
Saat akşama yakındı.Nahide birden uyuduğu koltuktan uyanıp doğruldu.Etrafına bakındığında kimse yoktu.Nerdeler diye merak ettikten sonra kalkıp onları aramaya başladı.Bu sırada içini yine korku kaplamıştı.Mutfağa girdiğinde Atalay,Çağla ve Berkayın yemek hazırlıyor olduğunu gördü ve uyandığını belirtmek için"kolay gelsin"dedi.
Hepsi kafasını Nahideye döndürüp günaydın dedi ve Çağla elinde tahta kaşıkla Nahide'nin yanına gelerek ona"aşkım bir bakar mısın et pişmiş mi?"diye sordu.Nahide tadım yaptıktan sonra evet cevabını verdi ve onlara yardım etmeye koyuldu.
Sofrayı beraber kurup yediler ve sonrasında konsere gitmek için hazırlandılar.Çıktıktan sonra da Nahide Oğuzu aradı ve ona haber verdi.Konser alanında buluştular.Muhteşem bir kalabalık vardı.Nerdeyse birbirlerini kaybedeceklerdi.Herkes birbiri ile eğlenirken Nahide arkasını dönüp herkes yanında mı diye kontrol ederken Oğuzun hiç eğlenmediğini fark etti.Oğuz Nahide'nin kendisine baktığını fark edince gülümsemeye çalıştı.Nahide ise kafasının burda olmadığını anlamıştı.
Yanına gidip kulağına"neyin var?"şeklinde sordu.Oğuz ise hiçbir şey söylemedi.O sırada Nahideye arkadan gelen bir kız arkasına bakmadan çarparak geçti ve Nahide tam yere düşecekken arkasında duran Oğuz onu belinden yakaladı.Nahide'nin çıkardığı sesle hepsi dönüp onlara baktı.Nahide ve Oğuz şimdi anlamsız bir şekilde bakışıyordu.
Çok geçmeden Oğuz Nahideyi doğrulttu ve ona"bir şeyin var mı?" diye sordu.Nahide ise kafasını hayır anlamında sallamakla yetindi.Otuz saniye boyunca Atalay gözünü Nahide'nin üstünden çekmemişti.
Konserden sonra Oğuz onlardan ayrılmadan önce dönüp"kafam dağılmış oldu biraz teşekkür ederim"dedi ve oradan Nahideye ayrı bir şekilde gülümseyerek ayrıldı.Hep beraber önce Nahide'nin evine gittiler.Daha sonra Atalay kalkmak isteyerek"ben artık eve gideyim.Ne halde bıraktım kim bilir."dedi.
Nahide bu sözün karşısında şaşırarak Atalaya döndü.Evi düşüneceği belkide son şey gibiydi ama şimdi gitmek istiyordu.
"Çay demleyecektim?"
"Sonra içerim.Size afiyet olsun iyi akşamlar."
Nahide de Atalayla beraber yolcu etmek için kalkmıştı ki Atalay ona"gelmene gerek yok.Çıkarım ben"dedi ve evden ayrıldı.Kimse hiçbir şey anlamamıştı.Nahide Berkaya döndü.
"Bir kavga falan etmediniz değil mi?"
"Ha yani Atalay evden çıktı gitti diye bunun suçlusu ben mi olacağım?"
"Of Berkay tamam sen devam et böyle.Hiçbir şey sormayacağım."
"Neyi bu kadar garipsiyorsunuz adam evine gitmek istedi ki doğru da yaptı.Burda mı yatıp kalkacaktı?"
"Berkay hiç normal bir şekilde gitmedi sende bunun farkındasın."
Berkay kafasını çevirip başka yere bakmaya başladı.Nahide oflayarak kalkıp çayı demlemek için mutfağa gitti.
Atalay evin anahtarını içerde unuttuğundan beri eve gitmemişti.Çilingirci ile beraber eve gittiğinde kapının açık olduğunu gördü ve şüphelendi.Çilingirci yanından ayrıldıktan sonra içeriye yavaş adımlarla girmeye başladı.İçeride hiçbir ışık açık değildi.Salona girip ışığı açtığında karşısında başının belası olan o kız vardı.
