Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm

@ecewqqxx

Herkese merhaba, henüz 20 kişi var okumuş ama yinede o 20 kişiye teşekkür ederim. Öncelikle oylarsanız ve bölüm hakkındaki fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Herhangi bir şarkı tavsiyem yok bu bölüm için çünkü sıradan ve kısa bir bölüm. Sebebi ise olaya bir anda girmek istemiyorum sakin ilerleyelim.

Bölümler haftada 1 şeklinde pazartesi günleri gelecek. İyi okumalar...

Uygun şarkı bulamadıysanız 'Cigarettes out the Window' dinyebilirsiniz.

 

 

Duvarlar sanki üstüme geliyordu. Odanın içinde kafayı yiyecektim. Odamın kapısını açıp etrafı yokladım. Kimse yoktu, birinin olması çok olası bir durum değildi çünkü babamla birlikte yaşıyordum. Dolabı açıp kıyafetleri kaldırmaya başladım. Aralarındaki sigara paketini alıp sessizce odamın kapısını kapattım. Hızlıca üzerime bir sweatshirt giyip paketi cebime tıkıştırdım. Bu sefer camı açıp tekrar etrafı yokladım.

Babam garip bir insandı annemin ölümüyle ilgili hiçbir bilgim yoktu çünkü babam bu konu hakkında ağzımı açmayı denediğim an ağzımın payını verip susmamı sağlıyordu. Abim hakkında ise sadece öldü diyordu.

Ev müstakil olduğu için cam ve yer arasında bacaklarımı sarkıtsam yere değecek kadar az bir mesafe vardı. Bir ayağımı camın fayansına yaslayıp kendimi kaldırıp diğer ayağımı da fayansa yasladım. Ayaklarımı dışarı doğru sarkıtıp oturur gibi bir pozisyon alıp kendimi yavaşça yere bıraktım.

Etrafı tekrar kolaçan edip bahçenin kapısına doğru yürüdüm. Babam annemi ve abimi kaybetmemizin ardından kimsenin bulunmadığı ormanlık bir araziye bir ev yaptırmış ve beni buraya hapsetmişti. Küçükken bu çok dert değildi ama büyüdükçe ister istemez buradan kurtulmak istiyordu insan.

Babam 2 can kaybettikten sonra koruma iç güdüsüne bürünmüştü onu anlıyordum ya da anladığımı sanıyordum ama tek bildiğim bunun bir sonu olmadığıydı. Açık olmak gerekirse buna koruma iç güdüsü denebilir mi emin değildim

Bahçeden çıkıp paketi cebimden çıkarıp bir dal çıkardım içinden. Sigarayı ağzıma sabitleyip sigaranın ucunu yaktım. Çakmağı ve paketi cebime tıkıştırıp derin bir nefes çektim.

Saatlerce uyumama rağmen yorgun hissediyordum güzümü açacak mecalim yoktu ki bu yorgunluk çoğunluk olarak ruhsaldı. Önümden gelen sesle irkildim. Önümden içini görebileceğim yavaşlıkta siyah bir porsche geçti ve biraz ileride durdu.

Anlamaz bakışlarla kim olduklarını anlamaya çalıştım ama tanımıyordum. Arabadan benden birkaç yaş büyük 2 adam indi. Biri diğerine göre daha uzun beyaz tenliydi, diğeri ise kumral. Şık bir giyip tarzına sahiptiler, şık ve rahat. Bana doğru yürümeye başladıklarında kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Beyaz tenli olan elimdeki sigaraya dik dik bakıyordu.

Korkmama rağmen boş gözlerle onlara baktım. Sigarayı bir kez daha içime çekip elimin içinde söndürdüm. İkisi de bana bakıp yanımdan geçip eve doğru yürümeye başladılar. Bu daha korkunçtu, babama söyleyebilirlerdi.

Nefesimi verip ağaçların arasından bahçeye geçip odamın camından hızlıca içeri girip camı kapattım. Odamın banyosuna sessizce gidip kapıyı kapatıp kilitledim. Duşa kabinin içine doğru eğilerek suyu açtım. Ardından diş fırçamı elime alıp macunu sıkabildiğim kadar sıktım. Dişlerimi fırçalamam kısa bir süre almıştı ama içeriden birkaç bağırış sesiyle fırçamı hemen suya tutup yerine koydum.

Sonrasında üzerimi çıkarıp duşa kabinin içerisine girdim. Şampuanı alıp kısmen kafama bocaladım. Duş ne kadar uzun sürerse o kadar yararlıydı benim için.

Tahminen yarım saat süren bir duşun ardından banyodan çıktım ve üzerimi giyindim. Odamın kapısı hala kilitliydi. Banyoya geri gidip saçlarımı kurutmaktansa kısa bir süre saç kurutma makinesiyle fazla ıslaklığı aldım. Üzerimin ıslanması hoşuma gitmiyordu.

Odama geri dönüp sessizce kapının kilidini açtım. Yatağa doğru ilerleyip örtünün altına girdim. Telefonumu kapatıp yastığın altına koydum. Eğer açık kalırsa telefonumla zaman geçirir ve uyumazdım.

Kısa süre içinde gözlerim kendi kendine kapandı ve uykuya daldım.

 ☆    

 

Sabah uyandığımda telefonumu açıp saate baktım. Sabahın altısında uyanmıştım. Oflayarak kafamı yastığa gömdüm. Bir şey yapmak istemeyecek kadar yorgun uyuyamayacak kadar da enerjiye sahiptim.

Bir süre kendimi uykuya zorlayım ama her ne kadar şekilden şekle girsem bile uyuyamadım. Ayağa kalkıp olabildiğince sessiz adımlarla mutfağa gittim.

