3K. Çünkü ben senin iki katın kadarım da."

Şeytanice sırıttı.

"Sen iki adım atana kadar ben senin çevreni beş tur dönerim."

Dudaklarımdan bir hah kaçtı.

"Ay çok korktum şu an."

Kaşlarını yukarı kaldırıp indirdi.

"Korkmadın mı?"

Omuz silktim.

"Yooohh."

Diye hayvanca bir şey döküldü dudaklarımdan. Ulan tuta tuta odunluğum da buarada tutmuştu yani. Yavaştan kulaklarıma ateş basmaya başladı tabi.

Bulut yine kocaman bir kahkaha attı.

"Odunsun 3K."

Hınzırca kaşlarını büzdü.

"Bunu normalde kızlar, erkeklere söyler ama ne yapalım bizimki de bir değişik. "

İşte bu kez bir şey söylemedim daha doğrusu söyleyemedim. Sen de gel ateş bas kulaklarıma aynen devam böyle!

Muzur ifadesi tebessüme döndü ve boğazını temizledi.

"Neyse gidelim artık."

"Tamam"

Dedim ve köşedeki çantamı alıp omzuma taktım. Neyse artık yurtta alırdım duşumu.

Bulut'ta yerde duran çantasını alıp tek kollu olduğu için boynundan geçirip yan bir şekilde taktı ve bana dönüp çıkışı gösterdi.

"Buyur"

Gülümsedim ve kafamı eğdim.

"Eyvallah"

O da en içten şekilde güldüğünde önden yürümeye başladım.

Salondan dışarı çıktığımızda artık aynımda yürümeye başlamıştı. Bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Sen nerede kalıyorsun?"

Göz ucuyla bana bakıp önüne döndü.

"Sizin yurdun orada evim var."

Şaşırdım.

"Tek misin yoksa Toprak'lar falan da var mı?"

"Onlar yurtta kalıyor. Ben ev tutacak bütçem de varken yutla uğraşmak istemedim. Ne de olsa birlikte vakit geçirmek istesek her şekilde geçiririz."

"Doğru valla bir süre sonra insan yutta yapamıyor, geldiğim yerde bir ara delirmiş bile olabilirim. Çünkü tam korku filmi için seçilmiş bir yerdi."

Durdu ve bana döndü. Bende onunla durmuştum.

"Neden?

Elimi sır verircesine dudaklarıma götürdüm.

"Çünkü bence orası cinliydi."

O da benim gibi yapıp bana yaklaştı.

"Öyle miydi?"

Başımı aşağı yukarı salladım. Yandan yandan gülmeye başlamıştı.

"Valla bak gülme."

Elini çenesine görürdü ve kaşırmış gibi yaptı.

"Yok canım ne gülmesi."

Kaşlarımı yukarı kaldırdım ve inanmadığımı belli edercesine yüzüne baktım.

"Tamam tamam. "

Elini belime koydu ve öne doğru ittirdi beni.

"hadi yürü artık."

Bir şey demedim ve sessizce yürümeye başladık.

Onbeş dakikaya yurdun önüne geldiğimizde gülümseyerek yüzüne baktım.

"Görüşürüz."

Sadece gülümsedi ve eliyle git dercesine yurdu gösterdi.

Bir kaç adım atmıştım ki adımlarım durdurdum ve gözlerimi sıkıca yumup hızla arkamı döndüm.

"Şey..."

Bir adımda yanıma gelmişti.

"Ne oldu?"

Elimi çantamın koluna atıp stresle oynamaya başladım.

"Şey Mirza konusunda... Bana sadece arkadaş gibi geliyor. Yanii... Kıskanmana gerek yok."

Dondu kaldı karşımda. Utançtan yüzümün tamamı yanarken.

"Neyse ya hadi görüşürüz!"

Dedim ve arkamı tam dönüyordum ki Bulut bileğimi tutup daha çok yaklaştı ve yanağıma yumuşacık bir öpücük kondurdu.

"Görüşürüz."

Dedi ve arkasını dönüp gitti.

 

●●●

 

 

Loading...
0%