Yeni Üyelik
2.
Bölüm

•2•

@ebrudenetmis

Hızla olduğum yerden harekete geçip kızın yanına adımladım. O da zaten yanına gittiğimi anlamış ve sahaya inmişti. Karşısına geçtim ve elimi uzattım. Kız bir elime bir de yüzüme bakıyordu. Gülümsedim.

"Tebrikler. Güzel laftı."

Elimi tuttu ve gülümseyerek sıktı.

"Ama bir dahakine box falan ekle içine. Yolarım molarım bunlar çok çirkef kaçıyor bacım."

Kaşlarını çattı ve sinirle elini çekti. Ellerimi teslim oluyorum dercesine havaya kaldırdım ve tam o ağzını açmıştı ki söze girdim.

"Affet abla. Bakış açını genişlet diye diyorum."

Gene kaşlarını çattı. Kız kaşlarını öyle derin çatmıştı ki kaşları gözlerini kapatıyordu. Az daha gülecektim yeminle. Zor tuttum kendimi.

"Bakma öyle. Korkuyorum vallahi. Sanki saçımı başımı yolacakmış gibi bakıyorsun."

Kız sinirle üzerime geldiğinde hızla kenara çekilip ayağımı önüne uzattım. Ayağıma takılıp sertçe yere düştü.

"Ups."

Kollarımı göğüsümde birleştirip karşıma baktım.

"Dolmuş senin çene

Söylediklerin delice 

Denemeyi düşün ama

Cesaretin yeterse."

Arkamı döndüm ve öylece bize bakan oyuncular hitaben söze girdim.

"Siz niye durdunuz be?(!)"

Gözlerimi kıstım. 

"Aaa manyak mısınız nesiniz?"

En fazla beş dakika sonra herkes yerini almış ve maç tekrar başlamıştı.

Bizden sonra bir kaç kişi de tezahürat yapmaya başlamış ve maç berabere bitse de güzel ve heyecanlı bir maç olmuştu.

Yavaş yavaş herkes salonu terk etmeye başladığında Elif ve eniştem de ayaklanmıştı.

"Kalksana. Neyi bekliyorsun?"

Kafamı kaldırıp Elif'e baktım.

"Siz gidin. Burası boşalmadan hayatta ayağa kalkmam."

"Neden?"

Bakışlarımın hedefi bu kez eniştemdi.

"En başta sıkış tıkış gitmek mi yoksa en sonda sallana sallana ama rahat bir şekilde gitmek mi daha iyi?"

Kafasını aşağı yukarı sallayıp beni onayladı. Bende susup bakışlarımı boş sahaya çevirdim. Rabbim sen güzel anılar nasip eyle şu sahada.(AMİN)

Sağ tarafımda bir hareketlilik hissettiğimde kafamı çevirip ne olduğuna baktım. Baktığımda ise kocaman bir KORKMAZ çifti görmem bir oldu.

"Siz niye oturdunuz?"

"Çıkmadan seni bir kaç arkadaşlarımızla tanıştıralım dedik."

Eniştemin sözlerini başımı aşağı yukarı sallayarak onaylamış ve bakışlarımı tekrar sahaya çevirmiştim. Sonunda tüm salon boşaldığında biz de ayaklanmış tribünlerden inmiştik. Onlar sahanın ortasına doğru ilerlerken saf saf arkalarından bakıyordum.

"Kapı burda. Nereye gidiyorsunuz?"

Elif bana dönüp dik dik yüzüme baktı ve bir süre sonra söze girdi.

"Sen iyice saflaşmışsın he."

Kaşlarımı çattım. 

"Ne diyorsun be?(!)"

Sağ elini beline koydu. 

"Sana az önce ne dedik IQ seviyesi zirvelerde kardeşim?"

Ne dediler ki...aaa doğru ya beni arkadaşlarıyla tanıştıracaklardı. Hangi ara aklımdan çıkmıştı ki?

"Hee. Tamam tamam."

"Aklın nerede anlamıyorum ki."

Kaşlarım gene her zamanki gibi çatık.

"Tamam sus."

Bu kez kaşları derince çatık taraf Elif olmuştu.

"Beni susturma. Kırarım ağzını!"