Anlaşılan dün gelen iki adam ağzını tutmuştu yoksa çoktan babamla bir kavganın içinde bulunmuş olurduk. Merak ediyordum kimdi onlar? Babam evden çıkmayan, çıksa bile sosyalleşeceğine inanmanın zor olduğu bir insandı üstelik sadece benden birkaç yaş büyük olduğunu düşündüğüm insanlarla mı sosyalleşiyordu? Bu çok muhtemel değildi bu işin altında bir şeyler yatıyordu.

Dolaptan herhangi bir kupayı çıkarıp koymam gerekenden fazla kahve koydum üstüne süt döküp karıştırdım ne tadı güzel ne de sert bir kahve olmuştu ama umurumda değildi tek istediğim ayık hissetmekti.

Yavaş adımlarla masaya oturup kafamı yaslayarak düşünmeye başladım, her zaman yaptığım gibi. Bu şekilde hayatımı ne kadar daha sürdürebilirdim ki? Daha ne kadar katlanabilirdim bu yaşam stiline?

23 Yaşında genç bir kadındım ve kısmen her konuda kısıtlanıyordum. Hayatım boyunca kendimi bu duruma boyun eğmek zorunda gibi hissetmiştim, sonuçta o benim babamdı. Fakat yaşım ilerledikçe düşünce stilimde değişimler olmaya başladı kendimi bir esir gibi hissediyordum.

Düşüncelerim bir anda derinleşiyordu. Her şeyi sorgulamamı sağlıyordu. Sonrasında durup kendime geliyor ve kafamı duvardan duvara vurma hissiyle yüzleşiyordum.

Ancak sadece histen ibaretti. Çünkü bir düşünceden ibaretti. Her ne kadar hayattan, hayatımdan nefret ediyor olsam bile kendime karşı borçlu hissediyordum. Yaşamak, hissetmek istediğim onlarca duygu daha vardı; onları yok sayamazdım.

Telefonumu elime alıp zaman geçirmeye başladım. Bu saatte kimsenin uyanık olmasını beklemiyordum hiçbir arkadaşıma yazamazdım. Bir süre videolar arasında gezindim. Yaklaşık bir veya bir buçuk saat sonra sıkılmıştım.

Ayağa kalkıp dolabımdan kendimi içinde iyi hissedeceğimi umduğum kıyafetler aradım. Gözlerim bir elbisenin üzerinde durdu. İddialı bir görünüme sahipti.

Her gün olmasa bile her hafta en az bir kez o elbiseye göz gezdiriyordum. Her seferinde giyme isteğiyle içim tutuşuyordu, her seferinde daha çekici geliyordu gözüme. Bir elbise için fazla abartılı iç çekişlerdi belki bunlar ama benim için değildi.

Ev için fazlaydı. Babamdan azar yemek istemiyordum. Yaşım onun için hala 7 idi veya yaşım umurunda değildi çünkü beni aşağılamaya bayılıyordu. Babamın duygularını hiçbir zaman tam anlamıyla anlayamıyordum ama hissettiğim buydu.

Elbiseyi bırakıp üzerime yapışan siyah düz bir body çıkardım. Altına ise sıradan siyah bir eşofman. Daha fazlası göze batardı.

Üzerimi giyinip boy aynasının karşısına geçtim. Bedenime göz atmaya başladım. Normal bir insana göre daha zayıftım ama abartılacak bir zayıflık değildi.

Kendimi seviyor muydum? Belki. Ellerimi saçlarıma attım. Her sıkıldığımda kısalıyordu boyu. Şimdilik küt sayılabilecek bir boydaydı. Saçlarım tam anlamıyla düz ve sıradandı. Sarı saçlar belki çoğu insanın sevebileceği bir renkti lakin ben siyaha aşıktım.

Şimdi olmasa bile elbet bir gün saçlarım siyah olacaktı. Aynanın önünde biraz daha dikilip kendime göz attım ancak ne kadar daha çok bakarsam kusur buluyor ve kendime olan sevgim azalıyordu. Hareketlenip aynanın önünden çekildim.

Saat sekiz olmuştu bile. Evin içinde dolaşmaya başladım. Mutfağa girince babamla göz göze geldim. Beni süzüp ağzının içinde bir şeyler mırıldandı. Umursamamaya çalışarak ‘Günaydın.’ dedim. İlk başta cevap vermedi. Sonrasında başını sallamakla yetindi.

Telefonumu masanın üzerinden alıp odama gitmek için kapıya doğru giderken babamın sesiyle durdum. ‘Neden erken kalktın?’ dedi. Duraksadım. Bunu neden soruyordu. ‘Normalden erken yattım. Sanırım o yüzden.’ diye mırıldandım.

Nefesini verdi. Cevap vermesini bekledim çünkü o cevap vermeden veya onaylar bir ifadede bulunmadan gitmeye kalktığımda sinirleniyordu. Yine başını salladığında omuzlarım düştü ve odama gittim. Kendimi yatağıma bırakıp uzandım. Erken kalktığım için enerjik hissetmiyordum.

Yine de çok sıkılıyordum. Derin bir nefes verip telefonumu elime aldım. Birkaç arkadaşıma günaydın yazıp cevap beklerken kapım tıklandı. ‘Gel.’ diye mırıldandım.

İçeriye evde çalışan kadın girdi. Adını dahi bilmiyordum çünkü babamdan ürküyordu konuşmamıştık hiç. Gözleriyle onay isteyerek baktı başımı salladığımda banyoma girip kirli sepetini aldı ve odamdan geri çıkıp kapıyı kapattı.

 

Bölüm Sonu

 

Sıkılsıysanız üzgünüm. Sıkılmayacağınız bölümler elbette gelecek ama şimdilik elimden gelen bu. Okuyan herkese teşekkür ederim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Loading...
0%