5. Bölüm

Bölüm 5

Ece Bilecen
ecoli00

"Bravo sana!bu bizim özel günümüzdü Oğuz.Hiç mi önem vermedin babamları bir yerden sonra tutamadım bu saatten sonra gelecekse de hiç gelmesin dedi.Kendi ellerin ile bizi mahfettin!"

"Selin bilmediğiniz şeyler var bağırıp durma
bana!"

Selin göz yaşlarını tutamıyordu ve ağlayarak sadece Oğuza bakıyordu.İstemeye geç kalmıştı ve Selin'in babası çok sinirlenmiş,evde tatsız şeyler olmuştu.Selin ise hem çok üzgün hem de çokça sinirliydi.

"Söyle,bilmediğim şeyi söyle de gecemizin ne sebeple bu kadar kötü bittiğini bileyim!neden bu gece senin olmadığımı bileyim!"

"Selin kaza yaptım ben!"

Selin cevap karşısında donup kalmıştı.Oğuzun adam akıllı bahane sunamayacağını düşünüyordu ama şuan şaşırmış ve mahcup bir şekilde Oğuza bakıyordu.Oğuz'un ise gözleri büyümüş ve fazlasıyla sinirlenmişti.

 

"Ne?ne kazası?"

 

"Yoldan son sürat seni istemeye gelirken bir kıza çarptım!Koluna vurdum kızın telafi etmek için de hastaneye götürdüm Selin.Sende hastanedeyken aradın."

 

"Kendi gidemez miydi?ya Oğuz hiç mi önemsemiyorsun bu gece beni alacaktın biz olacaktık.Babam bundan sonra kolayca verecek mi sanıyorsun?"

 

"Kazayı yapıp sonra da umursamdan gaza basanlardan mı olsaydım Selin?anlayışsız davranıyorsun."

 

"Anlayışsız olan sensin.Bugün herşeyi aşmış bir şekilde bitirecektik.Sen mahfettin.Birdaha beni ne zaman alabileceğini kara kara düşün şimdi!"

 

Konuşmalardan sonra Selin hızla eve girdi ve sanki rüzgar çarparcasına kapıyı çarptı.Oğuz ise sadece onu izlemişti.Ne yapacağı hakkında gram fikri yoktu.Hiçbirşey düşünmeden sabah olmasını diledi ve evine döndü.

 

***

 

Sabah saat 10.00.Nahide gözlerini yavaşça araladı ve uzunca esnedi.Yataktan kalkmak istemese de zor bela kalkıp üstünü değiştirdi ve salona doğru ilerledi.Salonda Atalaya serdiği yatakta Atalay yoktu.Acaba erkenden kalkıp gitti mi diye düşündü ve seslendi.

 

"Atalay? Nerdesin?"

 

"Bilmem ki nerdeyim?"

 

Nahide sesin mutfaktan geldiğini anlayıp mutfağa yöneldi ve Atalay'ın biber doğruyor olduğunu gördü.Onu şaşırtmaya devam ediyordu ve ilerde nelere daha şaşıracağını merak etti.İçten içe bıçağın eline ne kadar yakışmış olduğunu düşündü.

 

"Atalay napıyorsun sen?"

 

"Ne mi yapıyorum?kahvaltıyı hazırlayarak sana yardımcı oluyorum.Dolaptan üç tane domates çıkarabilir misin?"

 

Nahide kendi kendine söylenerek buz dolabına yöneldi ve istediklerini çıkardı.Atalay menemen yaparken Nahide de sofrayı hazırlamıştı.Beraber kahvaltıya oturdular.

 

Kahvaltıdan sonra çay keyfi yaparken Nahide Atalaya sordu:

 

"Eksiğin falan varsa halledebilirim?"

 

"Hayır yok ama bir duş alsam fena olmaz"

 

"E ama kıyafetlerin.."

 

"Sorun değil rahatlamam lazım"

 

"Sen bilirsin.Koridorun sonunda banyo"

 

Atalay duşa girdikten sonra Nahide de kendine kahve yaptı ve saçını fazla özenmeden toplayarak sandalyeye oturup dışarıyı seyretmeye başladı.Kafasında hiçbir düşünce yoktu sadece seyrediyordu.

 

Duştan çıkmaya hazırlanan Atalay havluyu kendine sardıktan sonra elbiselerini dışarda unuttuğunu fark etti ve kendi kendine"kahretsin!"diye söylenmeye başladı.Nahideye seslenmek istemedi ve bu durumda mecbur çıkmak zorundaydı.Banyonun kilidini yavaş bir şekilde açtı ve önce kafasını çıkarıp etrafı kontrol etti.Daha sonra ise yavaşça çıktı.

 

Kıyafetlerini ararken Nahide'nin odasının yanından geçiyordu ve birşey dikkatini çekerek oraya bakmaya başladı.Masasının üstünde gerçekten pahalı bir şeye benzeyen güzel bir parfüm duruyordu.İstemsizce kokusunu merak etmişti.

 

Bir defa koklamaktan zarar gelmeyeceğini düşünerek ve etrafına bakınarak hafifçe Nahide'nin odasına girdi ve kapıyı aralık bıraktı.Parfüm şişesini yavaşça eline aldı ve kapağını açtı.Sıkmadan önce burnuna götürdü ve derince kokladı.Ona çok kadınsı ve güzel gelmişti.Cezbedici bir kokusu vardı.Sıkmayı düşündü ama vazgeçti.Sonuçta kokudan herşey anlaşılırdı.

 

Fazla vakit kaybetmeden ve görünmemeye çalışarak odadan çıktı ve salona doğru ilerledi.Elinde kahveyle beraber dışarıyı izleyen Nahideyi gördü ve kısa bir süre onu izledi.Daha sonrasında küçük bir öksürük sesi çıkardı.

 

Sesin ardından Nahide hızlıca arkasına döndü ve duştan yeni çıkmış olan Atalayı bir süre birşey demeden seyretti.Daha sonra Atalay konuşmaya başladı.

 

"Ben kıyafetleri yanıma almayı unutmuşum.Bulamadım da nerde olduğunu biliyor musun?"

 

"Çamaşır makinesinin üstünde."

 

"Saol"

 

Koridorda duran çamaşır makinesinin yanına gitti ve kıyafetlerini aldıktan sonra bir yer bulup üstünü giyindi ve Nahide'nin yanına geldi.Bu sefer konuşmaya Nahide başladı.

 

"Ee bütün gün burda mı kalacaksın?"

 

"Bilmem.Sen istersen kalırım ama"

 

"Böyle pek rahat değilsin gibi evine gitmen iyi olabilir"

 

"Hmm kovuyor musun misafirini?"

 

"Off ama Atalay."

 

Didişmeyi başlamadan kesmek için Nahide sustu ve kahvesini yudumlamaya devam etti.Bitirdikten sonra da hem Atalay hem de kendisi için iki fincan kahve daha yaptı.Konuşurlarken Atalay bir teklifte bulundu.

 

"Bu akşam bir konser vardı.Havan değişir gitmek ister misin?"

 

"Bilmem olabilir.Kim kim gidicez?"

 

"İkimiz,Çağla gelir,ben bide Sinanı alırım."

 

"Bana uyar.İhtiyacım bile var hatta kol modumu çok düşürmüştü."

 

Berkay ve Çağla kafedelerdi ve Berkay Çağlaya yardımcı oluyordu.Tek kişi olunca kafede bazen yorulabiliyolardı.Nahide'nin gelmeyeceğini öğrenince Çağla da kısa bir süreliğine Berkayı çağırmıştı.

 

"Çağla Nahideye gidelim kısa bir süreliğine kafeyi kapatalım."

 

"Emin misin rahatsız etmesek?"