"Ya senin yine evimde ne işin var çıkıp gitsene be kadın!"
"Atalay.."
Gökçe yerinden kalkıp birkaç adım sonrasında Atalayın yanına geldi ve ona sarılarak konuşmaya devam etti.
"Atalay seni o kadar çok özledim ki dayanamıyorum artık.Lütfen barışalım.."
"Bana ihanet eden kadın söylüyor bunları değil mi?tabi.."
Atalay Gökçe'nin kollarını kendi belinden çözdü ve onu iterek"hemen evimi terk ediyorsun.Birdaha gelecek olursan bu sefer benle değil polisle karşılaşırsın"dedi.
"Onun evinden geliyorsun değil mi?"
"Kimden bahsediyorsun yine?"
"Çaycı kızdan..neydi ismi..Nahide.Alt tarafı servis yapan bir kız sanane ondan sanane!"
"Kes sesini Gökçe!benim hayatım seni ilgilendirmiyor artık! şimdi çık evimden!"
"Hoşlanıyorsun değil mi ondan!?benim gibi bir kız dururken koskoca mimar Atalay Aydoğan çaycı kızdan hoşlanıyor!"
"Evet!mutlu musun bu cevabı aldığın için!?senin basit bir çaycı diye nitelendirdiğin kızdan ben hoşlanıyorum Gökçe!duydun mu mutlu musun şimdi!?"
"İnanamıyorum sana..pişman olacaksın haberin yok!"
Konuşmanın ardından Gökçe kapıyı çarparak evden çıktı ve Atalay da ardından kendini hızlı bir şekilde koltuğa attı.Sonunda sinirden herşey ağzından dökülüvermişti.Biraz sakinlemesi için ona iyi bir uyku şarttı.Duşunu aldıktan sonra yatağına uzandı ve birkaç dakika içinde uyuyakaldı.
Berkay ve Çağla da çay keyfinden sonra evlerine gittikten sonra Nahide kendine bir kahve yapıp pencerenin karşısına oturdu ve birkaç dakikadır aklında olan Atalayı aramayı düşündü.Telefonu eline alıp rehbere girdiğinde durup düşündü.Belkide tek kalmak istiyordu? rahatsız ederim şeklinde düşündü ki düşünürken yanlışlıkla onu aramıştı bile.Hemen geri kapattı ama çağrı gitmişti.
Telefonun bildirim sesine uyanan Atalay ne olduğuna bakmak için kafasını kaldırdı ve Nahide'nin aramış olduğunu gördü.Çok geçmeden aramaya geri döndü.Biraz çalıştan sonra Nahide telefonu açtı.
"Şey,ben uyandırdım mı yoksa?"
"Sayılmaz.Henüz dalmamıştım.Bir şey mi oldu?
"Hayır olmadı ben seni merak etmiştim.Evden kaçar gibi gittin Atalay,bir sorun mu var?"
"Hayır herhangi bir sorun yok sadece fazlasıyla yorgunum,ama Nahide..bir konuda uyarmak istiyorum seni."
"Hangi konuda?"
"Oğuz..bence hayatında herhangi bir yer etmemeli ve mesafeli olmalısın.Evlenmeyi düşündüğü bir kız olabilir ama şuanki durumundan dolayı belkide sana-"
"Atalay ne diyorsun gece gece?böyle bişey olsa bile sonuç bende bitiyor değil mi? ayrıca ben kast ettiğiniz şeyin olacağını sanmıyorum."
"Bilemezsin Nahide.. farkında değilsin ama bu büyük bir ihtimal."
"Her neyse peki dikkat ederim.O zaman iyi geceler sana."
"İyi geceler ve kendine dikkat et bişey olursa hemen ara beni."
Nahide telefonu kapattıktan sonra bakımını yaptı ve odasına geçti.Şu birkaç gün içinde başına gelenleri düşündü.Bir taraftan da Atalay'ın ona yaptığı uyarıyı..hayatında zaten bir kız varken Oğuz kendisi ile ilgili hiçbir şey düşünemezdi düşünmemeliydi..tamamen saçmalık diye geçirdi içinden ve uyumaya çalıştı.Ama gözlerini kapadığı an önünde Atalay canlanıyordu.Açtığında ise gidiyordu.Kendisi de nedenini anlayamamıştı.Bir süre uykuya dalamadı ve ayağa kalkıp odasının penceresinden dışarıyı seyretti.
