Yeni Üyelik
7.
Bölüm

•7•

@ebrudenetmis

"Ben... artık gideyim."

Dediğimde genişçe gülümsedi ve kulağıma eğildi.

"Bu arada her halinle güzelsin ve bu benim canımı çok sıkıyor..."

Derince yutkundu.

" Artık beklemek yok."

Dediğinde ben donmuş kalmışken dudaklarını yanağıma bastırdı ama çekmedi.

Ne...ne..ne yapıyor bu? Titremeye başladığımda boğuk bir gülme sesi geldi Bulut'tan. Şu an burya oturup utançtan ağlamak istiyorum. Neden öyle dedi az önce? Neyi bekliyor? Allahım gitmek istiyorum buradan. Doğu ya ben neden gitmiyorum?

Titremekten artık nefes alamazken ellerimi Bulut'un ellerinden çektim ve arkamı dönüp kapı koluna uzandım. Ama ellerim yüzünden ne kapıyı açabildim ne de bir milim indirebildim. Bulut'sa hala arkamda durmuş beni izliyordu. En sonunda sinirlerime hakim olamamış ve...

"Açılsana seni saçma şey!"

Ensemde bir nefes ve omzumun üzerinden kapı koluna uzanan bir elle tüm hareketlerim durmuştu.

"Bu titremeyle tabi açamazsın bu kapıyı."

Sesi alaycıydı. Elini kapı kolundaki elimin üzerine koydu ve aşağı doğru bastırarak kapıyı araladı. Elimi çekip hiç bir şey demeden odaya girdim ve ardımdan kapıyı kapattım.

Neydi o az önce? Daha geleli ne kadar olmuştu da böyle şeyler söyleyebiliyor, bunları yapabiliyordu?

Ben bu adamın yüzüne nasıl bakacağım bundan sonra? Nasıl hiçbir şey olamış gibi davranacağım?

Hızla çantamı koyduğum dolabı açtım ve çantamdaki su kutusunu çıkarıp şişenin tamamını bitirdim. Tanıyordum sanki. Ben bundan sonra onunla tek kelime konuşamazdım ki. Hayır yani konuşsam da titremelerim izin vermezdi. Çantamdan kıyafetlerimi alıp hızla üzerimi değiştirdim. Çıkattıklarımı da çantama tıkıp fermuarı kapattım ve sırtıma taktım. Bakışlarımı karşımdaki aynaya çevirip yüzümde baktım. Biraz terlemiştim. Musluğu açıp güzelce yüzümü yıkadım ve odadan çıktım.

Bugün Asiyenin dersi yoktu ve benim için gelmişti ben de bir tek seçmeler için gelmiştim. O yüzden gitsek bir skıntı olacağını sanmıyorum.

Asiye'nin yanına vardığımda diğer kızlarla konuşuyordu. Bu yüzden bende beni fark etmesi için omzuna dokundum. Kafasını gülümseyerek bana çevirdi.

"Ebru kızlar seni tebrik ediyor."

Genişçe gülümsedim ve bakışlarımı kızlara çevirdim.

"Teşekkür ederim."

Ortalarındaki kaküllü kız söze girdi.

"Asıl biz teşekkür ederiz. Şeyma'yi yenip bizi büyük bir beladan kurtardın."

Gülümsedim ve başımı aşağı yukarı salladım. Her birinden de aynı şekilde karşılık alınca Asiye ile birlikte kapıya yöneldik. Mutluydum ve iyi ki kararımı değiştirip gelmekten vaz geçmemiştim.

Okuldan çıktığımızda neredeyse herkes bahçedeydi. Kimi gitarını almış şarkı söylüyor, kimi oturmuş arkadaşıyla sohbet ediyor, kimi ise sadece oturmuş etrafındaki insanları seyrediyordu. Asiye ile birlikte sanki sözleşmişiz gibi ayaklarımız gitar çalan çocuğun yanına gitti. Çocuğun sesi gerçekten çok güzeldi ve şansa bak ki biz geldiğimizde yeni bir şarkıya başlamıştı. Söylediği şarkıya sesi o kadar çok yakışmıştı ki.