 

"Memnun olur hatta.Bence sıkılıyodur da ve ben onu gerçekten merak ediyorum."

 

"Seni mi kırıcam gidelim."

 

Tam o sırada kafeye Sinan girdi ve çay söyledikten sonra Çağlaya dönerek"Atalay bugün geldi mi hiç kafeye?"diye sordu.Çağla da gelmediğini belirttikten sonra Sinan konuşmaya başladı.

 

"Bugün bürosuna da gelmemiş odası boş.Burda takılabileceğini düşündüm."

 

"Atalay bey dün gece en son Nahideyi bulmaya gitmişti ama sonrasını bilmiyorum."

 

"Öyle mi? anladım teşekkür ederim."

 

Konuşmadan sonra Çağla Sinana çayını götürdü ve gitmek için Sinan'ın kalkmasını beklediler.O sırada da Berkay Çağlaya soru soruyordu.

 

"Nahideyi bulmaya gitti derken?"

 

"Telefonuna ulaşamamıştım Nahide'nin Atalay beyi arayıp sordum o da bulmaya gitmişti."

 

"Atalayı ne kadar tanıyorsun ki ondan önce beni aramıyorsunuz?"

 

"Berkay o an aklıma gelen korkuyla o oldu lütfen alınganlık yapma."

 

Sinan kafeden ayrıldıktan sonra Çağla ve Berkay kafeyi bir süreliğine kapatıp Nahide'nin evine doğru yürümeye başladı.Bu sırada da Berkay hâlâ sinirli gözüküyordu.

 

Eve geldiklerinde zili bastılar ve beklemeye başladılar.Nahide oturduğu yerden doğruldu ve"Çağladır"diyerek kapıya doğru yöneldi.Kapıyı açtığında Çağla'nın yanında Berkayı görünce biraz şaşırdı beklemiyordu.

 

Nahide hoş geldiniz derken içerden Atalay Nahide'nin yanına gelerek"kim gelmiş?"diye sordu ve kapının önünde belirdi.Çağla ve Berkay Atalayı görünce şaşırmıştı.Özellikle Berkay fazlasıyla.

 

"Merhaba Atalay bey siz burda mıydınız?"

 

"Evet hatta gece de burdaydım.Evin anahtarını içerde unuttum dün telaştan"

 

Zaten sinirli olan Berkay bu konuşmalardan sonra iyice sinirlenmişti ama belli etmiyordu.İkisi tek başlarına bir evde kalmışlardı.Düşündükçe sinir oluyordu.

 

Konuşmanın arasına giren Nahide onları içeri buyur etti ve beraber oturdular.

 

"Sen iyisin değil mi?"

 

"İyiyim Berkay ufak talihsizlik işte"

 

Konuşurlarken Atalayın telefonu çaldı ve arayan Sinandı.

 

"Bilader sen nerdesin ya ulaşamıyorum sana"

 

"Bugün gelmicem büroya Sinan.Arada yoklarsın odayı değil mi?"

 

"Şüphen olmasın"

 

Telefonu kapattıktan sonra konser teklifini onlara da sundu ve gelmeyi kabul ettiler.Nahide hepsine birer bardak limonata ikram etti ve Atalay izin isteyerek kalktı ve eski evine doğru yola koyuldu.Nahide ise ne olduğunu anlamamıştı.Çağla merak edip sordu.

 

"Atalayın nesi var?"

 

"Bilmiyorum bişey vardı sanki anlamadım"

 

"Boşversenize neyi varsa var"

 

Berkayın sözlerinden sonra Nahide hızlıca kafasını Berkaya çevirdi ve konuşmaya başladı.

 

"Sen bugün neden agresifsin?"

 

"Neden acaba Nahide hanım?ilk yardım ekibinde yerimi başkası aldığı için olabilir mi?"

 

"Ne ilk yardım ekibi ne zırvalıyorsun sen Berkay?"

 

"Bir sorun çıktığı anda beni değil onu aramayı tercih ediyorsunuz.Fazla güvenmiyor musunuz sizce de?"

 

"Berkay kurulduğun şey bu mu?kızın aklına o gelmiş aramış niye bu kadar irdeliyosun?"

 

Berkay konuşmaya son vermek için sustu ve camdan dışarı bakmaya başladı.Haliyle Nahideyi de kendi gibi germişti.Geldiklerinden beri bir geçmiş olsun duymamıştı ve şimdi de kıskançlık yapıyordu.

 

Atalay eski evine doğru geldi ve arabasını dikkatle yanaştırdıktan sonra kapının önünde dikilen iki adama doğru yürüdü.

 

"Bir sorun yok değil mi?"

 

"Kontrol altında herşey efendim."

 

Atalay eve girdi ve evin banyosuna doğru ilerledi.Kapıyı açtığında Soneri elleri ve kolları bağlı ve ağzı bantlı bir şekilde buldu.Konuşmaya başladı.

 

"Hiç insan kendi kazdığı kuyuya düşer mi?"

 

Yanına yaklaşıp delici bakışlar ile bakan Soner'in ağzını açtı.Açar açmaz konuşmaya başlamıştı.

 

"Önünde çok kötü günler var Atalay.Seni pişman edicem kız arkadaşınla."

 

"Nasıl yapacağın adlı hikayeyi dinlemek isterdim ama çok yorgunum."

 

"Beni ciddiye al derim.Bu güne kadar sana farklı yanımı göstermedim hiç.Görmek istemezsin."

 

"Çok konuşuyorsun Soner bazen susmak en güzel çözümdür."

 

Atalay tam banyodan dışarı çıkacakken Soner'in sözleri onu durdurmuştu.

 

"Mesela çok umursadığın o kızın arkadaşı şuan elimdeyse?"

 

"Vazgeçmicek misin bu oyunlarından?"

 

"İnanmıyorsan gidip bak."

 

Tam o sırada Atalay'ın telefonu çaldı ve arayanın Nahide olduğunu görüp hemen açtı.

 

"Atalay Çağladan haberin var mı?"

 

Atalay kafasını yavaşça çevirip Sonere doğru baktı.Yüzünde şeytanı bir ifade vardı ve Atalay hemen onu orda öldürmek istedi.Ama şimdilik bunu bir kenara bırakmayı tercih etti.Bakışlarını ona sabitlemişken Nahide tekrar konuşarak Atalayı odağına aldı.

 

"Alo?Atalay?orda mısın?"

 

"Evet seni duydum.Çağlayı görmedim noldu?"

 

"Evdeydik yardımcı oluyordu bana çöpe diye çıktı.Dışarda çöp kovasını buldum kendi yok.Telefonuna da ulaşılmıyor."

 

"Nahide evden dışarı çıkma beni bekle."

 

Nahide'nin cevabını beklemeden telefonu hızla kapattı ve Sonere döndü.

 

"Kızı eğer bugün içinde bulamazsam,kendini bu banyoda ölmüş bil.Cenazen bir telefonuma bakar.Canın kıymetli değil mi?"

 

Sözlerinden sonra bakışlarını Soner'in üstünde gezdirdi ve Soner tamamen sessiz kaldı.Daha sonra Atalay bir hışımla evden ayrıldı.

 

Nahide evde deli gibi dolanıp bir taraftan telefonunu eline vuruyordu ve sıklıkla Çağlayı arıyordu ve hep aynı sonucu alıyordu.Aklına herşey gelmişti ve acayip bir korku basmıştı.Berkay ise ne diyeceğini bilmeyerek sadece onu izliyordu.

 

"Nahide uzun süredir dolanıyorsun bak otur düşün sakince gidebileceği yerleri"

 

"Berkay Allah aşkına kız çöp atmaya çıktı neden ne için gitsin ayrıca bana haber vermesi gerekmiyor mu?onu da geçtim telefonuna neden ulaşılmıyor."