Atalay'ın ise telefon konuşmasından sonra uykusu kaçmıştı.Bir şeyler içeyim diye düşünerek kalkıp mutfağa yöneldi.Buzdolabını açıp alt raflara bakarken yerde duran bir parıltı dikkatini çekti.Biraz daha dikkatli bakınca bir bilezik olduğunu gördü.Kar tanesi şeklinde bir simgesi vardı.Eline aldı ve biraz bakındıktan sonra kar tanesinin arkasındaki "N" harfinden Nahideye ait olduğunu anladı ve ne zaman düşürmüş olabileceğini düşündü ve aklına o gece geldi..
Nahide o gece bayılmıştı ve Atalay onu evine getirmişti.Nahide ise gece gördüğü bir kâbustan dolayı gece uyanıp mutfağa gitmişti.Atalay o anları hatırlarken Nahide'nin gözlerini gözünde canlandırdı.Hafif sokak lambasının yansımasıyla o gece ne kadar güzellerdi..biraz ayakta dikili halde ve dışarıya bakarak onu düşündü.Kendi içinde ondan gerçekten hoşlandığını kabul etti ve zaten kendine yalan söyleyemiyordu.
Bugün ise onu resmen kıskanmıştı.Nahideye söyleyemese de Oğuz'un Nahideyi tutarken görmesi onu huzursuz etmişti ve eve gittiklerinde hemen kalkmak istemişti.Bir taraftan da Nahide'nin merak edip onu araması hoşuna gitmişti.Onun da kendisini önemsediğini anlayınca mutlu olmuştu.
Yarın yine görüşmek ümidiyle bir şeyler atıştırıp yatağına doğru ilerledi ve yatağının yanındaki sehpaya bileziği koydu.Aslında o fark edene kadar bileziği ona bir süre vermemeyi düşündü.Kendinde ondan herhangi bir parça kalmasını istiyordu.Kafasındaki düşünceler ile uyuyakaldı.
Nahide sabah güne erken başlamıştı.Önce bir duşa girmiş ardından güzel sağlam bir kahvaltı hazırlamaya koyulmuştu.Tek yaşamayı pek sevmese de artık alışmıştı ve kendisi ile vakit geçirmeyi öğrenmişti.Evde ekmek olmadığını fark edip pijamalarıyla dışarı çıkıp fırına doğru gitti.
Atalay ise erken uyanıp sabah sporunu yapmıştı ve işe geçmeden önce Nahideyi de alıp beraber işe geçmeyi düşündü.Üstüne güzel lacivert bir takım giydi ve siyah saçlarını arkaya doğru taradı.Kokusunu en sevdiği parfümü de sıkarak evden çıktı.
Nahide'nin evinin önüne gelip arabayı park etti ve apartman kapısından içeri girdi.Nahide'nin evinin olduğu kata gelerek kapıyı çaldı ve açan olmadı.Hâlâ uyuduğunu düşünerek rahatsız etmemek adına tam dönmüş gidecekti ki karşısında ekmek almaya gitmiş pijamalı Nahideyi gördü.
"Şey,günaydın kapıyı açmayınca uyuduğunu düşündüm."
"Günaydın,genelde erken kalkarım ben.Kahvaltı yapmamıştım sende yapmamışsan bana eşlik edebilirsin"
"Memnuniyetle hanımefendi"
Beraber içeri geçtikten sonra halihazırda kahvaltı sofrasına oturdular ve Nahide çayları doldurdu.Beraber kahvaltı ederlerken bir anda Nahide'nin telefonu çaldı ve arayan Berkaydı.Telefonu açıp cevap verdi.
"Alo?"
"Günaydın Nahide.Uyandın mı diye aramıştım ve kafamda bir plan var sana onu soracaktım."
"Ne planı?"
"Bugün çok güzel bir tiyatro oyunu var ve sen seversin.Ayrıca son olanlardan sonra seni açacağını düşündüm.Gider miyiz?"