Şeytanice gülümsedim.

"İyi, tamam, sus."

Hızla yanıma gelip bana vurmak için elini kaldırdığında aynı saniyeler aralığında kenara kaymış ve elinin havada sertçe savrulmasını seyretmiştim. Aklıma eskiler gelmiş ve bu yüzden Elif'e biraz takılmak istemiştim. Eskiden yani biz bayağı küçükken. Ben ve kardeşim ona her sus dediğimizde yada onu susturmaya çalıştığımızda ya vurur yada çok kızardı. Ama işin sonu hep iyiye çıkar. Aynı dakikalarda güler eğlenirdik.

Elif bana döndü ve kötü kötü bakmaya başladı ve ben o an daha fazla dayanamamış ve kıkırdamıştım. Elif de bir süre öyle durmuş ve sonunda ne yaptığımı anlayıp gülmeye başlamıştı. O da hatırlamıştı eski günleri. O zamanlar kötü veya normal gelsede yeni farkına varıyordum ki güzel günlerdi. Özlenecek değeri bilinecek günlerdi. Elif'in yanına gidip sıkıca sardım kollarımı.

"Bunu itiraf etmek benim için ne kadar zor olsa da. Özlemişim be ben seni."

Sesim titremişti. Evlendiğinden beri çok göremez olmuştuk birbirimizi.

O da kullarını bana sıkıca sarmış çenesini omzuma koymuştu.

"Benim için de itiraf etmek zor ama yalan yok özlemişim be bende seni."

İmizde kıkırdadık. 

"Övdünüz mü? Sövdünüz mü? Pek anlayamadık bayanlar."

Elif'ten ayrıldım ve arkamı döndüm. Arkamı döndüğümde ise gene bir çift altın sarısı kirpikle karşılaştım. Nedenini bilmiyorum ama karşımdaki insanın önce kirpiklerine sonra gözlerine bakıyordum. Küçüklükten beri huy edinmiştim. Huyum olmasaydı bile kirpiklere ayrı bir ilgi duyuyordum. Rabbim ne güzel yaratmış ki güzel ve zarif gözüküyordu.

Sustum ve Elif'in söze girmesini bekledim.

"Aslında her ikisi de. Pek normal bir kardeşliğimiz yoktur da."

Elif'in sözlerine herkes güldü. Bense onun yanaklarındaki çukurların yavaş yavaş belirmesini seyrettim. Yani... şey... seyretmedim de gözüm takıldı. Kafamı çevirip salonun boş yerlerine bakmaya başladım.

"Bizi tanıştırmyacak mısın Elif? Biz onu, yani namı değer..."

Bakışlarım onu buldu. Ellerini havaya kaldırıp havada tırnak işareti yaptı.

"3K'yı tanıyoruz. Ama sanıyorum ki kardeşin bizi tanımıyor."

Elif eliyle onu işaret etti. 

"Bu şahsiyet Bulut oluyor Ebru."

İsmi Bulut'tu demek. başımı aşağı yukarı salladım. Bulut'un solundaki siyah saçlı yapılı çocuğu gösterdi bu kez.

"Bu Toprak..."

Toprak'ın yanındaki. Ona kıyasla biraz sıska ve sarı saçlı çocuğu gösterdi.

"Bu Batu..."

Bulut'un sağındaki açık kahve saçlı çocuğu işaret etti.

"Ve bu da Poyraz."

Başımı aşağı yukarı sallayıp gülümsedim.

"Memnun oldum." 

Utanmıştım biraz. 

Onlarda bana aynı şekilde karşılık verip sanki sözleşmişçesine hep bir ağızdan.

"Biz de 3K" 

Dediler. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Bulutla ilk karşılaştığımızda da sanıyorum ki aynı şeyi söylemişti bana. Bakışlarımı sorarcasına Elif'e çevirdim. Amma ve lakin Elif hanım beni hiç aldırmamış ve diğerlerine dönmüştü.

"Biz artık gidelim. Tahmin de edersiniz ki Ebru'nun daha yapacak bir çok işi var. Hanım efendi maç yüzünden müdürün yanına da gitmedi zaten."