 

Birbirleriyle çözüm bulmak için konuşurken birden kapının çalması ile irkildiler.Nahide hızla kapıya koştu ve korkuyla"kim o?" diye sordu.

 

"Benim Atalay." cevabını alınca hızla kapıyı açtı ve Atalay Nahide'nin korku dolu gözleriyle buluştu.Onu öyle görmek içini mahfetmişti ama onu sağlam tutmak zorundaydı.Daha önce yapmadıkları için ise kendine bela okudu.

 

İçeriye geçtiler ve Nahide durmadan ayak üstünde konuşuyordu.Atalay ise bir yol bulmaya çalışıyordu ki bulduğu takdirde devamını getireceğinden emindi ve aklına birden Çağla'nın nerde olduğunu öğrenebileceği biri olduğu aklına geldi.

 

Hemen telefon rehberine girdi ve aklına gelen kişinin numarasının olup olmadığını kontrol etmeye başladı ve olması için dua etti.Olduğunu görünce de büyük bir sevinçle ayağa kalktı.

 

Nahide'nin yanına yürüyerek yüzünü avuçlarnın içine aldı ve gözlerinin derinlerine doğru bakmaya başladı.Bu anda Berkay ise onları seyrediyordu.Atalay konuşmaya başladı.

 

"Bir planım var uygulayabilirsem Çağlayı bulucam söz veriyorum."

 

Demesiyle beraber bir çırpıda çıkış kapısına doğru yöneldi ve tam kapıyı açmış gidecekken Nahide peşinden gelerek elini tuttu ve Atalayı durdurarak kendine döndürdü.

 

"Bende gelicem seninle."

 

"Nahide kimse seni görmemeli nerde olduğunu da bilmemeli.Çünkü onların dertleri Çağla değil."

 

"Umrumda değil Atalay gelicem seninle o kadar!"

 

Dediği gibi askıdan hırkasını aldı ve hızlıca Berkaya dönerek"bir haber alır almaz ara bizi olur mu?"dedi ve bir hışımla Atalaydan önce kapıdan çıkıp merdiven inmeye başladı.Atalay ise oflayarak arkasından merdivenden indi.

 

Beraber arabaya bindiler ve Atalay biner binmez işine yarayacağını düşündüğü kişinin numarasını tuşlayıp aradı.Nahide ise nefesini tutmuş onu bekliyordu.Atalay bir taraftan arabayı çalıştırmış ve sürmeye başlamıştı.

 

"Alo?Cenk merhaba."

 

"Atalay?sen misin?merhaba nasılsın?"

 

"Teşekkür ederim.Seninle bir mevzu konuşmamız gerek hâlâ aynı yeri mi işletiyorsun?"

 

"Evet öyle.Burdayım hâlâ."

 

"Yanına geliyorum."

 

"Bekliyorum kardeşim."

 

Nahide sorsa mı sormasa mı emin olamayarak Atalaya bakıyordu ama sormamayı tercih etti.4-5 kilometre kadar yol katettikten sonra bir lokantanın önünde durdular.İnip içeriden Cenki buldular.

 

"Atalay hoş geldin seni uzun zamandır görmemiştim güzel oldu.Yenge hanım sizde hoş geldiniz."

 

Nahide ve Atalay anlamsız bir şekilde birbirlerine baktılar ve Atalay hafifçe boğazını temizleyerek konuştu."Cenk Nahide arkadaşım."

 

"Öyle mi?çok pardon memnun oldum.Oturun konuşalım."

 

Nahide"bende"cevabını verdikten sonra bir masaya oturdular ve Atalay konuşmaya başladı.

 

"Soneri tanıyorsun değil mi?"

 

Nahide ismi duyar duymaz gözlerini fal taşı gibi açmıştı ve içine olduğundan daha fazla korku girmişti.Arkadaşının bu olaya dahil olmasından aşırı üzgündü ve ağlamak üzereydi.Kendini tutarak onları dinlemeye başladı.

 

"Evet biliyorum yakın arkadaşım."

 

"Soner yüksek ihtimalle Nahide'nin yakın arkadaşını kaçırdı ve izini daha bulamadık.Bana yardımcı olmalısın."

 

"Ne?ne yapmamı istiyorsun peki?"

 

"Soner'in adamlarından birini ara.Yanına geleceğini söyle ve adresi öğren.Bizde gidelim."

 

Cenk cebinden telefonunu çıkardı ve Soner'in adamlarından birini tuşladı.Atalay ve Nahide ise sessizce onu dinlemeye başladılar.

 

"Alo?biladerim nasılsın?saol teşekkür ederim.Bugün sana uğrayayım dedim.Neredeysen geleyim.İşin mi var?olsun geleyim yardım falan ederim sana canım sıkılıyor.Yok bugün izinliyim çalışmıyorum.Tamam ver sen adresi gelicem yanına.Teşekkür ederim."

 

Cenk söylenen adresi Atalaya verdi ve teşekkür ederek lokantadan çıkıp arabaya gittiler.içeri girdikten sonra da Atalay navigasyonu adrese kurdu ama arabayı çalıştırmadan Nahideye döndü.

 

"Nahide,bak neyle karşılacağımızı bende bilmiyorum.Senin başına birşey gelirse ben-"

 

"Atalay benim burda Çağladan başka kimsem yok ve ne halde olduğunu bilmiyorum bile.Neredeyse onu bulup yalnız bırakmak istemiyorum beni anlamaya çalış."

 

Nahide'nin yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı ve birden kendi kendine bağırmaya başladı.

 

"Bunlar benim yüzümden!o adamla kafede karşı karşıya gelmemeliydim,benden haberi olmamalıydı ya da baştan beri sıkı fıkı görüşmemeliydim seninle benim hatam ya zarar gelmişse şimdi ona?"

 

Nahide delirmiş gibi konuşuyordu ve Atalay içinden Nahideyi karıştırdığı için küfür yağdırıyordu ama onu sakinleştirmesi lazımdı.Nahide'nin yüzünü kaldırıp çenesinden tuttu ve yüzüne doğru çevirdi.Göz teması kurmayı sevmeyen Atalay,nedense o gözlerden de ayrılmak istemiyordu.Göz yaşını silerek konuşmaya başladı.

 

"Hiçbirşey senin suçun değil.Kimse de senin kadar masum değil.Sen Çağlaya zarar vermedin veremezsin de.Bunlara ben sebep olduysam ben halledicem ve koruyacağım seni ne olursa olsun.Şimdi gidip arkadaşını bulucaz.Güçlü olmalıyız tamam mı?"

 

Nahide ona bakmayı sürdürürken bir taraftan da cevap vermeden onaylarcasına başını salladı ve Atalay bir hışımla arabayı çalıştırdı.Navigasyonun götürdüğü yere doğru arabayı hızla sürmeye başladı.

 

Şehrin birazcık dışında kalan tek katlı geniş bir eve gittiler.Eve fazla yanaşmadan arkalarda arabayı park ettiler.Evin dışında iki tane siyah giyimli adam geziniyordu.Biraz uzaktan eve bakındıktan sonra bir kadının bağırış sesini duydular.

 

"Çağla bu!Çağlanın sesi Atalay napıcaz!?"

 

"Evin çevresini dolanıp arkadan girişi var mı diye bakalım muhakkak vardır.Nahide çok sessiz olmamız lazım."

 

"Tamam merak etme."