"Yani Berkay, açıkçası bir iki günü en azından evimde sakince geçirmek istiyorum kusura bakmayacaksan.Benim için daha iyi.Çağla ile gidin istersen sonra yine olursa katılırım."
"Anladım sen bilirsin,tek misin peki?"
"Hayır sabah Atalay geldi, kahvaltıda bana eşlik ediyor."
Nahide Berkay'ın konuşmasını beklerken Berkaydan cevap gelmedi.Atalay ise pür dikkat Nahideyi izliyordu.Cevap gelmeyince Nahide seslendi.
"Berkay?"
"Burdayım,duydum.Sonra görüşürüz."
"Peki."
Berkay gün geçtikçe sanki Atalaya daha çok kinleniyordu.Oysa o olmasa başka neler gelecekti başına.Keşke gerçekten olgunlaşsa ve teşekkür etmeyi öğrense diye düşündü.O sırada Atalay merak edip sordu.
"Ne diyor?"
"Tiyatroya gidelim dedi ama ben gerçekten sadece evde sakince durmak istiyorum.."
"Bu aralar yanında biri olmadan da çıkma ve beni her zaman arayabileceğini biliyorsun."
"Biliyorum..işe gideceksin sen değil mi?"
"Evet işleri de çok asmiyim."
Kahvaltıdan sonra Atalay kendine aynanın karşısında çekidüzen vermeye başladı ve Nahide ise çaktırmadan mutfaktan onu seyretti.
"Kahvaltı için teşekkür ederim kendine dikkat et görüşürüz."
Sözlerinden sonra gülümseyip Nahide'nin burnuna ufak bir dokunuş kondurdu ve evden ayrıldı.Nahide
kapıyı kapatırken Atalay'ın arkasında bıraktığı parfüm kokusunu aldı ve derince kokladı.Daha sonra da o arabasına binerken camdan onu seyretti.
***
Kafasında şeytani planları olan sadece Soner değildi.Gereksiz egonun getirdiği hırs ile şeytani planlar yapan bir de Gökçe vardı.Ona göre Atalayı tam olarak aldatmış sayılmıyordu.Atalayla gittikleri bir mekanda o lavabodayken arkadaşıyla öpüşmüştü ve Atalay buna şahit olmuştu.Gökçe bunun olmasını içkiye bağlıyordu ve ayık kafa ile bunu yapmayacağını iddia ediyordu.O günden sonra Atalay onu terk etmiş ve kendinden daha alt mertebede gördüğü çaycı kızla tanışmıştı.O gece Atalay Nahideden hoşlandığını ona itiraf ettiğinde canının acı bir şekilde yandığını hissetmişti ve planlamıştı.O da onların canını yakacaktı.
Atalay'ın yıllar önceki bir mevzudan kalma bir ilişkisi olmuştu.Herşey güzel bir şekilde ilerlerken kız birden bire ayrılmak istemiş ve başka bir şehre taşınmıştı.Kendine göre ve Atalaya söyleyemediği bazı sebepler vardı.
Gökçe ise bu kızı bulup iletişime geçmişti ve bir buluşma ayarlamıştı.Kendisi Atalay ile olmasa bile Nahide ile olmasına asla müsade etmeyecekti.Günün öğlen saatlerinde buluşmayı ayarladığı kafede kızı beklemeye başladı.Nihayet birkaç dakika sonra orta boylu,uzun sarı saçları olan Berfin adındaki tatlı bir kız kafeye girdi ve Gökçe'nin ona el yapması ile beraber selamlaştıktan sonra karşısına oturdu.
"Merhaba.Telefonda tanıştık ama yinede kendimi tanıtayım.Gökçe ben Atalay'ın eski sevgilisi.Neden seni çağırdığımı merak ediyorsundur."
"Doğrusu evet.Merak etmesem gelmezdim.Anlat bakalım."
"Atalay ile onu aldatmam ile ayrıldık.Daha doğrusu aldatmadım ayık kafada değilim ve arkadaşını öpmüşüm falan filan.Yoksa onun gibi bir adam varken başka birine bakmam imkansız gibi birşey."
"Benden istediğin ne?"