Sözlerinin sonunda bana olan kızgınlığını çokça belli etmişti. Üzerine bir de yandan bir bakış atmıştı. Kız da haklı gerçi. Ama ne yapabilirim ki? Bugün maç olduğunu en başında söyleseydi. Müdür okula girmeden ben girer müdürü beklerdim. Tövbe ya Rabbim ya. Hem suçlu hem güçlü haspam. Hıh. Zaten daha yurda da geçmem lazımdı. Dur bir dur. Doğru ya. Bende müdürün yanına gitmek yerine durmuş kendi içimde Elif'i çekiştiriyorum. Hani iyi yapıyorum da ne yeri ne de zamanı yani. Off. Kız bende akıl bıraktı mı ki? Hızla bakışlarımı Elif ve enişteme çevirdim.

"Gidiyorum ben." 

Elif kaşlarını çattı.

"Nereye?"

Gözlerimi devirdim. 

"Pala bıyıklı Şemsi'nin yanına?"

Hala kaşları çatıktı.

"Saçma saçma şakalar yapma! Vuracağım şimdi ağzına."

Ellerimi belime koydum.

"Bir şakalarıma şaçma diyemezsin iki ben 19 yaşına girdi girecek ı-reşit bir kızım tamam mı?(!)"

Elif ve eş zamanlı dört erkeklerde sözlerime gülerken benim kaşlarım şakacıktan hala çatılıydı.

"Neyse." 

At kuruğu bağladığım uzun saçlarımı geriye savurdum.

"Ben şimdi müdürün yanına gidiyorum. Oradan da yurda geçerim beni hiç beklemeyin..."

İşaret parmağımla Elif'i gösterdim.

"Hele ki şu espiri katili hiç beklemesin. Gelmem."

Sözlerimi bitirip enişteme yöneldim. Tam karşısına geçip eğilmesi için yüzüne baktım. Ama o anlamamış olacak ki saf saf yüzüme bakıyordu.

Gözlerimi devirdim. Elif'le dura dura beyin kalmamış yeminle güzel enilşeciğimde.

"Enişteciğim hani eğilsende bir sarılasam. Malum gidiyorum ya."

Yukarı bak bak boyun kalmadı vallahi.

"Baston mu yuttun be?(!)"

Gene herkes gülerken benim kaşlarım çatıktı. 1.70 lik boyumla kısacık kalmıştım. Bu gökdelenlerin arasında. Eniştem eğildi ve sıkıca sarıldı.

Gülümsedim ve ellerimi belinde birleştirdim.

"Afferim. Adam ol sözümü dinle."

Sözlerime saçımın bir kaç telini çekerek cevap vermişti. Acımamıştı ama ben yalandan bir...

"Ahh."

Çekmiş ve eniştemden ayrılıp kafamı tutmuştum.

"Ne yapıyorsun be? Al kökü senin olsun. Pis Elif'in pis kocası ne olacak."

Diğer yanıma dönüp Elif'e baktım. Gülerek bize bakıyordu. Ona yaklaşıp sıkıca sarıldım.

"Acıdım yoksa sarılmazdım."

Onadan ayrıldım ve yüzüne baktım.

"Adeta gözlerin.'Ebru lütfen bana sarıl. Sen bana sarılmazsan ben ne yaparım?' Diyordu."

Gene herkes gülüyordu. Ama bu kez bir fark vardı o da aralarında benim de yer alıyor olmam. Hepimiz gülmeyi kestiğimizde Poyraz, Toprak, Batu ve Bulut dörtlüsüne döndüm. Üçünün elini teker teker sıkmıştım ve geriye sadece Bulut kalmıştı. Elimi uzattım ve elini bekledim. İri elini ona göre küçücük kalan elime bıraktığında bu görüntüye gülmeden edemedim.

Kafamı kaldırdım ve ilk önce altın sarısı kirpikler ardından iki ayrı renge boyanmış gözlerine baktım. Gülümsedim o da bana aynı şekilde karşılık vermişti.

"Memnun oldum tekrardan."

Dudağının iki yanındaki gamzeler gitmek istemezcesine yerine yerleşiyor gittikçe derinleşiyordu. Yavaşça kafasını aşağı yukatı salladı.

"Bende 3K bende."


●●●


Loading...
0%