 

Eve fazla yaklaşmadan çevresini yavaş ve sessizce dolandılar.Evin arkasına geldiklerinde içeri girmeye tenezzül etmeden önce Atalay polisi arayıp ihbar verdi.Daha sonra eve yaklaşmaya başladılar.Arka kapıya tamamen geldiklerinde Atalay tahta küçük kapının kolunu tuttu ve Nahideye sessiz olması için eliyle sessiz ol işareti yaptı.Daha sonra da olabildiğince ses çıkarmadan kapıyı açtı.Kapı koridora açılmıştı.Yavaş yavaş koridorun götürdüğü yere doğru yürümeye devam ettiler.En son büyük bir salonun olduğu yere geldiler ve içeriye doğru dikkatlice bişey var mı diye bakmaya çalıştılar.İçeriyi gördükleri an Çağlanın sandalyede elleri ve ayaklarından sandalyeye bağlanmış bedenini gördüler.Tam o sırada Nahide'nin gözünden bir yaş damla düştü ve kendini toplamaya çalıştı.

 

Çağla da Atalay ve Nahideyi fark etti ve Atalay fark ettiğini anladığı an eliyle Çağlaya sus işareti yaptı.Şimdi üçü birden görünürde birinin olup olmadığına bakıyordu.Kimseyi bir müddet göremeyince Atalay ve Nahide sessiz ama seri bir şekilde Çağlayı çözmeye başladı.Çözdükten sonra beraber sessizce çıkacaklarken bir tane adam ile burun buruna geldiler ve tam o sırada Çağla ve Nahide bir çığlık attı.

 

"Lan siz burayı nasıl öğrendiniz!?"

 

Atalay bir anlık refleks ile kızları arkasına aldı ve konuşmaya başladı:

 

"Çok adamsanız benimle uğraşsanıza he!?tek becerebildiğiniz adam kaçırmak mı benimle uğraşmaya cesaretiniz yok mu lan kitapsızlar!"

 

Tam o sırada adam belinden çıkardığı silahın Atalaya doğrulttu ve tam o anda Nahide ödü patlarcasına öne atılmak istedi ama Atalay zor bela onu arkasında tutuyordu.

 

"Ya kızları bırakır gidersin ya da burda hepinizi öldürürüm karar vermek için bir dakikanız var."

 

"Ya sizin Allah'tan korkunuz da mı yok!arkadaşımdan benden ne istiyorsunuz siz derdiniz ne!neden etrafımızdasınız!Allahım aklımı kaçırıcam!"

 

Nahide'nin bağırışları salonda yankı yapıyordu bu konuşmalar olana kadar otuz saniye geçmişti ve adam sözünü tekrarladı:

 

"Otuz saniyeniz var Atalay mantıklı düşün."

 

Bu sırada Atalayın arkasındaki Nahide ve Çağla korkudan bayılmak üzereydi.Olayların şokundan Çağla konuşamıyordu bile Nahide onun da önüne geçmişti ve Atalayın da önüne geçmeye çalışıyordu Atalay ise ona arkasında kalması için bağırıyordu.

 

Adam silahı hazır konuma getirmiş otuzdan geriye sayıyordu.Atalay ise yapacağı hamle için uygun yeri kolluyordu.Kızlar ise çıldırmak üzereydi.Atalay bir iki adım adama doğru yaklaştı.Nahide'nin bağırmaktan sesi kısılmıştı Atalay adama yaklaştıkça"hayır!Atalay yaklaşma!"diye bağırıyordu.

 

Atalay istediği mesafeyi yakaladıktan sonra hızlı bir hamleyle adamın eline tekme attı ve silah adamın elinden havalanarak ateş aldı.Kızlar kulaklarını tıkadı ve birbirlerini korumaya çalıştılar.Atalay da adama kafa atarak onu ve diğer bütün adamları yumrukla,yerden ağır bişeyler alıp kafalarına fırlatarak yere serdi.Tam o sırada da polisin sesi duyuldu ve içeriye doğru daldılar.Nahide ve Çağla korkudan yere çökmüş vaziyette birbirlerine sarılarak bağıra bağıra ağlamaya başlamışlardı.Atalay ise onları izliyordu.

 

"Çağla ben..ben hayatımda bu kadar korkmamıştım sana bişey oldu diye mahvoldum!sana bişey yaptılar mı?"

 

"Hayır ben iyiyim ama siz olmasaydınız nasıl olacaktım bilmiyorum Nahidem benimde aklım sendeydi sen iyi misin?"

 

"İyiyim iyiyim hepimiz iyiyiz Allahım çok şükür!"

 

Tekrardan sarılıp ağlamalarını dindirmeye çalışırlarken ayrıldılar ve Nahide yerden kalkıp koşarak Atalaya sarıldı ve ağlayarak konuşmaya başladı.

 

"Atalay teşekkür ederim Çağlayı sağ bulduğumuz için bize siper olduğun için yanımda olduğun için canımızı kurtardığın için ben ne diyeceğimi bilmiyorum!"

 

"Şştt tamam ağlama,ağlamayın artık geçti gitti.Bir daha yaşamayacaksınız böyle bişey söz veriyorum ama korkmayın artık.."

 

Atalay sözlerinin ardından Nahide'nin yüzünü avuçları içine aldı ve konuşmaya devam etti.

 

"Sana bulacağımızı söylemiştim.Kendini salıp güçlü olmasaydın belkide geç kalacaktık.Her zaman bana güven olur mu?"

 

Nahide Atalaya bakarak olumlu anlamda kafasını salladı.Çağla ikisine de tekrar tekrar teşekkür etti ve polisin isteği üzerine karakola ifade vermeye gittiler.Tabi o sırada Berkayı da habersiz bırakmadılar.İfadeden sonra hepsi beraber Nahide'nin evine geçtiler ve bitik haldeydiler.

 

***

Gün içinde Oğuz,telefonla Seline ne kadar ulaşmak istese de bir türlü ulaşamıyordu.Evde kafayı yemek üzereydi.Nişanları berbat olacaksa da bu sebepten olmaması gerektiğini düşünüyordu.En sonunda kafasını dağıtmak için yürüyüşe çıkmaya karar verdi.

 

Evlerinin bu

"Söyle,bilmediğim şeyi söyle de gecemizin ne sebeple bu kadar kötü bittiğini bileyim!neden bu gece senin olmadığımı bileyim!"

"Selin kaza yaptım ben!"

Selin cevap karşısında donup kalmıştı.Oğuzun adam akıllı bahane sunamayacağını düşünüyordu ama şuan şaşırmış ve mahcup bir şekilde Oğuza bakıyordu.Oğuz'un ise gözleri büyümüş ve fazlasıyla sinirlenmişti.

"Ne?ne kazası?"

"Yoldan son sürat seni istemeye gelirken bir kıza çarptım!Koluna vurdum kızın telafi etmek için de hastaneye götürdüm Selin.Sende hastanedeyken aradın."

"Kendi gidemez miydi?ya Oğuz hiç mi önemsemiyorsun bu gece beni alacaktın biz olacaktık.Babam bundan sonra kolayca verecek mi sanıyorsun?"

"Kazayı yapıp sonra da umursamdan gaza basanlardan mı olsaydım Selin?anlayışsız davranıyorsun."

"Anlayışsız olan sensin.Bugün herşeyi aşmış bir şekilde bitirecektik.Sen mahfettin.Birdaha beni ne zaman alabileceğini kara kara düşün şimdi!"

Konuşmalardan sonra Selin hızla eve girdi ve sanki rüzgar çarparcasına kapıyı çarptı.Oğuz ise sadece onu izlemişti.Ne yapacağı hakkında gram fikri yoktu.Hiçbirşey düşünmeden sabah olmasını diledi ve evine döndü.

***

Sabah saat 10.00.Nahide gözlerini yavaşça araladı ve uzunca esnedi.Yataktan kalkmak istemese de zor bela kalkıp üstünü değiştirdi ve salona doğru ilerledi.Salonda Atalaya serdiği yatakta Atalay yoktu.Acaba erkenden kalkıp gitti mi diye düşündü ve seslendi.