"Şuan Atalay zaten istemediği için onunla olamam ama basit bir çaycı kızın da Atalay gibi bir adamla olmasına müsade etmem çünkü Atalayı manipüle etti !sence de Atalayı özlemedin mi?"
"Öncelikle.. çaycı dediğin kız kim?"
Gökçe,Berfine Nahideyi ve kafasında kurduğu Atalayı nasıl etkilediğine dair bazı şeyleri anlattı.Kendisi olmasa bile Berfini tekrar Atalay'ın hayatına sokup Nahideyi onun hayatından çıkaracaktı.
"Atalay seni seviyordu Berfin.Neden tekrar hayatında olamayasın?seni gördüğüne sevinir de hatta.Benden geçmiş olabilir ama o kızla olmasını yediremiyorum kendime.Biriyle olacaksa da seninle olsun."
"Atalaydan onu severek ve farklı sebeplerle ayrılmıştım.Tam olarak hislerimin geçtiğini söyleyemem ve bana göre de tekrar denesem bir sıkıntı olmaz gibi geliyor..iş yeri nerde?"
***
"Beni çok özledin farkındayım."
Sinan karşısında Atalayı görünce ona doğru gülümsedi.Birkaç gündür yan yana oturamamışlardı bile.Atalay Sinan'ın önündeki tekli deri koltuğa oturdu ve telefonu ile ilgilenmeye başladı.Bir taraftan da Sinan onunla konuşuyordu.
"Ben duydum olanları üzüldüm gerçekten.Nahide ve Çağla iyi mi?"
"İyi olmaya çalışıyorlar.Of Sinan hepsi benim yüzümden."
"Senin suçun değil oğlum sana takıntılı olan eski sevgilinle ilgili herşey."
"Abicim tamam da karşı kafedeki kızların ne suçu vardı Allah aşkına."
Bir süre sessizce oturdular ve bugün kafe kapalı olduğu için kendileri çay demlediler.Beraber içerlerken ise Atalay dalıp dalıp gidiyordu.Sinan sorduğu sorulara cevap alamayınca birden sesini yükseltti.
"Atalay !?"
"Ne? efendim"
"Sen dalıp ne düşünüyorsun bu kadar?Başka sıkıntılar mı var?"
Atalay sorunun ardından elindeki Çay bardağını tabağına koyup oturduğu yerden kalktı ve büyük cam pencereye doğru yürüdü.Etrafa bakındı.En çok da kafeye.Birkaç saniye bir şey demedi ve sonra Sinana dönerek konuştu.
"Abi benim kafam..benim kafam gerçekten çok karışık."
"Oğlum neden karışık? doğru dürüst anlatsana şunu."
"Ben Nahideden.. sanırım hoşlanıyorum ve..sürekli kafamda"
"Kardeşim bu işin sanırımı falan kalmamış.Açıkçası dediğine şaşırmadım sizde bir hâl vardı."
"Sinan yemin ederim başta sadece kibar yaklaştım.Gökçeyle olan mevzuma çok tesadüfen dahil oldu.Bundan dolayı zaten çok pişmanım çünkü Gökçe'nin abisini ona bulaştırdım.Mevzu uzun anlatmiyim bir gece evimde kaldı ve o gece.. gerçekten hoşlanmaya başladığım gece o geceydi."
"Sabah kafeye birlikte geldiğiniz gece mi yoksa?hatırlarsan Nahide yalan söyledi değil mi diye sormuştum sana.Tahmin ettim."
"Doğru evet.O yüzden o gün beraber geldik.Bilmiyorum kafam çok dolu.Dün de evimde onun bilekliğini buldum.Henüz vermedim"
Beraber biraz daha sohbet ettikten sonra Atalay kendi bürosuna geçti.Biraz da orada düşünmeye başladı.Aklına ise birden bire Soner'in hâlâ elinde olduğu geldi ve adamlarından birine telefon çekti.
"Alo?Samet Soner hâlâ banyoda değil mi? güzel yarın gelicem oraya dikkatli olun birşey olursa arayın."
Atalay'ın kafasında daha önce yapmadığı bir şey vardı ama yapıp yapmamak konusunda tedirgindi.Bunun cevabını bulmayı ise o anlık başka zaman düşünmeyi tercih etti.
