Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@ebrumelek

"Her şey tamam değil mi? Bir aksilik istemiyorum"


"Hiçbir aksilik yok. 3 kez kontrol ettim abi rahat ol" diyen Evan'ın bu rahatlığı bir gün onu da beni de öldürecekti.


"Amcamı bilmiyor musun her şeye dikkat eder. Tam da gelecek günü buldu" diye söylenip bahçeden kalenin içine girdim. Herkes koşturuyordu. Amcam gelecek diye haber verdiğimde, mutfaktaki yaşlı aşçı kalp krizi geçirecek gibi oldu. Ne yemekleri beğenir, ne içecekleri beğenir, ne savaşçıların duruşunu beğenirdi. Burnundan kıl aldırmaz adam tam bir diktatördü. Ancak onu gençliğimden beri tanıdığım için benim gözümde babam kadar önemi vardı. Üzerimdeki emeği, babamdan bile daha fazlaydı. Dünyada saygı duyduğum nadir insanlardandı amcam Quany. Babam klan lideri, Evan'ın babası ise onun sağ koluyken üçü çok güzel bir dostluk kurmuşlardı. Burada onu ağırlamak vazifemdi. Geleceğini genelde önceden haber verirdi ve günler içinde hazırlıkları yetiştirirdik. Ancak bu sefer gelen haber, amcam Quany'in 2 saat sonra kaleye ulaşacağı yönündeydi.


"Casusu ne yaptınız?" Diye sordum Evan'a.


"Küçük hücrede hâlâ. Sen sorgulayacağım dediğin için yanına kimse inmedi"


"Tamam sen git, odasını ara. Amcam uyuduktan sonra yanına inerim. Alanna nerede?"


"En son odasına giderken gördüm. Çok üzgün Dougal. Casus değilse bile o kızı öldüreceksin değil mi?" Dediğinde bütün gün elimde tuttuğum, kraliyet ailesinden çaldığı belli olan saati sıktım.


"İhanetin ve yalanın bende affı olmadığını biliyorsun Evan" dediğimde konu da kapanmıştı. Benim bu hayatta tahammül edemediğim tek şey bu ikisiydi. Sebebi ise geçmişteki kirli ve iğrenç bir hikayeydi.


🌿


Üflenen boru sesleriyle, misafirimizin geldiğini anlamıştım. Hızlıca ayağa kalkarak bahçeye, oradan da kalenin kapısına ilerledim. At konvoyuyla savaşçılar içeriye girdi ellerinde klanlarının sembolü kurt kafası bayraklarıyla. Amcam Quany, Kuzeybatı ‘da bir klan lideri olsa da, her sözüne itimadım tamdı. Onunla dost klandan çok kardeş klan gibiydik. Klanlarımız arasındaki mesafe 5 saat olsa da, İskoçya'da olduğu zamanlarda sık sık ziyarete gelip beni kendince denetlerdi. Yaşlı kurt huysuz maskesinin ardına saklanmış tam bir kurnazdı. Şahin gibi bakışlarıyla etrafındaki her şeyin farkında olurdu.


"Klanımıza şeref verdiniz amcacım" diye onu karşıladığımda, tek kaşını kaldırıp bana bir bakış attı. Atından hızla aşağıya atlayarak önümde durdu ve bir baba şefkatiyle elini omzuma koyarak pat patladı.


"Hoş gördüm, şeref buldum Büyük Dougal" dediğinde kimseye sunmadığım gülümsememi ona sundum.


"Duyduğuma göre yine ortalığı karıştırmışsın" diyerek elini omzuma koydu ve kaleye yürümeye başladık. Kahverengi gözleri keskince etrafa bakıyordu. Savaşçıları da arkamızda kalmış, benim savaşçılarımla dostça sarılıp hasret gideriyordu.


"Ben dişimi göstermezsem hepsi kafasını uzatıyor amca. Uzanan kafaları da koparmak lazım biliyorsun"


"Biliyorum oğlum seni tebrik etmek için bir ziyaret edeyim dedim. Hem de son gelişmeleri senin ağzından dinlemek isterim" dediğinde gizli gizli oluşturduğumuz isyan birliklerinden bahsettiğini anlamıştım. Amcam isyanın en büyük destekçisiydi. Ancak tüm sorumluluğu bana bırakmıştı. Onun ülke dışında başka işleri de oluyordu. O esnada koşarak yanımıza gelen Evan, hızla amcamın önünde dimdik durmuştu.


"Hoş geldiniz amca" Evan, amcamı çok sevse de bir o kadar korkuyordu. Şerefsizin bu hayatta çekindiği tek insandı amcam.


"Hoş buldum oğlum" diyerek Evan'ın da omuzuna eliyle pat patladı. Bu hareket amcam için sevgi göstergesiydi. Üçümüz birlikte kalenin içine girdiğimizde, az önceki telaşın bittiğini gördüm. Kale sanki terk edilmiş gibi bomboştu. Bunun sebebi tabii ki amcam Quany'in gelişiydi.