"Atalay? Nerdesin?"

"Bilmem ki nerdeyim?"

Nahide sesin mutfaktan geldiğini anlayıp mutfağa yöneldi ve Atalay'ın biber doğruyor olduğunu gördü.Onu şaşırtmaya devam ediyordu ve ilerde nelere daha şaşıracağını merak etti.İçten içe bıçağın eline ne kadar yakışmış olduğunu düşündü.

"Atalay napıyorsun sen?"

"Ne mi yapıyorum?kahvaltıyı hazırlayarak sana yardımcı oluyorum.Dolaptan üç tane domates çıkarabilir misin?"

Nahide kendi kendine söylenerek buz dolabına yöneldi ve istediklerini çıkardı.Atalay menemen yaparken Nahide de sofrayı hazırlamıştı.Beraber kahvaltıya oturdular.

Kahvaltıdan sonra çay keyfi yaparken Nahide Atalaya sordu:

"Eksiğin falan varsa halledebilirim?"

"Hayır yok ama bir duş alsam fena olmaz"

"E ama kıyafetlerin.."

"Sorun değil rahatlamam lazım"

"Sen bilirsin.Koridorun sonunda banyo"

Atalay duşa girdikten sonra Nahide de kendine kahve yaptı ve saçını fazla özenmeden toplayarak sandalyeye oturup dışarıyı seyretmeye başladı.Kafasında hiçbir düşünce yoktu sadece seyrediyordu.

Duştan çıkmaya hazırlanan Atalay havluyu kendine sardıktan sonra elbiselerini dışarda unuttuğunu fark etti ve kendi kendine"kahretsin!"diye söylenmeye başladı.Nahideye seslenmek istemedi ve bu durumda mecbur çıkmak zorundaydı.Banyonun kilidini yavaş bir şekilde açtı ve önce kafasını çıkarıp etrafı kontrol etti.Daha sonra ise yavaşça çıktı.

Kıyafetlerini ararken Nahide'nin odasının yanından geçiyordu ve birşey dikkatini çekerek oraya bakmaya başladı.Masasının üstünde gerçekten pahalı bir şeye benzeyen güzel bir parfüm duruyordu.İstemsizce kokusunu merak etmişti.

Bir defa koklamaktan zarar gelmeyeceğini düşünerek ve etrafına bakınarak hafifçe Nahide'nin odasına girdi ve kapıyı aralık bıraktı.Parfüm şişesini yavaşça eline aldı ve kapağını açtı.Sıkmadan önce burnuna götürdü ve derince kokladı.Ona çok kadınsı ve güzel gelmişti.Cezbedici bir kokusu vardı.Sıkmayı düşündü ama vazgeçti.Sonuçta kokudan herşey anlaşılırdı.

Fazla vakit kaybetmeden ve görünmemeye çalışarak odadan çıktı ve salona doğru ilerledi.Elinde kahveyle beraber dışarıyı izleyen Nahideyi gördü ve kısa bir süre onu izledi.Daha sonrasında küçük bir öksürük sesi çıkardı.

Sesin ardından Nahide hızlıca arkasına döndü ve duştan yeni çıkmış olan Atalayı bir süre birşey demeden seyretti.Daha sonra Atalay konuşmaya başladı.

"Ben kıyafetleri yanıma almayı unutmuşum.Bulamadım da nerde olduğunu biliyor musun?"

"Çamaşır makinesinin üstünde."

"Saol"

Koridorda duran çamaşır makinesinin yanına gitti ve kıyafetlerini aldıktan sonra bir yer bulup üstünü giyindi ve Nahide'nin yanına geldi.Bu sefer konuşmaya Nahide başladı.

"Ee bütün gün burda mı kalacaksın?"

"Bilmem.Sen istersen kalırım ama"

"Böyle pek rahat değilsin gibi evine gitmen iyi olabilir"

"Hmm kovuyor musun misafirini?"

"Off ama Atalay."

Didişmeyi başlamadan kesmek için Nahide sustu ve kahvesini yudumlamaya devam etti.Bitirdikten sonra da hem Atalay hem de kendisi için iki fincan kahve daha yaptı.Konuşurlarken Atalay bir teklifte bulundu.

"Bu akşam bir konser vardı.Havan değişir gitmek ister misin?"

"Bilmem olabilir.Kim kim gidicez?"

"İkimiz,Çağla gelir,ben bide Sinanı alırım."

"Bana uyar.İhtiyacım bile var hatta kol modumu çok düşürmüştü."

Berkay ve Çağla kafedelerdi ve Berkay Çağlaya yardımcı oluyordu.Tek kişi olunca kafede bazen yorulabiliyolardı.Nahide'nin gelmeyeceğini öğrenince Çağla da kısa bir süreliğine Berkayı çağırmıştı.

"Çağla Nahideye gidelim kısa bir süreliğine kafeyi kapatalım."

"Emin misin rahatsız etmesek?"

"Memnun olur hatta.Bence sıkılıyodur da ve ben onu gerçekten merak ediyorum."

"Seni mi kırıcam gidelim."

Tam o sırada kafeye Sinan girdi ve çay söyledikten sonra Çağlaya dönerek"Atalay bugün geldi mi hiç kafeye?"diye sordu.Çağla da gelmediğini belirttikten sonra Sinan konuşmaya başladı.

"Bugün bürosuna da gelmemiş odası boş.Burda takılabileceğini düşündüm."

"Atalay bey dün gece en son Nahideyi bulmaya gitmişti ama sonrasını bilmiyorum."

"Öyle mi? anladım teşekkür ederim."

Konuşmadan sonra Çağla Sinana çayını götürdü ve gitmek için Sinan'ın kalkmasını beklediler.O sırada da Berkay Çağlaya soru soruyordu.

"Nahideyi bulmaya gitti derken?"

"Telefonuna ulaşamamıştım Nahide'nin Atalay beyi arayıp sordum o da bulmaya gitmişti."

"Atalayı ne kadar tanıyorsun ki ondan önce beni aramıyorsunuz?"

"Berkay o an aklıma gelen korkuyla o oldu lütfen alınganlık yapma."

Sinan kafeden ayrıldıktan sonra Çağla ve Berkay kafeyi bir süreliğine kapatıp Nahide'nin evine doğru yürümeye başladı.Bu sırada da Berkay hâlâ sinirli gözüküyordu.

Eve geldiklerinde zili bastılar ve beklemeye başladılar.Nahide oturduğu yerden doğruldu ve"Çağladır"diyerek kapıya doğru yöneldi.Kapıyı açtığında Çağla'nın yanında Berkayı görünce biraz şaşırdı beklemiyordu.

Nahide hoş geldiniz derken içerden Atalay Nahide'nin yanına gelerek"kim gelmiş?"diye sordu ve kapının önünde belirdi.Çağla ve Berkay Atalayı görünce şaşırmıştı.Özellikle Berkay fazlasıyla.

"Merhaba Atalay bey siz burda mıydınız?"

"Evet hatta gece de burdaydım.Evin anahtarını içerde unuttum dün telaştan"

Zaten sinirli olan Berkay bu konuşmalardan sonra iyice sinirlenmişti ama belli etmiyordu.İkisi tek başlarına bir evde kalmışlardı.Düşündükçe sinir oluyordu.

Konuşmanın arasına giren Nahide onları içeri buyur etti ve beraber oturdular.

"Sen iyisin değil mi?"

"İyiyim Berkay ufak talihsizlik işte"

Konuşurlarken Atalayın telefonu çaldı ve arayan Sinandı.

"Bilader sen nerdesin ya ulaşamıyorum sana"

"Bugün gelmicem büroya Sinan.Arada yoklarsın odayı değil mi?"