Biraz kafasını dağıtmak için dışarı çıkmayı düşündü ve tam odadan çıkacakken hiç beklemediği biri ile karşı karşıya geldi.Şaşkınlığını ise gizleyemedi.Yıllar önce beraber güzel bir ilişki kurduğu kız Berfin,karşısında ona bakıyordu.Büyük bir şaşkınlık ile konuştu.
"Berfin?"
Berfin hiçbir şey söylemeden Atalayı inceledi.Son gördüğünden sonra daha da olgunlaşmış,işini eline almış ve çok daha yakışıklı olmuştu.Berfin ondan eskiden olduğu gibi bir kez daha etkilendi.
"Evet ben..Atalay seni görmek istedim."
Atalay hiçbir şey demeden sadece Berfine bakıyordu.Onu nasıl bulmuştu?kim yardım etmişti?bu kadar yıl sonra niye?kafasına onlarca soru yüklenmişti.
"Sen..beni nasıl buldun?"
"Beni davet etmeyecek misin?"
"Tabi,buyur."
Beraber karşılıklı oturdular ve birkaç saniye konuşmadan oturdular.Daha sonra Atalay konuşma açtı.
"Sana ikramda bulunmak isterdim ama sipariş verdiğim kafe kapalı."
"Hiç sorun değil.Açıkçası bir süredir aklımdaydın ve seninle konuşmak istedim."
"Seni dinliyorum."
"Eskisi gibi birbirimizin hayatında olmasak bile farklı şekilde tekrar görüşebiliriz diye düşünüyorum..arkadaşça."
"Bu kadar yıl sonra mı?"
"Zaman fark ediyor mu?sen benim için değerliydin evet kaybettim ama bu sefer farklı bir şekilde geri kazanmak istiyorum.Bu imkanı sağlayacak mısın bize?"
"Bilemiyorum Berfin evet kavga gürültü birbimizin hayatından çıkmadık ama,sen arkadaş kalabileceğine inanıyor musun?"
"Kesinlikle."
"Peki.Sorun yok benim için."
Beraber sohbete daldılar eski ve yeni herşeyi konuşarak adeta birbirlerini tekrar tanıdılar.Berfin Atalaya yürüyüş yapmayı teklif etti ve kısa süreliğine dışarı çıktılar.
O sırada Çağla evi kafenin bulunduğu yere çok yakın olduğundan oralardan geçiyordu ve markete gidecekti.Kafasında evde boş boş otururken bir anda kendini mutlu edip pasta yapma fikri gelmişti ve hemen eksik malzemeleri almak için evden çıkmıştı.
Tam market kapısını tutup ittirecekken Atalayın yanında bir kızla gülüşerek yürüdüklerini gördü ve önce benzetmiş olabilir miyim diye düşündü.Çağlaya daha çok yaklaştıklarında ise emin olmuştu.Çağla içten içe kızın kim olduğunu merak etmişti ve karşılarına bir tesadüfmüş gibi çıkmaya karar verdi.
Kendisi marketin önünde beklemeye devam ederken onlar da Çağlaya daha çok yaklaştı ve Atalay Çağlayı nihayet gördü.
"Çağla?napıyorsun sen dışarda evden neden çıktın?"
Çağla ise bir kıza birde Atalaya bakıp kem küm ederek konuştu.
"Evde canım sıkılmıştı pasta yapmak istemiştim malzemeleri almaya geldim."
Atalay onaylar şeklinde kafasını salladıktan sonra Berfine döndü ve ona"Çağla bizim karşı kafenin sahiplerinden.Genelde alışverişlerimi ondan yaparım."diyerek bir tanışma faslını açtı.
Berfin zoraki bir gülümseme ile Çağlaya elini uzattı ve konuştu.
"Merhaba memnun oldum Berfin bende.Atalay eski bir.. arkadaşım."
Çağla kendisine uzatılan eli sıktıktan sonra nedense Atalay konuyu açıp derinlik getirmek istercesine konuştu.