"Yoldan geldin amca bir şeyler yiyelim öyle çalışma odasına geçeriz" dediğimde kafasını sallayarak beni onayladı. Normalde kalede bütün çalışanlarla birlikte yemek yerdim. Soframa tüm köylü davetli olurdu. Halkıma karşı alçakgönüllü, düşmanıma karşı ise acımasız davranmayı yanımdaki bu yaşlı kurttan öğrenmiştim.


Hazırlanmış sofraya oturduğumuzda, amcam etrafına bakındı.


"Benim güzel kızım nerede Dougal?"


"Zamanın farkında değil sanırım amca" diyerek odanın kapısında servis için bekleyen kıza başımla işaret yaptım. Kız dediğimi anlayarak koşar adımlarla çıktı. Bir süre sonra Alanna, salona giriş yaptı. Çok üzgün duruyordu, göz altları da ağladığını belli ediyordu.


"Güzel kızım ben geldim ama sen yoksun" diyerek kafasını kaldırıp Alanna'ya bakan amcamın anında kaşları çatılıp ayağa kalktı. Alanna'ya karşı çok nazikti.


"Ne oldu seni kim üzdü?" Diyerek bir anda Alanna'nın yanına giderek iki elini yanaklarının arasına aldı.


"Dougal, ne oldu bu kıza?" Diye devam etti, Alanna cevap vermediği için.


"Konuşuruz amca, hoş geldin. Lütfen önce yemeğinizi yiyin" diyen Alanna'ya başını olumsuz anlamda salladı amcam.


"Sen bu haldeyken ne yemeği kızım! Çabuk anlat ne oldu?" Sert sesiyle itiraz etmemize izin vermemişti. Alanna kısaca bana bakıp tekrar amcama döndü. Amcam ellerini aşağıya indirip, Alanna'yı omuzundan tutarak yavaşça sandalyeye oturtmuştu.


"Amca 2 gün önce ormanda bir kız bulduk ve kaleye aldık. Kıza kanım çok kaynadı ve iyi arkadaş olduk ama abim kızın casus olduğunu düşünüyor" Alanna, çalışan kızlar olduğu için İngilizce konuşmuştu. Amcamın omuzları anlattıklarıyla rahatladı. Daha kötü bir şey anlatmasını bekliyordu sanırım.


"Kızım Dougal işini bilir. Eğer kız casussa bu ne demek biliyor musun? Bu; topraklarımızı, her şeyimizi kaybetmemize sebep olabilir. O kızın bilgi sızdırmasını engelleyip hemen ortadan kaldırılmalı" diyerek bana döndü amcam. O da İngilizce konuşmaya başlamıştı çalışanların duymaması için.


"Gerçekten casus muymuş? Connor'a mı çalışıyor?" Diye devam etti.


"Hücreye kapattık sorgusuna henüz girmedim amca. Connor'a mı başkasına mı çalıştığını öğrenemedim henüz" dediğimde amcam kafasını sallayıp sandalyesine oturdu ve yemeğine başladı. Lokmasını ağzına atarken "bir an önce hallet" dedi.


"Ama amca, Tuggra casus değilmiş!" Diyen Alanna'ya sert bir şekilde bakmaya başladım. Benim kardeşim çok iyi kalpliydi. O kızın niyeti kim bilir neydi?


"SEN NE DEDIN?" Diye bağıran amcamla, salondaki bütün çalışanlar koşarak kaçmış, Alanna ve Ewan ise irkilmişti.


"Bir daha söyle!" Diyerek devam eden amcamın neye kızdığını anlamadan bakmaya başladım. Yoksa bu casus kız onunda mı arama listesindeydi?


"Tuggra casus değil bence!" Diye kısık sesle tekrarlayan Alanna'yla, amcam öyle bir hızla ayağa kalktı ki sandalyesi arkaya düştü. Hızlı adımlarla yürüyüp salondan çıktığında, masada üçümüz birbirimize şaşkınlıkla bakmıştık. Uzun zamandır onu bu kadar sinirli görmemiştik. Hemde bizim yanımızda!


"Senin Tuğra kim bilir amcama ne yaptı da listesine girdi. Baksana nasıl delirdi ismini duyunca. Onun yokluğuna alışsan iyi olur Alanna" diyen Evan'ın sesi arkadan geliyordu çünkü ben de amcamın arkasından salondan çıkıyordum. Amcamı hücreye giden yolda görünce, koşarak ona yetiştim.


"Dougal kimse içeriye gelmesin!" Diyerek çok sert tonda konuşan amcama itiraz etmeden kafamı salladım ve arkamı dönerek uzaklaştım.


Loading...
0%