"Şüphen olmasın"

Telefonu kapattıktan sonra konser teklifini onlara da sundu ve gelmeyi kabul ettiler.Nahide hepsine birer bardak limonata ikram etti ve Atalay izin isteyerek kalktı ve eski evine doğru yola koyuldu.Nahide ise ne olduğunu anlamamıştı.Çağla merak edip sordu.

"Atalayın nesi var?"

"Bilmiyorum bişey vardı sanki anlamadım"

"Boşversenize neyi varsa var"

Berkayın sözlerinden sonra Nahide hızlıca kafasını Berkaya çevirdi ve konuşmaya başladı.

"Sen bugün neden agresifsin?"

"Neden acaba Nahide hanım?ilk yardım ekibinde yerimi başkası aldığı için olabilir mi?"

"Ne ilk yardım ekibi ne zırvalıyorsun sen Berkay?"

"Bir sorun çıktığı anda beni değil onu aramayı tercih ediyorsunuz.Fazla güvenmiyor musunuz sizce de?"

"Berkay kurulduğun şey bu mu?kızın aklına o gelmiş aramış niye bu kadar irdeliyosun?"

Berkay konuşmaya son vermek için sustu ve camdan dışarı bakmaya başladı.Haliyle Nahideyi de kendi gibi germişti.Geldiklerinden beri bir geçmiş olsun duymamıştı ve şimdi de kıskançlık yapıyordu.

Atalay eski evine doğru geldi ve arabasını dikkatle yanaştırdıktan sonra kapının önünde dikilen iki adama doğru yürüdü.

"Bir sorun yok değil mi?"

"Kontrol altında herşey efendim."

Atalay eve girdi ve evin banyosuna doğru ilerledi.Kapıyı açtığında Soneri elleri ve kolları bağlı ve ağzı bantlı bir şekilde buldu.Konuşmaya başladı.

"Hiç insan kendi kazdığı kuyuya düşer mi?"

Yanına yaklaşıp delici bakışlar ile bakan Soner'in ağzını açtı.Açar açmaz konuşmaya başlamıştı.

"Önünde çok kötü günler var Atalay.Seni pişman edicem kız arkadaşınla."

"Nasıl yapacağın adlı hikayeyi dinlemek isterdim ama çok yorgunum."

"Beni ciddiye al derim.Bu güne kadar sana farklı yanımı göstermedim hiç.Görmek istemezsin."

"Çok konuşuyorsun Soner bazen susmak en güzel çözümdür."

Atalay tam banyodan dışarı çıkacakken Soner'in sözleri onu durdurmuştu.

"Mesela çok umursadığın o kızın arkadaşı şuan elimdeyse?"

"Vazgeçmicek misin bu oyunlarından?"

"İnanmıyorsan gidip bak."

Tam o sırada Atalay'ın telefonu çaldı ve arayanın Nahide olduğunu görüp hemen açtı.

"Atalay Çağladan haberin var mı?"

Atalay kafasını yavaşça çevirip Sonere doğru baktı.Yüzünde şeytanı bir ifade vardı ve Atalay hemen onu orda öldürmek istedi.Ama şimdilik bunu bir kenara bırakmayı tercih etti.Bakışlarını ona sabitlemişken Nahide tekrar konuşarak Atalayı odağına aldı.

"Alo?Atalay?orda mısın?"

"Evet seni duydum.Çağlayı görmedim noldu?"

"Evdeydik yardımcı oluyordu bana çöpe diye çıktı.Dışarda çöp kovasını buldum kendi yok.Telefonuna da ulaşılmıyor."

"Nahide evden dışarı çıkma beni bekle."

Nahide'nin cevabını beklemeden telefonu hızla kapattı ve Sonere döndü.

"Kızı eğer bugün içinde bulamazsam,kendini bu banyoda ölmüş bil.Cenazen bir telefonuma bakar.Canın kıymetli değil mi?"

Sözlerinden sonra bakışlarını Soner'in üstünde gezdirdi ve Soner tamamen sessiz kaldı.Daha sonra Atalay bir hışımla evden ayrıldı.

Nahide evde deli gibi dolanıp bir taraftan telefonunu eline vuruyordu ve sıklıkla Çağlayı arıyordu ve hep aynı sonucu alıyordu.Aklına herşey gelmişti ve acayip bir korku basmıştı.Berkay ise ne diyeceğini bilmeyerek sadece onu izliyordu.

"Nahide uzun süredir dolanıyorsun bak otur düşün sakince gidebileceği yerleri"

"Berkay Allah aşkına kız çöp atmaya çıktı neden ne için gitsin ayrıca bana haber vermesi gerekmiyor mu?onu da geçtim telefonuna neden ulaşılmıyor."

Birbirleriyle çözüm bulmak için konuşurken birden kapının çalması ile irkildiler.Nahide hızla kapıya koştu ve korkuyla"kim o?" diye sordu.

"Benim Atalay." cevabını alınca hızla kapıyı açtı ve Atalay Nahide'nin korku dolu gözleriyle buluştu.Onu öyle görmek içini mahfetmişti ama onu sağlam tutmak zorundaydı.Daha önce yapmadıkları için ise kendine bela okudu.

İçeriye geçtiler ve Nahide durmadan ayak üstünde konuşuyordu.Atalay ise bir yol bulmaya çalışıyordu ki bulduğu takdirde devamını getireceğinden emindi ve aklına birden Çağla'nın nerde olduğunu öğrenebileceği biri olduğu aklına geldi.

Hemen telefon rehberine girdi ve aklına gelen kişinin numarasının olup olmadığını kontrol etmeye başladı ve olması için dua etti.Olduğunu görünce de büyük bir sevinçle ayağa kalktı.

Nahide'nin yanına yürüyerek yüzünü avuçlarnın içine aldı ve gözlerinin derinlerine doğru bakmaya başladı.Bu anda Berkay ise onları seyrediyordu.Atalay konuşmaya başladı.

"Bir planım var uygulayabilirsem Çağlayı bulucam söz veriyorum."

Demesiyle beraber bir çırpıda çıkış kapısına doğru yöneldi ve tam kapıyı açmış gidecekken Nahide peşinden gelerek elini tuttu ve Atalayı durdurarak kendine döndürdü.

"Bende gelicem seninle."

"Nahide kimse seni görmemeli nerde olduğunu da bilmemeli.Çünkü onların dertleri Çağla değil."

"Umrumda değil Atalay gelicem seninle o kadar!"

Dediği gibi askıdan hırkasını aldı ve hızlıca Berkaya dönerek"bir haber alır almaz ara bizi olur mu?"dedi ve bir hışımla Atalaydan önce kapıdan çıkıp merdiven inmeye başladı.Atalay ise oflayarak arkasından merdivenden indi.

Beraber arabaya bindiler ve Atalay biner binmez işine yarayacağını düşündüğü kişinin numarasını tuşlayıp aradı.Nahide ise nefesini tutmuş onu bekliyordu.Atalay bir taraftan arabayı çalıştırmış ve sürmeye başlamıştı.

"Alo?Cenk merhaba."

"Atalay?sen misin?merhaba nasılsın?"

"Teşekkür ederim.Seninle bir mevzu konuşmamız gerek hâlâ aynı yeri mi işletiyorsun?"

"Evet öyle.Burdayım hâlâ."

"Yanına geliyorum."

"Bekliyorum kardeşim."

Nahide sorsa mı sormasa mı emin olamayarak Atalaya bakıyordu ama sormamayı tercih etti.4-5 kilometre kadar yol katettikten sonra bir lokantanın önünde durdular.İnip içeriden Cenki buldular.

"Atalay hoş geldin seni uzun zamandır görmemiştim güzel oldu.Yenge hanım sizde hoş geldiniz."