"Berfin eski sevgilim aslında.Şuan ise sadece arkadaşım.İkimizin kafasında da artık böyle bir düşünce yok."dedi ve onaylaması için Berfine döndü.Çağlaya bazı şeyleri yanlış empoze etmek istemiyordu çünkü ona nasıl giderse Nahideye de aynı şekilde gideceğini biliyordu ve mevzuyu açmak istemişti.
Berfin yine zoraki bir şekilde Atalayı onayladı ve ağzından sadece"evet öyle."cümlesi çıktı.Atalay konuşmaya devam etti.
"Seni dışarda gördüğümüz iyi oldu evine kadar seninle yürüyelim ne olur ne olmaz."
Bu sözlerden sonra Berfin nedenini sorarcasına Atalaya bir bakış attı ve Atalay sesli bir şekilde ona"biraz uzun bir mevzu anlatırım"dedikten sonra Çağla ile markete girip sonra da evine kadar yürüdüler.
Daha sonra ise kendileri büroya doğru yürümeye devam etti o sırada ise Atalay konuyu açtı.
"Onların yani Çağla ve Nahidenin başına benden kaynaklı bir sorun meydana geldi ve onları kazasız kurtarmayı başardım.İkisinin de güvenliği için sadece birkaç gün sokağa çıkmamalarını söyledim.Mevzu bu."
"Senden kaynaklı mı?kimseye zarar vermezsin sen."
"Boşver Berfin.Şimdi herşey yolunda.Daha fazla irdelemenin bir anlamı yok."
Berfin içinden 'ben bunu bulurum ama' şeklinde geçirdi ve ikisi suskunca yolda yürümeye devam ettiler.
Çağla eve geldikten sonra kendi işine başlamadan önce Nahideyi aradı.Atalayın çevresinde değil de önce kendisinden duymasını istemişti.Telefon üç çalıştan sonra açıldı.
"Çağla?efendim bir şey mi oldu?"
"Hayır balım gayet iyiyim ben ama bugün bir şey gördüm.Atalayı bir kızla yürürken."
Nahide telefonda Çağlayı dinlerken kendi kendine kaşlarını çattı.Acaba Gökçe ile mi barıştılar şeklinde düşündü başta ve Çağlayı dinlemeye devam etti.
"Berfin diye bir kız.Atalayın eski sevgilisiymiş ama şuan arkadaşlarmış.Açıkçası Atalay bana üstüne bastırarak ikimizin kafasında da böyle bir düşünce yok dedi ama kızdan şüphelerim var."
"Yani Çağla olabilir de yani..bilemiyorum ne diyim."
"Nahide biz Atalayı ne zamandan beri tanıyoruz bu kız hiç karşımıza çıkmadı bizim neden şimdi gelmiş?bana göre altında bir şeyler var bu işin zaten o kadar zoraki tanıştı ki sanki ayıpmış gibi."
"Atalay öyle dedi diye kız Atalayı arkadaşı gibi görmüyor olabilir kankacım.Sana verdiği tepkiler de normal."
"Nahide anlamadığın bir şey var.Bu zamana kadar peki bu kız nerdeydi Atalayı seviyorsa?ben kız da farklı amaçlar olduğunu düşünüyorum."
Telefonu kapattıktan sonra Nahide kendi kendine düşünmeye başladı.Basit bir eski sevgili mi? yoksa farklı bir amaç için gelmiş bir şeytan mı?
***
Nahide'nin anne ve babası,babasının bir projesinin uluslararası ilgi görmesi ve yürütülmesi sebebiyle geçici olarak yurt dışına taşınmışlardı.Yanlarında ise onlara son derece yardımcı olan asistanları vardı.Özellikle bu kişi Avrupa ve diğer bölgelerde Nahide'nin babasının tanınırlığını sağlayan kişi olmuştu ve babası da ona bu sebepten ötürü beraber çalışmayı teklif etmişti.
Koray Çetinsoy.Yeni ün kazanmış bir mimar.Yaptığı sağlam ve altı dolu projelerle çoğu önemli insanın takdirini almış durumda ve şimdi ise Nahide'nin babası yani Cahit beyle yollarını birleştirmiş ve daha güzel işler için beraber çaba sarf ediyorlardı.Koray aynı zamanda bir aile dostu olarak da görülüyordu.Bundan sebep ile bir akşam yemeğinde Cahit bey Korayı evlerine davet etti.
