@ecenzzz
|
Busan'da her şey mükemmel gidiyordu, ancak ailemi bir kazada kaybettikten sonra Seul'de eğitimime devam etmek zorunda kaldım. Bu benim için her şeyi zorlaştırdı. Yeni okula alışmam diğer tüm öğrenciler gibi zor oldu, ancak denedim. Bu sabah içimde bilmediğim bir huzursuzluk var, yurt odasından ayrılıp okula geldiğimde öğrenci gruplarının koridorda beşli altılı kümeler halinde toplanıp fısıldaşmaları her zaman ki gibi olağandı. Ancak okuldaki öğretmenlerin hiçbirini göremedim. Derse girdiğimiz de de gelmediler. Bugün bir tuhaflık olduğu kesindi ancak bunu umursamadım, akışına bırakmayı tercih ettim. Teneffüslerden birinde koridorda kafeteryaya doğru ilerlerken koridorun sonunda ki sınıfta içimi ürperten tiz bir o kadar yüksek çığlık sesi tüm okulda yankılandı, koridorda toplanmış öğrenciler hızla o tarafa döndüler ancak bilmediğim dedikodulardan dolayı kimsenin yanaşmamayı tercih ettiğini gözlemledim. Hatta birçok öğrenci kaçmaya başladı, onları görünce içimden gelen sesle beraber bende hızla koşmaya başladım. Koşarken önümde hızla ilerleyen Jake'i farkedince durdurdum. Kömür karası saçları ve dört numara gözlükleriyle onu tanımayan yoktu, okulda olup biten ne varsa her şeyi o bilirdi. Önünü kestim ve okulda olup biteni sordum, bana aptal mışım gibi bakışları hiçte hoşuma gitmemişti. "Ne yani bana bunu bilmediğini mi söylüyorsun? Sabahtan beri okulda ki hiçbir öğretmen ortada yok, dün yayılan dedikoduları duymadın mı?" Evet, aslında bu okula geldiğimden beri arkadaşım olmadığından doğal olarak bu konularda pek bir bilgi sahibi de değildim. Jake'e merakla bakarken devam etmesini söyledim. Jake tam konuşacakken biraz önceki sınıftan aynı çığlık tekrar duyuldu. İkimiz de hızla o yöne baktık. 11/C şubesinde ki Rose, arkasına bakmadan sınıftan çıkmış, bizim bulunduğumuz yöne koşuyordu. Güneş sarısı saçları uçuşurken teni bembeyaz kesmişti. Onu görünce Jake'te koşmaya başladı, bende tam kaçıcaktım ki olan oldu.
|
0% |