Nahide ve Atalay anlamsız bir şekilde birbirlerine baktılar ve Atalay hafifçe boğazını temizleyerek konuştu."Cenk Nahide arkadaşım."

"Öyle mi?çok pardon memnun oldum.Oturun konuşalım."

Nahide"bende"cevabını verdikten sonra bir masaya oturdular ve Atalay konuşmaya başladı.

"Soneri tanıyorsun değil mi?"

Nahide ismi duyar duymaz gözlerini fal taşı gibi açmıştı ve içine olduğundan daha fazla korku girmişti.Arkadaşının bu olaya dahil olmasından aşırı üzgündü ve ağlamak üzereydi.Kendini tutarak onları dinlemeye başladı.

"Evet biliyorum yakın arkadaşım."

"Soner yüksek ihtimalle Nahide'nin yakın arkadaşını kaçırdı ve izini daha bulamadık.Bana yardımcı olmalısın."

"Ne?ne yapmamı istiyorsun peki?"

"Soner'in adamlarından birini ara.Yanına geleceğini söyle ve adresi öğren.Bizde gidelim."

Cenk cebinden telefonunu çıkardı ve Soner'in adamlarından birini tuşladı.Atalay ve Nahide ise sessizce onu dinlemeye başladılar.

"Alo?biladerim nasılsın?saol teşekkür ederim.Bugün sana uğrayayım dedim.Neredeysen geleyim.İşin mi var?olsun geleyim yardım falan ederim sana canım sıkılıyor.Yok bugün izinliyim çalışmıyorum.Tamam ver sen adresi gelicem yanına.Teşekkür ederim."

Cenk söylenen adresi Atalaya verdi ve teşekkür ederek lokantadan çıkıp arabaya gittiler.içeri girdikten sonra da Atalay navigasyonu adrese kurdu ama arabayı çalıştırmadan Nahideye döndü.

"Nahide,bak neyle karşılacağımızı bende bilmiyorum.Senin başına birşey gelirse ben-"

"Atalay benim burda Çağladan başka kimsem yok ve ne halde olduğunu bilmiyorum bile.Neredeyse onu bulup yalnız bırakmak istemiyorum beni anlamaya çalış."

Nahide'nin yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı ve birden kendi kendine bağırmaya başladı.

"Bunlar benim yüzümden!o adamla kafede karşı karşıya gelmemeliydim,benden haberi olmamalıydı ya da baştan beri sıkı fıkı görüşmemeliydim seninle benim hatam ya zarar gelmişse şimdi ona?"

Nahide delirmiş gibi konuşuyordu ve Atalay içinden Nahideyi karıştırdığı için küfür yağdırıyordu ama onu sakinleştirmesi lazımdı.Nahide'nin yüzünü kaldırıp çenesinden tuttu ve yüzüne doğru çevirdi.Göz teması kurmayı sevmeyen Atalay,nedense o gözlerden de ayrılmak istemiyordu.Göz yaşını silerek konuşmaya başladı.

"Hiçbirşey senin suçun değil.Kimse de senin kadar masum değil.Sen Çağlaya zarar vermedin veremezsin de.Bunlara ben sebep olduysam ben halledicem ve koruyacağım seni ne olursa olsun.Şimdi gidip arkadaşını bulucaz.Güçlü olmalıyız tamam mı?"

Nahide ona bakmayı sürdürürken bir taraftan da cevap vermeden onaylarcasına başını salladı ve Atalay bir hışımla arabayı çalıştırdı.Navigasyonun götürdüğü yere doğru arabayı hızla sürmeye başladı.

Şehrin birazcık dışında kalan tek katlı geniş bir eve gittiler.Eve fazla yanaşmadan arkalarda arabayı park ettiler.Evin dışında iki tane siyah giyimli adam geziniyordu.Biraz uzaktan eve bakındıktan sonra bir kadının bağırış sesini duydular.

"Çağla bu!Çağlanın sesi Atalay napıcaz!?"

"Evin çevresini dolanıp arkadan girişi var mı diye bakalım muhakkak vardır.Nahide çok sessiz olmamız lazım."

"Tamam merak etme."

Eve fazla yaklaşmadan çevresini yavaş ve sessizce dolandılar.Evin arkasına geldiklerinde içeri girmeye tenezzül etmeden önce Atalay polisi arayıp ihbar verdi.Daha sonra eve yaklaşmaya başladılar.Arka kapıya tamamen geldiklerinde Atalay tahta küçük kapının kolunu tuttu ve Nahideye sessiz olması için eliyle sessiz ol işareti yaptı.Daha sonra da olabildiğince ses çıkarmadan kapıyı açtı.Kapı koridora açılmıştı.Yavaş yavaş koridorun götürdüğü yere doğru yürümeye devam ettiler.En son büyük bir salonun olduğu yere geldiler ve içeriye doğru dikkatlice bişey var mı diye bakmaya çalıştılar.İçeriyi gördükleri an Çağlanın sandalyede elleri ve ayaklarından sandalyeye bağlanmış bedenini gördüler.Tam o sırada Nahide'nin gözünden bir yaş damla düştü ve kendini toplamaya çalıştı.

Çağla da Atalay ve Nahideyi fark etti ve Atalay fark ettiğini anladığı an eliyle Çağlaya sus işareti yaptı.Şimdi üçü birden görünürde birinin olup olmadığına bakıyordu.Kimseyi bir müddet göremeyince Atalay ve Nahide sessiz ama seri bir şekilde Çağlayı çözmeye başladı.Çözdükten sonra beraber sessizce çıkacaklarken bir tane adam ile burun buruna geldiler ve tam o sırada Çağla ve Nahide bir çığlık attı.

"Lan siz burayı nasıl öğrendiniz!?"

Atalay bir anlık refleks ile kızları arkasına aldı ve konuşmaya başladı:

"Çok adamsanız benimle uğraşsanıza he!?tek becerebildiğiniz adam kaçırmak mı benimle uğraşmaya cesaretiniz yok mu lan kitapsızlar!"

Tam o sırada adam belinden çıkardığı silahın Atalaya doğrulttu ve tam o anda Nahide ödü patlarcasına öne atılmak istedi ama Atalay zor bela onu arkasında tutuyordu.

"Ya kızları bırakır gidersin ya da burda hepinizi öldürürüm karar vermek için bir dakikanız var."

"Ya sizin Allah'tan korkunuz da mı yok!arkadaşımdan benden ne istiyorsunuz siz derdiniz ne!neden etrafımızdasınız!Allahım aklımı kaçırıcam!"

Nahide'nin bağırışları salonda yankı yapıyordu bu konuşmalar olana kadar otuz saniye geçmişti ve adam sözünü tekrarladı:

"Otuz saniyeniz var Atalay mantıklı düşün."

Bu sırada Atalayın arkasındaki Nahide ve Çağla korkudan bayılmak üzereydi.Olayların şokundan Çağla konuşamıyordu bile Nahide onun da önüne geçmişti ve Atalayın da önüne geçmeye çalışıyordu Atalay ise ona arkasında kalması için bağırıyordu.

Adam silahı hazır konuma getirmiş otuzdan geriye sayıyordu.Atalay ise yapacağı hamle için uygun yeri kolluyordu.Kızlar ise çıldırmak üzereydi.Atalay bir iki adım adama doğru yaklaştı.Nahide'nin bağırmaktan sesi kısılmıştı Atalay adama yaklaştıkça"hayır!Atalay yaklaşma!"diye bağırıyordu.