Yemekte iken Cahit bey konuyu fazla bekletmeden Koraya açtı.
"Koray seninle yaklaşık iki yıldır iş yapıyoruz ve gerçekten sen bizim üçüncü kolumuzsun.Seni artık sadece iş arkadaşımız değil aileden biri olarak da görmeye başladık.Bu söyleyeceğim şeyi düşündüm ve sana da söylemeye nihayet karar verdim."
Koray ve Nahide'nin annesi Yasemin hanım Cahit beyin ne söyleyeceğini merak ederek yemeklerini yemeyi bırakmış ve Cahit beyi izliyorlardı.Nihayet Cahit bey konuşmaya devam etti.
"Bu zamana kadar sadece bizi tanıdın ve bizimle iş yaptın.Diğer aile üyelerimiz ile de tanışmanda bir sıkıntı görmüyorum ve kızımla tanışmanı istiyorum Koray.Bizim yanımızda olduğun gibi kızımın da Türkiyede bir ihtiyacı olması halinde yanında olmasını istediğim destek çıkmasını istediğim birinin olmasını isterim."
"Ne yalan söyliyim size Cahit bey.Böyle bir şey söyleyeceğinizi hiç düşünmemiştim.Elbette sizle çalışmak çok güzel benim için ve diğer aile üyelerinizi tanımak da beni mutlu eder.Tabi ki tanışırım."
"Teşekkür ederim sana bunun için.Nahide bizimle gelmek istemedi ve açıkçası tek başına yaşayıp ayakları üstünde durması gerektiği düşüncesi ile bizimle buralara gelmedi.Yanımızda olsun isterdim.Şuan bir kafe işletiyor arkadaşıyla.Hem bizim de işlerimizin sıkı kısmı azalmışken gidip tanışman isabet olucak."
"Kızınızın fotoğrafını görmem mümkün mü acaba?"
Cahit bey telefonunu çıkarıp galeriye girdi ve ordan Nahide'nin en yeni fotoğraflarından birini Koraya gösterdi.Koray fotoğrafı derinlemesine inceledi ve gözlerini ayırayamayacak kadar etkilendi.İçten içe Nahide için hırslandı.
"Kızınızla anlaşabileceğimizden hiç şüphe duymayın Cahit bey."
***
"Atalay ben evde daha fazla duramıyorum kafeyi açsam olmaz mı?"
"Nahide bazı şeylerin ciddiyetinde değilsin sen daha galiba."
Nahide evin içinde saatlerce dolanmaktan ve sadece kahve içmekten artık sıkılmıştı ve tıkılıp kaldığı yerden çıkmak istiyordu.Bir tarafı korku ile yüzleşirken diğer tarafı ise Atalaya güvenerek bir yerlere hapsolamayacak kadar onun kendisi koruyacağını düşünüyordu.Aklına bir fikir gelerek konuşmaya devam etti.
"Şöyle bir şey yapsak.Ben Çağla ile kafede durmaya devam ediyim ama tanıdığın biri bizimle olsa.Atalay gerçekten kendimi hapsolmuş ve kötü hissediyorum ne kadar daha evde tıkılıp kalabilirim."
Atalay'ın içi hiç rahat değildi.Ne kadar Soneri elinde tutuyor da olsa etrafta ona çalışan ve hedefi Nahide veya Çağla olan adamları olma ihtimali vardı.Önceden ne plan yaptığını bilmediği için bundan şüphe duyuyordu ve kızlara kendisi yüzünden eziyet ettiğinin farkındaydı.Nahide'nin teklifini düşündü ve kabul etti.Kendi adamlarından birini kafeye kızların yanına gönderecekti.
"Nahide ben buna mecbur kaldığınız için üzgünüm.Dediğin
gibi yapalım.Yanınıza bir tanıdığımı göndericem.Ara ara da yanınıza uğrarım."
Nahide Atalaya teşekkür edip telefonu kapadıktan sonra kafeyi açacağını Çağlaya haber verdi ve hazırlanıp evden çıktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |