Yeni Üyelik
9.
Bölüm

•9•

@ebrudenetmis


Kafamı çevirdiğimde karşımda sanki koca bir dev vardı. Sinirli, huysuz bir o kadar da endişeli. Derince yutkundum neden korkuyor olabilirim ki ben? Hayır yani ne münasebet? Ortada korkacak bir şey var da ben mi göremiyorum?


Tüm bedenimi Bulut'a dönüp kaşlarımı çattım.

" Anlayamadım?"

Birkaç adım daha yaklaştı.

"Anladığını biliyorum 3K ve sende benim anladığımı biliyorsun."

"Hayır bilmiyorum bu yüzden de anlatmanı bekliyorum."

Elimi anlat dercesine havaya kaldırdım.

"Neden kokuyormuşum ben? Anlat bakayım."

Aramızda bir adımlık mesafe kalana kadar baskıcı adımlarla üzerime yürüdü. Neden her adımında sanki bir el boğazımı sıkıyor gibi hissediyorum ki ben? Elimi yavaşça boğazıma götürdüm ve kazağımın boynuyla oynar gibi yapmaya çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı zaten amacım biraz daha fazla nefes alabilmekti onu da şu anda pek becerememiş bulunmaktayım. Bulut adımlarını durdurdup ellerini cebine soktu. Eğildi ve gözlerini kırpmadan gözlerimin içine bakmaya başladı.

"Neden korkuyorsun biliyor musun 3K? Bana karşı bir şeyler hissetmekten, beni sevmekten, seni sevmemden, bana aşık olmaktan, sana aşık olmamdan."

Aramızdaki tüm mesafeyi kapatıp daha çok eğildi. Bu kez gözlerimiz aynı hizadaydı. Neden içimde bir ağlama isteği baş gösterdi ki şimdi. Gözlerimin dolacağını anladığım an hızla gözlerimi sıkıca kapttım ve yutkundum. Ne oluyor Ebru sana?(!)

Kendine gel Allah aşkına!

"Gözlerini kapatsanda 3K..."

Sessizleştiğinde elini saçlımda hissettim. Öndeki saçımı yavaşça kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Gerçeklerden kaçamazsın."

Eli kulağımın ardını yavaşça okşamaya başladı.

" Ben sana aşığım!"

Alnını, alnıma yavaşça yasladığını hissettim o an.

"Bu ânı o kadar çok bekledim ki. Bu ânı o kadar çok hayal edip o kadar çok düşledim ki. Seni sensiz beklemek kolaymı sanıyorsun? sana sensiz sahip çıkmak, seni sensiz sevmek kolay mı sanıyorsun?(!)"

Boş sokağı ikimizin gırtlağından çıkan yutkunuş sesleri doldurdu.

"Sana sensiz aşık olmak kolay mı sanıyorsun?"

Gözlerimi yavaşça açıp iki ayrı renk olan gözlerine baktım. Onunda gözleri dolmuştu bu yüzden de gözleri cam gibi parlıyordu. Ama sanki gözlerimin önünde yavaş yavaş çatırdamaya başladı o cam. Çatladı çatladı ve bir parça düştü o camdan sağ yanağına. Sonra bir tane daha, bir tane daha ve bir tane daha... Bu görüntü nedensizce o kadar çok canımı yaktı ki...

"Hih"

Dudaklarımdan çıkan tuhaf bir hıçkırık sesiyle farkına varım ağladığımın. Benn...nee...yanii...şeyy...

Ne yapmalıyım? Ne, ne, ne? O an gözümün önüne gelen koca harflerle yazılmış KAÇ kelimesini gördüğümde hiç itiraz etmeden yavaşça önce kafamı sonra bedenimi Bulut'dan uzaklştırdım. Bulut kaşlarını çatmış bana bakarken ben geldiğim yöne dönmüştüm.

"E..."

Bulut'un ismimi seslendiğini duymuştum ama o sıralar ben çoktan tazı gibi koşmaya başlamıştım. Öyle hızlı koşmuştum ki sokağın başına çabucak gelmiştim. Soluklanmak için köşeyi dönüp olduğum yerde yavaşça durdum.

"Ebru"

Kafamı kaldırdığımda Asiye ile göz göze geldim. Anında kaşlarım çatıldı. Onun ne işi vardı burada?

"Sonunda be!"

Kafamı biraz yana çevirdiğimde toprağı gördüm. Asiye'nin arkasına baktığımda ise tüm takımı. Allah'ım ne olur şuradan kaybolayım. Ya da bu olan her şey bir rüyya olsun. Evet,evet bu olan her şey bir rüyya. Kesin ya! Neden en başında aklıma gelmedi ki!

"Tabi ya!"

Diye kulakları çınlatacak bir çığlık attım. Nede olsa bu benim rüyyam değil mi? O yüzden istediğimi yapabilir istediğimi konuşabilirim. İster uçar ister kaçarım değil mi yani.

Sevinçle ellerimi birbirine vurup şeytanice bir kahkaha attım. Ellerimi havaya açıp.

"Allah'ım sana şükürler olsun."

"Yesss be!"

Toprak'ın hayvanca çığlıyla boş bulunmuş ve korkuyla yerimde sıçradım. Koşarak Batu'nun yanına gitti ve sağ elini açtı.

"Sökül bakalım paraları Batu bey. Nooooldu. Demedim mi ben sana Ebru kabul edecek diye he he demedim mi?" Bir yandan kafasını sallıyor bir yandan da Batu'ya laf saydırıyordu. Batu cebinden çıkardığı ikiyüzlüğü sertce toprak'ın eline bıraktı. Toprak parayı aldığında hızla bana dönüp koşarak bana geldi ve bir anda beni kucağına alıp döndürmeye başladı.

"Yengem benim be! Sonunda be sonunda!"

Ne sonunda be! Tövbe estağfurullah. Ne diyor bu manyak çocuk. Tam ağzımı açmış toprak'a bir şeyler saydıracakken tüm takım geldi ve ben bir anda kendimi havada uçarken buldum. Allah'ım gözlerim kararıyor galiba. Rabbim ne olur affet beni bugüne kadar yaptığım tüm kötülüklerin hepsi yeni iylikler doğurmak içindi. Vallahi de billahi de öyleydi Allah'ım.

"Ne oluyor be?(!) Tövbe estağfurullah!"

Çığlığımı hiçbiri duymamış üzerine bir de saçma sapan bir tezahürat yapmaya başlamışlardı. Allah'ım ben bu hallere düşecek kız mıydım?

"Yenge yenge çok yaşa geldin bize paşa paşa!"

Tam ağzımı açmış bir şey diyecektim ki beni öyle bir havaya fırlatışları vardı ki sanki uzaya roket fırlatıyorlar. Bir yandan havada uçuyor bir yandansa kulakların zarlarını patltacak desibelde çığlıklar atıyordum.

"Bırakın beni manyak, pisikopat, hayvan herifler!"

"Yenge yenge çok yaşa geldin bize paşa paşa!"

Delireceğim ya!

"Ne yengesi be! Yenge sizsiniz tamam mı? Allah'ım ya çıldıracağım!"

"Yenge yenge çok yaşa geldin bize paşa paşa!"

"Bırakın be beniiii!"

Öyle bir çığlık attım ki boğaz tellerin yırtılacak zannettim bir ara. Çığlığımla ellerinde ben ile oldukları yerde durdular.

"İndirin beni hemen!"

Hızla beni yere indirmiş ve koşarak Asiye'nin arkasına saklanmışlardı tabi o kadar adam bir de o cüsselerle bir tanecik kızın arasına hiçbir şekilde saklanamadılar. Bu olanların hiçbirinin rüyya olmadığını anlayalı da çok olmuştu. Ama keşke olsaydı be. Ne çok isterdim bu olanların hepsinin rüyya olmasını. Olsaydı çok güzel olurdu, keşke olsaydı.

"Ben hiçkimsenin yengesi değilim tamam mı!"

Çığlığımla hepsi yerlerinde irkildi. Koca koca adamlar şimdi küçücük çocuk gibilerdi.

"Ama olacaksın."

Duyduğum sesle koşa koşa Asiye'nin arkasına saklanmış olan takımın arkasına saklandım Allah'tan deve gibilerdi de beni göremezdi. Ama ya gördüyse. Önümdeki çocuklara baktım gülerek bana bakıyorlardı. Onlara şirince gülümsedim ve ikisini ayırıp ilerledim ve tüm takımın ortasına geçtim işte şimdi beni kesin ama kesin göremez.

"Sessiz olun söz sizin istediğiniz bir şeyi yapacağım. Yeter ki o beni görmesin."

Toprak bana dönmeden sessizce.

"Sözünü tütmayan eşek ölüsü yesin mi yenge?"

"Bir bana yenge deme!"

Sesiz bir çığlık attım.

"İki söz senettir. Tütmayan eşek ölüsü yesin."

Hepsi kıkır kıkır gülmeye başladı.

Telaşla ayklarımı sessiz olmaya dikkat ederek yere vurdum.

" Aaa s... sessiz olun. Yakalayacak sizin yüzünüzden."

Hepsi teker teker boğazını temizledi ve birkaç kere öksürdü. Aman bunu yapmasalar ciddileşemezlerdi zaten.

Te Allah'ım ya.

"Çocuklar."

Bulut'un Sesini duymamla daha çok gömüldüm aralarına.

"He buyur bro"

"3K'yı gördünüz mü."

"Ben görmedim siz gördünüz mü gençlik?"

Her kafadan bir hayır yükseldi.

"Asiye sen?"

"Hayır ben de görmedim. "

Derince gülümsedim. Rabbim sana çok teşekkür ederim Asiye'yi karşıma çıkrdığın için.

"Peki öyle olsun bakalım."

Ohh şükü...

"Toprak"

"He bro"

"Görmediğine eminsin değil mi?"

"Eminim"

"Yani sen şimdi yengeni görmedin öyle mi?"

"Gör..."

Hızla sırtına vurdum bu çocuğun ne yapacağı belli olmaz.

"Yani yok görmedim bro. Yani biliyorsun beni yani demek istediğim görsem söylerim."

"Merak etme biliyorum biliyorum."

"Ohh"

Yanlışlıkla dışarıdan çektiğim ohlamayla hızla ağzımı kapadım.

"Allah Allah nasıl olur da aranızda sakladığınız kızı gözleriniz görmez. Bak bu gerçekten ilginç. Öyle değil mi 3K."

•••


Loading...
0%