Atalay istediği mesafeyi yakaladıktan sonra hızlı bir hamleyle adamın eline tekme attı ve silah adamın elinden havalanarak ateş aldı.Kızlar kulaklarını tıkadı ve birbirlerini korumaya çalıştılar.Atalay da adama kafa atarak onu ve diğer bütün adamları yumrukla,yerden ağır bişeyler alıp kafalarına fırlatarak yere serdi.Tam o sırada da polisin sesi duyuldu ve içeriye doğru daldılar.Nahide ve Çağla korkudan yere çökmüş vaziyette birbirlerine sarılarak bağıra bağıra ağlamaya başlamışlardı.Atalay ise onları izliyordu.

"Çağla ben..ben hayatımda bu kadar korkmamıştım sana bişey oldu diye mahvoldum!sana bişey yaptılar mı?"

"Hayır ben iyiyim ama siz olmasaydınız nasıl olacaktım bilmiyorum Nahidem benimde aklım sendeydi sen iyi misin?"

"İyiyim iyiyim hepimiz iyiyiz Allahım çok şükür!"

Tekrardan sarılıp ağlamalarını dindirmeye çalışırlarken ayrıldılar ve Nahide yerden kalkıp koşarak Atalaya sarıldı ve ağlayarak konuşmaya başladı.

"Atalay teşekkür ederim Çağlayı sağ bulduğumuz için bize siper olduğun için yanımda olduğun için canımızı kurtardığın için ben ne diyeceğimi bilmiyorum!"

"Şştt tamam ağlama,ağlamayın artık geçti gitti.Bir daha yaşamayacaksınız böyle bişey söz veriyorum ama korkmayın artık.."

Atalay sözlerinin ardından Nahide'nin yüzünü avuçları içine aldı ve konuşmaya devam etti.

"Sana bulacağımızı söylemiştim.Kendini salıp güçlü olmasaydın belkide geç kalacaktık.Her zaman bana güven olur mu?"

Nahide Atalaya bakarak olumlu anlamda kafasını salladı.Çağla ikisine de tekrar tekrar teşekkür etti ve polisin isteği üzerine karakola ifade vermeye gittiler.Tabi o sırada Berkayı da habersiz bırakmadılar.İfadeden sonra hepsi beraber Nahide'nin evine geçtiler ve bitik haldeydiler.

***
Gün içinde Oğuz,telefonla Seline ne kadar ulaşmak istese de bir türlü ulaşamıyordu.Evde kafayı yemek üzereydi.Nişanları berbat olacaksa da bu sebepten olmaması gerektiğini düşünüyordu.En sonunda kafasını dağıtmak için yürüyüşe çıkmaya karar verdi.

Evlerinin bulunduğu yer şehrin biraz dışında, çevresinde iki bilemedin üç evden fazla olmayan bir yerdi.Oğuz sakin yaşantıyı sevdiği için şehirle iç içe olmayı tercih etmemişti.

Yolda elleri cebinde dalgın bir şekilde yürürken yanından geçtiği evin önünde iki tane polis arabası gördü.Ne olduğunu merak ederek evin önünde durdu ve izlemeye başladı.Tam o sırada evin içinden iki tane birbirine sarılan kız ve önlerinden giden bir adam çıktı.Kızlardan biri ona aşırı tanıdık gelmişti.Hatta adamı da tanımıştı.

Kim olduğunu çözdükten sonra Oğuzun gözleri büyüdü.Gördüğü kişi kaza yaptığı kız Nahideydi ve yüzündeki ifade hiç hoş değildi.Yanındaki kız da iyi görünmüyordu.Merak edip yanlarına doğru ilerledi.Nahide de karşısında Oğuzu görünce şaşırdı.

"Aa Oğuz?sen napıyorsun burda?"

"Benim evim burda.Yürüyüşe çıkmıştım da siz napıyorsunuz?ve iyi görünmüyorsun."

Diyaloğun arasına Atalay girip konuştu.

"Hoş olmayan şeyler oldu ama geçti.Şuan herşey yolunda uzatmanın alemi yok."

Oğuz Atalayı dinledikten sonra kızlara dönerek "iyisiniz değil mi?"şeklinde bir soru yöneltti.En azından birşeyden emin olmak istiyordu.Nahide ona bakıp hafifçe gülümsedi ve olumlu anlamda başını salladı.

Nahide aklına gelen bir soruyu merak ederek sordu.

"Ee kızı verdiler mi?"

"Maalesef.Sorun çıkmış evde ben geç gelince.Şuan telefonlarımı da açmıyor."

"Oğuz istersen kızla ben ko-"

"Hayır.Buna gerek yok çünkü kaza geçirmiş birine anlayışlı olabilseydi biz şuan Selinle nişanlıydık.İkimizi bu sebepten şuan ayrı tutuyorsa bana demek ki benim verdiğim değeri vermiyor.İstediğim sadece az da olsa anlayıştı."

Şimdi hepsi sessizdi.Haklı olunan bir sessizlik.Nahide,Oğuzun kabul edeceğini düşünerek ona bir teklif sundu.

"Bugün meydandaki bir konsere gidecektik.İstersen gel kafanı dağıt.Merak etme kız bir iki güne yumuşayacaktır.O zaman herşey daha kolay olur.Ümitsiz olma."

"Nahide teşekkür ederim bunun üzerinde fazla durmamıza gerek yok ve evet teklifi kabul ediyorum yoksa kendi içimde patlayacağım."

Bu sırada Nahide Oğuzu Çağla ile de tanıştırdı ve daha sonra orda ayrılıp Nahide'nin evine gittiler.Atalay camdan dışarı bakınıyordu.Çağla elinde kahve ile oturmuş ve düşüncelere dalmıştı.Nahide ise koltuğa uzanmıştı.Berkay da tam karşısında onu seyrediyordu.Atalay camdan bakar halde konuşmaya başladı.

"Buraya bir adam ve Çağlanın evine de bir adam göndericem.Kapının önünde olacaklar.Kimseden korkmanıza gerek yok."

Günün yorgunluğundan kimse teşekkür dahi edememişti.Atalay bulunduğu yerden arkasını döndü ve odadakilere göz gezdirdi.En son Berkaya baktığında gözlerini bir süre Berkayın üzerinden çekmedi.Bu sırada Nahide uzandığı yerde uykuya dalmıştı.

Atalayın kendisine baktığını fark eden Berkay da yüzünü ona doğru döndürdü.Atalay konuşmaya başladı.

"Benden hoşlanmama sebebini tahmin edebiliyorum."

Berkay birşey söylemeden Atalaya bakmaya devam etti.

"Biraz fazla işinize burnumu soktuğumu düşünebilirsin ama beni de ilgilendiren bir meselede Nahide veya Çağlanın zarar görmesini istemiyorum."

Berkay ayağa kalkıp Atalayın önüne geçti ve birkaç saniye sonra konuşmaya başladı.

"Belkide zaten Nahide o caddede kafeyi açmasaydı.Bugün operasyonlara da gitmeyecektiniz ya da kızlar bu kadar korkmaya caktı.Tek sebebi seninle tanışmaları."

"Ben özellikle gidip kimseyle konuşmadım.O kafe benim her zaman alışverişte bulunduğum bir yerdi ve Nahide gelsin veya gelmesin başkası da gelse alışverişime devam edicektim bana yakın çünkü."

"Alışverişi her şeyi geçtim.Madem etrafında böyle belalı adamlar var.O zaman samimi bile olmayacaksın kimseyi de bulaştırmayacaksın kardeşim.Yarın bir gün bana da tuzak kurabilir bu insanlar."

Konuşmalardan yavaş yavaş ses yükseliyordu ve zaten başı ağrıyan Çağla onlara sesini yükselterek"bu kadar yeter.Bunları konuşup hiçbir şeyi geri almış olmuyorsunuz.Nahideyi uyandıracaksınız susun."dedi ve demesinin ardından ikisi de farklı yöne yöneldi.

Bölüm : 29.11.2024 02:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...