Sanki elimi hiç bırakmamışsın gibi

Yokluğunda kendi kendime inandım, dayandım

Sanki kötü sonlu hiç hikaye yokmuş gibi

Sonumuzun iyi biteceğini varsaydım yalandı

Havalar da soğuk gidiyor

Bu aralar üşürsün sen bilirim

Aman dikkat et aklına yazları getir


Ne olur ara sıra haberdar et

Pencerelerde bekletme

Hayatına elbet biri girecek

Mutlu ol onu ihmal etme

Ne olur ara sıra haberdar et

Pencerelerde bekletme

Hayatına elbet biri girecek

Mutlu ol onu ihmal etme


Acımazsızsın isyankarsın

Vefasızsın riyakarsın

Hem günahsız hem günahkârsın hayat gibi

Acımazsızsın isyankârsın

Vefasızsın riyakarsın

Hem günahsız hem günahkarsın hayat gibi

Hayat gibi


Sanki elimi hiç bırakmamışsın gibi

Yokluğunda kendi kendime inandım dayandım

Sanki kötü sonlu hiç hikaye yokmuş gibi


Sonumuzun iyi biteceğini varsaydım yalandı

Havalar da soğuk gidiyor

Bu aralar üşürsün sen bilirim

Aman dikkat et aklına yazları getir


Ne olur ara sıra haberdar et

Pencerelerde bekletme

Hayatına elbet biri girecek

Mutlu ol onu ihmal etme

Ne olur ara sıra haberdar et

Pencerelerde bekletme

Hayatına elbet biri girecek

Mutlu ol onu ihmal etme


Acımazsızsın isyankarsın

Vefasızsın riyakarsın

Hem günahsız hem günahkarsın hayat gibi


Acımazsızsın isyankarsın

Vefasızsın riyakarsın

Hem günahsız hem günahkarsın hayat gibi

Hayat gibi


Acımazsızsın isyankarsın

Vefasızsın riyâkârsın

Hem günahsız hem günahkarsın hayat gibi


Acımazsızsın isyankarsın

Vefasızsın riyakarsın

Hem günahsız hem günahkârsın hayat gibi

Hayat gibi

Hayat gibi


Son sözlerini de bitirdiğinde hayranlıkla alkışlamaya başladım. Bu şarkıyı Toygar IŞIK'tan sonra ilk kez bu kadar güzel söyleyen birini gördüm. Gerçekten dedi hayran olunacak derece de güzel ve nailfti. Severek ve hissederek söylediği belliydi. Karşısındaki küçük boylu tatlı kızın önüne eğildi.

"Melis..."

Yutkunur gibi oldu. 

"Sanki elimi hiç bırakmamışsın gibi

Yokluğunda kendi kendime inandım dayandım. Ama olmuyor. Ben seni çok seviyorum. Sevgim sığmıyor artık kalbime. Geceleri seni düşünürken gözlerinden taşıyor bazen. Sonra diyorum siz bana melisimin emanetisiniz gitmeyin. Dinlemiyorlar, dinletemiyorum bir bakıyorum neredeyse hepsi gitmiş. Ben...çok özür dilerim Melis. Emanetlerine sahip çıkamıyorum. Ne olursun gel al artık emanetlerini benden. Sence de çok uzamadı mı onları bırakışın? Sence de gidişin çok uzamadı mı?Artık benim küf tutmuş kalbimi değil senin fidanlarla yeşermiş kalbini istiyorlar.

Ne olursun dön artık. Al emanetlerini benden. Al sevgimi benden."

Gözleri yaşlarla dolmuştu. Yutkunduğunda uzak olmama rağmen yemin ederim o sesi ben bile duydum.

Melis hızla dizlerinin üzerine çöküp kollarını çocuğun boyununa doladı.

Çocuğa sıkıca sarılmış sarsılarak ağlıyordu. Yan tarafımdan bir hıçkırık sesi duymamla bakışlarımı Asiye'ye çevirdim. Ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordu.

"Asiye."

Elleri hala yüzünde boğuk sesiyle cevap verdi.

"Efendim."

Aramızdaki mesafeyi kapatıp yüzündeki ellerini tutup aşağı indirdim. Yüzü kıpkırmızıydı.

"Sen neden ağlıyorsun?"

burnunu çekti. 

"Ne yapayım duygulandım. Keratalar çok tatlılar."

Güldük. 

"Hadi gözlerini sil de gidelim."

Kafasını salladı ve gözlerini sildi.

Yürümeye başladığımızda Asiye'ye yandan sıkıca sarıldım.

"Çen üçüldün mü?"

ikimizde güldük.

Asiye'den ayrıldım ve gülümseyerek yürümeye devam ettim. Bir süre sessizce devam ettik ama sessizliği Asiye bozdu.

"Ebru."

"Efendim."

"İyi ki geldin. Biliyorum daha tanışalı bir gün oldu ama benim sana kanım çok ısındı. Sanki yıllardır seni tanıyormuşum gibi hissediyorum."

İçtenlikle gülümsedim.

"Emin ol ben de aynı hisleri paylaşıyorum."

●●●


Loading...
0%